Sayın Cumhurbaşkanı Diyarbakır’da !

Seçim gayesiyle değil "toplumsal bir proje" için teşrif ettiğiniz bu kadim şehrin gençleri, yaşlıları, kadınları ve tüm halk adına Diyarbakır’a hoş geldiniz diyoruz...

Yeni modern havaalanından çıkış yapıp Bağcılar mahallesinin ışıltılı sıcak asfaltlı geniş protokol yolundan ilerleyerek, Dicle kente Mahabad bulvarı üzerinden geçeceksiniz..

Bu göreceğiniz muazzam yeni yapılar, geniş caddeler ve modern siteler çok düzenli bir habitat...

Şehir halkının yeni yaşam alanı modern şehir kısmının nazım imar planları Refah Partili belediye tarafından yapıldığını hatırlatmakta fayda var deriz...

Sizlerin İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı döneminde şehrimizde de "Milli görüş" damgasını vurmuş, hazırlanan imar planları ile bu günkü bu şehri ve meydanların alt yapısını, oluşturduğunu ifade ederiz…

Kent Meydanı işte o dönemdeki planlarda biri ve bu gün gerçekleştirilen bir park alanı.

Bugün yapılan gençlik festivali işte bu meydanda yapılıyor.

‘’Gençlik Festivali’’ ilimizde gençlik adına yıllardır gecikmiş bir buluşma aslında…

Dün akşam Kent meydanında binlerce genç müzik eşliğinde coştu eğlendi.

Festival alanındaki kalabalık bu tür etkinliklere duyulan özlemin en basit göstergesiydi.

15 yıllık Ak Parti iktidarı boyunca şehrimizin gençlerine bu denli ilk defa dokunuluyor kanımızca...

Diyarbakır gençliği aslında güzel yaşamayı, iyi bir eğitimi, iş sahibi olmayı ve batıdaki herhangi bir genç gibi yaşama odaklanmayı arzu edendir....

Ancak bu gençlik öyle ihmal edildi ki bırakın yaşama odaklanmayı "kötü emelli şer odaklarının" projelerinde "devlet düşmanı" birer odak haline gelmeye başladılar.

Kuzey Irakta, Suriye de ve yurt içinde bu projelerin uygulayıcısı olup çoğunlukla bunun bedelini hayatları ile ödediler.

Güneydoğu sorunu ya da ‘’Kürt meselesi’’ adı altında yıllardır bölgemizde yaşanan sorunlar aslında tam da bir gençlik sorunudur.

Terör odakları ve uzantısı siyasi akımların sermayesi olan gençlik bunca zaman, bu emeller için harcandı…

Adeta bilinçli olarak tüketildi.

Dindar Kürt halkının masum çocukları bu şer şebekelerinin eline düştü/ düşürüldü.

Bu çocuklar zaman zaman dağlarda azılı birer savaş makinası gençler haline gelirken, şehir meydanlarında güvenlik birimlerine taş atan, kendine bomba bağlayıp patlatan terör örgütleri ve uzantılarının çağrısıyla sokaklara dökülen kullanışlı birer piyon haline geldiler.

Sur, Cizre, Nusaybin, Şırnak'ta yaşanan hendek olaylarının baş aktörü oldular. Çoğu hayatını kaybetti, sakat kaldı ya da hapishanelerde ömür tüketmeye devam ediyor.

Dünün masum çocukları bugünün gençleri bu yollara neden düşer hayatları neden kararır. Ak Parti iktidarının ilk gününden itibaren bu şehrin halkı Sayın Sayın Erdoğan sizleri, destekledi ve arkanızda durdu…

Osmanlı dönemi dahil bugüne kadar bu ülkede en sevilen lider oldunuz...

Diyarbakır mahkemeleri tarafından hapis cezası almış siyasi hayatına kasteden şer odaklarının oyunu buradan başlamış sonra Siirt milletvekili olmuş kaderi bu coğrafyada çizilmiş birisiniz...

27 Nisan e -muhtırasında, kapatma davasında ve tüm referandumlarda bu halk sizlerin arkasında durmuş, "Erdoğanın hep yanındayız" diyerek, desteklemekten vazgeçmemiştir...

15 Temmuz FETO kalkışmasında meydanlara dökülen Diyarbakırlılar bu menfur olayı lanetleyenlerin başında gelmektedir..

24 Haziran seçimlerinde parti oyu ile size verilen oylar arasında oldukça önemli bir farkın olması da; "bu güven ve gönüldaşlık, yol arkadaşlığıdır?"

Davanıza inanmışlıktır..

Sayın Erdoğan bu size duyulan sevgi ve bağlılığın apaçık bir belirtisidir…

***

Bu gün teşrif ettiğiniz ve size hayranlık duyan bu şehrin mührü maalesef kayyum adı verilen görevlilerin elinde.

Maalesef diyorum…

Çünkü bu şehrin "altın anahtarını" şehir halkı kalbi ile beraber tepsiye koyup seçilmiş bir belediye başkanının elinden sizlere sunmayı çok ister… Ve istemiştir..

Aday yaptığınız bir insanı belediye başkanı seçtirmiş olabilirdi.

Bu gün ihmal edilmiş bu gençlere zamanında dokunmuş olmak için hayıflanmamak elde değil.

Gerçi devlet kurumları yerel yönetimlere ihtiyaç duymadan bu tür hizmetler yapabilirdi zamanında!..Ama olmadı, yapılmadı?.

Peki neden?

2003 yılında AK Partinin iktidara gelmesi ile beraber tüm ülke halkı gibi tüm Güneydoğu halkı tüm umutlarını "Sizlere" bağlamıştı…

Sayın Erdoğan sizlerin politikaları birer devrim gibi halkın huzur ve refahını artırırken bölgesel olarak bugüne kadar tabu haline gelen tüm yasakları kaldırdığınız da herkesin malumudur!…

Bölge halkını, bu ülkenin gururlu ve memnun birer vatandaşı haline getirdiniz. Bunu yaparken de tüm siyasi hayatınınızı riske edip kızılcık şerbetini içtiğinizi de biliyoruz!...

Bu halk sizlere olan şükranlarını ne kadar dile getirse azdır.

Ancak halkın Ak Partiden beklentileri Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından yerinde görülüp gereği yapılmış olsa da partiyi bölgede temsil eden ve yetki verilen sorumlular bugünkü siyasi tablonun oluşmasına çok büyük katkı, sunduklarını buradan ifade etmek isteriz…

Sayın Başkan,

Bu güne kadar Diyarbakır ile ilgili size sürekli yanlış bilgiler aktarıldığını düşünüyoruz.

Bölge adına kıymet verip makamlara getirdiğiniz şahıslar maalesef AK Partiyi küçültüp şehrimizin başka odakların elinde kalmasına vesile oldular.

Bunları defalarca dile getirmemize ve her seçim döneminde yazmamıza rağmen size ulaşmasına engel oldular.

İnşallah bu yazımız size ulaşır ve bir hayra vesile olur…

***

5 Kasım 2017’de..

Sayın Bilal Erdoğan kurucusu olduğu Türkiye Gençlik Vakfının düzenlediği bir program için Diyarbakır’a gelmişti..

TÜGVA’nın Dicle kentte belediye tarafından tahsis edilen yeni binasında bir program yapılmıştı.

Programa yeni vali, rektör, kayyum belediye başkanı, ilimizin AK Partinin MKYK üyesi, ilimizin millet vekilleri ve STK temsilcileri katılmışlardı.

Şehrimizi de etkin ve yetkin idarecilerin tümü oradaydı.

Sayın Bilal Erdoğan programda son dönemki siyasi gelişmelere ve tartışma konularına değinerek, özellikle gençlikle ilgili önemli mesajlar vermişti…

En önde oturan zevat pür dikkat bu konuşmayı dinlemişti.

Genelde gençlere yaptığı konuşmayı bu sefer şehirde ki devlet erkine yapmıştı.

Gençlik ile ilgili bir vakıf yıllardır ülke genelinde eğitim hizmetinde yurtlar açıyor, öğrencilere burs veriyor, vatanına milletine bağlı gençliğe sahip çıkıyor.

Aradan yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen TÜGVA’nın o günkü toplantısı sonrasında bu şehirde gençliğe yönelik bu üst kurumlar hiçbir projeyi gerçekleştirmedi.

Bu vakfın heyecanına uygun hiçbir gelişme olmadı.

Bu gün seçime 3 kala yapılan festival dışında gençlikle ilgili hangi faaliyetleri söz konusu bile değildir…

Sayın Cumhurbaşkanımız…

Siz şehre gelmeden önce Ankara’da ikamet eden eski siyasetçiler vs. kim varsa iki gün önceden gelip poz vermeye başladılar bile.

İşte algı operasyonu denilen şey bu olsa gerek...

Biz buradayız, millet ile beraberiz yalanını tekrar piyasaya sunmak üzere…

Ciğerciler dolup taşacak.

2 Gün hepsi bu.

Siz havaalanına gider gitmez bunlar çil yavrusu gibi dağılacaklardır.

Kimisi camii inşaatı ziyareti, kimisi sur içi inşaatları, kimisi belediye başkanlık adaylığı…

Kimin ne amacı varsa bu iki güne sığdırılacak.

Kadınlı, erkekli her kim varsa Ankara’da ki bürolarını boşaltacaklar.

Yemek programlarında "Suzan Suzi" türküsünü sanatçı eşliğinde seslendirecekler.

Sonra fırr.

Peki bugüne kadar ne olmuştu bu şehirde?.

Bu kadar eski vekil, STK, bürokrat, üniversite, kayyumlar neden bir TÜGVA olamıyorlar?

Neden bunca güce rağmen TÜGVA/TÜRGEV kadar aktif değil..

Buyurun cevabı geçmiş yıllarda…

Ak Partinin 15 yıllık iktidarı döneminde sizlerin şahsi çaba ve politikaları dışında , bu şahsiyetler Diyarbakır da şimdiye kadar hangi hizmetlerin altına imza atmışlardır?

Gençliğimize yönelik hangi projeler geliştirmişlerdir?

İlimizin büyükleri konumundaki siyasetçileri: gençlikle ve eğitimle ilgili hangi yatırımlara öncülük etmişlerdir?

Bırakın gençliği…

Kadınlara, yaşlılara engellilere, terör mağdurlarına çocuk gelinlere, kan davalarına, işsizlik sorununa yönelik ne yapmışlardır?

Cevabını biz verelim isterseniz….

Kocaman bir hiç...

2002 yılında halkın büyük teveccüh gösterdiği Ak Parti tek başına iktidara geldi. Bu bölgede büyük bir heyecana neden oldu?

Çünkü Ak parti 7 milletvekili ile ilimizde temsil edildi.

Siz sayın Recep Tayip Erdoğan Güneydoğu'da tabiri caizse nefes oldunuz….

Heyecan ve beklentiler oluştu..

Halk arasında efsaneye dönüştünüz.

TRT6, Kürtçe öğrenim ve özel okullarda eğitim hakkı vs.

Demokratik haklar ve tabu olmuş bazı yasaklar bir bir yıkılırken sıra tüm ülkeye yapılacak hizmetlerden bölgenin de faydalanmasına gelmişti ki birileri "dur" dedi.

Pranga oldular…

Peki, kimdi bu birileri?

Yıllardır ilimizde söz sahibi olan siyasi figürler.

Arkasından diğer milletvekillerine "karakter suikastları" yapıldı, tek tek itibarsızlaştırıldılar.

Değersiz kılındı bir çoğu…

Bunlar 3'lü troyka oluşturdular.

AK Partinin hizmet ve projelerinin kendi üzerlerinden ancak bölgeye ulaşmasına izin verdiler.

Önce kurum atamalarını kendilerine göre dizayn ettiler.

Diyarbakır da kendileri adına sağa sola koşturacak yeğen, abi, akraba vs şahıslardan oluşan temsilciler kurdular..

Uçan kuştan haberdar oldular, onlardan habersiz camilere bekçi bile atanmaz oldu..

Eğitim, sağlık, imar, tarım, şehircilik çevre, vakıf, maliye, üniversite, belediye dahil olmak üzere tüm akçeli kurumları dizayn edip kendilerine hizmet edecek "kurumlar" haline getirdiler..

Tepelerine de; kendi adamları atadılar.

Valilik SODES projeleri, TKDK, hibeler İŞ-Kur ne varsa ambargo koyup yönlendirdiler ve kendileri için kullandılar.

Kimisi Devlet emeklisi , kimisi de STK temsilciliği geleneğinden gelen troyka üyeleri zengin bir mal, mirasa sahip değilken birden varlıklı zengin insanlar olmaya başladılar...

Öz güvenleri dokunulmazlık duyguları o kadar artı ki; FETÖ üniversitelerine mütevelli heyet oldular.

Bu sayede ilin hemen tüm kamu hazine arazilerini zimmetlerine geçirdiler.

Hem FETÖ kurumlarına tahsis etiler…

Hem de kendilerine bağışladılar.

Peki terörün kol gezdiği bu topraklarda bunlara hiç kimse karışmadı mı, bir şey istemedi mi?

Bu kadar güvende olmayı nasıl sağladılar?

Elbette ki, bunların legal kollarıyla işbirliği yaptılar...

Bunun için imar izinler çıkartılar, emsalleri artırdılar, 50 yıllık kiralamalar yaptılar, belediyelerde işleri hiç aksamadı.

Kazan kazan kuralı uygulandı tabi ki…

Bu ara terör savcılığının KCK'ya ve FETÖ terör örgütlerine para bağışı yapan yüzlerce kişi göz altına alınıp haklarında inceleme yapılırken bunlar ve bağlantılı şahıslarla ilgili hiç mi inceleme soruşturma yapılmıyor?

Elbette zamanı geldiğinde yapılacak mı merak konusu?…

Bölgeye olan etkileri bununla sınırlı değil elbette.

İhaleler, amir atamaları, parti teşkilat yapılanmaları, tamamıyla liyakat esasına göre değil troykaya yakınlık kıstasına göre yapılır hale geldi...

Ön seçimler temayül yoklamaları, bölge koordinatörlerinin raporları bunların yalanlarını, dolanlarını her şey benim kontrolümde olsun planlarını aşamadı…

Atıl bırakıldı...

15 sene boyunca Ak Parti fakire dağıttığı nimetlerinden, projelerinden devletin şefkat elinden , bunlar uzak tuttu halkı.

Zaten uluslararası proje sahipleri ve terör örgütleri bunların varlığından ve siyasetinden hiç rahatsız olmadılar.

Çünkü halkı siyaseten Recep Tayyip Erdoğan dan uzaklaştıran, gençliğe değil kendilerine yatırım yapan bu şahıslar kimse için tehlike oluşturmuyordu.

Kazan kazan kuralı maalesef burada da işledi.

Şimdi geriye doğru bakıp düşünmek lazım, bu düzen böyle devam eder mi diye ?

Yazımızda genç bir adam olan Bilal Erdoğan’ın gençlik için, ülke için, millet için kendi çapında yaptığı hizmetlerle, çabayla ve azmi ile sahada cansiperane uğraşırken, meğer bölgemizden sorumlu koca koca siyasetçiler dediğimiz ve bölgenin emanet verildiği troyka üyelerinin yıllarca kendi şahsi menfaatleri için kimlerle iş yapıyormuş....

Bilal Erdoğan gençlik için koştururken bunlar kimin için koşturdukları ortada.

Kürt sorunu deyip kedisini okşarken mangalda kül bırakmayanlar, yıllardır bölgede sebep oldukları Ak Parti nefreti ile Kürt sorunun asıl müsebbibidirler…

Bunun açık ve net bilinmesi gerekiyor..

Evet Kayyum deyip belediyeye başkan atandı.

Ancak o da bu çarkın dışına çıkamadı.

DİSKİ genel müdürünü gönderdi, tüm kaynakları birkaç kişi üzerinden kullanıyor..

Evet sıcak asfalt ışıltılı caddeler derken gençliğe dokunmadı.

Bu festival sorumluluklarını bir nebze azaltsa da niyetlerinin seçime endeksli beklentiler ile ilgili olduğunu da bilmeyen yoktur.

Velhasıl her şeyi bırakıp yine "SİZİN İSMİNİZ" üzerinden bir kampanya yürütülecek.

Bu göreve, liyakat sahibi birini aday yapmayacaklar o belli..

Çünkü manzara ve hal bunu gösteriyor.

Biz yine de umudumuzu koruyarak tekrarlıyoruz.

HOŞ GELDİNİZ SAYIN BAŞKAN…

SER ÇAVA, SER SERA…