Görüş Bildir

TÜRKİYE SİYASETİN KISKACINDA YÜRÜYOR!!!

Evet sevgili okurlar..!

Yıllardan beri bu köşede sizlerle yapmış olduğum özel sohbetlerimizde hep belirtmişim gazeteciliğimizin temel ana esaslarından birisi de hakkın, hakkaniyetin müdafaasıdır, savunmasıdır, gerçekleri halkımızla paylaşmaktır.

Ki bu ilkeden taviz vermemişiz..

Hiçbir zaman ve dönemde; “haksızlığa karşı susan dilsiz” yaratıklarından olmadık, olmayız da...

Hakla batılın çarpışması süresinde daima tavrımızı haktan yana koymuşuz, batılı batıl olarak insanlara tanımlamışız..

Ve şöyle demişizdir:

“Batıl anlayış ve fikir, fesattır, bozgunculuktur, abesle iştigaldir...

Halkı sömürmektir ve aldatmaktır..?”

Tespitlerimiz hep bu minvalde olmuştur...

***

Evet, sohbetimize başlık olarak kullandığımız ifade, büyük anlam içermektedir...

 “Türkiye Siyasetin Kıskacında Yürüyor...”

Gerçekten rejim olarak, müesses nizam yani mevcut nizam olarak geçmişten şimdiye kadar ve bundan sonrasına kadar da görünen odur ki; Türkiye’nin en büyük hamlesi, ana stratejisi, hedefi hiçbir şey değildir.. Varsa, yoksa, siyasettir.. Ve siyasetin boşboğazlığıdır... Halkı kandırmasıdır...  Halkını oyalamaktır.. Kandırmaktır, yanıltmaktır ve milleti birbirine düşürmektir...

Siyasi rant uğruna, terör yaratmaktır...

Ve bu kulvarda yürüyenlerin de, kendilerini birilerine pazarlamaktır, mevcut siyaset anlayışı...

Çünkü, hal-i durum; başka bir şey göstermiyor...

Görünen bu...

Zaten halkımızın tespitleri de bu yöndedir.

Herkes siyasetin ve siyasetçinin gözlerine baka baka bu tespitlerini, dile getirerek, yüzüne haykırıyor...

Ama anlayan yok...

Hani diyorlar ya “Görünen köy kılavuz istemez...”

Bu vecizeyle yola çıkarsak gerçekten de, karşımıza çıkan tablo bu olur?

Bakınız, aylardır İstanbul seçimine odaklı bir siyaset seyri söz konusu!...

***

Varsa yoksa; İstanbul seçimleri...

Sanki ülkenin hiç bir milli meselesi yok muş gibi?

Ne ekonomik kriz..

Ne faiz..

Ne dövizdeki kur kurşunları...

Ne işsizlik..

Ne iş dünyasının “iflas” bayrağı çekme hali?

Ne tefecilerin kol gezmeleri.

Ne fakr-ü zaruret..

Ne Terör..

Ne Şiddet...

Ne baba ocaklarına düşen kor ateşi?

Ne anaların, bacıların, eşlerin dökülen gözyaşları?

Ne şehit sayısı?

Ne toplumsal çürümüşlük..

Ne ahlaki erozyon?

Ne fuhuş,

Ne ruhi bunalımlar,

Ne katliamlar,

Ne cinayetler,

Ne aile bölünmüşlükleri,

Hiç biri yaşanmıyor gib; bir siyasi tavır var?.

Her şey güllük-gülistanlık mış gibi?

İktidar da, muhalefette aynı çizgide; ülkeyi “siyasi kıskaca” almış durumda?

Türkiye’nin en büyük derdi; İstanbul seçimleri (!)

AK Parti “ben” diyor?

CHP “ben” diyor?

***

Ülke, millet, devlet, halk diyen yok?

Ha bir de, benimsedikleri sorunlar var?

İstanbul üzerinden faturalandırdıkları siyaset!....

Neymiş?

Sorunlar üstü sorun Kemalizm’in tehlikeye düşme sorunu var?.

Laiklik ve demokrasinin tehlikeye düşme sorunu var?..

Ve bu sorunları önlemek için tek kelimeyle ya “iktidar partisi İstanbul Belediyesini”  ele geçirecek...

Ya da muhalefet partisinin adayı, Ekrem İmamoğlu... Yani, CHP!..

İki partinin ortaya koyduğu siyaset, oldukça nefret ve kin tohumları atmaktadır.

Milleti birbirine düşürmektir... Ki yeni yeni kavgalara hazırlamaktır (!)

***

Gerçekten sevgili okurlar!

Eğri oturalım doğru konuşalım.

Türkiye’nin en büyük sorunu “seçim sorunu” mudur?.

İlla ki iktidar veya muhalefet herhangi birisinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni eline geçirmesi midir?

Veyahut da “yolcu sarhoş, hancı sarhoş” misaliyle yola çıkarsak politikacının aklının başında olmamasıyla beraber seçmenlerin de aklı başından alınmıştır.

Bu köşede halkımıza seslenerek diyoruz ki:

Ey vatandaş uyan!

Eyy millet uyan!

Kendine gel..

Hem de “fecri sadık’ın tuluanda” yani günün doğuşunda bu millet uyansın kendine gelsin.

Dua etsin ki Allah bu tür şaşkınlıkların yerine umumi bir güzellikler nasip etsin.

Mutlak bir affı ilahiye mazhar etsin.

Yoksa bu masum, kahraman, tarihe şan şeref veren bu milletin varlığı bu tür yerinde olmayan seçim ve seçilme ihtiraslarına; kurban gidebilir?

Allah milletimizi korusun

En derin saygı ve sevgilerimle…


Bu Makale 1258 kere okunmuştur.