Görüş Bildir

MÜESSES NİZAM, DEMOKRATİK BİR NİZAM MIDIR?!

 

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre, 24 Haziran 2018 Pazar günü Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimi yapıldı.

Halkın yaklaşık yüzde 90’ı sandığa gitti ve oy'unu kullandı.

Elbette ki bu çok başarılı bir durumdur.

Amma velâkin bu da bir gerçektir ki bu sistem, “müesses nizam” denilen uygulanmakta olan mevcut düzenin bir uygulamasıdır.

Ve bu da “Demokratik Sistem” olarak algılanmaktadır.

Halkın büyük çoğunluğu AK Parti’ye değil, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a yönelik tercihini kullanmıştır...

Her ne kadar siyasi partiler içerisinde yine büyük çapta AK Parti, milletvekilinin ekseriyetini aldıysa da 1 Kasım 2015 seçimiyle karşılaştırılırsa, bugünkü sonuçlarda kayıp söz konusudur…

O gün yapılan seçimde parlamentondaki milletvekili sayısı 550 milletvekili idi..

Yeni sistemle, 50 milletvekili sayısı artırılarak, 600'e yükseltildi..

Ki buna göre, seçmen oranı da arttı.

AK Parti, birçok ilde fazla bir oy potansiyeline sahip oldu, bu da bir başarıdır.

Fakat ne hazindir ki Doğu ve Güneydoğu illerinde 1 Kasım’a nazaran eksiye düştü.

Eğer Cumhur ittifakı olmamış olsaydı, yani MHP-AK Parti ve BBP ittifakı olmamış olsaydı, AK Partinin milletvekili sayısı 290’larda seyredecekti.

Ama Cumhur ittifakıyla; Milletvekili sayısı toplam olarak 340'larda…

Elbette ki meclis çoğunluğu yine onlarda…

AK Parti ve Erdoğan, nerdeyse Bahçeli’ye muhtaç hale geldiler?

Yani söz Bahçeli’de olur denilebilir.

Ama keşke böyle olmamış olsaydı.

Halkın beklentisi de bu yönde değildi.

Halkın beklediği oran, Cumhurbaşkanının aldığı potansiyel civarda olsaydı, hiçbir sorun olmazdı.

Ancak şu da bir gerçektir ki her zaman bu sütunlarda, bu köşede değindiğimiz gibi elbette ki Cumhurbaşkanımızı tenzih ediyoruz.

Ama AK Parti’nin etrafını saran, menfaat ve şahsi rant peşinde koşan gruplar ve anlayışların varlığı inkâr edilemez.

İşte bu noktada, hep buradan Cumhurbaşkanına nasihat değil, dostça bazı istişari anlamda uyarılarda bulunmuştuk.

Bulunuyorduk...

Etrafınıza bakma açınızı geniş tutun, at bakışıyla olaylara bakmayın.

Bu rant çevrelerini biraz görün ve yavaş yavaş temizleyin.

 

 

Velhasıl...

Artık bugünden itibaren Türkiye, apayrı bir Türkiye olmaya hamiledir.

Yani ter-û taze bir Türkiye, yepyeni bir imanla, inanca sahip milli bir ruh bekliyor.

Bunun da yolu dürüst siyasetten geçiyor.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki PKK tandanslı HDP oylarının hiç de düşmemesi apayrı bir şekilde düşündürücüdür.

Neidügü belirsiz, gâh HDP’li, gâh PKK tandanslı, gâh sol anlayışa ve kişiliğe sahip olanlar hep iktidar partisinde rol almışlar, nemalanmışlar ve hala da aynı halet-i ruhiyatlara sahip insanların varlığı söz konusudur…

Diyarbakır’da HDP’nin 9 milletvekili alması, AK Parti’nin sicil defterinde bir artı olarak kaydedilemez.

Her ne kadar 1 Kasım’a nazaran 1 milletvekili fazladan almış ise de Diyarbakır’daki seçmen artışı olduğu halde, bu 200 bin seçmen artışından AK Partinin aldığı oy sayısı 4 bin bile değildir..

Ama bu da bir gerçektir ki seçim nispeti bunu gerektiriyordu ve zuladan üçüncü aday çıktı.

Aslında gerçekten halkın sevmediği bir listeye oy verilmedi.

Eğer halkın sevgisi doğrultusunda liste desteklenmiş olsaydı, bu oran daha da artardı 4 de veya 5 de alınabilirdi.

Şayet HDP baraj aşmamış olsaydı, HDP’nin 9 milletvekili de AK Parti’ye gidecekti.

Ama HDP barajı aştı ve önceki seçime nazaran Diyarbakır’da milletvekili sayısı arttı ve o da AK Partinin şansına düştü.

Yoksa bir çaba gayret söz konusu değildi.

Halkın bu listeye çok büyük bir tepkisi ve nefreti vardı ve hala da vardır.

Ancak seçim sonuçları neticesinde durum böyle oldu.

Her şeye rağmen, yine de Allah ülkemiz için, milletimiz için hayırlara vesile kılsın.

Yine kazasız, belasız olarak geçen bir seçim için Allah’a şükredip, dua etmekten başka bir şey diyemiyoruz.

Zira bazı kirli ve yanlış çevrelerin elleri tetikte idi.

İllaki savaş ve kan dökmeye yönelik çaba gösterildi; fakat başaramadılar.

Hükümet olaya çok hâkim ve olumsuz bir sonuç çıkmadı.

Tüm bunlara rağmen, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan büyük istirhamlarımız vardır.

Bu istirhamlar da kamuoyunun, halkın ortak istek ve arzularıdır.

Her zaman tekrarladığımız gibi mevcut kadro güzel, ama daha da güzel olabilirdi veyahut daha da güzel olsun.

Her ne kadar seçim atmosferinde siyasetin kullandığı dil, demokrasi olarak deniliyor ise de bize göre demokrasiyle yönetilen ülkeler, demokrasi olarak algılanan İslam ülkeleri işi sonuna götürmemişler.

Bizim intisap etmiş olduğumuz din, Hz. Muhammed (S.A.V)’in dinidir..

Ki o dinde, İslam dinidir.

Her zaman olduğu gibi cahiliye dönemine ait olan çağdışı bir anlayış, toplumu yok etmeye hazırlanıyor.

Ki bu da demokrasi adını taşıyor.

En derin saygı ve sevgilerimle.

 


Bu Makale 2070 kere okunmuştur.