HSYK ÇAKAR’IN ÖRGÜTLENMESİNİ AFFETMEDİ

Evet, sevgili okurlar.

28 Şubat 1997’de Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı görevinde bulunan Nihat Çakar’ın işbaşında iken yani Başsavcılık görevini yürütürken, kendi makamını, mevkiini, mesleğini demokratik hukuk ve adalet paralelinde icraat yapması gerekirken, mesleğini hiçe sayarak, görevini kötüye kullanmak suretiyle,  o dönemde MİT, JİTEM ve derin Ergenekoncuların bu bölgede yöre insanına yaptırdığı kirli uygulamaların paralelinde hareket ediyordu.

Birçok şikâyete rağmen bilakis onları koruyordu.

Pek tabi ki daha nice hukuk dışı uygulamalar?

Nice işadamlarından rant temini için tüm bu karanlık odaklarla işbirliği yapmak üzere neler yapmadılar ki?

Ne yazık ki o dönemin YARSAV Başkanlığınca da himaye ediliyordu.

***

Düşünün;

Bir başsavcı hele hele DGM Cumhuriyet Başsavcısı devlet güvenliğini kirli emel ve ideolojik şeylerden koruma görevini yerine getirmesi gerekirken, tam tersine aynı karanlığın içinde bulunan “şer” yapılarla işbirliği içerisindeydi.

Özellikle dönemin JİTEM İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Cemal Temizöz ile Tümgeneral Fikret Demirtaş’tan tut, Yaşar Büyükanıt’a kadar ve Çetin Doğan’lara kadar…

Daha alt tabakaya inersek..

Meşhur Mutkili Başçavuş Ali Kaya’ya kadar..

Büyük bir işbirliği yapmakla, SÖZ Gazetesi ailesi dahil olmak üzere nice masum insanlara çok büyük komplo teorilerini hazırlamış, kendi ideolojisi doğrultusunda onun gibi düşünmeyen veya rant teminine yanaşmayan birçok aileleri mağdur etmiştir.

Yıllar öncesinde buradan tayini çıkıp giderken, İstanbul’un en önemli ilçelerinden birisi olan Kadıköy gibi bir ilçeye Başsavcı olarak yaklaşık on bir sene orada hiçbir aktiflik göstermeden, deyim yerindeyse o dönemin HSYK’sı tarafından koruma altına alınmıştı.

Nihayet gün geldi devran değişti, HSYK yenilendi!

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılınca, artık geçmişe yönelik ülkenin her tarafında olduğu gibi yargıya da el atıldı.

Böylece her şey gün ışığına çıktı.

Yani; “kep düştü kel göründü” misali..

Maskeler bir bir düşmeye başladı; öyle inanıyoruz ki daha da maskeler düşecektir ümidindeyiz.

Devletin mümtaz bir manevi şahsiyete sahip olan yargı gibi bir kurumu, kirli ideolojilerle gölge düşüren bazı ideolojik görevlilerin deyim yerindeyse artık gerçek yüzleri ortaya çıkmış durumda.

Yeni HSYK tarafından elbette ki bunlara göz atıldı, geç kalınmışsa da bunlar mercek altına alındı, yeniden hali perişanlığı gözden geçirildi.

***

Nihat Çakar’ın üç savcı arkadaşıyla birlikte Anadolu yakasındaki YARSAV örgütünün üyesi olmakla beraber, birçok hâkim ve savcılara kol atarak yeniden örgütlenmeye başlamışlar ve örgütün başında bulunmuşlar.

Bilindiği gibi YARSAV (Yargıçlar ve Savcılar Birliği) denilen bir örgüt, Türk yargısının bünyesinde antidemokratik, hukuk dışı, ideolojik aktif bir hareketten ibaret olup, Ergenekon ve Balyozcu generallerin ve yüksek yargıda bulunan birçok önemli şahsiyetlerin direktifleriyle hep iktidara karşı, CHP politikası paralelinde adeta siyaset yapıyorlardı.

Mesleklerini kendi kirli ideolojilerine alet ederek, tüm pisliklerine adalet şalını çekiyorlardı.

Böylece gizliden gizliye devleti ve milli iradeyi temelinden kemirmeye çalışıyorlardı.

Tabii bunun uzantısı ve bunun dayanak noktaları da günün ideolojik ve Rafızî gibi bir mezhepçilik anlayışına bağlı başta başkan olmak üzere o dönemin HSYK’sına güveniyorlardı.

Vatandaştan oraya giden herhangi bir şikâyet dilekçesi, dilekçede onlara getirilen suçlamanın altını kırmızı kalemle çizerek vatandaşı, şikâyet ettikleri için sorgulamaya tabii tutuyorlardı.

Bu demek, vatandaşı şikâyetinden vazgeçirmek ve sindirmekti.

Bu şımarıklık içerisinde davranan hâkim ve savcıları elbette ki o günün YARSAV’ı da onların himayesinde gıdalarını alıyorlardı.

Nihayet Allah’a şükürler olsun ki geç de olsa yeni HSYK’nın yetkilileri bu durumu fark ettiler ve görevini yapma yerine bu örgütlenme hareketine geçen, önemli mevkilerde bulunan bazı hâkim ve savcılarını gözetleyerek, mercek altına aldılar.

Nitekim anılan örgütün genel başkanı olan Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu dâhil olmak üzere daha isimlerini buraya alamadığım birçoğunu tenzili rütbe ile yer değiştirerek deyim yerindeyse alaşağı ettiler.

* * *

Burada kamuoyu adına bu görevin asaletini yerine getirdikleri için yeni HSYK’ya teşekkür ediyoruz.

2 Aralık 2012 03.29’da Aydınlık Gazetesi’nde çıkan habere göre;

“Anadolu Kadıköy Adalet Cumhuriyet Başsavcısı Nihat Çakar ve Başsavcı Vekili Ahmet Tayfun Balyemez, Bakırköy Adliyesine düz Savcı olarak atandı.

Ümraniye Cumhuriyet Başsavcısı Ertan Erbay’ın da İstanbul Adliyesi’ne düz Savcı olarak atandığı öğrenildi”

Aydınlık Gazetesi tarafından yayınlanan bu haber, her ne kadar HSYK’ya yönelik eleştiri mahiyetinde yazılmış ise de bize göre bilakis bu işlem gecikmiştir, Adalet Bakanlığı’nın daha önceden bunu fark etmeleri lazımdı.

Zira bilindiği gibi Türk Adaleti, Türk Yargısının şanına, şerefine yakışır bir biçimde objektif, yansız, rant, ideoloji, kin ve garezden çok uzak alınması gereken kararların sağlanabilmesi için bu mümtaz şahsiyeti maneviyesi çok üstün olan bu kurumun temiz tutulması gerekirken, tam tersine “HÂKİMİN TAKDİRİDİR” sloganıyla hukuk dışı verilen önemli karar ve özellikle bilirkişi tayini hakkında uygulamaların ne kadar hukuktan uzak olduğu, “Sağır sultan”ın bile dikkatini çekmiştir.

YARSAV gibi ideolojik bir örgütün varlığı, Türk Yargısına derin yara açmıştır.

Tümü olmasa bile oraya seçilen, önemli bazı kilit noktaya getirilen üyelerin çoğu ideolojik, Ergenekon, Balyoz anlayışına yakın Marksist, mezhepçi sol fraksiyonların yanlıları olarak görünmektedir.

Böylesine hâkim ve savcıların Türk Adaletinde işleri ne gezer?

***

İşte Adalet Bakanlığı – yeni HSYK 1. Dairesinin almış olduğu karar muvacehesinde çok adil ve yerinde olan bir kararnameyi gerçekleştirmiştir (2 Aralık 2012’de).

Bu karar paralelinde 471 hâkim ve savcının yerini değiştirerek kararnamede Kadıköy, Kartal, Üsküdar, Ümraniye, Pendik, Tuzla, Sultanbeyli Adliyelerinin de birleştirme işlemlerinin en geç 21 Ocak 2013’e kadar yapılacağı belirtilmişti.

Ve herhalde bu kararname yayınlandı.

Bu güzel ve adil kararnamenin içinde o 471 hâkim ve savcıların arasında Kadıköy Cumhuriyet Başsavcısı Nihat Çakar (Tam 11 sene orada görev yaptı ve Diyarbakır’da 4 sene) ve Başsavcı Vekili Ahmet Tayfun Balyemez, Bakırköy Adliyesi’ne düz savcı olarak atandı.

* * *

İnanın, sevgili okurlar.

Bu ülke insanının özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun yıllardan beri terör karanlığının on mislinden daha fazlasıyla, devletin bu yörelere atadığı kilit noktadaki Ergenekon gibi, Balyoz gibi ırkçı faşizan generallerin paralelinde hareket eden ve devletin nice kurumlarına gölge düşüren böylesine insanların elinden çok eziyet çekmiştir, çok ızdırab duymuştur.

Ve birçok ailelerin deyim yerindeyse temeline dinamit atarcasına nice ocakları söndürmüşlerdir hem de devletin gölgesinde.

Evet, Nihat Çakar’dan sonra Diyarbakır Adliyesini ve günümüze dek bazı mahkemelerde özellikle İş Mahkemelerinin bazı hâkimleri ve Asliye Hukuk Mahkemelerinde bulunan bazı hâkimlerin de hala da aynı ideolojiyi taşıyarak, meslek taassubuna dayalı olarak hukuk dışı, kasıtlı ve uyduruk gerekçelerle kararları vermekte olduklarını görüyoruz.

Halkımız buna şahittir!

Birçok yönüyle hukuk adamları da bundan çok ızdırab çekmektedirler.

Bunların tümü olmasa dahi önümüzdeki günlerde elimizdeki donelere göre İş Mahkemelerindeki bir hakime hanımın verdiği hukuk dışı kararları, keyfi uygulamaları ve özel olarak bilirkişi atamasına yönelik ilişkilerini kamuoyuna tüm çıplaklığıyla açıklayacağız!..

Hem de belgeleriyle beraber.

Unutmamalıyız ki geç de olsa hak tecelli edecektir, tıpkı Nihat Çakar’ın hakkındaki HSYK’nın hükmü gibi.

Nihat Çakar’ın bu şekilde atanması, bize göre onun için bir mutluluktur, keyif vericidir, onu bekleyen daha neler yok ki?

Saygı ve sevgilerimizle.

Diyarbakır Söz Gazetesi