BATI DÜNYASININ KURDUĞU MEDENİYET "MİMSİZ" MEDENİYETTİR!!?

Evet sevgili okurlar,

Batı dünyası, "medeniyet" adı altında bütün dünyayı esaret altına almış gidiyor. Medeniyet dediğiniz nesne Mehmet Akif’in dediği gibi; ‘Tek dişi kalmış canavar’dır...

Çürümüş, yaşlanmış, bayatlamış yok olmaya mahkûm bir medeniyet!!.

Buna rağmen ne yazık ki, İslam dünyası başta Türkiye’miz olmak üzere bu çürümüşlüğün girdabına girerek, hızla batılılaştı..
Öyle ki, zengin ve tarihi kültürünü arka plana atmış, batı dünyasının o çürümüş "mimsiz medeniyetini" kendine, medeniyet olarak almış gidiyor.

Buna çağdaş medeniyet mi deniliyor, modernizem mi deniliyor, çağdaşlık mı deniliyor, ne denirse densin tek kelime ile diyebiliriz ki; "ahlaksızlığın dibini yaşatan medeniyettir?…"

Baksanıza İslam dünyası "çağdaş medeniyet" denilerek, içine enjekte ettiği, "ahlaksızlık" çürümüşlükler silsilesi misali, habire değerlerini kemiriyor?

Vahim bir toplumsal yıkım söz konusu!…

Terör, şiddet, kan, gözyaşı ve İslam'dan hızla uzaklaşma hali; almış başını gidiyor..

Keza Türkiye'miz de öyle….

Yüzyıldan buyanadır, hatta iki yüz yıl diyebiliriz..

Yani "Tanzimat Fermanı'nın" ilanından bugüne kadar hep "batılılaşma" hayranlığı içerisinde; "yıkıcı" olan bu "çağdaş medeniyetin" peşinde koşmuştur..

Bu anlayışın paralelinde oluşa gelen bir Türkiye bugün söz konusu..

Kendi geçmişini unutmuştur..

İslam'dan aldığı "izzet ve şeref kültürünü" arka plana atmıştır..

Bin yıllık tarihine; "gözünü" kapatmıştır.. Batı da batı, deyip durmaktadır…
Peki, çağdaşlaştı mı, medenileşti mi ne mümkün?

Bilakis; "Batı Kültürüyle" zihinsel, erozyona uğradı…

İşte geçen hafta, "Noel ve yılbaşı" kutlamalarında, yaşananlar..

Herkesin hafızasında...

Bütün şirretlikler, edepsizlikler, sarhoşluk, kumar, içki ve fuhuş…

Yani rezilliklerin bini bir para!…

Gençlik "ruhi" bunalım geçiyor.. Uyuşturucu müptelası olmuş…

İlim, irfan ve ilham kaynağı olan okullar "uyuşturucu" kullanım mekanına dönüşmüş..

Derste "alkol alıp, sigara" içen öğrencilerin görüntüler..

Her gün sosyal medyada yer alıyor..

Ortaokuldaki çocuklara bile ulaşabilen bir bulaşıcı hastalık; "uyuşturucu" kullanımı var!.

Nesil elden gitmiş!..

Toplum, batılılaşma kültürünün erozyonuyla, ruh dengesini bozmuştur..

Devlet kurumlarında ise; "rüşvetin, yolsuzluğun, usulsüzlüklerin" haddi hesabı yok...

Yani vahim bir "çağdaş medeniyetin" kölesi haline gelmiş durumdayız?…

Hal bu iken; "kendimizden" utanmamız gerekirken…
Maalesef!..

Bakınız, iki günden beri Sarıkamış şühedalarının ruhuna ithafen 104. yıl, anma etkinlikleri organize ediliyor..

Vatan, Bayrak, Mehmetçik deyip duruyoruz…

Allah-u Ekber dağlarındaki o şühedaların ruhunu şad etmek için devlet ve milletle el ele verip Sarıkamış’a akın etmiştir…

İnsan seli oluştu, onbinler yürüdü?…

Ki ülkenin 81 ilinde de anma etkinlikleri, yürüyüşü yapıldı…
Ama ne yazık ki, Türkiye'yi "çağdaşlık" adı altında, bu hale getiren..

"Medeniyet deyip" batının, batıl kültürüyle "bizi" içten yıkan o anlayış!…

Ki o anlayış, Allah-u Ekber Dağları’nda karlar altında kalan onbinlerce şehide hiçbir lojistik destek ulaştırmayan zihniyetin ta kendisidir…

İşte O anlayışı bugün kimse sorgulamıyor…

Bilakis, Enver paşa neredeyse kahraman ilan ediliyor.

İttihat ve Terakki Cemiyetinin Osmanlı’yı yıkıp, Devlet’i Aliye’yi Osmaniye’yi 1914’te 1. Dünya savaşına sokarak, bir çırpıda devletin mağlubiyetine sebep olan ittihatçıları kimse sorgulamıyor?

Ki, İttihat ve Terakkinin uzantısı olan Cumhursuz bir Cumhuriyetin kuruluşu itibarıyla milletle hep kavga ve kargaşa içerisinde olan CHP anlayışını kimse sorgulayamıyor?.

Tek parti şeflik ve dipçik dönemindeki millete çektirilen eziyet ve çileyi herkes unutmuş, kimse o dönemi sorgulamıyor?…

Özellikle 90 bin Mehmetçiğin Allah-u Ekber Dağları’nda karın altında can vermesinin temel sebep ve nedenlerini kimse dile getirmiyor, kaleme almıyor…

Tüm bunlar sorgulanıp, irdelenmesi gerekirken, hep olayların düz resmini gösteriyoruz…

Hoş beş güzel, hiçbir şey olmamış gibi herşeyi berrak deniliyor?..

Aydınlık olarak gösteriyoruz?

Peki millete ne oluyor?

Bu bütçe nereye gidiyor?

Osmanlı neden yok oldu?

Kimin umurunda?..

Batı dünyasının mimsiz ve ahlaksız medeniyetini hala da çağdaş medeniyet olarak gençlerimizin beynine enjekte edebiliyor isek ve her türlü yalan söyleyen tarihi onaylıyorsak, doğru yazan dürüstlüğü anlatan tarihi okumuyor isek; "vay ki vay" halimize!.

Resmiyet adı altında hep yanlışı okuyup okutuyoruz.

Gençliğimizi böylesine oyalayıp duruyoruz.

Ama hiç farkında olmadan bir bakıyoruz ki, gençlerimiz, nesil batı dünyasının ahlaksızlığının cenderesinde, debeleniyor..

Onun kültürüyle, "hareket" ediyor…

Yarınını düşünmeden, sevgi, saygı, birlik ve bütünlük, kardeşlik duygusu, dayanışma; "Din, İman, Peygamber, İslamiyet’i" unutmuş!…

Kendini, "Batılın" dehlizine bırakmış, gidiyor…

Neslin hali bu iken..

Ya biz büyükler..

Onların, ebeveynleri..

Biz bir kez olsun arkamıza dönüp Çanakkale’yi, Dumlupınar’ı, Sakarya’yı hatırlatan oradaki sarıklı, cüppeli, mücahit kahramanları ana bildik mi?

Bir gün dahi onları anabilsek ve o kahramanlıklarını gençlerimize anlatabilsek, inanın ki "bin yıllık" tarihimizi küllerinden yeniden, ayağa kaldırırız…

Ama hey hat!

Tarihi olayları göremiyoruz veya görmek istemiyoruz…

Yalan söyleyen tarihle kendimizi teselli ediyor ve yetiniyoruz…

Her zaman dediğimiz gibi "koyun can derdinde, kasap et" derdinde misaliyle yola çıkarsak millet olarak tüm çıplaklığıyla gerçekleri görmüş olacağız!…

Bize göre "çağdaş medeniyet" adı altında yaşanılan bunalımdan kurtulmamız için, öz be öz benliğimize dönmemiz gerekir…

Aba ecdatlarımızın medeniyetiyle gençlerimizi donatmamız gerekir ki, hedefimize ulaşabilelim.

Aksi takdirde batı emperyalizminin o kirli gömleğini milletimize zorla giydirmiş oluyoruz ki o da bize yakışmaz…

Bizi yüceltmez, bizi küçültür.

Şahsen yaşanılan hal-i hazırdaki durumda beni en çok üzen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki, Türkiye'de halen de "batılılaşma hayranlığı" konuşuluyor…
Ve "çağdaş medeniyet" denilen "tek dişli canavara" yem olunuyor....

Gelde; söylenme halimiz ne olacak?!…

En derin saygı ve sevgilerimizle.