İÇİMİZDEKİ POSTMODERN KAOS ÜRETİCİLER BİR TÜRLÜ BİTMİYOR!?

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzre üç dört günden beri Türkiye’nin kalbi ve ciğeri durumunda olan ormanlarımız; ateşe verilerek, cayır cayır yakıldı..

Günlerce, söndürme çalışmaları yapıldı..

Zayiat büyük..

Fail kim?

Yazılı medyanın manşetlerine göre; “Hatay bölgesindeki orman yangınlarını çıkaran, PKK.. “

Ki, “PKK üstlendi” diye de başlık atıldı.

Bir halk deyimi var..

Denir ki; “Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir”  diye..

Buradan yola çıkarsak, yıllardan beri bunca dökülen masum insanların kanı, PKK terör örgütü tarafından dökülmedi mi?..

Yakıp yıkmadı mı?

İnsanlar, aileler toplu katledilmedi mi?

Evet, PKK içten içe vuruyor...

Ne yazık ki, müttefiklerimiz olarak bilinen NATO devletleri de..

Ki başta Amerika dahil olmak üzere; onlar da dışarıdan destekliyorlar.

Lojistik imkan sağlıyorlar..

Dost olarak kendini gösteren hain Avrupa Birliği de; bu tür iğrençliklere “göz yumarak” olup biteni görmezlikten geliyor..

Velhasıl, Türkiye’yi kaotik ortama sürükleyenler şayan-ı dikkat değil midir?

Tarihi vakalar, her şeyi ele veriyor..

***

Bakınız, Ermenistan işgalci bir devlet..

Azerbaycanlı kardeşlerimizin, insanlarımızın “kanını” döküyor..

Haince saldırılarda bulunuyor..

Ateşkes deniliyor..

Cenazelerin, yaralıların “takası” diye bir anlaşmadan söz ediliyor..

Ama gel gör ki, Ermenistan “haince ve düşmanca” tavrından zerre-i miskal taviz vermeden, “Ateşkesi” ihlal ediyor..

Bu bile “düşmanı” tanımak için yeterli değil mi?

Peki, NATO ne diyor?

Birleşmiş Milletler ne diyor?

ABD’nin tavrı nedir?

Hepsi; üç maymunu oynuyor..

Görmedik..

Duymadık..

Bilmiyoruz..

Ama her şerrin, ihanetin, fitnenin ve kaosun “baş temsilcileri” olarak, karşımıza çıkıyorlar..

Dedik ya, PKK’nın da dışarıdan desteklenerek, lojistik temin edilmesi gerçeğini görmezlikten gelmemeliyiz, gelemeyiz de!?..

Postmodern sosyal medya döktüğü kirli salyalarıyla, bunları desteklemiyor mu?

Destekliyor..

Ortaya çıkan tablo karşısında; “Türkiye ne yapıyor, nereye gidiyor” sorusunu sormak gerekmiyor mu?

Sözümüzü fazla uzatmaya gerek yok.

Tek kelimeyle diyebiliriz ki dışarıdan düşman aramak aklımıza zait geliyor.

Evet, inkâr edilemez dışarıda düşman var.

Amma velâkin o dışarıdaki düşman, içerideki düşmanı besleyen çok büyük hıyanet erbabıdır.

Çünkü,içimizdeki düşmanın hıyaneti, alçalışı, yaratabilecek tahribatı daha çok vahimdir.

Bakınız, o büyük Üstad Bediüzzaman Hazretleri “İşarat’ül İ’caz” isimli kitabında “Münafıklar” hakkındaki 13 ayeti tefsir ederken aynen şunları söylüyor.

“Düşman meçhul olduğu zaman daha zararlı olur. Kandırıcı olursa daha habis olur. Aldatıcı olursa, fesadı daha şedit olur. Dahilî olursa, zararı daha azîm olur.

Çünkü; dahili düşman kuvveti dağıtır, cesareti azaltır.

Haricî düşman ise, bilâkis, asabiyeti şiddetlendirir, salâbeti arttırır. Nifakın cinayeti, İslâm üzerine pek büyüktür.

Âlem-i İslâmı zelzeleye maruz bırakan nifaktır. Bunun içindir ki, Kur'ân-ı Azîmüşşan, ehl-i nifaka fazlaca teşniat ve takbihatta bulunmuştur.”

* * *

Evet, sevgili dostlar.

Bakınız, Üstad Hazretlerinin ayetten istihraç ettiği ne güzel nükteli meseleler var.

Yani sen içerideki düşmanını hafife alma diyor.

Tahrip kalıbı gibi içimize sızdırılmış siyasi oyunların ekipleri, kesinlikle bizi rahat bırakmazlar.

Şu halde Avrupa Birliği (AB) ve diğer haçlı emperyalist ülkelerin ittifakıyla gizliden gizliye içimize değişik versiyonlarla sokmuş oldukları PKK, FETÖ, DHKP-C vs. vs. daha neler neler varken nasıl olur da bunları böyle hafife alıyoruz?

Hala da PKK’yı unutuyoruz.

İçimizdeki CHP’nin, HDP’nin ve diğer bazı yanlış sapkınlıkların varlığına rağmen onları görmüyoruz.

Yasal olarak onlara meşruiyet veriyoruz, hak tanıyoruz ve vatandaş diyoruz.

“Demokrasiyle yönetiliyoruz” ya (!)

Hepsi yanlış ve büyük bir çürümüşlük..

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Bazı medyanın sayfalarında büyük puntolarla yazıyor.

“PKK son 30 yılda 6 bin 587 hektarlık orman alanını yaktı”

“ATEŞİN DEĞİL, İBLİSİN ÇOCUKLARI”

Gerçekten de iblisin çocukları.

İblisin çocukları yalnızca onlar da değil.

İçimizdeki onları destekleyen münafıklar...

Yetmiş bin tane iblis yavrularının anaları vardır ki; bunlar Allah’ı tanımayan bazı siyasi partilerdir ve siyasi örgütlerdir ki onları emziriyor.

Daha doğrusu mevcut, kokuşmuş bir müesses nizam; “veletleridir?”.

Bunlar, demokrasinin tersyüz edilmiş siyasetinin değişik versiyonlarıdır.

Rejim, tüm aktifliğiyle bu olumsuzluklara imkân tanımıştır.

Yıllar yılı üç beş tane Müslüman bir araya gelip, bir mevlit okuması veyahut bir hatim indirmesine dahi tahammülü olmayan bu rejimin, bu sistemin nasıl olur da bünyesinde PKK gibi caniler yetişebiliyor?

Böylesi ejderhaları, akrepleri bünyesinde barındırabiliyor?

Ve bugün de, bunlar çıkıyor bizi içten vuruyor.

Kalpten yaralıyor.

Ciğerimizi yakıyor.

Ve biz hep dizlerimizi dövüyoruz...

Aman PKK, yaman PKK!

PKK çıkıyor bu işleri yapıyor.

Ve üç beş gün sesimizi yükseltiyorsak da sahada ne yazık ki ne masada, ne sahada bir türlü onları yakalayıp sonlandıramıyoruz.

Çünkü elimiz, batı dünyasının kapısında kapıkulu olmaktan çekilmiyor.

Yani mevcut yasaların hâkimiyeti altında PKK hayranları tüm desteklerine devam ediyor.

Ama hiçbir yasamız, hiçbir aktif örgütsel çalışmamız bu hainleri bir türlü önleyemedi gitti.

Oldukça da çoğalıyor.

Çoğaldıkça da edepsizleşiyor.

Yıllardan beri bu mücadelede; ne dışarıda ne de içeride başarılı olunamadı...

Tek kelimeyle dış mihrakların karşısına çıkıp, “Bu hainlerin ellerini bizim yakamızdan çekin. Yoksa bu haliyle bizi çok rahatsız etmeye devam ederse, biz de milletçe eskiden yapıldığı gibi milli mücadeledeki yapılan kahramanlıklarla yeniden ortaya çıkacağız.. Yeniden bu millet dirilişe geçecektir.. Ona göre..”

Bu hainleri, onu destekleyen ABD’nin de NATO’nun da Fransa’nın da yaptıklarının yanlarına kar kalmayacağını; artık alenice içeride ve dışarıda onlara bildirmemiz gerekir.

En derin saygı ve sevgilerimle.