“ŞU BİZİM KASET VAR YA?!..”

Kemal Beyle önce bir kaset muhabbeti yapalım..

Evet ya.. Deyin hele, neyin kaseti, kimin kaseti bu..?

“-Hangisi olacak, bizim kasetimiz.. İşte o kaset..”

Yok ya, peki kasetin içeriğinde ne var?..

“-Yok bir şey.. Tamamen sahte, uydurma, montaj…?”

Öyle mi, siz izlediniz mi?.. Mevzu belden aşağı mı yukarı mı, neyin nesi?..

“-Amaaannnn inanmayın siz ya..

Kaset sahte..”

***

İyi de, ortada kaset yok..

Yayınlanmış da değil..

Peki siz sahte ve inanmayın dediğiniz, kaseti gördünüz mü, izlediniz mi?..

Bari evet ya da hayır deyin..

Ki, sizin cenahtan da söz eden oldu; “kaset var kaset” diye..

Ama hala, söylentilerin dışında, ortada bir kaset yok…

İktidarın kasetleri havada uçuşuyor..

Ama sizinkisi bir gizemlik, bir alengirli, bir algısal yönetim biçimi gibi..

***

Kaç gündür, konuşuluyor..

Sabah, akşam, gece yarısı, ekran ekran sütun sütun, varsa yoksa “kaset de kaset..”

Ama ortada hiçbir kaset yok..

Var olanlar, sizin mahalleden çıkan AK Partiye yönelik kasetler..

Onların da, hükmü “saman alevi” gibi..

Esiyor, gürlüyor ama beş dakika sonra, balon misali “fıssslıyor..”

***

Şurda seçime bir kaç gün kaldı..

Önümüzdeki hafta sonu, ahali sandığa gidecek..

Ama hala, “boş teneke gümbürtüsünün” ötesine geçilmiş değil..

Seçmen ağzından dökülecek vaatlere odaklanmış..

“Ben iktidara gelirsem..

Ben seçilirsem..

Ben Cumhurbaşkanı olursam, şunları, şunları, bunları yapacağım” demen gerekmez mi?

Ama demiyorsun..

Kendini “karpuz kabuğu” misali meselelerle boğduruyorsun…

Bi de ülkenin, idaresine en iddialı kişi iken..

***

Vallahi, akıl veren kim, bilmem!..

Lakin kılavuzu karga olanın hal-i pür melali vecize sözde saklı.

Tabi, “kaset mevzuunda” stratejik bir noktadan söz edebilirim..

O da şu..  Eğer ki “Kaset çıkarsa.. İster bel altı, ister bel üstü, her ne çirkinliği ve kirliliği barındırırsa barındırsın” sizin diyeceğiniz bellidir..

O da şu olacaktır;

“Biz demiştik, kaset çıkaracaklar” diye..

Çıkarmazlarsa da, “biz ifşa ettik, korktular, çıkaramadılar, engelledik” dersiniz..

***

Peki, hal-i hazırda olmayan kaset üzerinden yürüttüğünüz strateji aslında, “kendi ayağınıza kurşun sıkma” halidir..

Niye mi?..

 Çünkü akıllara gelen şu olur..

“Vay be.. Demek ki, bunların da aşneli, fişleni, akçeli, ispiyonlu, katakulli işler çeviriyor..

Yoksa bu kadar paniklerler miydi?..

Var var bir şeyler var..

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz misali..”

***

Hadisenin geldiği nokta; “gel de ayıkla pirincin taşını…”

Kemal Bey..

Benim size, naçizane son tavsiyem olsun…

Gündeminiz kaset olmasın..

Gündeminiz, “yapacaklarınıza dair vaatleriniz” olsun..

İlk çıkacağınız canlı yayın programında net konuşun..

“Ne olur ağzınıza kaset lafını almayın, gelen soruya da kendinizi boğdurmayın..

Ne kaseti arkadaş, varsa çıksın, yayınlasınlar, görelim..

Kimse şantaj yapmasın..”

Bunları, demenizi bekliyorum..

Ve hiç zaman geçirmeden, “savcılığa da suç duyurusunda bulunun.”

İnanın ki, daha çok prim alırsınız!…

***

HADEE YA…

Şimdi, Karadeniz’de çıkan “Doğalgaz” bizim becerikliliğimiz değil mi?..

Oradaki sondaj gemisi bizim değil mi?..

Kurulan tesisin alanı Türkiye toprağı değil mi?..

Hepsi, Rus lideri Putin’in Erdoğan’a kıyağı mı, yani?!..

Onu ve Türkiye’yi çok sevdiği için mi bahşetmiş?..

Hade ya….

Helal olsun ya..

***

Şimdi, şu TOGG denilen renkli araçlar, Türkiye’de üretilmiyor mu?..

Gemlik'te, bunun fabrikası, tesisi, bandı, yoktu yani?..

Bu araçların tümü, gemilerle, uçaklarla, karayoluyla İtalya’dan mı getiriliyor?..

Biz sadece, “TOGG damgasını vurup mu satıyoruz?.."

Tıpkı, “koyunlara, büyük baş hayvanlara vurulan damga” gibi..

Hade ya…

Helal olsun ya, nasıl da kandırıyorlar?!

***

Şimdi, şu insansız hava araçlarını ülke kıyılarında, okyanuslarda konuşlandırma, kalkıp, inmeleri için inşa edilen SİHA diye bir gemimiz yok mu?..

Uydurma mı, hayal mi, maketten ibaret mi yani?..

Bir keleş mermisiyle, alabora mı olur diyorsunuz?..

Teneke imiş?..

Hade ya…

Ne de kandırılmışız be?

***

Şimdi, böbürlendiğimiz, yere göğe sığdıramadığımız, İHA’lar ve SİHA’lar tamamen, oyuncaktan ibaret, birer naylondan mı ibaret?..

Hiç bir hükümleri yok mu?..

Suriye’de, Irak’ta, Karabağ’da, Ukrayna’da kullanılan”İHA ve SİHA’lar” bizim değil miydi yani?…

Hade ya…

Vallahi bravo bizi de nasıl uyutmuşlar?!

***

Şimdi, Tank, Palet fabrikası da mı, hayal ürünüydü..

Orada tank üretimi diye bir şey yok mu?..

Tank bahane, şahane olan o devasa arazilerin, Katarlılara peşkeş çekilmesi imiş..

Onlar orada, konut yapacaklar, kendilerine kurtarılmış alan ilan edeceklermiş..

Yani, Türkiye peşkeş çekilmiş..

Hade ya…

Vay da vay arkadaş; "malı alan götürmüş?"

***

Şimdi, bizim Akdeniz’de hiç mi hakkımız yok?..

Mavi Vatan gibi, bir coğrafik alan hakkımız olmadığı için, bizim buralarda gemilerimizi konuşlandırmamız, boşuna mı?!

Libya’da ya da Suriye’de, Lübnan'da, Yemen'de, Katar'da, Azerbaycan'da, hiç bir işimiz olmadığı için, askerlerimizi boşuna mı gönderiyoruz…

Hade ya…

Haksız değiller, elin toprağında ne işimiz var?!

 

***

Şimdi, bizim hiç ama hiç düşmanız yok mu?!..

Boşuna, “yerli ve milli” deyip, savunma sanayisine odaklanarak, milyar dolarları havaya harcıyoruz..

F-35’leri ABD verse de, artık hangara çekeceğiz, ne gerek var?.

Evet ya, bizim başka düşmana ihtiyacımız yok ki, içtekiler yeter de artar?!..

***

Eee, ne oldu “hade ya” demeniz?.. Vallahi sizi bilmem, ama adamlar fena bizimle kafayı bulmuşlar da, haberimiz yok!?.

***

SİZİ BİLİYORUZ?.

Bir Diyarbekirli olarak..

Bir Süleyman Nazif mahalleli olarak..

Bir Kürt olarak..

Şehir “milliyetçiliği” damarından zerre-i miskal taviz vermeyen..

“Şehir çocuğu olsun, ne olusa olsun” diyen biri olarak…

Şunu net, ifade etmek isterim ki..

Diyarbekir insanı hiç bir şekilde, “asalak siyasetin ve siyasetçilerin” peşinde gitmeyecektir..

İnkarı da, asimilasyonu da, ırkı da, dili de, kimliği de yasaklayan anlayışın veya yasakların üzerinde oy devşirenlerin peşinde olmayacak..

***

Ve de, şartlar ne olursa olsun kendini “yemlik” yapmayacaktır!

Yapmamalıdır da…

Ne ona, ne buna, ne şuna!..

İradesini, “çantada keklik” diyerek, biat edici konuma da getirmeyecektir..

Hür iradeyle, tercih etmelidir?..

***

En önemlisi de, aklından hiçbir şekilde şu vecize sözü çıkarmayacaktır..

Çıkarmamalıdır da..

“Alavere, dalavere Kürt Memet nöbete…”

Kimsecikler, aldanmasın!..

30’ları da, 40’ları da, 50’leri de, 70 ve 80’leri de, 90’ları da, 2000 leri de, unutmamalıdır…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kapital odaklı liderlerin vaatlerinde ahaliye seçim öncesi avans yok mu?!..