Şehrimizin kabusu siyasi Troykanın icraatları dur durak bilmiyor. Gün
geçmiyor ki bu troyka haksızlık ve zulüm olabilecek bir icraata imza atmış
olmasın. Bu zulüm ve haksızlık öyle sıradanlaştı ki artık günlük rutinimiz
haline geldi. . Birine işkence çektirmek için illaki tırnaklarını söküp derisini
soymaya gerek yok. O kişinin emeğini , hakkını , hukukunu çiğnediğinizde o
kişi kendini savunamıyor ve susuyorsa bundan daha beter bir işkence yöntemi
yok demektir. İşte bize tam da olan bu. Derimiz soyuluyor, tırnağımız çekiliyor
manevi şahsiyetimiz hakarete uğruyor bizde sadece susuyor ve sabır
çekiyoruz peki ne uğruna?
Ak Parti davasına yıllarını vermiş olan insanlara bir dokunsak bin ah işitiyoruz
adeta, nedir bu dert gerçekten?
Yılarca tüm emeklerini harcadılar, sabır ettiler ,umutlarını bağladılar bu
partiye. Uğruna feda yaşamlarını feda ettikleri dava; maalesef
menfaatçıların, fırsatçıların ve sahte dava adamlarının elinde oyuncak olmuş
durumda. Hak- Batıl mücadelesinin hak erleri gerçek Ak Partili insanlarımız
artık haykırıyor ve isyan ediyor neden dışlandık diye? Bizler ilimizde yılarca
partiye ve Cumhurbaşkanımıza hizmet eden gerçek Ak Partililer olarak
kandırıldık ,ihanete uğradık ve de sömürüldük diye isyan etmeleri boşuna
mı?. Şu an yeni İl başkanı atanıyor ve ayak oyunları ilk günkü gibi durmadı. Ak
Parti Genel Merkezi Halkın sesine kulakları tıkamış durumda. İlimizin siyasi
troykasının ve bağlantılı menfaat çevrelerinin sesi daha çabuk ulaştırılıyor
genel merkeze. Genel Başkanımıza yalan söylüyorlar boyuna. Dayı yeğeni her
birini merkez ilçelerden birine başkan yaptılar genel merkeze başarı diye
yutturdular. Bunları dinlerse Ankara olacak olan budur…. Bu halkın sesine
davanın gerçek sahiplerine kulak vermenin zamanı gelmedi mi?
Peki bu vatandaşlarımızın isyanı etme hakkı var mı? Neden olmasın ki! O
halde Kim bu hak erleri fedakar ve isimsiz kahramanlar?
Bu insanlar ki Diyarbakır da Ak Parti teşkilatlarının değişik kademelerinde
görev aldılar. Yılarca PKK nın şehir yapılanmalarından korkmadan
DEP,HADEP,HEP, HDP her ne varsa kıran kırana mücadele ettiler. Yaz , kış
demeden çoluk çocuklarının rızkının peşinde değil otobüslerle davaları için
şehir şehir gezdiler. Parti bayraklarını elleriyle direklere tırmanarak astılar.
HDP gençliğinin tehdit ve küfürlerine maruz kaldılar halkına ihanetle
suçlandılar. Bir taşeron firmanın asgari ücretli işine bile tenezzül etmediler.
Partide gönüllü çay dağıttılar, büyüklere korumalık yaptılar. İşlerinden
güçlerinden oldular. Parti kongrelerinde parti lehine bağırıp çağırdılar slogan
attılar, bir simit bir su ikramını dahi mahrum bırakıldılar. Herkesin işinde
gücünde olduğu dönemde ilçe ilçe gezip teşkilatlara destek verdiler.
Bu karşılık beklemeyen gerçek dava erlerine ne oldu peki? Ak Parti her
seçimden güçlenerek çıktı. Parti güçlendikçe menfaat çevreleri partiye
dadandı. Dava nedir bilmeyen her dönemin kefen soyucuları teşkilatlarda
palazlanmaya başladı. Bunlar birer azgın birer müteahite dönüştü. Taşeron
hizmeti, personel, kamu binaları inşaatları iş kur derken Troykanın adamları
ile iş tutmaya başladılar. Siyasi troykanın birer piyonu haline geldiler. Adeta
avcı oldular onlar için. Bir dediklerini iki etmediler. Karşılığında pay aldılar
Ankaralarda güzel karşılandılar güzel bürolar açtılar. Bırak bölgeyi ülkeye
açıldılar. Partiye hizmet eden gerçek dava adamları ise kendileri ve yakınları
için iş başvurusu yaptılar ancak işe alınmadılar. Zor günde partiye hizmet
etmiş olmak önemini yitirdi çünkü iyi günün dostu çoktu. Sırtlarını falan hacı
abiye, filan eski bakana fiş mekan çaycıya, şunun abisine bunun kardeşine
dayayan yaşadı. Bunlar bırakın bu parti emekçilerine haklarını vermeyi gelen
kadroları da HDP-CHP lilere para karşılığı sattılar. Asıl dava sahipleri paraya
razı olmalarına rağmen dahi iş bulamadılar. Kadın kollarında hizmet eden
onlarca okumuş okumamış genç kız, ev kadını bacılarımız teyzelerimiz ortada
kaldılar. Kimisi ruhsal sorun yaşadı tedavi gördü kimisi ailesi tarafından
dışlandı kimisi sığınacağı bir yuva kuramadı kimisi eşini terk etmek zorunda
kaldı. Yerel yönetimlerden de dışlandılar mimlenmişlerdi çünkü. Ancak
devletin sosyal yardımları ile hayatlarını ikame edebilenler şanslı sayıldı.
Tüm bu yaşanmışlığın sebebi vefa ile hak kavramını bilmeyen ve genel merkez
ile bunlar arasında süzgeç görevi gören her türlü siyasi ünvanı elde etmiş
başlıca siyasetçilerimizdir. Bunlar hakkı sahibine vermek ve dürüst olmak
yerine içlerindeki aşağılık kompleksini yenmek için çalıştılar. Ağalık sistemine
karşı olduklarını söylediler yıllarca, sonra Köy satın alıp ağacılık oynadılar.
İçlerinde kalmış ve tatmin edilmeyen büyük aile ve sahiplik özentisini tatmin
ettiler adeta. Holding oldular mal ,servet ,makam, dünyevi olarak her şeyi
istediler ve de aldılar. Tüm bunlara karşılık Ak Partiye bunca emek vermiş
gariban insana randevu dahi vermekten kaçındılar. Danışmanlarını devreye
koydular menfaatsiz hiçbir yaraya derman olmadılar. Pençelerini ilimize,
kurumlarımıza batırdıkça batırdılar. Ak parti ve Recep Tayyip Erdoğan a olan
teveccühü sömürdükçe sömürdüler. Milletin Sesini ve çığlığının duyulmasını
engellediler.
Şu ara bakir kaynakları bol olan Belediyelere , DİSKİ ye Üniversiteye vakıf
mallarına dadanan da bunlar ve uzantılarıdır. Belediyede ihalelerin başına
kardeş yeğen vs. koymak yetmiyormuş gibi fitne çıkartıp bu kurumları da ele
geçirmek istiyorlar. Bunun için huzursuzluk çıkartıp kendilerine göre yeniden
dizayn etmek çabasındalar. Önemli olan idarecinin hangi memleketten geldiği
değil adil olup olmadığı hakkı hukuku koruyup korumadığıdır. Kayyuma,
kayyum olmak için her yolu mübah görüyorlar. Başaracaklar da emin olun.
Ha! Bunlar yetmiyormuş gibi ortalığı boş bulup bir de uzaktan hegomonya
kurmak isteyen zevatlar türedi piyasada. Bir sözümüz de bunlara olsun…
İlimizde kurdukları sözde acentaları üzerinden bana da bir şey düşer mi hesabı
içindeki bu zevatlar ‘’Erdem ‘’gibi kıymetli kavramı kullanarak tezgahlarını
bize yutturmaya çalışıyorlar. Sözde geleceğin milletvekili ve il başkanını
seçtirecek bu şahsiyetler, erdem kelimesinin manen ‘’E’’ harfinin anlamını
bilmiş olsalardı halkın huzuruna çıkacak yüzleri olmazdı… Bu kavramın içini
boşaltırcasına aksi amelde hareket eden bu zevat bunu bilesiniz diye diye
söylüyorum: postunuz da dostunuz da size fayda sağlamayacak, adınız ve
ünvanınız ‘’yeni yetme kefen soyucular’’ olarak kalacaktır. Bundan emin olun.
Alın Belediyede Diski de İş kur da Valilik makamı da Üniversitede halk adına
ne varsa her şey sizin olsun diyeceğim ama gözünüz yine doymayacak,
derimizi soymaya devam edeceksiniz biliyorum…
Bu Makale 626 kere okunmuştur.