Görüş Bildir

SEÇİM SATH-I MAİLİNDE LİSTE YUHALANDI!

Evet, saygıdeğer okurlar…

Diyarbakır dün çok büyük bir heyecanla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı karşıladı.

O'nu bağrına bastı, ağırladı ve hayranlıklarını büyük tezahüratlarla gösterip, kuçak açtı…

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Diyarbakırlıların kendisine gösterdiği çoşkulu tezahürat karşısında, moral buldu..

Sevgi muhabetiyle, konuştu…

Yüksek moralle, ülkenin, bölgenin ve Diyarbakır'ın temel meselelerine değindi…

Çok güzel çarpıcı tespit ve ifadelerde bulundu..

Akif’in şiirlerini dile getirdi...

“Artık bu seçimde benim Diyarbakırlı kardeşim, gençlerim, 

‘İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür

İmansız olan paslı yürek sinede yüktür’ diyerek bu yolda yürüyecektir” diyen Erdoğan beklediği ümidi buldu.

Ve Diyarbakır da gerçekten, Erdoğan'a misafirperverliğini gösterdi.

Daha önceki seçimlerde de hep seçim yaklaştığında gelen devlet büyüklerine dünkü kadar hiçbir tezahürat gösterilmemişti.

Erdoğan gerçekten imanıyla, izanıyla, ciddiyetiyle, sadakatiyle ve dik duruşuyla halka yaklaşmaktadır…

Milli iradeyi temsil ederken hakkıyla bütün ciddiyetiyle, kalbi ve ruhi sevgileriyle halka hizmet etmeyi şiar edinmiştir…

Yalnız Diyarbakır’a değil, Güneydoğu’ya değil, Türkiye’nin tümüne de değil, tüm İslam dünyasına hatta insanlığa bir şeyler vermek istiyor…

Elinden geldiği kadar caba gösteriyor...

Allah yardımcısı olsun diye dua etmekten başka bir şey diyemeyiz.

***

Tüm bu güzelliklere rağmen, ne yazık ki Erdoğan, bu kahramanca mutlak bir cihad çabasıyla yola çıkarken, dün Diyarbakır miting alanında, "kendisi" gelmeden önce, hoş oymayan bir vakıa yaşandı…

Milletvekili aday listesi, mitinge katılanlar tarafından yuhalandı.

Ama nasıl yuhalandı?…

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker'in Cumharbaşkanı Erdoğan'dan önce sahnede yaptığı konuşma sırasında yaşandı…

Bir grup Eker'i yuhaladı..

Bir süre devam etti; Eker'in yuhalanması..

Bu esnada, bir başka grup ise duruma tepki gösterince "taraflar" arasında arbede yaşandı.

Kavgalı, kargaşalı, yumruklu tekmeli…

Polis olmasaydı Allah korusun belki de silah dahi kullanılabilinirdi.

Ama yine polisin ciddi müdahalesiyle önlendi.

Peki, nereye kadar acaba?..

Bu soru da insanın aklından çıkacak gibi değil…

Öyle zannediyorum ki, seçim süreci boyunca istenmeyen bir liste olarak hep toplum tarafından infial gösterilecektir.

Benzer vakıalar yaşanacaktır..

İşte başta anlatmaya çalıştığım gibi, Erdoğan ne kadar kahramanca manevi cihad ruhunu taşıyorsa da fakat onun gölgesine sığınarak, özellikle bu bölgede nice baykuş, karga, çakal tıynetli sözde siyasiler vardır..

Ne yazık ki, hal böyle olunca der demez halkın Erdoğan’a karşı beslediği o tezahürat, o sevgi, o muhabbet her an için tehlikeye düşebilir, geri tepebilir.

Çünkü sevmedikleri insanlar, adeta Diyarbakır’ın kaderiyle oynuyorlar.

Yalakalık, vurgun, kişisel rant ve hem de büyük çapta sebepsiz yere zenginleşme, yarı PKK'lı ve halkın sırtında servet sahibi edinme aşkıyla yola çıkmışlar bunlar...

Yıllardan beri bu partinin kaderiyle oynamak istiyorlar.

Siyasete girmeden evvel, sivil hayatlarında bir baltaya sap olmayan böylesine insanlar, ne yazık ki gelip burada nemalanmak istiyorlar.

Gönül arzu ediyor ki Erdoğan, bunun farkında olsun.

Görünen bazı yalaka, yağdanlık yapan insanlar var.

Bunlar partiyi sömürüyorlar.

Ama bu nereye kadar sürecek?

Gerçekten parti bunlardan zarar görürüyor.

Bu insanlar, yıllardan beri bu partinin ve özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gölgesinde yürüyorlar.

Ve bırakmıyorlar ki bunlardan başka kimse Cumhurbaşkanına yaklaşsın.

* * *

Muhterem dostlar.

Bakınız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitingden sonrası Kanaat Önderleri ve STK temsilcileriyle yaptığı iftar yemeğindeki konuşmalarından bazı önemli başlıkları da sizinle paylaşarak yazımıza son vermek istiyorum…

“Diyarbakır artık bu mitingde Elindeki viski şişesiyle ahkam kesen bir avuç marjinale peşkeş çekenlere tavrını belli etmiştir.

CHP ile bir olup siyaset mühendisliği yapanların hesabı önce Diyarbakır’da bozguna uğrayacak.

Diyarbakırlı kardeşlerimin inancına, imanına, bu noktadaki kiminle beraber yol yürüyeceğini iyi bildiğine inanıyorum.

Yavrularını, kızlarını dağa kaçıranların kim olduğunu, kimlerin bunu yaptığını gayet iyi bilen benim Diyarbakırlı kardeşlerim bunun hesabını soracaktır..

El ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz ve bu devletin gerçek sahipleriyle beraber bu yolu yürüyeceğiz.

Diyarbakır; kardeşliğin, dayanışmanın şehridir.

Burası artık terör örgütüne yandaşlık yapanların değil, ülkesine aşkla hizmet yapanların şehridir.

Hans’a, Corc’a, İslam düşmanı emperyalistlere taşeronluk devri artık tamamen kapanmıştır.

Allah’ın izniyle Diyarbakır bir şahlanışın arefesindedir.

Ben buna inanıyorum.

24 Haziran, kendileri zevk ve sefa içerisinde yüzerken, Diyarbakırlı gençleri bile bile ölüme gönderen Kandil’deki terör baronlarına bir şamar olacaktır.

24 Haziran, tarih ve medeniyet birikimiyle kavgalı siyaset tarzının mezara gömüldüğü gün olacaktır.

24 Haziran’da Diyarbakır’ın güçlü meclis, güçlü hükümet, güçlü Türkiye diyeceğine inanıyorum.

24 Haziran’da; Vakit birlik vakti, vakit Diyarbakır vakti, vakit Türkiye vakti diyerek mührü basacağına inanıyorum.

Değerli kardeşlerim bugüne kadar sizlerle daima gönül diliyle samimiyet diliyle konuştuk.

Diyarbakır’da nasıl bir siyaset anlayışı savunuyorsak, diğer 80 vilayetimizde de aynısını savunduk, aynısını söyledik.

Onlar gibi çift dilli, çift kimlikli, hepsinden öte iki yüzlü siyaset diline başvurmadık...”

En derin saygı ve sevgilerimle.


Bu Makale 2959 kere okunmuştur.