Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

AK PARTİ KONGRESİNE DAİR!

Parti'nin "A takımına" ilişkin yapılanma…

Ve MKYK'da yer alan isimlerin "tarihsel" seçiciliği..

En önemlisi de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın verdiği mesajlar..

Şekil itibariyle; "üç eksende" vücut buldu diyebilirim…

***

BİR.. En temel vurgu; "Yeni, ter-ü taze sivil bir Anayasanın çıkarılmasıdır?…

Kaçınılmaz bir sürecin başladığı ve somuta ermesi gerektiği yönündeki "kararlı" vurgu ümit verici..

Toplumsal bir mutabakatın temini şart..

Yoksa, yaşanan ve yaşatılan hal-i durumun "körüklenmesi" daha bir vahamete doğru yol alır?

***

İKİ… Vahim bir noktaya gelen toplumsal çürümüşlüğün işgali altına giren "Aile, Eğitim ve Kültür'ün" tarihsel özgürlüğüne kavuşmasının, öncelemesi yönündeki taahhüt..

Yani, milli ve yerli bir uyanışın sağlanması…

Malum, yaşamın her alanı, "sektörel bir mafya" oluşturmuş…

Değerlerin hızla erime gösterdiği toplumların, akıbeti hep meçhul olmuştur..

***

ÜÇ.. Güvenin, istikrarın, barışın, milli egemenliğin temel taşı olan; "Adalet ve Ekonomide" güçlü, çağdaş, modern, küresel yapıya dönüşmesine ilişkin reformlar!

Hiç kuşkusuz ki, mevcut halimiz hiç de "adil ve ekonomik" değil..

Kendisine göre, "adalet" temin eden bir yargısal sistemin girdabı içerisinde, oluşan güvensizlik "maddiyatı da" değersizleştirdi..

Toplumun "omurgasını" teşkil eden, Adalet ve Ekonominin "at başı" misali, "güvence" ister…

***

Dün de, Diyarbakır'ın Alattin Parlak ve Abdurrahman Kurt'la temsil edilmesi!..

Ve MKYK'nin, bir bütünlükle ortaya çıkan haritası; "dengelerin ve dönemlerin" hassasiyeti içeriyor..

Yani, eski ile yeninin harmanı…

Siyasi, sosyal, kültürel "değişim ve değişikliğin" kendisini gösterdiği, geniş ve uzlaşı tabanı, kaynaşmada "mana" tahkim eden, Erdoğan'ın "sırtımı dayayabilirim" diyebileceği; bir sağlamcılık!…

***

Parti yönetimi tamam!..

Şimdi, aynı stratejinin, "icraat" dönüştürülmesi babında "Kabine" değişikliğine yansıtılması..

Kulislerde, birçok isim "değişikliğinden" söz ediliyor..

Ki Çiller'in ismi dahi zikrediliyor..

Rota bu minvalde seyrederse!..

Ak Parti, 2023'ten sonrasını dahi; "şimdiden" garantilemiş olur…

Bu arada "Cumhur İttifakına" dair Erdoğan'ın kongredeki sözleri de şunu söyletiyor, "tek çatı…"

***

ALTAN'I DİNLERKEN…

Önceki gün müdavim bir okurum..

Ki dost dediğim biri…

Sordu, Altan Tan'ı dinledin mi?..

"Hayır" dedim..

"İzlesen" iyi olur..

Malum ya, HDP'ye "alternatif parti" kurma adına uğraş veren isimlerden biri olarak adı geçiyor ya!…

Uyarısı üzerine "programı" izledim..

Ne yazık ki katılımcılar ki kimi zaman Tan da dahil..

"Kısır, verimsiz, kesiciydi.."

Denir ya; "boş lafların" üretildiği, "kahve sohbeti" misali ortam oluşması, anlamsızlaştırdı mevzuları..

"Kimin ne söylediği" anlaşılmadığı gibi, meramlar da atıl kaldı..

Nitekim Tan'ın "Kürt Siyasal" harekâtıyla alakalı" fikirleri de bu minvalde güme gitti…

***

Yoksa, Tan'ın "satır arası" hayli geniş ve üzerinde durulması gereken, "demokratik siyasete" vurgusu, bugünün konjonktüre göre çok konuşulurdu..

Hele ki, HDP hakkında "açılan kapatma" davası ve milletvekili dokunulmazlıkları gündemde iken? 

Beri yanda, kendisinin de yargılandığı Kobani davasının; "tartışıldığı" bir evrede..

Uzun bir dönem, HDP'de siyaset yapmış birinin; "özeleştirisi" medyada hayli kapsamlı yer alırdı?..

Ama almadı!..

Aslında, Tan'ın söyledikleri "yeni keşfedilmiş" ve bugüne kadar söylenmemiş, sözler değil..

Yıllar yılıdır, "demokratik siyaset" noktasında, söylenip, çiziliyor, yazılıyor…

Şöyle ki;

Demokratik Siyasetin "hayat bulabilmesi" için, olmazda olmaz olan, temel ilke ve kriterlerdir…

O da şudur..

Meşru, zeminde kurulmuş!..

Yasaların dibacesinde, "tüzük" sahibi bir siyasi parti..

Her halükarda, koşullar ne olursa olsun…

Siyasetinde, şiddeti, silahı, terörü, kan ve gözyaşını barındıramaz…

Yan yana yol yürüyemez, birbirini beslemez!…

Ve, kendisine "siyasi malzeme" olarak kullanamaz…

***

Pek tabi ki; "silah ve siyaset" arasında mesafe koymayıp..

Yine "yasadışı" yapı ve oluşumlara karşı çıkma gibi cesaret icra etmiyorsa..

Kurumsal kimliğini "silahlı yapının" vesayetine teslim etmişse..

O parti hiç bir şekilde, "Demokratik Siyaseti" benimseyen ve uygulayan olarak, kendini pazarlayamaz..

Ki inanan da olmaz…

Tan işte bu noktada, HDP'yi bir yere oturtmasına ilişkin, sözleri önemliydi.

Bu söyleme kim, nasıl bir "bakış" koyar bilmem..

Ama "Demokratik Siyasetin" ilkelerine inanan, her kim ise, "doğru söze ne denir" der?..

Ancak, kendi mahallesi dahil, Kandil ve PKK'yı rahatsız etmiştir; o geceki beyanı…

***

Hep ifade ettik.. Ki artık klişeleşen, bir söz ve anlam teşkil eder hale geldi..

"Silahlar sussun, siyaset konuşsun?.?

Bunun için de, siyasetin özgür, hür ve demokratik kulvarda yürümesi için, "silah ve terörle" arasına mesafe koymalıdır..

Ki; "konuşup, tartışılabilesin?"…

Bu akıl, Kürt siyasal hareketinde "kimlik" sahibi olmadığı sürece, her şey havanda su dövmenin ötesine gitmez!..

Tıpkı, Altan'ın katıldığı programdaki "kısır tartışmanın", mevzuları atıla düşürmesi gibi!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez.

 


Bu Makale 1256 kere okunmuştur.