Görüş Bildir

BİR SÖZ DE BİZDEN

Ali İhsan Erdem
Ali İhsan Erdem

FAKIBABA BİZE DE GEL…

Şanlıurfa milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlık makamına oturduğu günden beri dur durak bilmeden çalışıyor.

İl Ziyaretleri, doğal afet mağdurları, dış ülkeler derken fırsat buldukça kendi ili için bir yerel yönetici gibi çalışıyor. Her gittiği yerde halkı kucaklıyor, bazen Hakkari de bir düğünde bazen de bir şehidin cenazesinde başsağlığı ziyaretinde görüyoruz onu. Makamında oturmuyor durmadan koşturuyor.

Geçenlerde yine Antalya’da hortum mağduru olmuş bir hemşerisini görünce sarılıp öpmüş hepimizi duygulandırmıştı. Peki kim dir A.E.Fakıbaba? Eski bir Başhekim ve genel Cerrah. Şanlı Urfa’ya Belediye Başkanı olarak uzun yıllar çalışmış gerçek bir hizmet adamı. Göreve geldiği ilk günlerde Bakanlığı ile ilgili yolsuzlukla mücadele sinyali vermiş halefine zülfüyareden dokundurtmuştu.

Sayın Bakan şu ara verdiği sözü yerine getirmesiyle oldukça sık konuşuluyor gündem oluyor. Zira, yanı başımızda ki marketlerde tam da dediği gibi ucuz et alabiliyoruz. Bunun için erken saatlerde markete gitmek gerekse de en azından samimi açıklamalarına güveniyoruz.

Peki, Bakan Fakıbaba onca il gezmiş iken, yıllarca bakanlık yapmış M.Mehdi Eker’in ili olan Diyarbakır’ımıza neden uğramıyor? Özel bir sebebi var mı? Ya da ciğer meselesinden dolayı alındı mı bizden? Öyle bir şey varsa üzülürüz sayın bakan, burma kadayıfı cebe koyduk ya, artık ciğeri paylaşabiliriz kardeşçe.

Bizler on yıl boyunca bakanlık yapmış Sayın Mehdi Eker’in ilimizde ki Ak Parti teşkilatlarına yaptığı müdahalelerin olumsuz sonuçları ile yüzleşmeye devam ediyoruz. Fakıbabanın birkaç ayda yaptıkları ile kıyasladığımızda Eker döneminde ortada elle tutulur bir başarı hikayesinin olmadığını maalesef görüyoruz.

Sayın Eker’in 10 yıllık bakanlık dönemi boyunca bölgemizi ilgilendiren icraatlarına gelince ; Öncelikle bakanlık görevinin olduğu alanlara bakalım maalesef burada da vatandaşın lehine bir sonuç göremiyoruz.

Örneğin hububat taban fiyatları hep düşük kaldı, Pamuk destekleme primleri çiftçiyi tatmin etmedi, Dönüm başına verilen Doğrudan gelir desteği , mazot ve gübre desteği olarak cüzi miktarlara indi.

Bölge pamuğunun üretici tarafından haketiği uygun bir fiyatla satmasına çare bulamadı. Mazot gübre fiyatları aldı başını gitti. Ziraat bankası ve tarım kredi kooperatifleri gayrimenkul ipoteği ve memur kefaleti olmadan kredi vermez oldu.

Çiftçiler tarım makinaları ve traktörlerini yenilemeye sevk edildi çiftçi bilinçsizce tüm gelirini makinaya yatırarak borçlandı. Meralar tarım alanlarına ve özel düzenlemelerle imara açılarak hayvancılığın sonunu getirdi. Et fiyatları aldı başını gitti. Ülke dışından sadece büyük birkaç büyük hayvan kombinasına ithalat izni vererek et fiyatının düşmesini engelledi.

Fındık üreticisi dünya piyasası altında mal satmak zorunda kaldı çünkü fındık ihracatçısı tekellere kazanç yolları açıldı. Bu nedenle fındık ithalatçısı ülkeler başka alternatif ülkelere yöneldi.

Çayın fiyatı piyasada ortada iken üreticinin cebine giren miktar azaldı. Hayvancılık bitti, meralar yok oldu, buğday ithalatçısı olduk samanımızı dahi Avrupa dan aldık. Barajların sulama kanallarını bitiremedik, Toplulaştırma garabeti ile köylerde düşmanlıkları yeniden yeşerttik. Aslında toplulaştırma doğru bir uygulama ancak toplulaştırma şirketleri ihale işleri devreye girince işin rengi başka tarafa kaydı…

Sayın Eker bakanlığı döneminde hep halktan kaçtı. Biz enerji bakanımızı yerin yüzlerce metre altında maden işçileri ile iftar açarken ya da maden kazasında mağdurlarla beraber gördük. Keza ulaştırma bakanını baretle tünelleri gezerken ya da emekçilerle konuşurken gördük. Sağlık bakanlarımız hep mülteci kampları veya doğal afette yaralıların yanında izledik.

Peki yıllarca Tarım BAKANLIĞI yapmış olan hemşerimiz olan M. Mehdi Eker’i ihtiyaç duyduğumuzda yanımızda gördük mü? Elbette hayır…

Düzce -Sakarya da fındık işçilerinin yanında, yada kazandıkları 3-5 kuruş çeyiz parası ile sigortasız araçlarla memleketine dönerken kaza yapan ve bedenleri  etrafa saçılmış tarım işçilerimizin yanında hiç gördük mü? Konya da pancar ya da patates toplayan hemşerilerimiz sigortalı mı diye sordu mu hiç? Okul çağındaki tarım işçileri için bir bir çalışması oldu mu şimdiye kadar.

Sayın Eker, tıpkı Fakıbaba gibi bir gün çizmelerini giyseydi önce Çukurova da pamuk toplayan teyzemizle, ertesi gün Konya ovasında patates ve şekerpancarı toplayan bacımızla, ardından Kara Deniz de fındık toplayan işçilerimizle buluşsaydı ve de sorunlarını dinleseydi, günlük 30-40 lira yevmiye ile çalışan garibanların başını okşasaydı kıyamet mi kopardı! Elbette kopmazdı anacak Sayın Eker tüm bu sorunlar yaşanırken başka işlerle meşguldü. Peki neydi o işler?

O dönem sayın bakan ithalatçı et kombinası sahipleri ile yoğun toplantılar yapıyor, Atatürk Orman Çiftliği İşletmeleri sütlerini tanzim ediyor, Et Balık Kurumu Personelini düzenliyor, üst düzey Personel atamaları yapıyordu. Üstelik bu kadar yoğunluk içinde İlimizin ve kurumlarının dizayn edilmesi, hangi kuruma hangi müdür gelecek , İl başkanı kim olacak gibi siyasi işleri de ihmal etmiyordu. Tigem arazileri , gıda ruhsatları gibi önemli işleri de boş bırakamazdı elbet.

Gerçi tüm bu işleri takip edecek yeterince maharetli danışmanları vardı, ancak sayın Bakan hassastı ve de her şeyi bizzat takip edip sonuçlandırmak isterdi. Sonuçta bunlar da iş yani… Kendisi köyde büyümüş biri olarak övünerek cami yurdunda kalmış olduğunu belirtmesine rağmen fakirin halinden en çok anlayan biri olması gerekmiyor muydu? Yoksa fakirin halinden zenginler anlamaz deyip geçmek mi lazımdı…

Köy demişken, köyü olan Tepe belediyesi seçiminde bağımsız adaya karşı hezimet yaşamıştı. Akrabalarından dahi oy alamayan Bakan olarak tarihe geçmiş midir acaba? Fakıbaba da aynı seçimde Urfa’da Ak Parti ye karşı bağımsız aday olmasına rağmen seçimi kazanmıştı. Hey gidi günler…

Sahi et fiyatlarının düşmeme nedeni olarak şimdi ki bakan eski dönemde ithalat ile ilgili firma kısıtlamalarının neden olduğunu belirti. Her isteyen et ithal etme yetkisi verilmedi de et fiyatları bu yüzden mi arttı. Hangi firmalar  bu yetkiyi almış olabilir? Peki Fakıbaba bu yüzden mi E.B Kurumuna ithalat ve satış izni verdi? Öyle ise helal olsun vallahi…

Tarım Bakanlığı’nda Sayın Eker’in referansıyla alınan herkes görevden uzaklaştırıldı. Çaycıyı bile gönderdiler. Bunu nasıl yorumlamamız gerekir gerçekten bilemiyorum. Sayın Eker dönemi ve sonrasın da bakanlığa alınmış 2000 e yakın personel KHK ile FETO bağlantıları nedeniyle görevden uzaklaştırıldı. Bu KHK ile uzaklaştırılan personel kimin referansı ile bakanlığa alındı? Cevap var mı…

Fakıbaba ya ne olur gel diye yalvarsak gelir mi acaba? Tarım bakanlığında olup biteni kendi gözüyle gördükten sonra bir dahaDiyarbakır a gelmeyi düşünür mü? Bunca yıldır birikmiş sorunlar varken bu hali bakanlığı düzeltmek, çalışkanlığı ile bilinen Sayın Fakıbaba’nın kaç yılını alır tahmin etmek zor.

Sayın Eker, yılarca yönettiği tarım bakanlığındaki uygulamaları ve yanlış tarım politikalarından dolayı Tüm Türkiye Halkından özür dilemeyi düşünür mü? Özür dilemek bir ‘’Erdem’’dir diyeceğiz ancak maalesef bu kelimenin de anlamının Diyarbakır’da yitirildiğini görüyoruz.

Ama fakirin babası Sayın Bakan Ahmet Eşref Fakıbaba size seslensem, O mazlum tarım işçilerinin yüzü suyu hürmetine de olsa ilimize gelin desem ve bakanımız yerine Tüm Türkiye’den özür dilesem gelir misiniz?

Gelin Gerçek ciğerin tadını görün bize hak vereceksiniz. Geçmiş bir dönemin telafisi için birlikte size kucak açmaya ve hadi Bismillah demeye hazırız.

Bekliyoruz…                         


Bu Makale 1308 kere okunmuştur.