28 ŞUBAT SENARYO VE KOMPLO TEORİLERİ!? (II)

Sevgili okurlar.

Bilindiği üzre Cuma günkü yazımızın devamını aradan Cumartesi Pazar tatili geçince bugüne ertelemiştik.

Şöyle ki;

19. yüzyılın sonlarından tut 20. yüzyılın başlangıcından günümüze dek Türkiye, yani mübarek vatanımız, ülkemiz, milletimiz, dinimiz ve inancımız, gelenek ve göreneklerimiz, tarihimiz ve kültürümüz çok büyük tehlikelerle karşı karşıya devam ede gelmiştir ve hala da gelmektedir.

Görünen odur ki bunun önü arkası yok.

Görülen lüzum üzerine her an için herkese, özellikle din kisvesi altında dini kisveye bürünen nice insi şeytanların, münafıkların oyunlarından, satılmışların komplo teorilerinden, ajanların mekir ve hilelerinden bu millet bir türlü kendini kurtaramıyor.

Batıl, inançsız, madrabaz, satılmış gizli mason mahfiller tarafından tezgâhlanan tuzaklar ortaya çıkıyor.

Ve geçici olarak bir müddet yalancı, sahtekâr bir medya grubu, sosyalist solcu bir medya grubu tarafından bunlar kaleme alınıyorsa da nihayetinde tüm gerçekler çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.

Bakınız, 28 Şubat meydana gelmeden iki ay önce Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı ve Fadime Şahin isimli üç kişi yapılan tezgâh gereği sahneye konuluyor.

Ve bu sahneye konulan isimlerin her üçü de dindar görünümlü olarak kamuoyuna yansıtılıyor.

Mesela Fadime Şahin, pavyonda çalışan telekız iken başörtüsü ve altına taktığı bone ve başını bağlama biçimiyle bir görüntü veriyor ki sanki bir telekız değil de çok dindar bir ailenin kızıymış gibi “sarkıntılık yapılmış, istismar edilmiş” gibi göstermelikleri gördük.

Müslüm Gündüz, aczimendi tarikatı şeyhiymiş gibi gösterildi.

Oysaki aczimendi tarikatı diye bir şey yok.

Ali Kalkancı, “şaribülleyli ven-nehar” gece gündüz alkolik biri.

Böylece 28 Şubat’çı post modern ahlaksız bazı maşalar tarafından gerçekleştirilmiş, hedefleri; İslam dinini küçük düşürme, hakaret etme planı ile Refah-Yol hükümetini iktidardan düşürmekti.

Bu müteşebbis darbeci güruhun birçoğu kesinlikle İsrail’in ağlama duvarı önünde ayin yaparak Türk Silahlı Kuvvetlerinin en zirve makamlarına kadar gelebilen insanlar.

Sevgili dostlar.

İşte bakınız, geçenlerde yine yazmıştık.

Kim dost, kim düşman belli değil.

Dost görünüp de arkadan vuran nice hainleri gördük.

Bir önceki yazımızda Hürriyet Gazetesinin “Utanmaz Adam” başlıklı haberini sizinle paylaşmıştık.

Dün de Karar Gazetesinin “Sahte Şeyh’e zincirleme istismardan 55 yıl hapis istendi” başlıklı haber.

Yazılı medya olsun, görsel medya olsun…

Yayınlanan bu tür haberlerin, gerçekçi ve basın şeref ve ahlakına yakışır haberler olmadığını, istismara yönelik kasıtlı olarak, özellikle AK Parti ve Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yeniden tezgâhlanarak sahneye konulan 28 Şubat’taki olayların bir nevi ta kendisidir diye düşünüyoruz.

* * *

Bakınız, 28 Şubat’ı anlatan, Fadime Şahin, Müslüm Gündüz ve Ali Kalkancı’nın portresini çizen daha önce Sabah Gazetesi’nde yayınlanan bir haberin bazı bölümlerini sizinle paylaşmak istiyoruz.

“Fadime Şahin, 1997'de Türk televizyon tarihinde bir dönemin kırılması güç reyting rekoruna imza atmış bir isim. Başörtüsünün altına taktığı bone ve başını bağlama biçimiyle halen kullanılan bir modanın ilham kaynağı olan Şahin, Aczmendi Tarikatı Lideri Müslüm Gündüz'le 28 Şubat müdahalesinden tam iki ay önce, 28 Aralık 1996'da bir evde uygunsuz durumda basıldıktan sonra Türkiye'nin gündemine oturmuştu...

Fadime Şahin, sahte şeyh Ali Kalkancı'nın kendisini iğfal ettiğini öne sürmüş ve 28 Şubat sürecinde büyük tartışmalara neden olmuştu.

Şahin, bu yönleriyle post modern darbe döneminin en önemli tanığı ve figüranlarından biri olarak nitelendiriliyor.

Ancak Fadime Şahin, bugüne kadar kendisini kandırdığını söylediği Müslüm Gündüz ve Ali Kalkancı aleyhine söylemleri hariç hiç konuşmadı.

Müslüm Gündüz, Fadime Şahin'le basılma olayından sonra ırza geçmek suçundan yargılandı. TCK'nın 416. ve 417. maddelerinden, 7 yıldan az olmamak kaydıyla hapsi istenen Gündüz, 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Aradan yıllar geçince unutulan Fadime Şahin, son olarak 2009'da Ergenekon davasının bir gizli tanığının iddiaları ile gündeme gelmişti.

Gizli tanık, Şahin hakkında şu iddiaları ortaya atmıştı: “Fadime Şahin, aslında pavyonda çalışan bir telekızdı. Oradan alınıp, özel bir görevle Aczmendi Lideri Müslüm Gündüz'ün metresi haline getirildi.

O dönemde yine gündemde olan cinci hoca Ali Kalkancı da aslında bir alkolikti.

Bütün olaylar Refah-Yol'u düşürmek için organize edildi.”

Gizli tanığın iddiasına göre, askeri müdahaleye zemin hazırlamak ve kamuoyunu yönlendirmek amacıyla Strateji Dergisi'nin Nişantaşı'ndaki ofisinde toplantılar düzenlemiş ve "travestiler kraliçesi" lakaplı Seyhan Soylu (Sisi) tarafından Kalkancı ve Gündüz'e gönderilmişti.

Fadime Şahin tüm iddialar ortada dolaşırken bir anda ortadan kayboldu ve adeta sırra kadem bastı. Ta ki Sabah muhabirleri 2010 yılında onu bulup son halini fotoğraflayana kadar.

Fadime Şahin son olarak geçtiğimiz dönem vefat eden Gani Şavata'nın çektiği "Qüfür" isimli filme açtığı dava ile gündeme gelmişti.

Şavata'nın filminde kendisine hakaret edildiğini savunan Fadime Şahin, davayı yeni ismiyle açmıştı. Mahkeme kayıtlarına Fadime Şahin'in ismi, Tuğba A.Y. olarak girdi.”

Yorum, siz değerli okurlarımıza aittir.

Kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

Ki Türkiye’nin yüz-yüz elli yıldır karşı karşıya bulunduğu tehlikeli maceralar orta yerdedir.

Yarın da “31 Mart Hadisesi ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin İç Yüzü” başlıklı manşetten yazımızı tüm detayıyla sizinle paylaşacağız.

Hem de tarihi küpürlerle.

Saygı ve sevgilerimizle…