LAİKÇİ TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR? (II)

Evet, sevgili okurlar.

Sohbetimize başlamadan evvel öncelikle ve özellikle ABD’nin Türkiye’ye karşı almış olduğu yaptırım kararını şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz.

Keza içimizdeki bazı medya ve ekran maymunlarının da bunu kınaması gerekirken, tam manasıyla adeta Erdoğan’ın bu işe sebebiyet vermiş olduğunu ileri sürmelerini de kınıyor ve diyoruz ki sizin yeriniz Türkiye değil, “küfür bir millettir” ilkesi altında siz de o milletten olup Türkiye’yi terk etmelisiniz.

Evet, gerçekten yüzyıldan beri en azından Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek, Emanuel Macron’un ülkesi olan Fransa kaynaklı Sekülarizm, yani laiklik ve bu paralelde CHP’nin anlayışı doğrultusunda yürüyen batıl inanca tanınan hür düşünce, hür yaşam, nihayetinde Türkiye’yi maalesef bu hale getirmiştir...

1778 Fransa menşei laiklik anlayışı başta Mısır’a enjekte edildi...

Daha, sonra da İstanbul’a aşılama yapıldı...

Sonuç, Hilafet-i İslamiye lağvedilerek, dağıtıldı..

İslam ülkeleri tümüyle birer tane sömürülmüş müstemleke devletler hale getirildi.

Ve bu parçalanmış, bölük-pörçük edilmiş Ortadoğu İslam ülkelerinin başına da birer piyon liderler yerleştirildi...

Özellikle Beşar Esed’ler gibi...

Mısır’daki Sisi’ler gibi...

Suudi Arabistan’daki prens Muhammed bin Salman’lar gibi.. Muhammed bin Zayed’ler gibi..

Say say bitmez, bu kirli ruhlu, iradesi olmayan, münafık tıynetli liderler, bölünmüş bir İslam dünyasının başına çöreklendiler...

Her şey tersyüz edildi.

Haram olan her şey mubah görüldü.

Helal olan her şey gayrimeşru sayıldı, yani yasaklandı.

***

Bakınız, şu habere;

“Emanuel Macron’un işkence kampları Yemen’de.

Fransa ve BAE’nin Yemen’de ortak hapishane ve işkence merkezi kurduğu iddiaları resmiyet kazandı. Fransa parlamentosundan 51 milletvekili Dışişleri Bakanı Le Drian’a 100 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği Yemen’deki işkenceleri sordu. Gizli merkezin Fransız Total şirketinin işlettiği Belhaf gaz sahasında bulunduğu belirtiliyor.”

***

İşte buyurun sevgili okurlar...

“LAİKÇİ TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?” başlıklı yazımızın anlamı;

Laikçi olan bir Türkiye, memalik-i İslamiye olan büyük bir coğrafyayı kaybetmiş demektir.

Ve bu laikçilik anlayışı, CHP’nin açılım manası olan “Cehalet Halk Partisi” ifadesini taşımaktadır...

Ama “Cumhuriyet Halk Partisi” deniliyor.

Bunlar, İslam’ın ana kural ve kaidelerine ters düştüğü için kendi milletiyle de ters düşmektedirler...

Milletin tarihi geleneklerini, göreneklerini, kültürünü, dini inançlarını alt üst etmiştir...

İsmet İnönü’nün hıyanetinin devamı olarak bugün artık tüm bunlar birer kalıntı haline gelmiştir?

* * *

Bakınız, bu kalıntı iktidarda olmuş olsaydı, bugün Türkiye ikinci bir Suriye, Irak veyahut Mısır olmuş olacaktı?

Ama Allah’a şükürler olsun ki, ülke insanımız uyanıktır....

Kendine çekidüzen veriyor...

Ve  bu hainleri hiçbir şekilde iktidara getirmiyor..

Unutmayalım ki siyasi bir müceddid olan muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan iktidarda olduğu sürece,  CHP ve yandaşı olan HDP’nin düdükleri ötmeyecektir...

Bakınız, dünkü SÖZ Gazetesinin birinci sayfasında şöyle bir haber okuduk.

“31 Aralık saat 21.00’den 4 Ocak Pazartesi saat 05.00’e kadar sokağa çıkma yasağı geldi.”

Bize göre bu haber, çok büyük anlam taşımaktadır..

Hem korona virüsten halkı koruma nedeniyle bu önlem alınıyor, hem de inancımız gereği Hıristiyanlığın köhneleşmiş bir kalıntısı olan yılbaşı kutlamalarının İslam ülkesi olan Türkiye’de yaşatılmaması için görülen lüzum üzerine bu karar alınmıştır...

İsabetli bir karardır.

Zira yılbaşı rezaleti, bu millete yakışmıyor?

Çünkü kumarhaneler, meyhaneler, gece sabaha kadar sokakları inim inim inleten, atılan sarhoş naraları ve nice ailelerin o gecedeki eşlerinin kumar oynaması nedeniyle yıkılıp göç etme şekli yıllardan beri uygulana gelmiştir.

Eğer bu sene bu önlem alınmasaydı, korona virüse rağmen, hastalıklara rağmen, yine kendini bilmeyen ve aklını, beynini, kalbini gerçeklere kapatan, sadece makyajlara aldanan bir toplumla karşı karşıya kalınacaktı.

Eskiden olduğu gibi yine rezillikler yaşanacaktı?

Allah’a şükürler olsun ki; pandemi önlemleri kapsamında “sokağa çıkma yasağı” kararı alındı?

İçişleri Bakanımızı tebrik ediyoruz, kutluyoruz, Allah razı olsun diyoruz.

Çünkü laikçi bir Türkiye’de bu tür insan cibiliyetini zedeleyen olumsuzluklar, insanlığın yaradılış kanununu hayvanların yaradılışına benzeten nice beyinsiz anlayışlar zühul edecekti..

Ki en çok eskiden olduğu gibi medyanın bazı kalemşurları ve aynı zamanda Kılıçdaroğlu gibi siyasetçiler, 2021 yılı Bütçe Görüşmeleri esnasında çıkıp zırvalayan HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül’ün “1876 yılından beri anayasa hükümlerinin altına girmiş Alevilerin vergileriyle camiler yaptırılmıştır” diyebilecek kadar beyinsiz ahmak insanlar yine sahne alacaktı?

Eğer laikçilik veyahut Kemalist bir anlayışın varlığı söz konusu olmasaydı, inanın bu kadar edepsizlikler, vurdumduymazlıklar olmazdı.

Ama Allah’a şükürler olsun; “zararın neresinden dönersen kârdır” anlayışıyla yola çıkarsak, Türkiye “bu prangalardan” kurtuluyor..

Türkiye, yepyeni bir Türkiye olacaktır ümidiyle yaşamayı Allah bize nasip eylesin.

Cenab-ı Allah, bizleri korona virüs belasından da korusun.

İsm-i Şafii’yle tüm hastalarımıza şifa versin, hasta olmayanları da bu hastalıktan korusun diye dua edelim.

Ama yekvücut olarak tüm halkımız elini açıp Allah’a yalvarışla belki bu mücadeleyi yenebiliriz...

En derin saygı ve sevgilerimle.