Görüş Bildir

MİM’SİZ MEDENİYETİN ADI MEDENİYET OLMUŞTU!!

Evet, sevgili okurlar.

Cumhuriyetin süreci olan 95 yıllık bir sürecin adı “Demokrasi, çağdaşlık, laikçilik, Atatürkçülük ve Batılılaşma hızıydı.

“Müesses Nizam”da, yani mevcut düzende tüm bunlar “Medeniyet” olarak tanımlanmıştı.

Gençlik potansiyelimizi hep bu içi boş, çürük ceviz kabuğuna sığdırılmış, gizlenmiş antidemokratik bir heyula imiş.

Ama gerçekler hep insanlıktan saklanmış.

Mezalim, “medeniyet” olarak gösterilmiş.

“Medeniyet” olarak bilinen temel hak ve özgürlük felsefesi ortadan kaldırılmış.

Akif’in dediği gibi;

“Tek dişi kalmış bir canavar”, medeniyet olarak millete yutturulmuştu.

Kadını, kadına yakışır üstünlük seviyesinden düşürüp aşağılama seviyesizliğine getirmenin adı da medeniyetti.

Oysaki batı hayranlığıyla, megalomanyak bir anlayış içerisinde gerçekleri tersyüz edip, gerçekdışı her şeyi gerçek olarak gösterilmiş.

Bunların da adı medeniyetti.

İffetsizlik.

Faizcilik.

Rüşvet.

Şehvet.

Adam kayırma.

Yalan siyaset.

Aklınıza ne gelirse…

Hepsinin adı “Medeniyet”, hem de batıya dayalı “çağdaş medeniyet” deniliyordu.

Oysaki gerçek manada batı dünyasının, “tek dişi kalmış bir canavarın adıymış bu medeniyet”.

İşte Cumhurbaşkanımızın iki gün önceki Beştepe’de göreve başlama töreninde duayla başlaması ve Allah’a karşı, kendi milletine karşı, tüm İslam dünyasına karşı mahcup düşmeme duasını yapmıştı.

Gerçekten tarihi bir duadır. 

Bu tarihi dua, elbette ki altın harflerle yazılması gereken yeni bir tarihtir.

Yeni bir çağ atlamadır.

56 ülkenin temsilcisine ve altı bini aşkın davetliye hitaben yaptığı konuşmaya “Türkiye milleti ve insanlık” için dua ederek başlayan Başkan Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi zorlama değil, tarihin bizi yönlendirdiği isabetli bir tercihtir” demişti.

Başkanın, yani reis-i cumhurun duasından sonraki en çarpıcı sözlerinden bazılarını burada paylaşmak istiyoruz.

“Her alanda çok büyük hamleler yapacağız” diyerek Türkiye insanına umut dolu mesajlar veren Erdoğan, şunları söyledi;

“Geçmişte yol açtığı kaoslar sebebiyle ülkemize çok büyük bedeller ödeten sistemi artık geride bırakıyoruz.

81 milyonun tamamının Cumhurbaşkanı olduğumuzun bilinciyle milletimize layık olmaya çalışacağız.”

Devlet Başkanının vurgulaya vurgulaya çok önemle söylediği iki cümle vardı.

Şöyle ki;

“En önemli önceliklerimizden biri; şuurlu nesiller yetiştirmek olacaktır.

İkincisi; makro ekonomik dengelerden yatırımlara kadar, her alanda çok büyük hamleler yapacağız.”
 

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Türkiye için açılan, yeni bir ümit veren, müjdeleyici bir kapı.

Bu kapıyı Devlet Başkanı Sayın Erdoğan açmıştır.

“Yalnız bize oy verenlerin değil, 81 milyonun cumhurbaşkanıyım” demesinden anlaşılan budur ki artık eski çağ kapandı.

Yeniçağ başladı ve bu yeniçağın başlangıcı olarak dualarla bir açılış yapıldı.

Hem de bir devlet büyüğü tarafından dua okunarak başlanması, emperyalist ülkelerin medeniyet dediği “mimsiz” alçalışın artık devri kapanmış demektir.

Devlet Başkanının, “Geçmişte yol açtığı kaoslar sebebiyle ülkemize çok büyük bedeller ödeten sistemi artık geride bırakıyoruz” demesi, milletin sırtına binmiş en ağır yük olan bu sistemin gaddar, zalim, çürümüş bir sistem olduğunu, artık halk yeni yeni fark etmektedir.

Özellikle Türkiye bunları artık geç de olsa fark etmiş durumda.

Resmi dilden halkını ve dünyayı müjdeleyen bir Devlet Başkanı, elbette ki boşuna konuşmuyor.

Bildikleri bir şeyler var ki ve sistemin ağır baskıları yüzünden yeni bir Türkiye yaratma düşüncesi, elbette ki kaçınılmazdır.

Yıllar yılı doksanlık bir yaşlı nineye makyajlı gelin giysisini giydiren ve genel olarak damada göstermekten daha yanlış bir şey olamaz, daha kandırıcı ve kirli bir iş olamaz.

İşte, gerçekten Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da işaret ettiği gibi, artık bu millet makyajlarla kandırılamaz, “mimsiz, ahlaksız” bir medeniyet olarak yutturulmaya çalışılan bir sistemin devri kapanmıştır.

Onun için Cumhurbaşkanı diyor ki;

“En önemli önceliklerimizden biri şuurlu nesiller yetiştirmek olacaktır.”

Bu nesil, elbette ki Kur’an nesli olacaktır.

Bu nesil, artık sünnet-i seniyye nesli olacaktır.

Bu nesil, toplumun hasretle beklediği bir neslin var oluşu demektir.

Bu nesil, ecdadın tarihini yeniden canlandırma nesli demektir.

Bu nesil, artık içkiyle, sarhoşlukla, uyuşturucuyla, kumarla, fuhuşla kandırılacak bir nesil olmayacaktır.

Yepyeni, terû taze, nurlu bir nesil ve o nurun büyük parıltılarından yalnız ülkemiz değil, ümmetin bulunduğu tüm ülkeler de faydalanacaktır.

Hatta Amerika’yı da, İsrail’i de ve tüm haçlı dünyayı da nurlandırmak için inandırıcı olacağını düşünüyor ve dua ediyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.


Bu Makale 3682 kere okunmuştur.