Görüş Bildir

TARİHİNİ BİLMEYEN BİR MİLLET GELECEĞİNİ KESTİREMEZ?! (II)

Evet sevgili okurlar!

“Tarihini Bilmeyen Bir Millet Geleceğini Kestiremez”ifadesi, ata sözü kimliğini taşımaktadır.. Çünkü, hakikatin beyanıdır...

Başlık ve yazımızın ana hedefi; Anadolu insanımızın “Artık Yeter!” diyerek dik durup arkasına bakarak geçmişini öğrenmesi gerektiğine yöneliktir...

O geçmiş, tarihimizdir.

Asırlar boyunca kahramanca küfürle mücadele edip çarpışan o ecdadın evlatları olarak bugün neredeyiz diye kendi kendimizi sorgulamamız lazım.

Selçuklu’nun Anadolu da inşa ettiği medreselerde okuyup yetişen büyük devlet adamları ve o medrese ruhu ile yüksek ilim ve irfanla kendini donatıp milletin içinden çıkan yüksek kariyere sahip ulema kesimi...

İşte bizim onların torunları olduğumuzu hatırlamamız lazım.

O ruhun aydınlatıcı kültürüne sahip olmamız lazım.

O kültürle yüksek imanla ümmet olarak birbiriyle pekiştirerek sağ-sol demeden doğulusu batılısı demeden, Türkü, Kürdü, Arabı, Acemi demeden sadece ümmetçilik ruhuyla kendimizi donatmamız gerekir... İşte o zaman bin yıllık bir tarihimize yeniden kavuşmuş olabiliriz ve o tarihimizi bize miras olarak bırakan o ecdadın ruhunu şad etmiş oluruz...

Çünkü, O ruhun aydınlatıcı parlayan nuruyla haçlı emperyalizmi söndürmüştü...

Siyonizm anlayışını yerle bir etmişti...

İla-i kelimetullah uğruna şehit vermiş, gazi olmuş ama bütün insanlığa; “İslam medeniyetini” götürmüşlerdir...

Selahaddin Eyyubilerin, Mahmud Nureddin Zengi’nin, büyük bir ittifak içerisinde Anadolu’yu fethettikleri gibi...

Şam’ı, yani Suriye’yi, ta Filistin’e kadar, ta Yemen’e kadar, Afrika kıtasına kadar, Hint okyanuslarına  kadar, hatta Çin seddinden Adriyatik denizine kadar ordular, oluşturulmuştu...

İslam bayraktarlığı yapa yapa hedefine ulaşmışlardı...

İşte biz o ecdadın varisleri olma liyakatini göstermediğimiz için; bugün İslam dünyası “kan revan” içerisinde, emperyalizme ha bire yem olmaktadır...

Öyle inanıyorum ki, o ecdad bir gün mezardan başını kaldırıp bugünkü mirasyedi yaramaz evlatların hal-i durumunu gördüğünde yüzlerine tükürmeyi yeğleyecektir....

Ama Allah korusun!

Gerçek manada tükürme olmasa dahi, mezardaki ruhlarının üzüntüleriyle, mana alemindeki beddualar bizi küfür dünyasına mağlup edebilecek endişesini taşımıyor değiliz...

Bakınız sevgili dostlar!

Amerika, okyanusların ötesinden gelip Suriye’yi, Irak’ı işgal ederken, Türkiye de rahat bırakılacağını sanmasın.

Keza zaten İran da…

Ki başka da İslam ülkesi kalmadı.

Zira mevcut olan Arap dünyası Müslüman olarak geçiniyorsa da kimse kusura bakmasın onlar birer dolar köleleri olarak ABD’ye, İsrail’e ve diğer haçlı emperyalizmine kölelikten başka bir şey yapmıyorlar.

Nitekim, ifade ediyoruz yegane ümit  kaynağı Türkiye’dir.. Bir o  kalmıştır.

İran zaten Şia mezhebinden başka kimseyi tanımıyor...

İslam dünyasıyla uzaktan yakından alakası yoktur.

Benim şahsen en çok dikkatimi çeken bir görüntü var.

O da; ABD lideri Donald Trump’un görüntüsü…

11 Eylül 2001’deki ikiz kulelere saldırı düzenleyen piyonlar kimler ise, hiç unutmayalım aynı o tezgah içerisinde dün El Kaide vardı, bugün de DEAŞ vardır.

Yarın ne çıkacağı belli değil.

Hayali olarak kendilerinin düzenlediği senaryo ve o senaryoyla muhayyel olan (hayali olarak) kiraladıkları piyon uşaklarına, siyah elbise giydirip MuhammedunResulullah  yazılı siyah bayrak sallayarak sözde “İslam adına savaşıyoruz” diyerek, ürettikleri algılar.. Hepsi birer, piyon örgütler olarak tezgahlamıştır...

Bir taşla iki kuş vurma hesabı..

Tüm insanlığa “işte İslam budur” diyerek, İslam’ı kötülemektedir..

Ve  herkesi onlarla mücadeleye davet ediyor, savaşmaya davet ediyor ve “İşte yakaladığımız terör örgütü bu!” diyerek, algı üretiyor.

İşte Trump’un pervasızlığı...

Ne diyor?

“Bununla mücadele etmeyen devletler onların yanında yer alıyor, hedefimiz budur.” 

Mesela Türkiye eğer DEAŞ’la mücadele etmezse demek ki DEAŞ’ı destekliyor, şeriatçıdır…

Tıpkı 11 Eylül’de ikiz kulelere yapılan saldırı tezgahı gibi…

Bakın dün Trump çıktı televizyonlara, bütün dünyaya seslendi dedi ki: “DEAŞ’ın lideri Ebubekir el-Bağdadi’yi öldürdük.”

Ona yardım eden herkese teşekkür etti, çünkü terörist bir DEAŞ’la mücadele ettikleri algısını oluşturuyor...

Ama madalyonun öbür yüzüne bakıldığında hiçbir zaman PKK’ya, PYD’ye, Türkiye’ye karşı savaşan herhangi bir terör örgütünü hedef almıyor ve Mazlum Kobani takma isimli bir teröriste General diyor..

Oysa ki kırmızı bültenle aranan bu “Mazlum Kobani” kod adlı Ferhat Abdi Şahin’e general demesi hiç kimsenin dikkatini çekmese bile Türkiye’nin de dikkatini çekmiyor mu acaba?

Korkarım ki birileri çıkıp öldürülen Ebubekir Bağdadi’ye de Mareşal derse ne olur

En derin saygı ve sevgilerimle…

 


Bu Makale 1730 kere okunmuştur.