AYASOFYA’NIN AÇILIŞI, JAKOBEN DAYATMACI SAHTEKÂRLARIN FELAKETİ MİDİR?

Evet, sevgili okurlar...

Şu bir gerçektir ki, ülkemiz çok yönlü ve kapsamlı, değişim ve dönüşüm yaşıyor...

Kendini toparlıyor...

Huzuru, istikrarı, güveni pek tabi ki mutlu ve özgür bir yaşama doğru hızla ilerlemektedir...

Ki bu yolda aldığı mesafe de hatırı sayılır düzeydedir...

İşte tüm bu gelişmelerin ana omurgasını oluşturan da hiç kuşkusuz ki milli iradenin “temsiliyetini” alan ve ağır yükü omuzlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır...

Yılların tahribatına rağmen, yedi düvelin ihanet çemberlerini bir bir kırarak yürüyor..

Gafletin, dalaletin, küfrün, jakoben dayatmacı, vesayetçi anlayışların, ideolojilerin, dine, inanca, ibadete “hasım” kesilen, İslam’a “diş bileyen” dayatmacı damarları gücü yettiği kadarıyla kesiyor!

Kangren yaralara parmak basıyor...

***

İşte, Ayasofya’ya 86 yıldır atılan pranganın kırılması da "bu dirilişin" sembolüdür…

İstanbul’un fethinden sonra, fethin sembolü olan ve 557 yıl boyunca bir fiil cami külliyesi olarak kullanılan Ayasofya’ya, 86 yıl atılan zinciri kırarak, 2020 yılı içerisinde ibadete açılması, tarihseldir!..

İçimizde türeyen küfrün ve dalaletin, ihanetin yetmeleri, torunları evlatları zehirlerini kusarlarken, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasını “felaketler silsilesi” olarak görüyorlar...

Ne yazık ki bunların varlığı bu ülke ve millet için, hep felaketler zincirinin halkalarını oluşturmuşlardır...

Bakınız, Atatürkçü geçinen masonik, ilhatçı kafalar yine ortalığı karıştırarak dumanlı havadan faydalanan kurtlar gibi; Ayasofya cami üzerinden, sağa sola saldırmaya, salya akıtmaya çalışıyorlar...

Öbür yandan CHP’nin mensubu olan Kızılbaş Rafızi eski bir Bakanın tezviratları...

“Türbanlı hâkimin huzuruna çıkmakta kuşku duyuyorum, bunlar yeniden şeriat ve irtica getirmenin silsilesidir” diyebilecek kadar, alçakça salya akıtıyor...

Ahlaki çürümüşlüğün en dibini göstererek İslam’a, milli iradeye taş atma gayreti içerisinde bulunuyorlar...

Sormak lazım, hayrola ne bu celallenme haliniz!?

***

Cumhurbaşkanı diyor ki;

“Bu sizin bayat düşünceniz artık bu memlekette dirilemez. Bu memlekette sizin çürümüş ideolojiniz geçerlilik kazanamaz, o devir geride kaldı.”

Gerçekten o devir geride kaldı.

Yeni bir Türkiye filizleniyor...

Tarihinin küllerinden ruhen dirilen bir Türkiye var..

Ve bu diriliş, yer küresinde de değişim ve dönüşümü gerçekleştirecektir diye düşünüyoruz!...

Dirilişin fitilini de ateşleyen hiç kuşkusuz ki Cumhurbaşkanımız muhterem Recep Tayyip Erdoğan’dır...

O’nun başında bulunduğu devlet-i aliyedir...

Elbette ki küfrün dayatmacı, jakoben, sekülarist kervanı bunu içine sindirmez ve sindirmediklerini de görüyoruz!...

Nitekim salyalarını akıtmaya çalışıyorlar...

Ama şairin dediği gibi;

“Bana doğru havlayan itleri kovalamak için eğilip taş atarsam, yeryüzünde taş kalmaz...”

Bu misalle yola çıkarsak, memleketimiz böylesine bozuk ve çatlak sesleri yüz yıl evvelinden beridir işitmektedir...

Ancak emekleri hep kursaklarında kalmıştır...

Vay bu şeriatmış.

Vay bu irticaymış.

Vay bu türbanlıymış.

Vay bu Ayasofya’nın açılışı yılın felaketiymiş.

Bu gibi havlayan anlayışlara elbette ki yere eğilip taş atarsak, yeryüzünde taş kalmaz...

Nasreddin Hoca’nın çok güzel anlamı yüksek bir hikâyesi var "bu salya akıtıcılara" dair atılan taşla ilgili

Günün birinde, Nasreddin hoca bir köyden geçerken, köyün köpekleri saldırıyor.

Hoca eğilip taş almak ister, ancak taş toprağa gömülü olduğu için sökemiyor…

Dönüp şöyle diyor hoca…

“Şu memlekete bakın, taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar.”

 

***

 

Bakınız, yıllardan beridir Batılılaşıyoruz deyip duruluyor!.

Avrupa Birliğine giriyoruz.

Laikiz, Atatürkçüyüz, cumhuriyetçiyiz.

Sözde kurtarıcı bu kavramlar silsilesine ve sözcülerine sormak gerekmez mi, bu memleketi bir adım ileriye götürdünüz mü?..

Ya da Avrupa birliğine girebildiniz mi?

Zerre-i miskal ne bir ilerleme, ne de Avrupa Birliğine alma gibi bir hal-i durum olmadı?

Ki olmaz da!

Var olan, hep vesayetçi dayatmalar, istemler, kapı kulu etme hali!..

***

Erdoğan’ın Türkiye’sinde artık bunlara prim yok..

Ne “yaldızlı” kelimelerle kandırabiliyorlar..

Ne de “demokrasi, özgürlük” gibi kavramlarına prim alabiliyorlar?

İşte bu kefereler, “itibar göremedikleri” için, Erdoğan’ın varlığını içlerine sindiremiyorlar.

İllaki “Çamur at, izi kalsın” misaliyle, salyalarını akıtıyorlar...

Yine 17-25 Aralık operasyonları ile 15 Temmuz 2016 hain başarısız darbe girişiminin hayalini, tefekkür etmeyi düşünüyorlar.

Söyleyeceğimiz, o devir geçti...

Denir ya, "Geçti Bor'un pazarı, sür eşeği Niğdeye..!"

Büyük bir gaflet ve dalalet içerisinde aldanan FETÖ’cü anlayış, bugün yeryüzünde bütün dünyaya rezil rüsva oldu ve bir şey yapamadı.

Yapamazlar da.

Zira bu memlekette tek bir insan dahi kalsa, bu zihniyete yer veremez.

Çünkü ülke sahipsiz değildir.

Millet yekvücut olarak her daim bu keferelere karşı birleşir ve böylesine çürümüşlüğe dün olduğu gibi bugün de geçit vermez.

* * *

Ayasofya elbette ki açılacaktı.

Açıldı da.

Sayın Erdoğan için bu karar, büyük bir şereftir.

Bir izzettir.

Bir vakardır.

Kıyamet gününde de Allah ve Resulü bu açılışın mükâfatını elbette ki verecektir.

86 yıldan beri kilit vurulan, müzeye çevrilen fethin sembolü olan Ayasofya’yı yeniden özgürlüğüne kavuşturanlar, Kur’an’ın himayesine meth-u senasına mazhardırlar.

 

Erdoğan, başı dik, alnı açık bir devlet adamıdır...

Milli iradenin paralelinde yürüyor...

O Kur’an-ı Kerim’in gölgesinde, hem dünyada hem de ahirette kurtuluşa ve başarıya doğru yürüyen bir insandır...

Bakınız, “Tevbe” suresinin 18 ve 19. Ayetleri mealen şöyle diyor;

“18- Allah'ın mescitlerini; ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı ikame eden, zekâtı veren ve Allah'(ın azabın)dan başka hiçbir şeyden korkmayanlar inşa ederler, onarırlar ve açarlar. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır.

“19-  (Ey müşrikler! Alışkanlık haline getirdiğiniz Kâbe'de) Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ın bakım ve onarımını üstlenmeyi; Allah'a ve ahiret gününe inanan ve Allah yolunda cihat edenle(rin yaptığı işler)le bir mi tutuyorsunuz? Allah katında bunlar asla bir olamazlar. Ve Allah, (kendisine eş koşan) zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.”

* * *

Evet, sevgili dostlar.

İşte her şey tüm çıplaklığıyla ortadadır.

Yıllardan beri celladına âşık olan örümcek beyinli, küfür bezirgânları bu memleketi dininden, imanından, camisinden, cemaatinden uzaklaştıra gelmiştir.

Bu tür hain şebekelerin bir türlü sonu gelmiyor.

Ellerinde ancak böyle kirli malzeme kalmış, o kirli malzemeyi bitirinceye kadar zaman zaman çıkıp böyle havlıyorlar.

Hani demişler ya;

Köpeğin eceli gelirse, cami duvarına edermiş.

En derin saygı ve sevgilerimle.