ÜMMET ARASINDAKİ TEFRİKA VE BÖLÜNME TEHLİKESİ(!?)

Evet sevgili okurlar..!

Malumunuz üzere "siyaset" kazanı şu günlerde bir hayli, fokurdamaktadır…

Gerek, 31 Marttaki "yerel" seçimler ve gerekse de; 23 Haziran'da "tekrarlanan İstanbul seçimleri", siyasette yeni bir sürecin kıvılcımı oldu…

Dikkatlerin odaklandığı "siyasi" hareketlilik ise şu günlerde AK Parti'de, vücut bulmaktadır..

Özellikle, uzun bir süreden beri AK Parti'den ayrılıp "parti kuracakları" konuşulan isimler…

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül..

Eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu…

Eski Bakanlardan Ali Babacan..

Bunlar, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Bakanlık gibi "aktif" görevlerde bulunan AK Partinin kurucuları isimleri..

Ankara ve Türkiye kamuoyu, onların tavırlarına ve "kuracakları yeni partiye" odaklanmış, konuşuyor…

Hele ki, Ali Babacan'ın birkaç gün önce AK Parti'den "istifa" ettiğine dair dilekçe sunması..

İstifaya dair, yaptığı basın açıklamasında "kuracakları partiye  dair" sinyaller vermesi..

Ki Ak Parti'nin de istifasını "jet" hızıyla kabul etmesi..

Tüm bu sıcak gelişmeler Türkiye siyasetinde "yeni bir sayfanın" açılacağı şeklinde mülahaza edilmektedir…

Kamuoyunu intibaha yönelik bu hareket, rastgele bir olay değildir…

Çünkü, bu söylem ve çıkış AK Parti'nin, AKP'liler tarafından nasıl "vahim bir şekilde" ele geçirildiğinin "dışa" vuruşudur?..

Bu kesimin, yani AK Partilileri geri planda bırakan AKP'liler, artık halkta inandırıcılıkları yok..

Artık, halka verilen nezaket gülücükleri ve parlak nutukları pek inandırıcı gelmiyor..

Güven de vermiyor…

Siyasetiyle ve icraatlarıyla halka ne kadar yanaşırsa yanaşsın, halk artık AK Parti’nin kendi bünyesine taşıdığı AKP’lileri görmek istemiyor..

Onlar yüzünden, AK Partiye endişeli, kaygılı ve ürkek bir pozisyonda bakıyor…

Yaşanan ve yaşatılanlar da, AK Parti’nin yeniden eski gücüne döneceğinin sinyalini de vermiyor..

Ki öze dönüş, biraz zor gibi…

***

Bakınız, Ali Babacan'ın istifasından sonra yapılan yorumlara..

Gösterilen tepkiler..

Özellikle AKP'li diyeceğim bazı çevrelerin ithamları… Karşılıklı söylemler...

“Siz bu halinizle ümmeti bölüyor, tefrikaya yöneliyorsunuz..” deniliyor..

Uyarı yapılıyor..

Bu kavram, bu deyim, daha doğrusu Ali Babacan’a karşı bu uyarının altında "aba altından sopa gösterme" gibi bir sinyal söz konusudur…

Şimdi buna gülelim mi, ağlayalım mı?

Hiç kuşkusuz ki, "ümmet" derken, yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkenin insanından söz edilmesi gerekiyor..

Ki kast edilmesi gereken de bu!…

Ancak, sormak gerekmiyor mu; "nerde ümmet?"

Kaldı mı ki, bırakıldı mı ki?

Allah aşkına…

AK Partiye sızan AKP'lilerin uygulamaları "ümmete" dair mi?…

Değil..

Onların yüzünden, ki yıllar yılıdır, ekonomik buhrandan tutunda, ahlaki çöküntülere kadar ülke ve millet yaşamıyor mu?…

Ruhi bunalımlar…

Cehalet…

Pervasızca kadının açılıp saçılması…

Gençliğin her gün biraz daha başta uyuşturucu olmak üzere gayri nizami yaşamlara yönelmesi..

Hepsi ve daha fazlası; "bu iktidar" döneminde olmadı mı?

Eskiden de var olduğu bilinmektedir ama AK Parti döneminde tabiri caizse "başını almış" gidiyor..

Ki her gün biraz daha toplum içindeki "gençlik" azdıkça azıyor.

Terbiyeden, Allah korkusundan, ilimden, irfandan uzaklaştığı aşikârdır…

Saygıdan, sevgiden uzak bir nesil almış başını gidiyor…

Başta Milli Eğitim camiası dahil olmak üzere…

Ki diğer birçok kamu kurum ve kuruluşlarında yaşanmakta olan gayri ahlaki, İslam’a yakışmayan hareketler….

Sergilenenler, akla ziyan tavırlar…

Enva-i olumsuzluklar toplumun içine çökmüştür…

Dumanlı hava içinde vurgunlar yapılmaktadır…

Dumanlı havadan istifade eden aç kurtlar bundan faydalanıyor…

Biliyoruz ki, iktidar partisi olan AK Parti de tüm gücüyle bunlarla mücadele ettiğini sanıyor… Ama değil..

Çünkü, AK Parti'nin içerisindeki AKP'liler "sağ gösterip, sol vuruyorlar.."

Onların felsefesinde; "kemirgenlik var?.."

Tabiri caizse ağacın, kurdu misali hep çürütenlerdir?

Dikkat ederseniz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülke ve millet meseleleriyle alakalı yaptığı konuşmalar, ortaya koyduğu projeler, hayata geçirmek istedikleriyle, sahadaki uygulamalar arasında "uçurumlar" var..

Zıtlık var..

Netice itibariyle, Erdoğan'ın misyonuyla, ülkenin seyri, AK Partideki "kazan fokurdaması" üç başlı gidiyor!…

Der demez insan diyor; neyin mücadelenin izi var, ne de eseri var…

Ne de ortada bırakılan bir "dava" var...

Yasama, Yürütme ve Yargı….

Adaletin, hukukun ve devletin birer saç ayağı durumunda olan bu kurumların hangisi ve ne kadar ümmetin istek ve arzuları paralelinde iş yapıyor.

Bu haliyle bırakın ümmet kelimesinin mefhumunu hatırlamak, yekvücut olarak ümmetin artık ümmetlikten çıkmış rastgele bir millet olarak anılabilir olmakla beraber ümmet kavramının izi bile olmayan bir sistem, hakimiyeti var…

Böylesi bir sistemde ümmetten bahsetmek, hele hele siyaset erbapları arasında "ümmeti tefrik ediyorsunuz, ümmeti bölen olarak algılama" bize göre halkı ümmet kavramıyla kandırmacadan başka hiçbir şey değildir.

Bi sefer 1914’teki İstanbul’da Avrupa Birliği ile düzenlenen bir sözleşme anlaşmasının maddelerini buraya alırsak tüyler ürpertici bir hal yaşamak zorunda kalırız...

Neyse, yazımız fazla uzun olmasın diye, bu kulvara girmeyelim…

***

Netice itibariyle...

İki siyasetçinin… Hem de aynı kökenli iki siyasetçinin… Ki AK Parti’nin ilk kuruluş heyetlerinin başında gelen insanlar olarak; "ümmeti bölmeme" uyarısı bize göre ülke insanıyla alay etmektir.

Bir ülkenin ümmet gerçeğinin var olabilmesi için siyasi ruhun ve oluşumun ana kaynağı İslam olmalıdır…

İslam'ın ana hükümlerine uyarak, inanarak yaşaması gerekir.

Bunun hiçbirisi ortaya yok…

"Ümmet" kavramını varmış gibi gösterip, siyaset propagandasına sokmak bize göre yanlıştır…

Ve tabi ki, oldukça AK Parti’yi itibarsızlaştırmaktadır.

Zira ümmetin olmazsa olmazı olan İslam’ın ana gerçeği; "emr-i bil ma'ruf ve nehy-i ani'l münker"dir

Yani Kur’an’ın hükümlerini topluma müspet olarak götürmek, müspet olmayanları uzaklaştırmak esastır…

Ki temel gerçektir ve olmazsa olmazıdır.

Zira "emr-i ma'ruf, nehy-i münker" İslam’ın ana kaidelerinden olup takarrur etmiş hükümlerdir.

Bu hükümleri peşinen kaale almayıp sadece iş olsun diye ümmet kavramını kullanmak ümmete ve İslamiyet’e aykırıdır ve geçersizdir.

***

Bakın sevgili okurlar!

Abdurrahman Dilipak hocamız dünkü yazısında bizi teyiden neleri söylüyor…

Yazısından bir paragraf aldım..

Hep beraber okuyalım:

“AK Parti çevrelerinin yeni oluşumla ilgili “Ümmetin birliğinin tefrikaya kurban edilmesi” eleştirisi Babacan çevresi tarafından AK Parti’nin, Has Parti’nin, Erbakan’ın yeni partisinin ortaya çıkışı ile cevaplanmaya çalışılıyor.

Babacan’ın ortaya çıkışı muhtemel siyasi sonuçlarından çok teorik alanda yeni bir tartışma başlattı. Bu tartışma, bütün siyasi partilerin tabanlarını ve üst yapılarını ilgilendiriyor. Bu önemli. Ve bu etki, fiili olarak siyasi sonuçlarının ne olacağını zaman bize gösterecek. 

Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.” diyen Dilipak hocayı gönülden tebrik ediyoruz.

Eyy AKP’liler!

Siz nerede Ak Parti nerede?

Ve eski AK Parti misyonunu taşıyan erbab-ı hakikat nerede?

En derin sevgi saygılarımla

Hayırlı cumalar…