Görüş Bildir

RAMAZAN AYI, KUR’AN AYIDIR!? (II)

Sevgili okurlar.

“RAMAZAN AYI, KUR’AN AYIDIR” başlığı altındaki sohbetimize bugün de devam ediyoruz.

Zira bu mübarek ay, uğur ve bereket ayıdır..

Çünkü Kur’an ayıdır...

Dün de ifade etmiştik..

Bu ayda Kur’an-ı Kerim vahiy olarak indi..

Tüm insanlığı ortaçağın küfür bataklığından kurtardı...

İnsanlığı, İslamla sahil-i selamete kavuşturdu...

İşte bu mübarek ayda, “kendine çeki düzen” veren, ayın feyziyle hemhal olan, yaşamını, kültürünü ve medeniyetini, onunla inşa eden Müslüman için, büyük bir şereftir ve izzettir...

Ama şunu da ifade etmeden geçmek istemiyorum..

Kur’an ayı olan Ramazan-ı Şerifte, şeklen Kur’an’ı okumakla yetinilmemeli...

Kur’an’ı okurken hem dilin, hem kalbin, hem hal ve edvarın Kur’an’a uymalıdır, Kur’an’a saygılı olmalıdır.

O zaman Kur’an’ın bereketiyle feyziyab olunabilir.

Aksi takdirde asırlardan beri ümmet olarak Kur’an okuyoruz.

Ama Kur’an bize neyi söylüyor, anlamıyoruz.

Bu itibarla buna çok dikkat etmek gerekir.

Bakınız, küfür dünyası “fitne ve fesadın” bozgunculuğuyla birbirine girmiş kavga ediyor...

Kan döküyor, katliamlar yapıyor...

İslam dünyası ise Mescid-i Haram’da, Mescid-i Nebevi’de, Allahû Ekber nidalarıyla 24 saat 2Allah Allah” deyip ibadetlerine devam ediyor.

Bu hal, Dünyaya bir ders-i ibret olması lazım...

***

 

Bakınız, Rusya, Ukrayna’da nerdeyse 40 günden beri yakıyor, yıkıyor, katliam yapıyor ve masum insanların kanını döküyor.

Milyonlarca insan yerinden yurdundan edilip, mülteci durumuna düştü...

Kadınlar, çocuklar perişan halde..

Aile mefhumu kalmamış durumda.

Şehirler, yok edildi...

Ekonomiksel sıkıntı diz boyu.

Ama mal, mülk, devran, şehir ve köy bile kalmadı.

Kurtarıcı batı dünyası (!) ne yapıyorsa da buna bir çare bulamıyor.

Dikkat etmek lazım, dünyanın gözü bugün yine Türkiye’dedir.

Özellikle batı dünyasının gözü Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’da…

Müslüman bir lider olarak, bu her iki devletin barışı için çaba gösteriyor..

Kan dökülmesin diye çabalayıp, duruyor..

Ama heyhat!

Ne yazık ki, büyük çabalara rağmen bugüne kadar hala bir sonuç alınmamışsa da, tarafları bir masada buluşturabilmiştir..

Ümit ediyoruz ki Rusya ile Ukrayna arasındaki dehşet saçan saldırı ve katliamlar, bu yüce mübarek ayın yüzü suyu hürmetine, Recep Tayyip Erdoğan’ın da gayretleriyle son bulacaktır...

İman ve inanç gayretiyle bu ateşe bir su dökülecektir.

Bir İslam ülkesinin liderinin dünya barışı için ön planda yer alması, İslam dünyası ve Türkiye için, medar-ı iftihardır.

Vaki midir ki;

Cumhuriyet döneminde gelen-giden devlet başkanları, başbakanlar, cumhurbaşkanları, Recep Tayyip Erdoğan kadar dünya nezdinde, tanınmış, isim yapmış, gündemde yer alabilmiştir?

Ne mümkün?

Türkiye yüzyılın “dünya lideriyle” yönetiliyor..

İnsanların ümidi durumuna gelmiştir; Erdoğan!

Küfür dünyası dahi bugün, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan ümit bekliyor ve onlara bir ümit kaynağı olmuş durumda..

İnşallah da, çıktığı bu dava yolunda başarıyla neticeler alır..

Cumhurbaşkanı bunu başarırsa ki inşallah başaracaktır...

Bu da hiç kuşkusuz ki, İslam’ın ve inancın bereketiyle olur.

Geldiği kaynak ilahiyattır, Kur’andır ve inancıdır.

Çocukluğundan şimdiye kadar ailece inançla büyümüş bir insandır...

Kur’an’ın etrafından uzaklaşmamış bir insan olma hasebiyle, bu mübarek ayda, Kur’an ayında tüm insanlığın ümidi olma şerefine nail olmaktadır.

Kendiliğinden hiç kimse bir yerlere gelmez.

Her şey Cenab-ı Allah’ın kudretiyle olabilir.

Cenab-ı Allah bu kudret ve keremini de herkese layık görmez.

Ancak Allah’ın davasına sarılıp savunan insanlara Cenab-ı Allah yardım eder ve sahip çıkar.

Allah’ı unutan devlet büyükleri, bugüne kadar bir yerlere varamadıkları gibi bundan sonra da artık Türkiye’de ve İslam dünyasında söz sahibi olamazlar.

O küfür karanlığına dayalı kokuşmuş sistemden artık halk sırtını çevirmiş durumdadır.

Bu da Ramazan-ı Şerif’in bereketiyledir diye inanıyoruz.

Bu inanç rehberliğinde onun için, ‘Ramazan ayı, Kur’an ayıdır’ dedik.

Zira bu ayda Kur’an vahiy olarak Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in kalbi üzerine inmiştir.

Kur’an ne emrediyorsa, Müslümanların o emri yerine getirmek mecburiyeti vardır.

Yapmadıkları takdirde sadece laf-ı güzafla, gösterişle kimse bir yere varamaz, fiiliyata dökmek lazım.

İslam davasını göğüsleyerek hizmet yapmak gerekir...

Ramazan aylarında herkes ama herkes, mali gücü yerinde olanlar, kesesinin ağzını açıp, Allah’ın varlıkları içine koymuş olduğu zekât vergisini fakir fukaralara dağıtma zorunluluğunu hissetmelidir.

Bu inançla yola çıkan bir İslam dünyası, dosdoğru bir pusulayla hedefine ulaşabilir.

Yoksa kirli hedeflere dostlar..

Cimrilik yapıp malından zekât vermeyen, hayır ve hasenat yapmayan, fitre, zekatlarını fakirlere dağıtmayan, varlıklarını nice gizlilikler arkasına saklayanların eninde sonunda o servetlerinin ellerinden gideceğine kesinlikle inanmaları ve bilmeleri gerekir.

Bu ayda yapılması gereken harcamaların Allah yolunda olması tartışılmazdır.

Dünkü sohbetimizin ortasında da vurgulayarak demiştik.

Lüks otellerde israfla oluşturulan zengin sofralarından kaçınmak gerekir.

Bazı insanların, hatta bazı cemaatlerin toplumdan para toplamak için, oruç tutmayan insanları dahi iftar gibi mübarek sofraya davet etmeleri, Cenab-ı Allah’ın gayretine dokunuyor.

Her ne kadar Müslümanlar “ne yapalım böyle haller karşımıza çıkıyorsa, çıkış yolu nedir?” diye sorular soruyorsa da!?..

Bu riyakârlıktan öte değildir…

Ancak riyadan, “desinler” düşüncesinden, ismini başkasına duyurmaktan kaçan nice Müslümanlar vardır.

İşte, o insanlar hayat boyunca, ömrünün sonuna kadar daima mutluluk içerisinde olmuşlardır.

Keder, dert, yanlış ideolojiler ve yanlış evlatların varlığı, onlara bir etki yapmamıştır.

Zira onları ayakta tutan yegâne temel dayanak ve ana unsur; imandır, Kur’an’dır, Kur’an’ın emirleri ve yasaklarıdır...

Bu ayda tavsiyemiz;

Her Müslüman’ın yapması gereken ve onun için de kurtuluş yolu açık ve nettir...

Kur’an-ı Kerim’in 28. Cüzünün son surelerinden biri olan “Talak” suresinin 2. Ayetinin son bölümünü ve 3. Ayetini hatırlamak gerekir!.

Siz değerli okurlarımızla bunu paylaşalım.

“Kim Allah’ın takvasını korursa, Allah ona bu dünyada mutlu bir çıkış yolu nasip eder ve haddi hesabı olmayan bereket ve varlık sahibi eder.

Allah’a tevekkül edip de bel bağlayanlara mutlaka Allah sahip çıkar, Allah onlar için kâfi bir sahiptir.”

Acizane ve dostane tavsiyemiz bu ayda fakru-zaruret içerisinde kıvranan ve Allah yolunda Medrese ve Kur’an kurslarında okuyan ve kendini yetiştiren gençlere sahip çıkalım…

Zekâtlarımızı, fitrelerimizi hiç esirgemeyelim.

Böylece gençliğimizi yetiştirelim.

İnsanlarımızı kirli siyaset oyuncularının elinden kurtaralım.

Bunu da;

Zekâtlarımızla.

Varlıklarımızla.

Şefkat ve merhametimizle yapabiliriz!

* * *

 

Evet, sevgili dostlar.

Görünen odur ki; tarih boyu şekli olarak kendini gösterip fiziksel yaşam tarzlarını makyajlayarak, riyakârane kendini piyasaya gösterenler, sonuç itibariyle, varlıklarıyla beraber yok olup gitmişlerdir.

Bu kesin bir gerçektir.

Ama İslam’ın gösterdiği doğru yolda, hakikatin meşalesi altında yürüyen, paylaşımı bilen zengin Müslümanların mallarına daima bereket gelmiştir, uğur gelmiştir ve mutluluk sağlamıştır…

Bu ayın bu günlerinde gecemizi gündüzümüze katarak, ibadetlerimizi ayakta tutarak, bunun yanı sıra da mali ibadetlerimizde de cimrilik yapmadan yerine getirelim!

İslam davası uğruna okuyan gençlere sahip çıkalım.

En önemlisi de, kirli ideolojilerle bazı cemaatlerin milleti soyma haline karşı uyanık olmalıyız...

“Ben şu cemaatin mensubuyum da şu tarikatın içindenim, şu örgütlerin mensubuyum” deyip de para toplayanların, şeyhlerinin, halifelerinin, müritlerinin cebini zengin etmekten başka bir icraatlarının olmadığının da farkında olalım..

Özellikle terör kaynaklarına giden harcamalardan sakınalım.

En derin saygı ve sevgilerimle.


Bu Makale 4499 kere okunmuştur.