KUTLU DOĞUM HAFTASI VE DİYARBAKIR!

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzere Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle, Diyanet İşleri Başkanımız muhterem Mehmet Görmez hocamız, Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Mehdi Eker ile diğer milletvekilleri Diyarbakır’daydılar.

Gerçekten, Pazar akşamı Diyarbakır Atatürk Stadyumu geniş alanında çok büyük bir kitle tarafından hep bir ağızdan koro halinde Efendimiz (s.a.v) üzerine salât-û selam getirerek tarihi bir kutlama gecesi yaşandı.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in özellikle Diyarbakır halkını “Kürtçe” selamlaması da ayrı bir değerdi.

***                      

Evet, sevgili dostlar.

Bu köşede her zaman ifade ettiğimiz gibi;

Bu ülke, bu toplum, taşıyla toprağıyla, insanıyla mübarek bir ülke...

İnanmış bir toplum...

Bin yıllık bir tarihe dayalı yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)’e intisap etmiş bir toplum...

Tüm varlık değerleriyle beraber 7’sinden 70’ine kadar onun sevgisiyle, intisabıyla yaşıyor ve yaşamak istiyor.

O yüce Peygamber’in sünneti seniyyesini ve insanlığa en üstün bir örnek olma yüceliğini taşımakla beraber, halk onun ümmeti olmaktan gurur duyuyor/duymaktadır.

Bu da bir gerçektir ki Resulullah’ın sevgisini, beşeriyete kazandırmak istediği evrensel medeniyet üstünlüğünü anlatan bugüne kadar resmi sıfat olarak hiçbir Diyanet mensubu Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez gibi olmamıştır/anlatamamıştır.

Yaklaşık bir saat gibi bir süreç içerisinde halka hitap eden Sayın Başkan Görmez’in anlattıkları ve söyledikleri, toplumun üzerine yıllardan beri çöken kirli ideolojik ve ırkçılık bulutları deyim yerindeyse tar-u mar etti.

Tamamıyla dağıttı.

***

Hiç kuşkusuz ki,

Bir devletin büyüklüğü, gelişmesi ve hakkaniyete doğru yürüyebilme şansı, o devletin “devlet adamlarının” seçkin olma vasfıyla mümkündür.

Onun için şunu açıkça ifade etmek istiyoruz ki;

Cumhuriyet tarihinden bugüne kadar gelip-giden hiçbir Diyanet İşleri Başkanı bugünkü muhterem Prof. Dr. Mehmet Görmez Bey gibi performans kalitesini gösterememiştir.

Bu kalitede, bu kültürde, bu inançta ve bu inancı yaşamakla beraber böyle bir Diyanet İşleri Başkanı gelmemiştir.

Buradan hemen ifade edelim ki aslında en büyük şeref, en büyük başarı Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a aittir.

Bir Başbakan olarak son dönemde böylesi seçkin bir ilim adamını Diyanet İşleri Başkanlığı gibi önemli bir makama getirebilmiş ise o da apayrı bir beceridir ve başarıdır diye düşünüyoruz.

***

Bu halk gerçekten bu Başbakanı seviyor.

Zira Başbakan bildiğini, inandığını icra ediyor, yerine koyuyor, anında eylemleştiriyor..

Hiç bir zaman yüzeyselde kalmıyor.

Veyahut hiçbir ciddi olayı ciddiyetsizlik pozisyonuna sokmuyor.

Duamız şudur ki;

Allah böyle bir Başbakanı Türkiye’nin başından eksik etmesin.

Ancak bunu da belirtmeden geçmek istemiyoruz;

Başbakan ne kadar iyi niyet gösterirse göstersin, ne kadar samimiyetle görevini ifa etmeye çalışırsa çalışsın ve halka hizmetkârlık görevini sonuna kadar icra ederse etsin, ama netice olarak halkla samimi bir diyalog kurmak için halkın daha fazlasıyla teveccühünü almak için, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu halkının karşısına seçkin siyasetçi insanları çıkarması gerekir.

Keza kamuda görevlendirmek üzere kamu görevlilerini de titizlikle seçmelerine önem vermesi lazımdır.

Şaibeden uzak insanlar tercih edilmeli..

Siyaset veya memuriyet hayatlarında lekesiz ve şaibesiz her türlü şüphe ve kuşkudan uzak insanları özellikle Bakan, Milletvekilleri ve Daire Başkanları gibi fikri temiz, izanı temiz, kalbi temiz, ruhu temiz insanları seçerek, görevlendirmelidir.

Ancak böylesi şahsiyetler halkın karşısına çıkabileceği gibi, “nabzını da” tutabilir.

Aksi takdirde bunca iyi niyetle yapılan çalışmalar her an için neticesiz kalır ve halkın nefretine maruz kalınabilir.

Ama buna rağmen yine de ümit varız ki muhterem Başbakanımızın bugüne kadar topluma sundukları uygulama projelerinin yüzde doksanı isabetli.

Cumhuriyet dönemindeki devlet yönetimini eline alan gelip-giden, merhum Özal dâhil olmak üzere tüm Başbakanlardan daha adil, daha demokrat, daha becerikli bir Başbakan Sayın Erdoğan...

Onun gerçekleştirdiği performans hiçbir Başbakanda görülmedi.

Defalarca belirttiğimiz gibi;

Demokrat Parti ve Menderesten ibret dersi almak üzere bazı önemli pasajlarla örnekleri bu köşeye zaman içerisinde taşımıştık.

Aynen burada tekrar ediyoruz!

Menderes çok iyi bir Başbakan, çok iyi bir devlet adamı olmakla beraber partisinin içine sızdırılan başta mason müsteşarlar dâhil olmak üzere, nihayet Türkiye’yi 27 Mayıs ihtilaline sürüklediler..

Nitekim; Menderes iki bakanıyla beraber İsmet Paşa’nın gammazlığıyla idama götürüldü.

* * *

Evet, muhterem Başbakanın Kutlu Doğum haftasındaki güzel günleri değerlendirmekle, özellikle Diyarbakır’a Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez Bey’i göndermesi ve halkın inancı paralelinde Pazar akşamı Diyarbakır Atatürk Stadyumu’ndaki açık havada büyük bir kitleye yapmış olduğu tarihi, tarihi olduğu kadar da anlamlı konuşmasıyla bölge insanının gönlünde taht kurmuştur.

Gerçekten bilimsel tarihi ve ibretlerle dopdolu anlatımları kitlesel alkışlarla karşılandı, büyük çapta halkın teveccühünü kazandı.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak ve Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in de huzurda bulunmaları elbette ki barış süreci için büyük önem taşıyordu.

Ama ne var ki;

İl Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş’un yaptığı sert, yüksek ses tonlu, zaman zaman imalı konuşması o güzel atmosfere gölge düşürdü diyebiliriz..

“Teşekkürlerdeki” seçiciliği de dikkatlerden kaçmadı.

Manidar bir durum..

Diğer bir mevzuu da;

Kutlu Doğum “etkinlikleri” adı altında bir süreden beri İl ve İlçe Müftülüklerince camilerde, rasgele birçok iş çevrelerinden para toplatılması bizce de şık değil.

Bilakis; güzel atmosferi huzursuz ettiği gibi, tartışma konusu etmiştir.

“Şüyuu vukuundan beter” misali..

***

Bilindiği üzre gerçekten, bir Diyanet İşleri Başkanı Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle Diyarbakır’a gelip, bu barış sürecinde halka hitap etmesi devletin önemli görevlerinden birisidir.

Gerek Diyanet İşleri Başkanlığı olsun,

Gerek Valilik olsun ve gerekse İl Müftülüğü olsun...

Diyanet Teşkilatından Diyarbakır’a bir heyet olarak gelip, bir gece misafir kalmasını sağlayacak bütçe yokmuydu.

Kamunun bütçesi buna müsait değil miydi, ki ordan-burdan para toplatıldı?

Net rakam bilinmez..

Ama denilene göre; külliyetli bir para toplanılmış..

Tabi ki herhangi bir makbuz ve belge verilmeden toplatılması da ayrı bir mevzuu..

Hem bu kutsal göreve, hem o kutsal Diyanet birimine kamuoyunca yakışık olmayan bir hareket olarak algılandığını söylemek isteriz.

* * *

Yüce Kur’anımız, önemli bazı ayetlerinde zaman zaman ehli kitabın yani diğer semavi dinlere mensup din adamlarının batıl ve yanlış yollarla dünya mal ve emtialarını kilise veya havra adına toplayarak, “Din adına harcıyorum” demesini önemle vurgulamaktadır.

Bize göre yüce İslam dinine mensup olan önemli mevkileri ihraz eden din adamlarımızın bu tür güzelliklere gölge düşürmemek için böylesine gayri ciddi işlere girmemeleri gerekir.

Ama heyhat!

Ne yazık ki bir hafta boyunca Kutlu Doğum Haftası ve Diyanet İşleri Başkanının gelmesinin ağırlanma masrafı olarak külliyetli bir paranın toplatılması bize göre önemli çapta olumsuz bir atmosfer yaratmıştır.

İnanıyoruz ki Diyanet İşleri Başkanı muhterem Görmez Hocamız fark etmiş olsa bunu kabullenmediği gibi, bu işin müteşebbislerine de hemen idari soruşturmayı açacaktır.

Zira Diyanetten gelen heyeti ağırlayan birçok yönüyle halkın önemli kesimleri kendi imkânlarını harcayarak müftülüğün haricinde misafirperverliklerini göstermiştir.

Peki, bu harcamaların nereye yapıldığını gösteren kanıtlayıcı herhangi bir belge var mı?

Doğrusu kamuoyu bunu merak ediyor.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Yazımıza son vermeden evvel Hafız-î Şirazi’nin önemli ve önemli olduğu kadar çarpıcı bir mısrasını sizin değerlendirmenize bırakıyoruz.

Hafız-î Şirazi aynen şöyle diyor;

“Hafizâ! Meyhur, ve rendikun ve hoş baş velê

Damê tezvir mekûn çûn digeran Kur’an-î da”

Yani;

“Ey Hafız şarap içersen iç, yalakalık yaparsan yap, sarhoş olursan ol, amma velâkin yalan tuzaklarla başkaları gibi tuzak olarak Kur’anı kullanma”

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Merhum Akif ne diyor;

“Zerk etmediler kalbime bir damla ümit

Koca dünyada yaşanmaz, yaşamaktan na ümit

Daha mektepte çocuktuk bizi yıldırdı hayat

Oysa hiç korku nedir bilmeyecektik heyhat

Neslin ürkekmiş, evet yoktu ki ürkütmeyeni

Yürü oğlum diye tesci edecek yerde beni

Diktiler karşıma bir kapkara müstakbel ki

Öyle korkunç olamaz, hortlasa devler belki

Çünkü biçarenin âtisine imanı harap

Hissi yok fikri bozuk azmini dersen mefluç…

Hani ruhunda o haksızlığa isyan o huruç?”

Saygılarımızla.

Diyarbakır Söz