“TERÖRİSTE TERÖRİST DİYORUZ, DESTEKÇİSİNE DE TERÖRİST DİYORUZ..!”

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre TBMM Genel Kurulunda 2021 yılı Bütçe görüşmeleri yapılıyor..

Haftasonu da, İçişleri ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının “bütçeleri” görüşüldü...

Bütçe ve üzerinde yapılan konuşmalarda en çok dikkat çeken İçişleri Bakanlığı bütçesi oldu.. Özellikle, Sayın Süleyman Soylu’nun meclisteki konuşması..

Tarihi bir konuşma… “Ayakta alkış” aldı...

Sayın Soylu, PKK yandaşı olan HDP’yi adeta soru yağmuruna tutarak sorguladı.

Keza Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum Bey de, taviz vermedi...

Aynı minval üzerine, “PKK arka bahçemizdir” diyen HDP’li milletvekillerini soru yağmuruna tutarak, adeta sorguladılar?…

Hadlerini bildirdiler...

Elbette ki AK Partinin çok dirayetli iki genç bakanı bunu yapmalı ve yapmaktadır!…

Yapmaya da devam edeceklerdir...

Soylu ve Kurum...

Deyimlerinin havsalasındaki imana ve izana, tarihe ve kültüre dayalı inançları doğrultusunda, “PKK’nın arka bahçesi” durumunda olan HDP’lilerin bölgedeki hıyanetlerini, konuşmalarında "tek tek" deşifre ettiler.

Maskelerini bir kez daha, umumiyetin önünde düşürüp gerçek yüzlerini gün yüzüne çıkardı.

Hem de delilli, dayanaklı, ispatlı olarak...

Onlar gibi, yalan ve dolan politikayla değil...

Tespitli ve kanıtlayıcı resmi belgelere dayanarak, "işte siz busunuz" diye konuştular.

Her iki bakanımızı da bu konuşmalarından dolayı tebrik ediyoruz, kutluyoruz ve destekliyoruz!!

Allah nasip ederse hayatımız boyunca onları dilimizin döndüğü ve kalemimizin yazdığı kadar destekleyeceğiz ve yanlarında olacağız...

* * *

Sevgili okurlar.

Sayın Soylu’nun konuşmasının içerisinde çok önemli başlık olarak kullandığı ifade ve yaptığı tespitleri burada özetleyerek sizinle paylaşmak istiyorum.

Keza Sayın Murat Kurum’un da aynı şekilde konu başlıklarını özetleyerek, bugünkü sohbetimizi onlara münhasır kılacağız...

***

Öncelikle millet olarak gerçekçi olmamız gerekiyor..

Çünkü, iki Bakanımızın dayanaklı konuşmaları ve dile getirdikleri hakikatler noktasında, millet olarak artık uyanmalıyız...

Ve kendi, kendimize çekidüzen vermeliyiz...

Özellikle dost kimdir, düşman kimdir, bilinmelidir ve öğrenilmelidir?..

Hatta deşifre edilmelidir.

Güneydoğu Anadolu’da özellikle Diyarbakır’ımızda kronikleşmiş, çöreklenmiş, hem AK Partili görünüyor, hem HDP’li, hem PKK’lı, hem her şey olarak bukalemun gibi renkten renge giren nice münafıklar söz konusudur…

İşte bunlara karşı da, refleks geliştirmeliyiz..

Onları, tanımalıyız, bilmeliyiz ve deşifre etmeliyiz.

***

Bakınız, Sayın Soylu şöyle diyor.

“Teröriste terörist diyoruz, destekçisine de terörist diyoruz; ihbarcısına, işbirlikçisine, çocukları kandırıp dağa gönderen belediye başkanına terörist diyoruz; İmralı'daki devrik terörist başına terörist diyoruz. Koltuğu için birbirini yiyen Edirne'deki Demirtaş'a da, Karayılan'a da, tecavüzcü Biçirpinin Duran Kalkan'a da terörist diyoruz. Hiç merak etmeyin, biz içeride olan biten her şeyin farkındayız.”

Gel de bu tespitine katılma!

Gel de bu tespitleri ayakta alkışlama..

Gel de işte bölgemin gerçeği diyerek avazımızın çıktığı kadar çığlık atma?

Katılıyoruz, alkışlıyoruz ve çığlığımızı atıyoruz..

Sayın Soylu’ya candan gönülden destekle beraber birkaç cümle de biz, tespitlerine ilave edelim.

Biz de diyoruz ki Güneydoğu Anadolu’da, özellikle Diyarbakır’ımızda yürütmeye yönelik atanan bazı bürokratlar ve seçilen bazı siyasiler var ki; maazallah!…

Kaymakamlar mı?..

Valiler mi?...

Hatta kimlik değiştirerek PKK saflarında kuzu postu giyip kurtluğunu saklayan, eski deyimle “kâhya” denilen bazı mahalle muhtarları mı?...

Kimi derseniz!!!

Çünkü, devlet yanlısı olarak kendilerini göstermek için görülen lüzum üzerine pozisyondan pozisyona giren, bukalemun tıynetli nice münafık bürokratlardan söz edebiliriz...

Vatandaşlarımızın bunların elinden çekmiş olduğu ıstıraplar, mağduriyetler ve gördükleri zararların haddi hesabı yok...

Artık kamu vicdanı o kadar ızdırap duyuyor ki tabiri caizse PKK’ya dayalı HDP’li Belediye Başkanlarını “arar hale” geldiğini söyleyebiliriz

Yani bu tür insanlar, milleti nerdeyse HDP’lileri aratma pozisyonuna sokuyor.

İşte bunun için, takdir ettiğimiz tebriklerde bulunduğumuz Sayın Soylu ve sayın Kurum’a bir kez daha, buradan tekrardan diyoruz ki...

Meclisteki sözlerinizi, bu yönde de icraata ve eyleme eyleme dönüştürmenizi bekliyoruz...

 

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Her zaman kamu vicdanı paralelinde yetkililere seslenerek diyoruz ki;

Lütfen!

Bu memlekete şovmen Valileri değil, şovmen Kaymakamları değil, şovmen müdür ve genel müdürleri değil, halkın dertleriyle dertlenen ve şov yapmayan, Allah için, devlet için, millet için gecesini gündüzüne katan bürokratları seçerek gönderin.

Hatta yalnız bürokratlarla değil, bu yörede AK Partiden seçilen milletvekili ve bakanların da artık şovmenliğine dur denmelidir.

Siyaseti ve AK Partiyi fazla kirletmeden bunların kirli faaliyetlerine artık dur denmelidir.

Zira gerçekten gerçek bürokrasi ve gerçek devlet temsilcisi yerine kendilerini gerek kişisel rant uğruna olsun, gerek göstermelik olsun, bazı hal ve gidişatları, millete “artık yeter” dedirtmektedir.

* * *

PKK yandaşı hatta temsilcisi olan HDP’nin bazı önemli belediye başkanları PKK adına çalışıyor diye görevden el çektirildi.

Elbette ki isabetli ve yerinde olan da buydu.

Kayyım olarak atanan bazı kayyımlarımız var...

İster Valiler olsun, ister bazı kaymakamlar olsun…

Ne yazık ki HDP’nin aynı kadrosuyla çalışmaktadırlar.

Hatta daha fazlasıyla her ne kadar AK Partili gibi kendilerini gösteriyorlar ise de aslında AKP’li olup, PKK/HDP tandanslı yeni ve eski siyasilerle “işbirliği” içerisinde çalışanlardır...

Toplum, bunlardan çok zarar gördü, görüyor..

Kamu vicdanı da bunlardan çok elem duyuyor.

***

Örneğin, geçenlerde de yazdık.

Kayapınar HDP’li Belediye Başkanı işten el çektirildi, çünkü PKK propagandası yapıyordu, PKK ile işbirliği yapıyordu.

Çünkü Belediyenin gelirini gizliden gizliye PKK’ya gönderiyordu...

O bölgede, “Belediye artık devletin belediyesi değil, PKK’nın belediyesidir” görüntüleriyle karşılaşmıştı bu halk.

Ancak sonrasında yerine Başkanvekili olarak göreve gelen Kaymakam Ünal Koç...

Ne yazık ki o HDP’li Başkanın ekibiyle çalışmakta olup, Belediyede çok büyük lüks içerisinde yaşamakla beraber, vatandaşın kaçta kaçının işini gördüğü de düşündürücüdür..

Soru işaretidir.

Bundan nerdeyse bir ay önce yine yazmıştık...

PKK tandanslı veya o bölgede bulunan HDP yandaşlarının arsa mafyası türünden, bazı kişiler vatandaşların tapulu arazisine el koymaktadırlar...

3091 sayılı kanuna dayanarak vatandaş Kaymakamlığa başvuruyor.

Kaymakam Ünal Koç’un talimatları doğrultusunda (!) heyet gidiyor, oradaki mafya türü çalışan bazı gizli arsa zorbalarının ifadesini almakla beraber, çok eski ve geçmişe dayalı sahte tapu gösteriliyor.

O sahte tapu ön plana alınıyor.

Ki o tapu da devletin bina üzerinde yasakladığı park ve bahçeye ait sözde tapu(!)

Normal ve gerçek hak sahibi olan tapu sahiplerinin isteklerini ise reddediyor.

Daha neler neler?…

Hele hele bir de aynı minval üzere PKK’yla işbirliği yapan bazı mahalle muhtarlarının çalışma faaliyetleri de göz önünde ve tespitlerimiz de vardır.

Hatta PKK adına devletin korucu olarak görevlendirdiği bazı köylüleri normal çalışan vatandaşların yolunu keserek, tehdit altında çalışma özgürlüğüne de el koyuyor ve engel oluyor.

Daha neler yok ki?

Allah nasip ederse, bu olayları birer dizi halinde siz değerli okurlarımızla paylaşmak üzere Bakanlıklarımıza da hatta Cumhurbaşkanımıza da bunları göndermek üzere, yazıp anlatacağız..

Bu da bilinmelidir ki coğrafyamızda, ilimizde şovmenlik yapan bazı bürokratlar ve bazı STK’ların bünyesinde çalışan rantiyeci vurguncular, kişisel rant pahasına bürokratik engelleri öne sürerek bazı Bakanlıklarımızı dahi yanıltmaya çalışmalarını da deşifre edeceğiz...

Tespitlerimiz var..

Kamuoyu adına bunları de yeri ve zamanı gelince, yazarak ahaliyle paylaşacağız.

En derin saygı ve sevgilerimle.