Görüş Bildir

BİR HUKUK DEVLETİNDE “HUKUKUN” KORUNMASI GEREKİR!? (II)

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre her şeyden evvel, dün akşam üç ayların ikinci ayı olan mübarek Şaban ayının 15. Gecesini, yani Berat Kandilini ümmetçe yaşadık.

İnananlar için, dün gece itibarı oldukça yüksek bir geceydi.

Rabbine dua ile yalvararak günahlarının affı için gecesini uyanık kılan insanlarımız elbette ki çoktu.

Allah, o tür sadakatli, ihlâslı, imanlı, dürüst insanların dualarıyla bizi de korusun, rahmet ve şefkat gözüyle bize baksın.

Her ne kadar âcizane bizden sabaha kadar böyle bir uyanış gelmiyorsa da inanıyoruz ki ümmetin içinde kalbi uyanık, günah paslarından arındırılmış, nurlu kalp sahipleri de vardır.

Ümit ediyoruz ki çoğunluktadır.

Allah bu ümmeti, bu tür imanlı kardeşlerimiz sayesinde izzetli ve şerefli kılsın, küfür dünyasına karşı imanıyla dimdik ayakta durmayı nasip eylesin.

Ve içimizdeki kendini Müslüman sanan korkak, yüreksiz münafıkların, riyakârların şerrinden de korusun.

Bize bu şekilde dua etmek düşer.

Bu duayı sizinle paylaşma şerefiyle de şerefyap olmak istiyoruz.

* * *

Evet, sevgili dostlar.

Berat Kandili gecesinin bereketiyle, feyziyle, cenab-ı Allah herkese mutlu ve müreffeh bir hayat nasip eylesin.

Yalnız bunu da siz değerli okurlarla paylaşmadan geçmek istemiyorum.

Gerçekten dert çok büyük…

Ümmet olarak içinde bulunduğumuz yangın alev alev yanıyor.

İman nokta-i nazarında bakıldığında, iman kalesi olan Suudi Arabistan’daki baskıcı bir yönetimle âlem-i İslam çok büyük hayal kırıklığına uğramış durumda.

Kaldı ki diğer İslam ülkelerinin hal-i pür melaline ne diyeceğiz?

Ümmetin iradesi diye bir şey de kalmadı.

Milli irade dediğimiz güç zaten tamamıyla milli dıbareye dönüştürüldü.

Rant…

Tefecilik…

Vurgun…

Rüşvet…

Haram yeme…

Başını almış gidiyor.

Hayrola?

Soran, arayan de yok!

Ülkede devlet zirvesinde bulunan bir adam var, o da muhterem Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Mitinglerindeki konuşmalarında ve medya karşısında; faizciliğin ne kadar kötü olduğunu, para kurunun dolar ve euro karşısında her gün biraz daha zafiyete uğradığını sık sık dile getiren bir devlet büyüğü.

Ancak anlaşılan odur ki onun da yapabileceği pek bir şey yok.

Emperyalist ülkeler öncelikle bizi dinimizden uzaklaştırmaya çalıştılar.

Ve bunu da başardılar.

Sonra içlerinden münafık tıynetli ruhsuz, piyon liderleri ürettiler.

Ve bölünen İslam âleminin bazı devletçiklerinin başına getirilen korkak, yüreksiz, ajan, Amerika’nın CEO’ları yüzünden İslam dünyası iki yakasını bir araya getiremiyor.

Milli iradeyi eline alırken, milletin iradesini milli dıbareye (kandırmaya, aldatmaya) yönelik alçaldıkça alçalanlar vardır.

Bu itibarla ne yazık ki İslam dünyası çok büyük garipliklerle karşı karşıyadır.

Her gün garabet ve ihanet çetelerinin oldukça artmakta olduğu da aşikârdır.

* * *

Ben bunları burada dile getirirken, sakın zinhar, Türkiye’deki son 15 yıllık yönetimi kast etmiyorum.

Tüm bu zor ve çetin günlere rağmen, ülkeyi ayakta tutan yine AK Partidir ve Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Ama bu söylediklerimin hiçbirisi Recep Tayyip Erdoğan’a veyahut devletimize yönelik değildir.

Ama ne var ki Recep Tayyip Erdoğan Bey de ümmeti girmiş olduğu bu girdaptan artık kurtaramayacak gibi görünüyor.

Erken seçimlerde ümit ediyoruz ki yine zafer ümmetindir ve ümmetin beklediği ve kahraman olarak ilan ettiği Recep Tayyip Erdoğan’ındır.

Ve partisinin gerçek yüzüdür.

Yoksa hakikaten görünen manzara çok girift…

* * *

Bir önceki yazıma bir okurumuz tarafından bir dipnot bırakılmış.

Diyarbakır için yüreği yanan birisi olsa gerek.

O dipnotu aynen sizinle paylaşalım.

“Sayın Altındağ sizin gibi dürüst ve inançlı bir insanın Diyarbakır’ımızın isminin tefe, faizle anılmasını hoş görmeyeceğinizi umuyor, memleketimizi bu tefecilerden arındırmak için basın olarak en azından teşhir edebilirsiniz.”

Bu şekilde dert yanarak terû taze Diyarbakır’ımızın şerefini ve izzetini korumak için tefecilerin deşifre edilmesini istiyor.

Ve ilimizdeki, hatta bölgedeki baskıcı para babalarının tefecilikle işini iş eden zalim bir ekonominin varlığından bahsediyor.

Gerçekten Diyarbakır, sahabeler ve peygamberler şehridir.

Tarih boyunca ilim ve irfanla, medreselerle oluşan bir kent olmakla beraber, ne yazık ki bugün kirli oyunlarla karşı karşıyadır.

Gizli, gayrimeşru fuhuş yollarından tut uyuşturucuya kadar…

Ki fuhuş ve rüşvet artık sektör haline gelmiş…

Allah kentimizi, insanlarımızı ve tüm milleti bu tür kirli badirelerden kurtulmasını nasip eylesin.

Ama şunu da açıklamadan geçmek istemiyorum.

Dünkü yazılı medyanın birinci sayfasında şöyle bir haber okudum.

Bunu da sizinle paylaşmak istiyoruz, hem de yorumlayarak.

“İSLAM’A DİL UZATAN O PAŞA ÖLDÜ”

Haber şöyle devam ediyor;

“Balyoz soruşturmasından 20 yıl hapis cezası alan ve günlükleri ile çok konuşulan, İslam’a karanlık çağ diyecek kadar aptallaşan Deniz Kuvvetleri eski Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek öldü.”

Evet.

Düşünün.

Bu milletin bütçesiyle, vergileriyle, imkânlarıyla, okullarıyla, şerefli TSK’nin tarih boyunca “Allahû Ekber” nidalarıyla İslam’a hizmet etmiş bir kurum, ne yazık ki bazı masonik keferetül fecerelerin son yüz yıllık fetret döneminde eline geçti.

Marksist, Leninist, dinsiz, imansız, hiç inanmayan bu tür insanları bünyesinde yetiştiren bu şerefli kurum kendi içindeki artıkları temizliyor.

Artık bundan böyle ümit ediyoruz ki Allah ve Peygamber’den bahseden komutan ve üst düzeydeki insanların barınacağı bir kurum haline gelecektir.

Böyle olmazsa memleketin akıbeti meçhul olur.

Dinine, imanına, inancına sahip olmayan bir kitleye hiçbir zaman şehit ve gazi diyemeyiz.

Çünkü bu her iki kavram, İslam’a ait kavramlardır.

Ama üzen olay da budur ki;

Bu zat, İslam’a “karanlık çağ” diyebilmişse, muhakkak onun etrafında birileri varmış ki onlardan sormalıyız.

Böyle bir şey varsa ki vardır diye düşünüyoruz.

Bunun derhal cenaze namazını terk etmek, kıldırmamak gerekir.

Ama ne yazık ki öldükten sonra Müslüman Türk mezarlığına gömülüyor ve aynı zamanda benim gayretkeş Diyanet İşleri Başkanlığım bunun cenaze namazını kıldırıyor.

Hem de resmi tören düzenleniyor.

Oysaki dinimizin ana kural ve kaideleri bu tür yanlışlara yer vermez.

İnanın, sevgili dostlar.

Bu tür insanların ne namazları kılınır, ne de inandıkları batıl kıblelerine inanılır.

Yani ne Kemalizm’lerine ne de laikçiliklerine bu millet artık önem vermiyor.

En derin saygı ve sevgilerimle.


Bu Makale 2930 kere okunmuştur.