KÜFÜR DÜNYASINA KARŞI SOSYAL İSLAM(!)?

Evet, sevgili okurlar...

Son aylarda güncelliğini koruyan en sıcak gündem maddesi hiç kuşkusuz ki, "korona virüs" salgınıdır..

Dünyayı sarsıyor, titretiyor…

Görünmeyen, ama görüntüsüz olmakla beraber çok büyük bir etki alanı olan "virüsün" korku ve endişesi içerisinde, bugün yer küresi, panik halde!…

Yüzbinlerce ölü, milyonlarca hasta var!…

Evet, bu görüntüsüz ama etkili olan müessir olgunun var oluşu da rasgele değildir.

Ki, Dünya üzerinde hiçbir şey tesadüfi değildir…

Dünya Sağlık Örgütü dahil olmak üzere bütün bilim kurulları, bu müessir etkili ve yetkili bulaşıcı hastalığı, insanlıktan uzaklaştırmaya çalışıyorlarsa da, başaramıyorlar… ..

Üstesinden gelemiyor…

Virüse karşı, bilim bugün caresizlik içerisinde!!…

Eli ayağı bağlı…

Vay bu maskeymiş..

Vay bu sosyal mesafeymiş..

Vay bu hijyenmiş…

Ne olursa olsun…

Yine Allah’a şükürler olsun ki Türkiye’deki sağlık teşkilatı, bütün dünya sağlık kuruluşlarına karşı kendi etkisini, yetkisini göstermektedir.

Ve çok değerli, sağlıkçı bilim adamları, pandemiye karşı mücadele etmektedir…

Ama onların da yapabileceği bir yere kadardır.

Bu manevi ve gizli müessir korona virüsüne, ne yapıp yapıp bir an evvel çare bulunması gerekir…

Bulunmalıdır…

Elbette ki yaşanan halin sorumlusu da yalnız Türkiye değildir.

Bütün dünya devletleridir.

Ama en aktif çalışan da yine Türkiye’dir.

Virüs, alınan tüm tedbirlere rağmen, her gün biraz daha gizliden gizliye artış eğilimi göstermekle beraber, nerdeyse tüm insanlığı teslim almış durumda..

Büyük bir çaresizlik var…

Oysaki durup dururken, kâinatta tesadüfi bir şeylerin var olması söz konusu değildir.

Ki bu da, bilimsel bir hükümdür ve Kur’anın emridir.

Yaşananlar, kader-i ilahiye bağlanıyor…

Kader tecellisi insanların hak ettiği yere kadar etkisini gösterir.

Bu da yine bizim bilgimiz haricinde olan, kainatı yaratan yüce kudretin hüküm ve tasarrufu altındadır…

Onun için de, bütün dünya insanları, başını önüne eğip derinden derine düşünmesi gerekir…

“Ne yaptık da başımıza bunlar geldi/geliyor?…”

Bunu her zaman kendisine sorup, düşünmesi lazım..

İnsanlık, kendini bu düşünceden arındırmamalıdır.

Herkes, ama herkes bu vebalde bir paya sahiptir…

Bakteriyel hastalığın, hem de görünmeyen bir hastalığın ansızın insanları sarması, ölümlere, hastalanmalara neden olmasının "rast gele bir vaka" olmadığını, İnsanoğlu idrak etmelidir?

Ve insanlık tarihinden ders çıkarılmalıdır..

Çünkü, beşeriyet tarih boyunca ne zaman ki yüce Allah’a karşı gelmiş, başkaldırmış, isyan etmiş, kan dökmüş, fuhuş, uyuşturucu, kumar yuvalarını kurmuş, onunla geçimini sağlamaya çalışmışsa…

Mutlaka ama mutlaka insanlık; "büyük badirelerle" karşı karşıya gelmiştir…

Yüz yüze "felaketleri" yaşamıştır…

Ya depremler gelmiştir, ya yer yarılıp içine girmişlerdir.

Veya göklerden büyük bela ve musibetler yağdırılmıştır.

Nice saikalar, tsunamiler, göklerden yağan ve yerden fışkıran sular ve belalar; "insanları" yok etmiştir…

Bunların hepsi insanların boşluğa düştüğü zaman, ders-i ibret noktasında yaşandığını bilmesi gerekir!?..

Bakınız, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in “Nur” suresinin 31. Ayetinin son cümlesi şöyle…

“Ey inananlar!

Saadete ermeniz için yekvücut olarak hepiniz tevbe ederek Allah'ın hükmüne dönün.

Pis ve kirli günahlardan kendinizi sakındırın...”

Yüce Allah, işte bizi böyle uyarmaktadır...

Ama heyhat!..

Üç dört aydan beri beşeriyeti titreten, insanlığı sarsan, nice aileleri çökerten, 24 saat boyunca korku içerisinde yaşayan insanlık…

Gerek İslam dünyası olsun, gerek küfür dünyası olsun…

Tek bir kişi "tefekkür" etmiş değil…

Ağzından; “Bu işler Allah’tandır ve Allah’ın kudreti bunu icra ediyor” diye konuşmuş değil…

Hal böyle olunca da, Allah encamımızı hayreyleye demekten başka da bir söz bulamıyoruz!!.

Hele hele bu "sosyal islam" düşüncesine sahip olan siyaset dünyası..

İki kelam edemiyor..

Bilinmelidir ki..

Korona, kapitalist sistemin kriz yaşamasına yol açacak…

Korona sonrası süreç, bu krizin bütün boyutlarını gözler önüne serecek..

Çatışmaları, siyasî, ekonomik ve stratejik egemenlik mücadelelerini tetikleyecek…

Beri yanda, “demokratik, liberal bir hukuk dünyası” adını kullananlar da farklı bir boyutla "virüsün" varlığını, insanlığa yeni yutturmalarla, anlatmaya çalışacak…

Onun için, insanlık tez elden içine düştüğü bu girdaptan, virüs salgınından kurtulmak istiyorsa öncelikle "bilim aklını" salih bir amel doğrultusunda, işletmesi gerekir!?..

Ve yaşananların da ilahı bir ceza olduğunu iyi bilmelidir…

Kendini, fani dünyanın "sınav" sorgusundan geçirmelidir?...

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı cumalar..