Görüş Bildir

DEVENİN BOYNU EĞRİ, SSK'NIN İSE HER TARAFI…

Evet sevgili SÖZ okuyucuları ve saygıdeğer Diyarbakırlı hemşehrilerimiz.

Bilindiği üzere SÖZ Gazetesi'nin yayın hayatına başlangıcından bugüne dek yayın politikasını dürüstlükle, izzetle, vakarla, doğrulukla sürdüregelmiştir.

Başı dik, alnı açık olarak yüreklilik ve cesaretini elden bırakmadan yayınını sürdürmektedir. Toplumdaki kirlenmelere, yolsuzluklara, edepsizliklere, yamukluklara, rüşvete, irtikap ve ihtilasa aman vermeden nefes nefese çalışagelmiştir.

Gecesini gündüzüne katmış, daima halkının ve okurlarının yanında yer almış. Ve uğruna hizmet vermiştir.

Yılmamış, usanmamış, her tehlikeye karşı göğüs gererek yoluna devam etmiştir.

18 yıldan beri hayat politikasına zikzaklar çizmeden, dosdoğru bir yol almış, çizgisinden şaşmamıştır.

İlk günden gerek siz değerli Diyarbakırlı hemşerilerimize karşı olsun ve gerekse tüm bölge insanımıza karşı olsun ilk baskısında sizinle şöyle bir sözleşme imzalamıştır.

Nedir o sözleşme?

Şeref, haysiyet, izzet ve vakar doğrultusunda yemin etmiş ve demiş ki, "SÖZ Gazetesi bu yöre insanının dilidir, gözüdür, kalbidir ve kulağıdır."

Haksızlığa karşı, hukuksuzluğa karşı, antidemokratik mezalimlere karşı dimdik ayakta durmuş ve tüm davalarını da kazanmıştır.

Bu uğurda da çok önemli ve maddiyatla ölçülmez bedeller de ödemiştir.

Ama o bedeller de değeri yüce olduğu için geçici olan bu dünyada değil. Ama öbür dünyada onun mükafatını da hak etmiştir, yüce allah onu bize rahmet ve nimetlerinden ödeyecektir.

Evet sevgili okurlar!

Sözümüzü fazla uzatmadan şöyle konumuza girmek istiyoruz.

Yazımıza başlık olarak kullandığımız "Devenin Boynu Eğri, SSK'nın İse Her Tarafı…" ifadesinin anlamı çok derindir ve kapsamlıdır.

Burada her ne kadar SSK İl Müdürlüğü'nü kaleme alıyor isek de fakat aslında yalnız SSK değil.. Bu yörede önemli bazı kamu kuruluşlarının hemen hemen genelleme olmasa dahi bir çok yönüyle SSK'nın pozisyonundadır.

Ama bu bizim için, ülkemiz için, bölgemiz için çok önemlidir. Büyük talihsizliktir ve kara lekedir.

Gerekirse mikrofonlarımızı, kameramızı alıp çarşıya pazara gireceğiz ve her vatandaşa soracağız. İmamın cenazeyi musalla taşına koyduğu zaman dönüp cemaatten "Ey ahali, siz bu mevtadan ne anlarsınız, razı mısınız, değil misiniz?" sorduğu gibi biz de kamuoyu olarak halkımızı temsilen soracağız.

Ey vatandaşlar!

Siz devletin şu-bu kuruluşlarının çalışmaları ve dürüstlükleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu tür çalışma projelerimizi gerçekleştirmeye de niyetliyiz.

O zaman kapalı oyunları ve entrikalı sahtekarlıkları vatandaşlarımızın ağzından kamuoyuna anlatacağız.

Çünkü biz sözümüzde durmamak gibi bir şansa sahip değiliz.

Bu halkımıza vermiş olduğumuz sözü kesinlikle her zaman yerine getirmeye hazırız.

Bu gayretle, bu gerçekçilikle çalışmamıza devam edeceğiz.

Evet sevgili okurlar!

Hani deveden bahsettik.

"Deveye sormuşlar, senin boynun neden eğri diye.. Deve de, nerem doğru ki demiş." misali biz de bu yörede yaşanan ve gözden kaçmayan, devletin bazı önemli kurum ve kuruluşlarındaki yolsuzlukları, usulsüzlükleri ve yamuklukları halkımıza yansıtmayı kendimize temel görev olarak telakki etmekteyiz.

Bu itibarla diyoruz ki, her ne kadar kalemimiz, mefkuremiz, düşüncemiz medya kuruluşu olarak yansıyorsa da ama her şeyden evvel çok büyük zorlukları aşarak bu seviyeye gelebilmemizin temel faktörünü de gözden kaçırmamamız lazım.

Zikzaklı, karanlıklı, yamuk bir sistemin içerisinde nasıl çalıştık, nasıl başardık, neleri kazandık ve neleri kaybettik diye bunları da dile getirmesek, kaleme almasak, o zaman tarihimize, geçmişimize hakaret edip hiçe saymış oluyoruz.

Onun için çalışma hayatımızda elimizden geldiği kadar hiçbir şeyi gözardı etmeden büyük çabalar içerisinde çalışmışız ve çalışmamıza da devam ediyoruz.

Gördüğümüz tüm yanlışlıkları, yolsuzlukları ve usulsüzlükleri, bilerek veya bilmeyerek yapanların da yanında kar kalsın diye bırakmayacağız.

Her iki elimizi halkımız adına rüşvetçilerin, edepsizlerin yakasından bırakmayacağız.

Bu halk, bu yöre her geçen kervanın "Hani Yağması" değildir.

Hele hele "Yağmacı Ahmedin Böreği" hiç değildir.

Bakınız sevgili okurlar!

Geçtiğimiz yıl DEDAŞ Bölge Müdürlüğü'nün sayaç okumaları hakkında ve abonelerin fazla yazılışları hakkında skandal haberler yayınlaşmıştık. Yolsuzluklarla çalkalanan DEDAŞ gibi bir kurum, öyle bir hal almış ki altı ayda bir müdür değiştiriyor.

Normal bir sayaç okuyucusundan tutun da, müessese müdürüne kadar yargının pençesinden kendini kurtaramamışlar ve zaman gelmiş cezaevlerinde hapis yatmışlardır.

Biz bunları dile getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz.

Daha bunun gibi neler neler…?

Peki birileri dese ki "Ya Diyarbakır SSK İl Müdürlüğü'nün durumu ne alemde"

İşte biz de ona diyoruz ki;

Ey Allahım! Sen sabır ver, hem bize hem bu millete…

İnanın yıllardan beri, Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze dek gelen giden hükümetler, Başbakanlar, gerek tek başına iktidara gelmiş olanlar ve gerekse koalisyon hükümetleri, diyebilirim ki doğru dürüst hiçbirisi bu halkı rahatlatabilecek, sağlıklı nefes aldırabilecek bir çalışmaları olmamıştır.

Eğer çalışmaları olsaydı, bugün bu yolsuzluklar, uğursuzluklar, hengameler, terör, yağmacılık olmazdı?

Hiçbirisi olmayacaktı.

Ama heyhat! Her şey var olduğuna göre, nitekim dün akşamki Diyarbakır'da, Batman'da, Mersin'de, Hakkari'de olup bitenler herkesin gözü önünde…

İşte bu bizim yukarıdaki sözümüzü doğruluyor.

"Deveden sormuşlar neden boynun eğri, deve demiş ki nerem doğru ki"

İşte olaylar bu sözümüzü kanıtlıyor.

Deveyi burada elbette ki mecaz ve örnek olarak kullanıyoruz.

Buyrun sevgili okurlar!

Burada sizi belgeli, ispatlı ve sübutlu olarak SSK İl Müdürlüğü'nün kaşla göz arasında yapmış olduğu olumsuzluklardan, usulsüzlüklerden bir tanesini sizinle burada paylaşmak istiyoruz.

Hem de belgelerin küpürlerini size sunmak suretiyle..

Evet sevgili okurlar!

SSK Diyarbakır İl Müdürlüğü Avukatı Süheyla (Edecin) Telli müdürlüğü adına Diyarbakır İş Mahkemesi Hakimliği'ne vermiş olduğu bir dilekçe..

Bu dilekçe A. İnşaat Taah. Tic. İth. İhr. Ltd. Şti. hakkında açmış olduğu bir dava dilekçesi…

Bu dilekçe tümüyle gerçekçilikten, haktan, hakkaniyetten, hukuktan uzak.

Ancak atmasyon ve rastgele.

Nasrettin hocanın "Ya tutarsa" misali bir dilekçe.

Bu dilekçenin mahiyeti fi tarihinde yani 2000'li yıllarda aynı şirketin bünyesinde çalışan bir işçinin trafik kazası neticesinde vefat etmesi.. Tabi sigortalı işçi aynı işyeri tarafından sigorta giriş beyannamesi verilmiş ise de, günü gelmiş kazada vefat eden sigortalı olarak çalışan kişinin tüm sosyal hakları sigorta tarafından ödenmek zorunda kalınmıştır.

Aradan sekiz yıl geçmiş, sigorta bu parayı ödemiş, herhalde canı yanmış ki çıkmış aynı işveren şirkete Ankara'da dava açmıştır.

29.989.147,174 Lira kurum alacağı olarak dava açmıştır ve aynen dilekçesinde sonuç olarak da şöyle demiş;

"Yukarıda kısaca izahına çalıştığımız haklı nedenlerden dolayı kusur ve miktar bakımından fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla 29.989.147,174 lira kurum alacağımızdan şimdilik 1.000.000.000. lira alacağımız onay tarihinden (25.10.2001) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 506 sk. Md 10. gereğince, davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini saygıyla vekaleten arz ve talep ederim." demiş.

Tabi sevgili okurlar!

Avukat burada mesleğinin icabı görevini yapıyor.

Ama yanlıştır, doğrudur incelemeden, müvekkilinin ağzına bakıyor. Sonuç yargıya ait…

İşte buyrun burada gelelim fasülyenin faydalarına mı yoksa SSK İl Müdürlüğü'nün skandalına mı diyelim…

Bu şikayet dilekçesine karşı elbette ki işveren şirketin avukatları ve elemanları hemen harekete geçiyor böyle bir borçlarının olmadığını kanıtlamaya çalışıyor ve 01.02.2008 tarihli şöyle bir dilekçe yazıyor.

"SSK İl Müdürlüğü'ne

Diyarbakır

İş Mahkemesi'nde görülmekte olan dava dosyasına ibraz edilmek üzere Ş.N. için düzenlemiş olduğumuz sigortalı işe giriş bildirgesinin 13 Aralık 2000 tarihinde kayıtlarınıza intikal ettiğine ilişkin evrak kayıt defterinin ilgili sayfasının fotokopisinin verilmesini veya bildirgenin evrak kayıt defterindeki numarasının tarafımıza bildirilmesini arz ederiz. İmza ve adres"

Bu dilekçeye karşı gelen cevap şöyle:

4. 2.2008 yani verilen dilekçeden üç gün sonra…

"İlgi: 01.02.2008 tarih 13130 sayılı dilekçeniz

İlgide kayıtlı tarih sayılı dilekçenize istinaden İl Müdürlüğümüze 13 Aralık 2000 tarihinde Ş.N. için verilmiş herhangi bir işe giriş bildirgesinin olmadığı yapılan kayıt tetkikinden anlaşılmıştır. Bilginize rica ederim.

M.D. İl Müdürü adına İl Müdür yardımcısı imza"

Evet sevgili okurlar!

Tabi bu cevaba karşı anılan işveren şirket elbette ki uyumaz…

Sekiz sene öncesine yönelik tüm arşivlerine girer ve bildirgenin 15.12.2000 tarihinde SSK İl Müdürlüğü'ne sunulmuş olduğunu ortaya çıkarır.

Belgesini götürür SSK İl Müdürlüğü'ne ibraz eder.

Tabi bunu ibraz etmeseydi elbette ki büyük çaplı bir tazminat ödemeye mahkum edilecekti.

Ama ne çare ki "Evdeki hesap çarşıya uymadı" misali SSK'nın da hesabı defterlerine uymadı…

Bakınız, hemen aynı imza tarafından dört gün içerisinde tükürdüğünü yalarcasına aynı müdürlük anılan şirkete şöyle bir cevabi yazı yazıyor:

"İlgi: 1.2.2008 tarih 13130 sayılı dilekçeniz

İlgide kayıtlı tarih sayılı dilekçenize istinaden İl Müdürlüğümüz kayıtlarının tetkikinde söz konusu işe giriş bildirgesi 14.12.2000 tarihinde R-6003 taahhüt numarası ile PTT'ye verilmiş olup 15.12.2000 tarihinde İl Müdürlüğümüz dağıtıcısı tarafından teslim alınmış ve Ş.N.'ye ait işe giriş bildirgesi 15.12.2000 tarih 104158 varide (sayısı) verilerek işleme alınmıştır. Bilginize rica ederim."

Evet sevgili okurlar!

Bakınız skandala, usulsüzlüğe, vurdumduymazlığa ve çarpıklık ve yamukluğa…

Sormazlar mı acaba, "Yahu arkadaş, bu ne turşu, bu ne lahana, bu ne perhiz"

Kocaman bir bakanlığın bünyesinde çalışan bir kurumda bunca vurdumduymazlık, başıboşluk neden kaynaklanıyor ve bunun sebebi mucibesi nedir acaba…

Yani varsayımla anılan işyeri uyumuş olsaydı o bildirgenin veriliş tarihini yakalamasaydı SSK Diyarbakır İl Müdürlüğü elbette ki o işyerini haksız yerde kaşla göz arasında mahkum edecekti, tazmin edecekti, hem de yüzmilyarlarca miktarda.

Ama ne çare ki tutturamadılar, dava dilekçeleri reddedildi ve SSK bu anlamlı davayı kaybetti.

DİYARBAKIR SÖZ
Bu Makale 4201 kere okunmuştur.