ALGI OPERASYONU!...

Ne yazık ki; "karalayan" çok!..

Bugün değil, asırlardır yaşanan ve yaşatılan; bir fitne engiz durum bu!…

Aha hafta sonu, yaşadıklarımız…

"Algı üretme" operasyonu!..

Denir ya, "sinir ucuna" dokunmak..

İşte böylesi bir; "gerilim" üretici hadiseyle "kardeşliğimize operasyon" çekilmek istenildi!…

Doğrusu mevzu ilk bana intikal edince; bir hayli irkilmedim değil!..?

İrkildim..

Tepki gösterdim..

Hayrola çektim…

80'lere, 90'lara mı döndük diye!..

Öyle ya, bu tarihler, 28 Şubat'ın "yıkıcılığı" toplumda, hele ki bölge insanında ne kadar; "travma" yaşattığını bilenlerdenim…

Bu zihniyet; "hortluyor mu" dedim…

Ki buna dair bir dalgalanma da kendini hissettirdiğinden; "tedirgin" olmamak elde değil…

***

Neyse!.. Mevzuya gelirsek…

Denildi ki, Sati köyünde taziye kurulmuş..

Köy'ün imamı da, taziyede "Kürtçe Mevlit" okuyormuş.. Jandarma da haber alınca, baskın düzenlemiş..

Alel acele, müdahale etmiş..

 "Ya Türkçe, ya da Arapça okuyacaksınız" diye uyarıda bulunmuş!…

İşte bu iddia.. Ve sonrasındaki gelişmeler..

Gün boyu, dağdan yuvarlanan kar kutlesi misali, her şeyi önüne katarak büyüdükçe büyüdü!…

Hele ki, sosyal medyanın "o canavar ruhlu" kolu devreye girince; denir ya "iş çığırından çıktı?"…

Biz de peşine düştük..

Doğru mu, değil mi?..

Hadise nasıl olmuş?..

Habercilik refleksiyle "olayın trafiğine" girdik..

Tabi; mevzuyu duyup, "teyit için" arayan siyasilerimiz de yoğunlaşınca, her yönüyle iş olağanlaştı!?…

Haber, iddialar ve yorumlar; "ringe" dönüştü.

Kim kime vurursa!...

***

Sur Kaymakamı Abdullah Çiftçi'yi de yakından takip eden biri olarak!…

Onun idaresinde, himayesindeki bir birimde; "böylesi bir müdahale ve olay yaşanmaması gerekir" diye içimden geçirirken, sorgulamasını yaparken bilgi notu bana ulaştırıldı…

Bilgi notuna göre, mevzu "kulliyen" yalanmış!...

Nitekim, haber merkezindeki arkadaşlar da "sahada yaptıkları" görüşme, muhtar, imam ve taziye sahipleri dahil!..

Hiçbir şekilde böylesi bir müdahale ve hadise yaşanmamış!..

Yani, "olay tamamen kurgulanmış" gazetecilerin deyimiyle "asparagas.." 

Kaymakamlığın bilgi notundan…

"Zira taziye evinin açık olmadığı, taziye kurulmadığı, mevlit okutulmadığı da bütün şahitlerin şahitliğiyle sabittir…"

Habere ek yayımlanan, "fotoğraf ve resimdeki jandarmaların da Sur İlçesine ve Jandarmasına" ait olmadığı ifade ediliyor..

***

Kısacası, haftasonu meşguliyet içeren biraz da zihin ve duygu "krizi ve tepkisini" ortaya koyduran haber…

"Kardeşliğimizi karalamak" üzere, kim kimlerin nam-ı hesabına, neyi nasıl kurcaladığını da bir kez daha bize hatırlattı…

Hafızaları tazeledi..

Kelli felli, vekiller bile "sorgusuz sualsiz" işin "uzaylıları" oldular…

Hasılı, her ne kadar, bu iddianın sahipleri "taziye bir ay önceki taziye ve müdahale o günkü müdahele" gibi bir ağız değişikliğine gittiyse de niyet halis değil…

Çünkü mesele Ne Kürtçe Mevlit, Ne Kürtçe dil, Ne de Kürtler değil…

Mesele hepsi üzerinde; "ateş körüklemek?"…

***

İNCE'NİN HAKKIDIR?..

Şu nüansı da unutmamalıyız!…

Erdoğan, Muharrem İnce'nin "parti kuracağım" çıkışıyla alakalı, yaptığı yorum önemli!..

Ne diyor Erdoğan; "parti kurması en doğal hakkıdır?"…

***

AK Parti'den ayrılanların, "parti kurmalarıyla" alakalı, Erdoğan'ın "sert ifadesinin", İnce için "haktır" konumuna gelmesi, doğrusu çok yönlü bir mülahazaya açıktır…

Neyse!…

İnce'nin, CHP'yle ilişkilerinin "incelmesi…"

Kopup yeni bir oluşuma dönmesi; elbette ki AK Parti'ye, "Cumhur ittifakına", katkı sağlar!?.. 

Değme keyfime olur!…

***

İNCE'NİN İNCE İNCE YOLCULUĞU!..

Görünen o ki, Muharrem İnce'nin "yola" çıkışı!…

 CHP'de "buldozer" gibi; "bir yol alışı" ortaya koyuyor..

Korku, endişe ve panik var…

Halk deyimidir; "korkunun ecele faydası yok..!"

İnce'yi "ince ince" büyüten, geliştiren, palazlandıran!..

Ve tabi ki, bugün de "asileştiren?"..

Parti içinde, "bloklaştıran..!"

Yani her iki yönüyle; suçlu ve sorumlu bizatihi bay Kemal'dir…

O'nun için de!..

"Kendi düşen ağlamaz" diyerek, Kemal Kılıçdaroğlu, "aynaya" bakmalı..

Ha bir de, İnce'nin hal-i durumunu, İktidarın "senaryosu, planı ve kurgusu" diye, üretilen algı da; "kabahate" libastan öte değildir…

***

Buarada!.. "Sol Kemalistler de" kazan kaldırdı deniliyor..

Özellikle, "Baykalcılar?"..

Kulis bilgisi..

Önder Sav.. Onur Öymen.. Bülent Baratallı..

Ve daha eskilerden; "CHP ile olan bağları" denilene göre "pamuk ipliğinden daha ince bir halde?"..

Koptu kopacak?..

Öztürk Yılmaz'ın ayrılışı ve parti kuruluşu da; konuşmuyoruz!…

 Fikri Sağlar, Selin Sayet Böke!..

Her ne kadar "yerlerinde" sakin bir incelik hakimse de; "dürdüklemeyle" çığlığı atar hallerinin olduğunu da, Bay Kemal görmeli..

***

Kurultay'ın tek adamı, "seçildim" deyip, CHP'nin liderliği bir dönem daha garantili, fikriyatıyla "her şey bitti" sanıyorsa!..

Söylenecek söz, siyaseten büyük bir gaflet ve delalettir!….

***

HEDEF DAMAT DEĞİL?..

Hiç ama hiç lafı, eveleyip-gevelemeye gerek yok!..

Dolar, altın "döviz kuru" üzerinden, Berat Albayrak'a yüklenmek..

Eleştiri "oklarını" yöneltmek!…

Eyvah, eyvah deyip; "battık, bittik, ülke elden gitti?…"

Ekonomi çöktü..

İflas bayrağı çekiyoruz!..

Enflasyon…

Pandemi üzerinden "işsizlik" çığlığını yapmak..

"Damat gitmelidir" sloganı atmak!...

***

Tüm bunlar, Albayrak'ı hedef tahtasına oturtuyorsa da, özünde o değil..

Şahsında, asıl hedef Erdoğan'dır..

Anayasal reformlardır..

Mevcut sistemin; "tu kaka" edilerek, tıkatılmasıdır…

Yoksa, ne dünya, ne ekonomi ve ne de Türkiye "neo-liberal" politikalarla yönetilmiyor!..

Tersine, yönetimsel sistemler artık; "strataejik planlar üzerine dizayn edilen ekonomiyle" yol alıyor…

***

 GÜNÜN SÖZÜ

Halis olmayan niyetin sonu, meçhuliyettir…