"HÜRRİYETİMİZE VURULAN ZİNCİRLER KIRILDI!"…

Ayasofya'ya 86 yıl önce atılan "pranganın" zincirleri kırıldı.. Batının ve batılın nam-ı hesabına inşa edilen "tabular" tar-u mar edildi… 567 yıllık, İstanbul Fethi'nin sembolü, Fatih'in mirası, Osmanlı'nın "kılıç hakkı" Ayasofya Camii, "asli" misyonuna kavuştu…

***

1934'teki hükümetin Bakanlar Kurulu'nun aldığı Camii'nin "müzeye" dönüştürülme kararı Danıştay 10. Dairede açılan ve 4 yıldır süren dava, nihayet hak tecellisiyle" son buldu!… Danıştay Bakanlar Kurulu kararını "iptal" etti.. Ayasofya'nın camiye dönüşmesi önündeki; engelleri kaldırdı…

***

Ayasofya'ya verilen "özgürlük" kararındaki Fetih sembolü, artık Yargıya Güvenin "sembolü" olduğu gibi.. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, tüm uluslararası baskılara, içteki çatlak seslere rağmen "dik duruş" sergileyerek; Cami olarak ibadete açılması için, Ayasofya'nın "vakıf" kapsamından çıkarılıp Diyanet İşleri Başkanlığına verilmesi!..

***

Silsile misali; "hak, hukuk, adalet ve nizam" pek tabi ki, İslam diyarında, İslam'ın 567 yıl boyunca "mabedi" olan, Ayasofya'nın kazandığı "hürriyet" aslında; Türkiye, Yargı üzerine ve Hükümet üzerine oluşturulan "derin algıları da" bir çırpıda yok etti… Denir ya; hakikatler gün yüzüne çıktı..

***

YARGIYA GÜVEN!…

Birileri ne diyordu, Yargı için!.. Bugün, uzun yıllardır hep zikrediliyordu.. Yargı; "ideolojik" kampta.. "Militan" bir hukuk, işliyor.. Şunun, bunun, ötekinin, dışa bağımlı oluşumların "yargısı" deniliyordu… Ve yine, yargının en tepe kurumları; "demoklesin kılıcı" gibi başlarında sallanan "dünya ne der, ABD ne der, AB ne der" gibi, düşünceler de, yok edildi… Zamana, iktidara ve güçlüye göre "şerbet veren" bir yargı yok artık…

***

"Vakfedilen ibadethaneyi, amaca dışında kimse kullanamaz" ibaresi, Danıştay 10. Dairesinin "hukuk İlkesinin" yıkılmaz duvarı oldu.. Hukuk, siyasi, ideolojik ve bireysel menfaat yaklaşımlarına, hele ki, uluslararası hesaplaşmalara "kurban" edilemez, heba edilemez!… Yargı için, hukuk için, adaletin tecellisi için; Ayasofya "bağımsızlığın da" sembolü olarak, tarihe nakşedildi…

***

Ve tabi ki, AK Parti'nin.. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "dik duruşu" göz ardı edilemez.. Bir "iman meşalesini", İslam dünyasının kalbi olan Türkiye'den "yakmış" oldu?… Bir egemenliğin, bir inancın "özgürce" kendisini ifade edip, sembolleştirmesinin altına imza atmadır, Erdoğan'ın ortaya koyduğu irade!..

***

Ne diyor, "İkinci Fatih" Erdoğan.. "Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı neyse, başkenti neyse, ezanı neyse, dili neyse, sınırları neyse, 81 vilayeti neyse, Ayasofya'nın vakfiyesine uygun şekilde camiye dönüştürülmesi hakkı da odur. Bu konuda, görüş belirtmenin ötesindeki her türlü tavrı ve ifadeyi, bağımsızlığımızın ihlali olarak kabul ederiz. Şu anda hemen arkamda bakınız, dev bir vakfiyename vardır ve bu Fatih'in vakfiyenamesidir. Ve bu vakfiyename içerisinde ne varsa o bizim için asıldır."

***

Ayasofya, Türkiye'nin "bağımsızlığının, hürriyetinin, özgürlüğünün, egemenliğinin" sembolüdür.. İslam'ın, Müslümanların, 1453'te Fethin "kılıç hakkı" ve zaferin, sembolü ve bayrağıdır!.. Birileri, 86 yıl önce, birilerinin nam-ı hesabına, Lozan'ın gayri resmi istemiyle atılan "zincirlerin" tahakkümü altında, değerlerinden "uzak" tutulduysa da, "Hukukun ve Milli İrade'nin" hürriyetiyle; aslına döndü…

***

HUTBEYİ ERDOĞAN İRAD ETSİN?

Ülkemiz için, milletimiz ve devletimiz için hayırlı uğurlu olsun.. 24 Temmuz'da İlk Cuma Namazıyla, Ayasofya ibadete açılacak.. Ayasofya'nın İslam'ın mabedi ilan edildiği günde, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in duasına mazhar olan Fethin Fatihi "hutbe irad" edip, namaz kılmıştı.. Beklenti, Erdoğan'ın Cuma günü minbere çıkıp "hutbe" irad etmesi, cami cemaatine imamlık yapıp namaz kıldırması!….

***

Yeni bir sayfa açan Türkiye'nin bu "bayramında", mecliste olan olmayan tüm Siyasi Parti liderleri, 15 Temmuz ve Yenikapı ruhuyla "bir" olunup, Ayasofya'da aynı safta bulunmaları, kazanımları "güvenle" buluşturur..

***

Gelelim, İslam dünyası için "milat" olan tarihi "değişimi" gölge etmeye çalışan, zihin fukaralarına..

Birileri ne diyor?… Ekonomik kriz var.. İşsizlik artıyor.. Hükümet ciddi bir güven kaybı içerisinde. İthalatımız, ihracatımız yerlerde. Ulusal ve uluslararası arenada; dostumuz kalmadı?.. Suriye, Libya'daki savaş bizi mahvetti. Büyük bir yıkım ve çöküş var.. Hükümet; "bunları unutturmak" için, Ayasofya'yı camiye dönüştürdü…

***

YA ZİHİN FUKARALARI?…

E be yuh yani!… Ayasofya açıldı.. Şimdi; "ekonomimiz" düzeldi mi oluyor?.. Milli gelirimiz, 25-40 binlere mi çıkmış oldu?  İhracatımız zirve yapmış mı oluyor?.. Dolar karşısında, Türk lirası kur noktasında pik mi yapmış oldu?.. Dolar ve Euro TL'nin gerisine mi düştü?..  Ülkede işsizlik, tek rakamlı haneye mi, düştü… Sanayi ve Tarım alanında "rekorlara" imza atmış mı olduk?… Sormak lazım, Müze iken ne haldeydik?...

***

AK Partiye getirisi!… Kesin ve net ifade edebilirim ki; "bir oy" artışı getirmez!.. Yeni bir kitle oluşturmaz.. Ne genç nesilden, ne de önceki nesiller açısından.. Çünkü, Ayasofya'ya "gönül" vermişler, AK Parti mahallesindekilerdir.. Bir başka partinin sokağında, gezinenler değil.. Ama karar; "gururlandırma" adına, sevindirici ve moral vericidir!..

***

Ne "erken" seçime bir katkı!.. Ne de; 2023'e bir "su taşıma" olmaz!.. Bu karar, Türkiye'yi geçmişiyle, tarihiyle, kültürüyle, medeniyetiyle ve inancıyla olan "bağlarını" Ayasofya'nın sembolüyle "güçlendirip" barıştırır.. Bir asırlık zaman dilimi içerisindeki; "bağları" koparan, zincirlerden kurtulmanın özgürlüğüyle; "güçlü bağlar" oluşur..

***

Muhalefete ne kazandırır veya ne kaybettirir derseniz!?.. Ayasofya'ya "muhalif" olanlar açısından; "saflar" daha bir net görüntü kazanır.. En önemlisi de; "çifte yüze" sahip siyasilerin kendilerince oluşturdukları "balonun" sönmesine vesile olur..

***

TARİHÇİ VE ŞAİRLER

Şair, Osman Yüksel Serdengeçti..  50'li yıllarda Ayasofya için bir şiir yazmıştı.. Ki o şiir nedeniyle; "idam Cezası Talebiyle" yargılanmıştı… Ülkenin ve milletin nasıl karanlık bir yüz yıl yaşadıklarını, ortaya koyan örneklerden biri bu şiir ve yargılaması.. Öyle ya, Erdoğan da bir şiirle "cezaevine" konulmuştu.. "Muhtar olunmaz" deniliyordu.. Şimdi Cumhurbaşkanı.. Ve Ayasofya'yı "ibadete" açan, İkinci Fatih kimliğini alan isim…

Yani, Türkiye nerden nereye geldi?..

***

Ne diyordu merhum Serdengeçti!...

 “Hani nerede?.. Gönüllerden kubbelere, Kubbelerden gönüllere gürül gürül akan Kur’an sesleri?..

Kur’an sesleri dindirilmiş, Müslümanlar sindirilmiş!..

Allah-Muhammed-Hulafa-i raşidinin İsimleri kubbelerden yerlere indirilmiş!...”

***

Tarihin kara lekesi.. Çünkü, Müslümanlar sindirilmişti.. Haçlılar istediği şekilde at koşturuyordu?.. Sahada kazanılan masada iade edilmişti.. Büyük bir eziklik vardı; devşirmelerin piyonluğu karşısında…

***

Şükürler olsun ki, "o sindirme, o pısırıklık, o eziklik" artık yok.. Ne haçlılar ne de onların devşirmeleri; ülke ve millet adına "söz sahibi" değiller.. Çünkü, millet kendini yönetiyor ve söz sahibi!...

***

“Bu olacak Ayasofya, Bu muhakkak olacak... İkinci bir fetih, yine bir ba’sü ba’delmevt...

Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır, Ayasofya, belki yarından da yakın!...”

İşte bu mısralarında dile getirilen açılışı, Serdengeçti göremedi..

Ama aynı ruhla, onun bıraktığı meşaleyi taşıyanlar, “ikinci fetih”i yaşadılar..

Serdengeçti’nin dedikleri gerçekleşti..

“Tekbir ve tehlil sadaları boş kubbelerini yeniden dolduracak. İkinci bir fetih olacak, Ezanlar bu fethin ilanını, Ozanlar destanını yazacaklar...”

***

Bakınız İstanbul'un fethi ve Ayasofya'nın camiye çevrilmesi şiirinde neler söylüyor Nazım Hikmet...

***

İslam'ın beklediği en şerefli gündür bu; Rum Konstantiniye'si oldu Türk İstanbul'u!

Cihana karşı koyan bir ordunun sahibi,Türk'ün padişahı, bir gök yarılır gibi

girdi, "Eğrikapı"dan kır atının üstünde Fethetti İstanbul'u sekiz hafta üç günde!

O ne mutlu, mübarek bir kuluymuş Allah'ın...

"Belde-i Tayyibe"yi fetheden padişahın Hak yerine getirdi en büyük niyazını; Kıldı Ayasofya'da ikindi namazını."

***

Ya Şair ve Tarihçi Nihat Atsız.. Soruyorlar kendisine; "Dünyaya bir daha gelseniz ne olmak istersiniz?".. Verdiği cevap.. "Ayasofya'ya imam olmak isterim…"

***

EZAN'IN ASLINA DÖNÜŞÜ VE AYASOFYA!…

Ezanın aslına döndürülmesinden 70 yıl sonra olsa da Fatih'in emaneti Ayasofya'nın da cami olarak hizmete girmesi, gecikmiş bir yeniden silkiniştir.

Bu tablo, İslam coğrafyasının dört bir yanındaki sembol değerlerimize yapılan hoyratça saldırılara verilmiş en güzel cevaptır.

Türkiye, son dönemde attığı her adımla, artık zamanın ve mekanın nesnesi değil öznesi olduğunu göstermektedir..

***

Netice itibariyle… Türkiye tarihi bir gün, tarihi bir zafer kazanmış, özgüven ve heyecanıyla; Ayasofya'nın "Cami olarak ibadete" açılmasını bayram olarak görüyor, coşuyor.. Tıpkı, 15 Temmuz'daki "destansı" Milletin "demokrasiye sahip çıkma" zaferi gibi!.. Ki, bu zafer, iki gün sonra sene-i devriyesi olan 15 Temmuz'un arifesinde, yaşandı!…  İslam'dan, Müslümandan, Osmanlı'dan, tarihinden ve kültüründen "be haberdar" olanlar, yaşamamış olanlar bilmezler; Ayasofya'nın nasıl bir "kutsallığa" sahip olduğunu?. Ama öğrenecekler..

GÜNÜN SÖZÜ…

Tarihinden be haberdar olanın, kutsallığı olamaz?…