Görüş Bildir

HİÇBİR SİSTEM İSLAM'IN AYAĞININ TOZU BİLE OLAMAZ..

Evet sevgili okurlar,

4 gün boyunca yazımıza başlık olarak kullandığımız; “İSLAMSIZ MİLLİYETÇİLİK, AVRUPA’NIN FRENK İLLETİDİR” ifadesi, İslam dünyasının içerisine düştüğü, travmatik hali beyan etmektedir...

Gerçekten neredeyse 200 yıldan beri Batı dünyasının taklitçiliğini yapa gelen İslam dünyası ister istemez, “batılın ve küfür dünyasının” kölesi haline gelmiştir..

Ki Batı dünyasının köleliğinden de bir türlü kendini kurtaramamaktadır...

Oysa ki yüce İslam dini, Hz Muhammed’in (S.A.V) getirdiği şeriat’ın tüm hükümleri insanlık için yeryüzüne inmiş ilahi bir manzumedir...

Bu ilahi manzume; bir hakikattir..

Adı da Şeriat-ı Garra-i Ahmediye’dir. Bu şeriatın hükümleri paralelinde yürüyemeyen insanlığa, insanlık denilemez!..

Ki demek için de bin şahit gerekir.

Zira şeriat Allah’ın ezeli kelamından geldiği gibi ebediyete kadar gidecektir. Yeryüzüne yayılan bu şeriat ağacının en önemli dalı insandır. Bu ağacın meyveli dalından ibaret olan bu insan iman ile kendini yetiştirebilir, dünyasını koruyabilir ve faydalı bir varlık olabilir.

İmansız ve şeriatsız bir toplum, hiçbir zaman toplum olabilme şansını yakalayamaz. Çünkü imansızlık demek meyvesiz, kuru bir ağaç demektir. Zira iman insanı insan eder, belki de insanı sultan eder.

Küfür ise, insanı dipsiz karanlık bir çukura düşmeye mahkum eder...

Onun için Bediüzzaman Hazretleri diyor ki, İnsan “Nuri İman” ile en yüksek mertebelere çıkar.

Cennete layık bir kıymetle alır....

Bundandır ki, Ustad şöyle diyor..

“İman hem nurdur hem kuvvettir.

Hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okuyabilir...”

Kişi imanın gücüne göre dünya sıkıntılarından kurtulur.

İmansızlık ise toplumlara sıkıntı getirmekten başka bir şey değildir.

Bu paralelde diyoruz ki İslam’a, Şeriata inanmayan Şeriatın getirdiği hükümlerle yaşantılarını düzeltmeyenler, mükemmel bir insan olmadığı gibi her an için zararlı bir yaratıktan ibaret olmaktan kendini kurtaramaz.

Bakınız sevgili can dostlar,

Yıllardan beri bu sütunlarda bu gerçeklerin ışığında, ülke ve millet hakikatlerini kaleme almış durumdayız.

Edindiğimiz deneyimlere göre özellikle Türkiye’mizde Osmanlı’yı yıkan kirli anlayış, yerli bir anlayış olmayıp dışarıdan, ithal edilmiş bir anlayıştır..

O anlayışı da, Haçlılardan aramıza ithal etmişizdir... Bu anlayışın birçok halkası seviyesizlikler ve gayrı ahlaki oluşumların silsilesinden ibarettir.

Bundandır ki yıllardan beri şeriatsız yaşayan, yani İslam’ın ana çizgi ve hükümlerine inanmayan bir toplum haline gelmiş durumdayız.. Ki bir türlü iki yakamızı bir araya getiremiyoruz...

Başta ekonomiksel olmak üzere terörizmden, kandan, gözyaşlarından, haram yemekten kendimizi, bir turlu kurtaramıyoruz...

Ülke, millet ve devlet olarak sıkıntılar yumağı içerisinde “debelenip” duruyoruz...

Toplum olarak Şeriata inanmadık..

Onun için de, bünyemizde dinsiz, imansız nice iblisler yetiştirildi. Bu iblisler demokrasi adı altında çıkıp elin gavurunun yapamadığını medya üzerinden yüce İslam peygamberimize açık olarak hakaret ediyor, etmektedir...

Çağımızın en büyük allamesi olan Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri ve Nur Camiasını kendilerine en tehlikeli bir varlık olarak gördükleri için demokrasi ve düşünce hürriyeti adı altında en ağır hakaretlere maruz bırakılıyorlar.

Ama heyhat! Ne yazık ki

Bu kirli odaklara, devlet olarak müdahale edip dur diyen yok…

Siyasilerimiz sanki memlekette hiçbir sıkıntı ve sorun yok gibi davranıyorlar...

“Koyun can derdinde kasap et derdinde” misali...

Sadece karşılıklı siyaset arenasında birbirleriyle galisi küfürler edip ‘ben nasıl rakibimi yenebilirim, koltuk kazanabilirim’ anlayışıyla yola çıkan siyaset dünyası, oldukça memleketi sıkıntılara sokmaktadır...

Unutulmasın ki bu memleket herşeyden evvel kuranına, şeriatına, dinine, imanına, peygamberine ve büyük İslam alimlerine bağlıdır.. Bir İslam ülkesidir...

İslam görüntüsüyle yola çıkıp Şeriatsız bir anlayışı  benimsemek, münafıklıktır... Kar yerine zarar getirmek demektir. Müreffeh bir toplum yerine, sıkıntılı, belalı, feodal bir toplum haline getirmektedir...

Bu itibarla deneyimli yazar Mehmet Şevket Eygi’nin dediği gibi ‘Osmanlı Devlet-i Aliyesi Şeriata bağlılıkla uzun müddet pâyidar olmuştur...’

Uzun ömür yaşamıştır.

Yeryüzünde hiçbir ideoloji, hiçbir düzen, hiçbir rejim, hiçbir sistem, Şeriat hükümlerinin ayağının tozu bile olamaz.

Bu itibarla bu köşede siz değerli okurlarımızla paylaşmak üzere ODA TV’nin İslam hakkında düşündüğü karanlık ideolojisini kınıyoruz..?

Ve diyoruz ki;

Siz bu alçak anlayışınızla bir yere gidemediğiniz gibi zerre kadar imanlı Türkiye insanını da kandıramazsınız.

Söylemleriniz İslam’a zıttır, terstir iblisane yani şeytanca bir uğraştır. Kelimesi kelimesine İslam’a zıt konuşarak milleti kine, nefrete ve tahriklere yönlendirmiş oluyorsunuz...

Sebep oluyorsunuz.

Bu iktidar, bu devlet sizi görmezlikten gelirse gelsin bu millet sizi görüyor ve hiçbir zaman sizi unutmayacaktır.

Korkun ve titreyiniz ki karşınızda dimdik duran 81 milyon inanmış insan var.

İktidar sizi görmezden gelse de, ama bu millet sizi görüyor.

Şeriata karşı kemali inkıyatla eğilir, ona inananlara da!...

En derin saygı ve sevgilerime...


Bu Makale 19674 kere okunmuştur.