AYASOFYA’NIN AÇILIŞI, JAKOBEN DAYATMACI SAHTEKÂRLARIN FELAKETİ MİDİR? (II)

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre birkaç gün önce “Sözcü Gazetesi” denilen bir paçavra, salya akıtmıştı...

2021 yılına girerken, 2020 yılındaki olumsuzlukları felaket olarak nitelendirirken, en büyük olumsuzluklardan birisinin de “Ayasofya’nın Cami olarak ibadete açılmasını”  göstermişti...

Atılan manşet şöyleydi;

“2020’nin torbasından felaket ve gözyaşı çıktı”

“Ayasofya açıldı!

Yıllarca müze olarak hizmet veren İstanbul’daki Ayasofya Camii, 86 yıl aradan sonra ibadete açıldı. Dünya tepki gösterdi.”

***

Ne yazık ki bu gazete ve onların amirali olan Cumhuriyet gibi köhneleşmiş anlayışı savunan sözde medya pervasızca, değerlere saldırmaktadır...

Akif’in nasıl ki, Batı medeniyetini “tek dişi kalmış canavara” benzettiği gibi, bunlar da hala bayatlamış, tek parti şeflik ve dipçik döneminin jakoben anlayışını savunmaktadırlar...

Milletin milli iradesine karşı, tarihi inanç ve kültürüne karşı besledikleri kin ve nefretlerini, şuursuzca “zehir” misali akıtıyorlar...

İnkar ve asimilasyonu dayatıyorlar..

***

Doğrusu, Savcıların hemen harekete geçmesi gerekiyor..

Bu köhnemiş zihniyeti savunan ve dayatan şer fikir sahipleri alenice “suç” işliyorlar...

Onun için savcıların tez elden, bunları çağırıp, sorguya alması lazım...

 “Gel bakalım sen... Toplumun içine kin, nefret ve aleni fitne yayıyorsun, besliyorsun, propaganda yapıyorsun..” deyip hesap sormalıdır... 

Zira bunlar yıllardan beri dışarıdan beslenen ve Türk’ün, Kürdün, Arabın, Laz’ın, Çerkez’in kanını sülük gibi emerek kendine yaşam şansını arayan haşerelerdir...

Hem de sekülarizm denilen bayatlamış bir batı dayatmacı sistemi adına.

Her ne kadar yüz yıl önce CHP’nin altı oklu ambleminin bir ifadesi olarak aziz milletimize yutturulmuş ve anayasal hükmü olarak kabul ettirilmiş ise de milletin kamu vicdanı bunu bir türlü kabullenememiştir ve kabullenmeyecektir de.

Bir İslam ülkesi olan Türkiye’de hala bu gazetenin satılması bize göre toplumun ne kadar inancının zayıflamış olduğunun da göstergesidir.

Bunu da gözden kaçırmamamız gerekiyor.

Benim dinime, Kur’an’ıma, Camime, Cemaatime, Medreseme kin besleyen insanları, bu ülkede barındırmamak lazım..

Hem ülkeye, millete, milli iradeye hainlik yapacaksın, hem de ben bu ülkede “dokunulmazım” deyip, ahkâm keseceksin?..

Yok öyle şey...

Ülkemde barındırmamam lazım.

Çünkü bunlar birer fitne unsurudur....

Fitne yayıyorlar...

Toplumun ve özellikle gençliğin “zihinlerini” zehirliyorlar...

***

Onun için dinime küfreden, İslam’a hakaret eden, Camii ve cemaati küçük düşüren sözde basın paçavrasına, bu milletin artık geçit vermemesi lazım.

Ki vereceğini de sanmıyorum...

Ancak, ortamın temiz olması lazım...

İnsan bir odada kalıyorsa, hem çevresini hem de odanın içerisinde olabilecek kirlilikleri, pis kokuları temizleyip bölgeyi dezenfekte etmesi gerekir...

Çevre temizliği şart...

Keza toplumsal temizlik de tıpkı, çevresel temizlik gibidir...

İyileri sahiplenmek, kötüleri de temizlerden arındırmak şart...

***

Cumhurbaşkanımız geçen Cuma günü, bu fitne üreten gazeteyle alakalı konuştu...

Ve şöyle dedi...

 “Ben şahsen para verip o gazeteyi almam, kimse de para verip almasın...”

Bu sözleri, olumlu bir tepki yaratmıştı.

Ancak bize göre, salt bu ifadeyle kalınmamalı, somut eylem gerçekleştirilmelidir..?

Yani, bu hamle ve duruş bize göre yetersizdir.

Akif’in dediği gibi;

“Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?”

Böylesine varlıklar, Türkiye için küfre dayalı vahim birer unsurlardır.

* * *

Sevgili okurlar.

Açık ve alenice milli iradeye karşı, “antidemokratik” bir siyaset icra ediliyor...

Bir taraftan, Sözcü Gazetesi..

Bir taraftan Cumhuriyet gazetesi...

Bir taraftan bilmem Halk Tv...

Ve bunlar yetmiyormuş gibi bir de, sözcüleri türemeye başladı..

İşte, Can Ataklı denilen zevat...

Cumhur’un başına bakın da nasıl kin kusuyor?

Hele hele eski Genelkurmay Başkanı..

Yürüyemeyen bir insan olmasına rağmen, hala darbeleri aklından bir türlü çıkaramıyor, o günleri unutmuyor.

İnanın, sevgili dostlar.

Ona Genelkurmay Başkanı demek, şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri adına ben şahsen utanç duyuyorum.

Zira kendisi değil miydi ki; Kara Kuvvetleri Komutanı iken İsrail’e gidip ağlama duvarı önünde Yahudi Hahamlarla beraber ayin yapan?..

Böylesine inkârcı ve İslam’a inanmayan bir insan nasıl oldu da milletimizin en yüce değeri durumunda olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başına getirilip, komuta eline verildi?

O da apayrı düşündürücü bir hal.

İlginçtir, Lozan hezimetine de “Lozan Türkiye’nin bir tapusudur” deyip duruyor.

Gözleri kapalı, kalpleri mühürlü, kulakları gerçekleri duymayan böylesine yaratıkları, insan olarak görmek bize göre abesle iştigaldir.

***

Bakınız, Yüce kitabımız Kur’an, bunları mealen şöyle vasıflandırıyor.

“Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, dilleri var gerçekleri konuşmuyorlar. Onlar hayvanlar gibidirler belki daha da aşağıdırlar.”

Gerçekten de hayvanların kendilerine göre Allah’ın birliğine, kâinat içerisindeki yaratıcı kudretine iman getirmekle beraber, kendi lisan-ı haliyle imanlarını ifade edebiliyorlar.

Ama bu tür münafık tıynetli, ruhu bozuk, toplumsal çürümüşlüğün felaket tellalları, ne yazık ki “darbe” çığırtkanlığı yapmaktan da hiç çekinmiyorlar.

Bunlar, “A’raf” Suresinin 179. Ayetinin yüce mealinin kapsamına girmekle beraber, bir türlü akıllarını başlarına getirmiyorlar.

Tabi bu da bir gerçektir ki artık o darbeler hayal oldu.

Türk milleti uyanmıştır.

Böylesine dayatmacı, gaspçı kimliklere artık geçit vermiyor.

Lanetliyor ve öyle inanıyoruz ki küfür okuyor.

Ya peki şu akıl fukaralığıyla bilinen Fikri Sağlar’a ne diyorsunuz?

Durup dururken Halk TV ekranlarına çıkıp, şöyle birkaç inci dökerken;

“Ben başı örtülü veya türbanlı bir hakimin huzuruna çıktığımda benim haklarımı koruyacağından ve adaletli davranacağından kuşkuluyum” demesi..

Açıkça ve alenice, Türk milletine hakarettir ve küfürdür.

Ama öyle inanıyoruz ki bu yanlarına kalmaz.

Haklarında soruşturma da açıldı bile.

En derin saygı ve sevgilerimle.