Görüş Bildir

“20 YILLIK ARŞİV ÇIKTI..!” (II)

Evet, sevgili okurlar.

Bir önceki sohbet yazımıza başlık olarak “20 YILLIK ARŞİV ÇIKTI” ifadesini kullanmıştık.

O günkü yazımızda belirttiğimiz olayları kısmi olarak genişleterek, 20 yıl içerisinde olup bitenlerin bir ölçüde özetini, size aktarmıştık...

Aktardığımız başlıklar az da olsa, “özdür, gerçektir ve çok büyük anlam” taşımaktadır...

Anlattıklarımız, yaşadıklarımız, bugün yaşanan ve yaşatılanlar noktasında, artık yavaş yavaş deşifre olmaktadır...

Türkiye’mizin yıllar öncesine, başta darbeler silsilesi dâhil olmak üzere 28 Şubat ve son olarak 15 Temmuz, 17-25 Aralık olayları,  bizim bu anlattıklarımızın birer tercümesi ve deşifresidir...

O günlerden başlamak üzere günümüze dek Türkiye’de kimin elinin kimin cebinde olduğunu, devletin nasıl ve kimlerin elinde yönetilmiş olmasının bilinmemesi bize göre “bir gaflettir ve delalettir?”...

Tarihi bir zihin ucubesidir...

Yüz karasıdır..

Pek tabi ki, skandal zincirinin üst üste oluşmasıdır.

***

“20 yıllık arşiv çıktı” ifadesi yerli yerinde bir tespittir.

Ama bize göre azdır.

Çünkü, 20 yıllık değil, aslında 100 yıllık bir arşivin ortaya çıkarılması gerekiyor…

Tarih çok kirli hadiseler içeriyor..

Ne yazık ki, işte o tarihi gerçekleri açıklamak, deşifre edip, milletin önüne koyacak bir irade bugüne kadar bir türlü bulamadık...

Gelip-giden iktidar ve hükümetler, bu minvalde bir misyon üstlenmedi...

Bilakis, ketum kalındı..

“Gelen gideni aratır” misali bir hal-i vaziyet yaşandı...

Tıpkı bugünkü AK Partinin bünyesinde yaşamakta olan AKP’liler gibi..

Kapalı geçen o tarihi ve kirli tağuti düzenin hala da bu AKP’liler tarafından AK Partinin bünyesinde yaşatılır olması; kamu vicdanını yaralıyor.

Kamu vicdanına elem veriyor.

“Yazıklar olsun” dedirtiyor.

Neden mi?

Bu millet nerdeyse 70-80 yıldan beri CHP’ye iktidar şansını vermemiştir.

Vermek de istemiyor.

Amma velâkin, 28 Şubat başta olmak üzere önceki gelip giden darbeler silsilesiyle devletin mevcut sistemi kapalı bir sistem olarak, faaliyet göstermeye devam ediyor..

Ak Parti buna bir şeffaflık getiremedi..

Bugün de benzer tablo yaşanıyor...

Gerek bölgemizde olsun, gerek Türkiye’nin her tarafında olsun, özellikle Diyarbakır’ımızda olsun, Devlet adına bazı kirli eller, devleti yönetircesine varlıklarını gösteriyorlardı.

Başta 28 Şubat olmak üzere ta Şemdinli olaylarına gelinceye kadar…

Bize göre “20 yıllık arşiv çıktı” değil, 40-50 yıllık bir arşiv çıkmalıdır.

Bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi; O arşivde gösterilen PKK’ya yardım-yataklık eden o bürokratlar kimlerdir?

O 17 iş adamı müteahhitler kimlerdir?

Bu isimlerin deşifre edilmemesi, inandırıcı olmuyor.

Her ne kadar yazımızda “bu olay bize göre ayet gibi gerçektir” demişsek de ne yazık ki kamu vicdanında şaibeli ve kapalı olarak gösterilip kalması mukadderdir ve kaçınılmazdır.

 “Lice’de öldürülen Doktor Amara kod adlı PKK’lı Aydınlı’nın üzerinde ve barındığı sığınakta PKK’nın 20 yıllık arşivi ele geçirildi. Bölgede görev alan üst düzey bürokratlar, lojistik ve eleman temini sağlayanların tek tek isimleri çıktı…”

 

***

 

Ne yazık ki, 1997-98’de aynı bu tarz üzerine, PKK’yı devleştirme pahasına bölgede senaryolar tertipleniyordu…

Olayların bir cüz’i gerçek ise de yüzde 90’ı gerçek dışıydı.

Ama gerçek gibi gösteriliyordu.

Tıpkı Bahtiyar Aydın Paşa’nın Lice’de askeri birlik içerisinde gözünden vurulup şehit düşürülmesi gibi….

Bu olayın, PKK’ya mal edilmiş olması gibi...

Plan, PKK’yı güçlü göstermeye yönelikti...

Kasıtlı olarak PKK’yı devleştirmeye çalışıyorlardı…

 

***

 

Aynı o tarihlerde, günü gününe şimdi hatırlamıyorum ama arşivlerimizde kayıtlıdır.

Yaşar Büyükanıt’ın 7. Kolordu Komutanlığı döneminde iki Kurmay Albay olan Reha Şatana ve Erhan Tavşancı...

Bu iki albayın imzalarını taşıyan belgelere dayanarak, “bizim ailemizi PKK yanlısı olarak göstermeye” kalktılar...

Tarihi bir yalan, tarihi bir skandal, tarihi bir çamur atma operasyonuydu o gün?

Devletin gerçek yüzüne düşürülen bir gölgeydi...

Hem de kasıtlı olarak devleti küçümsemekti...

Kendi milletine iftira atan bir devlet haline getirilme gafletiydi..

Devletin tarihi ayıplarıydı.

***

 

Bir Jandarma İstihbarat Yüzbaşı ile Şemdinli olaylarının meşhur kahramanı “İyi Çocuk” olarak adlandırılan Ali Başçavuş, el yazılı bir belge getirdiler bana...

Bu belge sözde “Amed Eyaleti Karargahı” tarafından yazılmış...

El yazılı belgede; sözde benim çocuklarım “PKK’yla anlaşarak Mark ve Dolar yardımında bulunmuş.. Artık bu aileye dokunmayın.. Bu ailenin çocukları tamamıyla bize geçtiler..”

İşte böylesi, yalan-dolan tezviratlar içeren ifadelerin yer aldığı sözde bir yazı..

O dönemdeki devletin yüz karası durumunda olan bir yafta,...

Hem de dönemin 7. Kolordu Komutanlığınca, PKK’nın diliyle kaleme alınmış bir yafta.

Atılan bu yaftanın hikayesi uzun...

Yaşanan ve yaşatılan mağduriyetler, silsilesi çok..

Peyderpey yazacağız inşallah…

“Devletin nüfuzunu” kimler o dönemde nasıl, kirli emellerine, anlayışına, ideolojisine, rant ve çıkar teminine göre, tertiplediğini..

Tabi bize attıkları iftira, tutmadı..

Yargı nezdinde; attıkları o iftiralar onlara “adaletin silesi, şamarı, tokadı” olarak gerdi döndü..

"Beraat ettik?"…

Tabi yalanlarını, iftiralarını da ortaya koyarak..

Kim, hayali belgeyi kaleme aldı?

Hani itirafçı rol aldı…

Koçerin denilen bir PKK'lının olmadığı…

O tarihte, o bölgede herhangi bir çatışmanın yaşanmadığı?..

Yani, herşey 7 Kolordu Komutanlığı'nın içerisinde; "iyi çocuklar" tarafından, tertiplendiği; gün gibi ortaya çıktı?..

Devletin nüfuzuyla beceremediler, ama “sinsice” tertipledikleri suikastlarla, can aldılar..

Nitekim, iki-üç sene içerisinde iki gencimiz bir yerde, iki gencimizi de başka bir yerde “trafik kazası” süsü verilerek şehit ettiler...

O dönemde, devlet imkânlarını kötüye kullandılar..

Gaye, devlet ile milletin arasını açma, fitnesiydi..

***

 

Onun için, Lice’de son dönemde olup biten olaylar, şeffaf ve net olarak kamuoyuyla paylaşılması gerekir..

Aksi takdirde, kamu vicdanı geçmişe yönelik benzer yaşanan olaylar noktasında, algılayıp, düşünür..

Ki düşünüyorlar da?

Nitekim kamu vicdanı sorguluyor ve diyor ki;

Terörist Doktor Amara kod adlı Müzeyyen Aydınlı’nın üzerinde çıkan o işadamlarının ve bürokratların isimleri açıklansın...

Afişe edilsin ki, kamu vicdanı daha bir rahatsın...

Devletin ciddi çalışmasını da vicdanlara yerleştirsin...

Olup bitenler, inşallah ümit ediyoruz ki, geçmişteki benzer durumları içermiyor..

***

Tekrarlıyorum ve diyorum ki gerçekten bu Lice olaylarında o  “20 yıllık arşiv çıktı” ifadesinde yer alan işadamları ve bürokratlar kimler ise lütfen resmi ağızlar bize açıklasın...

En derin saygı ve sevgilerimle.


Bu Makale 1269 kere okunmuştur.