YARGITAY HUKUK GENEL KURULU YAZDIKLARIMIZI ONAYLADI!

Sevgili okurlar.

Malumunuz üzre yıllardan beri gerek bu köşede olsun, gerek SÖZ TV ve Uzay Haber TV ekranlarında olsun, sizinle yapmış olduğumuz sohbetler ve açık oturumlarımız, hep toplumsal hadiseleri kapsamıştır...

Şahsi ya da kişisel bir mevzuya odaklanmış değiliz!...

Dile getirdiklerimiz, “memleket meselelerinin yüzde 99’u” delillere, belgelere, resmi kayıtlara dayalı olmuştur...

Objektif, tarafsız, bağımsız bir düsturla hakkaniyete, adalete ve hukuka dayanarak, meseleleri irdeleyip, sizlerin huzuruna getirmişizdir...

Dün olduğu gibi bugün de, ana ilkemiz “gerçeğin” bilinmesidir...

Pek tabi ki, Adaletin yasalar çerçevesinde bize vermiş olduğu fikir ve düşünce hürriyeti paralelinde, bu görevimizi yerine getiriyoruz...

Ve hep şunu ifade etmişimdir, “zaman en büyük tefsirdir”...

Çünkü “gerçekler, hakikatler” ne kadar üstü örtülürse örtülsün, saklı tutulursa tutulsun, sumen altına konulursa konulsun, er ya da geç ortaya çıkar...

Kısacası, yazdıklarımızda, söylediklerimizde, dillendirdiklerimizde ‘tarih bizi hep haklı çıkarmıştır...”

Bu hakkaniyete dayalı düşüncelerimizi elbette ki siz değerli okurlarımızla ve kamuoyuyla paylaşmak gururu içerisindeyiz.

***

Mevcut anayasanın paralelinde tümüyle olmasa da birçok antidemokratik, hukuk dışı yasaların mevcudiyeti söz konusudur..

Ki bunu hep ifade ediyoruz..

Demeye de devam ediyoruz.

Nitekim mevcut hal, her gün biraz daha müesses nizamın, çürümüşlüğünü ortaya koyduğu gibi bizi de, haklı çıkarmaktadır..

Çünkü yasaların, kanunların veya yönetmenliklerin ekseriyet-inin içinde, “siyaset ve ideolojik amaç” hep ön plana çıkmaktadır...

Mevcut siyasi partilerden hangisi iktidara gelirse gelsin, mutlaka milletin nerede oy çokluğu varsa, antidemokratik de olsa hukukun gerçeğine aldırmadan, kendisine has “vesayet” oluşturmaktadır...

Siyasi ideolojiye dayalı çıkarılan ve çıkartılan yasaların hepsi ama hepsi diyebiliriz ki “antidemokratiktir, hukuk dışıdır, siyasidir ve adil değildir...”

Bu yıllar yılıdır böyle, değişmez!..

Onun içindir ki, “gelen gideni” aratıyor...

***

Yıl 2021.. Ama hala bir asır öncesi “yasalarla, kanunlarla, mevzuatlarla” kendini idame eden müesses bir nizam söz sahibi...

Öylesine “kanunlar var ki” çığlık attırıyor, “bu çağda bu yasa olur mu” diye?...

Örnek mi istiyorsunuz?

Silsileli olarak zincirleme olarak sayarsak, bu köşeye hepsini sığdıramayız.

Ama örnek vermek gerekirse, öncelikle İş Kanunundan bahsederiz.

Her zaman söylüyoruz.

Allah billah aşkına, üç beş tane çapulcu anlayışa yönelik çıkarılan bu iş kanunu, 1975’lerden bu yana, “iş ortamına” huzur ve istikrar sağlamış mıdır?..

Sağlamıştır diyen beri gelsin...?

Zerre-i miskal, “huzur, güven ve istikrar” getirmediği gibi, hep “iş barışını” bozarak, adeta savaş ortamı yaratmıştır..

İşçiyi işverene, işvereni işçiye hasım etmiştir..

Bir kaç oy devşirebilmek için, Ecevit ile Erbakan’ın iktidarı döneminde çıkarılmış olan “İş kanunu” hala yürürlükte...

Kanun bir bütünlük içerisinde tarihi bir hata ve yanlışlığı içerdiği gibi “antidemokratik” bir mevzuatı içermektedir...

Söylüyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz.

Ama derdini kime anlatırsın..

Denir ya git “Marco Paşa’ya” anlat...

Her ne kadar, hedef “işçinin oyunu” alma siyasi ve ideolojisiyle hazırlanmış bir kanun ise de hiç de “o amaca” hizmet etmiyor...

Çünkü, işvereni eziyor..

Çünkü yatırımcıyı tukaka ediyor..

Çünkü istihdamın önünü tıkıyor.

Çünkü işsizliğin daha bir fazla olmasını körüklüyor..

Gaye; insanlar aç, perişan, fakir, işsiz kalsın ki “siyasetin, siyasetçilerin” kucağına düşsün, “onlardan” medet umsun...

Maalesef; girift bir durum...

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

21 Ekim Perşembe günkü Diyarbakır SÖZ Gazetesinin sürmanşetinde “YARGITAY, İŞVERENİNE SANDALYE VE MERMER HEYKEL ATAN NOTER KATİBİNİN İŞTEN ÇIKARILMASINI HAKLI BULDU” başlıklı bir haber yer alıyordu...

Haberin içeriğini sizinle paylaşmak istiyoruz.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin yasak olmasına rağmen kendisine ait araç satış işlemi yapan ve işverene sandalye ile heykel fırlatarak, fiili, sözlü saldırıda bulunan noter katibinin iş akdinin haklı nedenle feshedildiğine hükmetti.

Diyarbakır'da bir noter katibi, yasak olmasına rağmen, çalıştığı noterlikte kendisine ait araç satış işlemi yaptı. İşlemin ortaya çıkmasıyla işten çıkarılacağının belirtilmesi üzerine katip, işvereni notere sandalye ve mermer heykel fırlattı.

Yaşananların ardından iş akdi feshedilen katip, kıdem ve ihbar tazminatı talebiyle dava açtı.

Davalı noter, katibin kendisine, "Sana göstereceğim, kafana sıkacağım" sözleriyle tehditte de bulunduğunu belirterek, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savundu.

Diyarbakır 2. İş Mahkemesi, davacının itaatsizlikte bulunduğuna veya saygısız tutum ve davranışları olduğuna dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle iş sözleşmesinin haklı nedene dayanmadan feshedildiğine hükmetti. Mahkeme, davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesine karar verdi.

Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 22. Hukuk Dairesi ise yerel mahkeme kararını bozdu. Davacının yasak olduğu halde davalı noterde kendi adına araç satış işlemi gerçekleştirdiği, iş sözleşmesinin bundan dolayı feshedileceğini öğrenmesi üzerine davalıya karşı sözlü ve fiili saldırıda bulunduğu belirtilen kararda, iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığı vurgulandı.

Yaşananların ardından iş akdi feshedilen katip, kıdem ve ihbar tazminatı talebiyle dava açtı.

Davalı noter, katibin kendisine, "Sana göstereceğim, kafana sıkacağım" sözleriyle tehditte de bulunduğunu belirterek, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savundu.

Diyarbakır 2. İş Mahkemesi, davacının itaatsizlikte bulunduğuna veya saygısız tutum ve davranışları olduğuna dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle iş sözleşmesinin haklı nedene dayanmadan feshedildiğine hükmetti. Mahkeme, davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesine karar verdi.

Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 22. Hukuk Dairesi ise yerel mahkeme kararını bozdu. Davacının yasak olduğu halde davalı noterde kendi adına araç satış işlemi gerçekleştirdiği, iş sözleşmesinin bundan dolayı feshedileceğini öğrenmesi üzerine davalıya karşı sözlü ve fiili saldırıda bulunduğu belirtilen kararda, iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığı vurgulandı.

Yerel mahkeme kararında direndi

Bozma üzerine Diyarbakır 2. İş Mahkemesi ilk kararında direndi. Bu kararın da temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna geldi.

Kurul, noter katibinin iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığı gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararını bozdu.

Kararda, imza yetkisi bulunan noter katibi davacının çalıştığı noterde, kendi adına araç satış işlemi yapması üzerine davalı işverenin, noter başkatibini telefonla arayarak şehir dışına çıktığını ve dönene kadar davacının işe gelmemesini söylediği aktarıldı.

Daha sonra notere giden davacının, işverenine sandalye ve mermer heykel fırlattığı aktarılan kararda, katibin iş akdinin "saygısız tutum ve itaatsizliğinin bulunması, çalıştığı noterde kendi adına işlem yapması" nedenleriyle feshedildiği vurgulandı.”

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Bariz şekilde gün gibi aşikar;  Yerel mahkemenin vermiş olduğu hukuk dışı veya keyfiyete dayalı kararı..

Ama Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tabire caizse verilen karara “kırmızı kart” gösteriyor..

Bu karar hukuki değil..

Yanlış, haksızca verilen bir karar diyor...

İşveren haklı” diyerek, hükmünü koyarak yerel mahkeme kararını atıl hale getirtiyor...

***

Sevgili okurlar..

Yıllardır dile getiriyoruz...

Vahim bir “hukuk cinayeti” işleniyor şu “İş Mahkemelerinde” ve yargılama biçiminde..

İşçiyle işveren arasında, hasımlık yapılıyor...

Vaziyet, “işverenden ne koparırsam kardır” misaliyle, sebepsiz zenginleşmeye gidiliyor...

Uyduruk, yalancı, birer müfteri durumunda olan şahitler.. Ki bu şahitler aynı zamanda, “işverenle” hasım, davalık olmasına rağmen, bakıyorsunuz ki “tanık” olarak kabul ediliyor...

Onların “tek ayak” üzerine attıkları yalana, kanılıyor...

Hiçbir hukuki dayanağı olmamasına rağmen..

Yüksek bir tarafgirlikle, “adalet, yargı ve hukuk” aleni bir şekilde “linç” ediliyor...

Sonuç itibariyle, verilen bu kararları “adil olma” yönünde, takdiri kamuoyuna bırakıyoruz!...

Yorum sizin...

Çünkü hukuk dışılık, özellikle Diyarbakır’daki bazı iş mahkemelerindeki “keyfiyet”  almış başını gidiyor...

İnşallah ümit varız ki Türkiye’de adalet bünyesindeki mevcut bulunan birçok hâkimlerimiz, savcılarımız cüzdanlarına değil, hep vicdanlarına bakarlar...

İnanıyoruz ki, vicdanına danışanlar cüzdanlarına bakanlardan fazladır...

Onun için böylesi haksızlıklar “er ya da geç” geri dönüyor...

Ve o yanlış karar veren yerel mahkeme hâkimlerini de, verdikleri karardan dolayı, utandırıyor.

En derin saygı ve sevgilerimle.