Sarının Gizemi!
Kliniğimize yatırılan orta yaşın üzerindeki bir bayan hastanın yapılan ayrıntılık muayene ve tetkikleri sonucunda "Akut Hepatit B" tanısı ile takip ve tedavisine başlandı. Daha önceleri de sizlere özellikle akut viral hepatit tedavisinde; yatak istrahati ve semptomatik yaklaşım uygulandığından bahs etmiştim. Yani kişinin bulantı ve kusması varsa bunu önleyici tedavi, mayi (serum) desteği ve tam bir yatak istirahatı tedavinin asıl amacıdır. Ancak hastaları ve özellikle hasta yakınları bu yaklaşımdan pekte hoşnut kalmazlar. Çünkü onlara göre hasta veya hastaları ile yeterince ilgilenilmediği hissi doğmaktadır. Bundaki en önemli nedende hasta ziyaretine gelen eş ve dostun hastalığın korunma ve tedavisi konusunda yaptıkları yorumlardır. Daha doğrusu yanlış bilinen doğrulardır. Bu konu ile ilgili olarak üzerinde en çok konuşulan konulardan biri sarılık ve diyetken diğeri ise sarılığın aynı şekilde sarı objelerin kullanılması ile hastalığın geçeceğine yönelik inanışlardır.
Akşam vizitinde hastaları dolaşırken, akut viral hepatit B ile yatan hastanın yanına geldiğimde dikkatimi çeken bir konu oldu; Sarı bir pijama, sarı bir tülbent, sarı nevresimler içerisine bürünmüş ve derisi bir hayli sarı olan bir teyze. Dayanamadım ve sorudum. Teyze niye bu kadar sarı şeyler giymişsin diye sorunca aldığım cevap beklediğimden öteye değildi. "Doktor bey hastalığım bir an önce geçsin diye" cevabını aldım.
Sarılık bulguları olan akut viral hepatitli bir hastada veya bir kronik hepatit B hastasında, yeme ve içme konusunda nasıl bir yol izlenmelidir? Bu tür hastalar bana uğradıklarında ilk sordukları soru genelde budur. Hocam! Yeme ve içme konusunda neye dikkat etmeliyim? Genelde bu tür sorulara "Alkolü ve gereksiz ilaç kullanımını kesinlikle önermiyorum. Ancak yemek konusunda istediğiniz her şeyi yiyebilirsiniz. Bal ve pekmez yemenizin hastalığın seyri açısından size hiçbir faydası yoktur." şeklinde cevap vermekteyim.
Tabi hastalar ve yakınları bal ve pekmez tüketiminin
toplum ve özellikle hekimler tarafından (!) da önerildiğini vurgulamaktadır.
Şimdi size soruyorum; bir virüs (mikrop) vücudunuza yerleşip karaciğerinize
zarar vermektedir. Bal ve/veya pekmez yemenin ne gibi faydası olabilir? Hadi
olduğunu varsayalım o halde niye hala Dünyada 350-400 milyon insan Kronik
Hepatit B açısından takip edilmekte ve tedavi görmektedir. Peki dünyada niye
her yıl 1 milyon insan HBV’ye bağlı siroz ve Karaciğer kanserinden hayatını
kaybetmekteler. Bunlara da bal ve pekmez verelim düzelsinler… Ya da diyet
verelim, sizce bu durum mantıklı mı? Maalesef dünyanın her yerinde bu tip
kronik hastalıkların seyrinde görev alan "Umut Tacirleri" vardır.
Dilinin altını kesenler, kulak arkası kesenler, çeşitli bal ve pekmezleri
tedavi amaçlı önerenler gibi. Burada yanlış anlaşılmak istemem bal ve pekmezi
bende sever ve tüketirim ancak bu durum besleyiciliğinin ötesinde tedavi edici
bir anlayışla algılanmasına karşıyım. Bu konu bu kadar basitse herkes bal yesin
"HBV" bağlı bir karaciğer hastalığı da olmasın derim…
Saygılarımla…