Görüş Bildir

İSLAMSIZ MİLLİYETÇİLİK, AVRUPA’NIN FRENK İLLETİDİR..!!!

Evet sevgili okurlar!

İnandığımız ve bağlı bulunduğumuz yüce İslam’ın ana prensip ve ilkelerinde "ırkçılık" yoktur…

Türk’ün Arabın üzerine, Türk’ün Kürd’ün üzerine, Kürdün de Arabın üzerine, Arabın da herhangi bir ırkın üzerine "rüçhaniyeti yoktur" olamaz da!…

İslam "ırkçılığı" kökten yasaklamıştır.

Bu zamanda ırkçılığa dayalı yaşam İslam ülkeleri arasında, özellikle Türkiye’de büyük bir fitne unsurunu oluşturmuştur…

Nerdeyse kırk yıldan beri PKK, PYD veyahut DHKP-C vs. gibi Avrupa’dan içimize ihraç edilmiş bu menfi unsurlar milleti ile devleti birbirine birer zıt kutup olarak göstermeye çalışmışlardır…

Nitekim, Türkçülük unsuru adına İttihat Terakki Cemiyetinin oluşturulmasıyla koskocaman bir Osmanlı İmparatorluğu yok edilmiştir.

Bakınız, bariz şekilde iki gün önce Sakarya’nın Hendek ilçesinde iki vatandaş Kürtçe konuştukları için baba ile oğula saldırılıyor, baba olay yerinde öldürülüyor, oğul ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılıyor.

Sebebi mucibesi Kürtçe konuştukları için…

 

“Ben sarhoştum, fazla alkol aldım” diye kendini savunan kara bir katil…

Ne yazık ki yeniden Anadolu’da yaşayan Kürt vatandaşlarla, Türk vatandaşları birbirine düşürme, karşı karşıya getirme fitnesi uyandırılmak isteniliyor..

Bundan değil midir ki; "İttihat Terakki Cemiyetinin" bünyesinde oluşan jön Türkler, Yahudilerin aldatmacaları altında Osmanlıyı yıkabildiler...

Keza menfi milliyetçilik illetiyle malul olan PKK terör örgütü de “Ben Kürtleri savunuyorum” adı altında yıllardan beri oluk oluk insanlarımızın kanını akıtıyor, aynı zamanda Kürtleri daha fazlasıyla öldürüyor.

Ki inandığımız ve bağlı bulunduğumuz yüce İslam dini şöyle diyor:

“El İslamiyetu cebbetil asabiyetel cahiliyeten”

“İslam dini cahiliye taassubuna dayalı mutlak bir ırkçılık illetini kökten kurutmuştur...”

Fermanı katisi ile (kat’i bir emirle) menfi milliyetçiliği yani Avrupa’nın unsuriyetperverliğini ortadan kaldırmıştır.

Nitekim Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri 1925’te Van’ın Erek Dağı’nda eli kolu bağlanarak yaya olarak Burdur’a götürülmesi işte bu da faşizan bir "ırkçılığın" temel alameti farikasıydı.

Çünkü, “sürgün hayatında iken onunla uğraşan ehli delalet ve faşizan anlayışa sahip sistemin temsilcileri “Sen Kürtsün” diye onu çok rahatsız ediyorlardı..

Ve aynı zamanda Kürtlükle şeyhliği bir araya getirip sözde ona suçlama getiriyorlardı.

 

Bediüzzaman Hazretleri Şualar isimli kitabında şöyle diyor:

“Eğer siz bana bunları isnat ediyorsanız iftira ediyorsunuz, ben şeyh değilim, ben ancak din alimiyim.

Eğer derseniz ‘sana Said-i Kürdi’ derler demek sende Kürtçülük unsuriyetperverliği vardır bu işimize gelmez, sen buralarda Kürtçe konuşamazsın..

 

Ben de derim ki; Ey efendiler eski Said ve yeni Said’in yazdıkları meydanda, herkes okuyabilir…

Şahit gösteriyorum ki ben İslam’ın ana ilkeleriyle yaşayan birisiyim.

İslamiyet, asabiyeti, cahiliyeyi kökten yasaklamıştır.. Ben de bu ırkçılık unsuruna inanmıyorum…

İster Kürt olsun, ister Türk olsun, ister Arap olsun.

Benim bildiğim kadarıyla menfi milliyet ve unsuriyetperverlik, Avrupa’nın bir nevi "Frenk" illeti olduğundan bir zehri katil nazarıyla bakmışım.

Yani öldürücü bir zehir görüntüsüyle ona bakmışım..

Ve Avrupa o Frenk illetini İslam içine atmış, ta ki toplumsal bir ayrılma ve bölünme meydana gelsin, parçalansın, yutmaya hazır bir lokma haline gelsin” diye… O frenk illetine karşı eskiden beri tedaviye çalıştığımı talebelerim ve benimle yaşayan dostlarım çok yakından beni tanırlar biliyorlar.

Madem böyledir; Ey efendiler beni dinleyin..

Her bir hadiseyi bahane tutup bu tür yanlışlarla bana sıkıntı vermeyin, sebep de olmayın…

Ben her şeyi İslam terazisi ile tartıyorum, hak eden neyse onu savunuyorum.

Bende ırkçılığa dayalı herhangi bir alameti farika yoktur.”

 

Bediüzzaman devamla şöyle diyor:

“Öyle inanıyorum ki Allah korusun.. Eğer bir gün Kur’an-ı Hakim bu zemin küresinin üzerinden kalkıp giderse, yani Kur’an yer küresini terk edip ortadan kalkarsa yerküresi divane olacak, aklını uçuracak ve serseri bir yıldız olarak büyük hızla dönüp başka bir yıldıza çarpabilir…”

 

O zaman kıyamet bunda kopar..

Bu millete lazım olan yer küremizde Kur’an-ı Hakim’in kıyamete dek hakimiyetinin muhafazası gerekir.

Irkçılığa dayalı her düşünce Frenk illetidir.

Yani batı tarafından İslam dünyasına ihraç edilmiş bir illettir.

 

İslam nurunu üfleyerek söndürmeye çalışan batı zihniyeti bu hususta epeyi mesafe de kat etmiştir.

Nitekim bugün eğer çeşitli terör örgütlerinin varlığı söz konusuysa bunun yüzde 90’nı ırkçılığa dayalıdır.

İster Kürt ırkçılığı olsun, ister Türk ırkçılığı olsun, İslamsız bir yaşam tarzıdır, ki bu da ümmetin bölünmesine, parçalanmasına yönelik bir tehlikedir.

 

Başta söylediğimiz gibi iki günden beri bahse konu edilmiş Sakarya’nın Hendek ilçesinde meydana gelen olay bir kara cinayettir…

Hiç yoktan ideolojisi belirsiz bir sarhoş Kürtçe konuşan baba ile oğlu gözünü kırpmadan vuruyor..

Ve “Siz Kürtsünüz sizi sevmiyoruz” diye vurabiliyor…

Katil ve söyledikleri, bu beyanımızın birer kanıtlayıcı delilidir.

 

En derin sevgi ve saygılarımla…


Bu Makale 19873 kere okunmuştur.

Yorumlar