ANAYASAYA AYKIRI AMA "EVET" DİYECEĞİZ!

Hatırlarsak…

"Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür!"

İşte bu vecize sözün kapsamında  "dokunulmazlıkların" kaldırılmasına dair "yasa değişikliği" oylamasını ve sürecini kısmi de olsa hatırlatmak istiyorum..

Hafıza tazelensin..

Malum "unutkanlık", insanlık halidir!

***

16 Mart 2016.

"Terörün" azdığı, "şiddetin" kol gezdiği..

İçte ve dışta "enva-i" kumpas faaliyetlerinin bini bir para misali icra edilirken..

Siyasiler "kamplaşmış", tertiplerin göbeğinde "yer" alıyor…

***

Yani "olağanüstü" bir evre!

Peki, siyasi parti liderleri "yaşananlara" ne diyordu?

CHP'si, HDP'si, Ak Parti ve MHP'si dahi "birbirlerine" siyasi salvolarla "hadi dokunulmazlıklar kaldırılsın" narası atıyordu..

***

Ne diyordu, CHP Lideri Kılıçdaroğlu?

"Bir bedel ödenecekse, önce biz siyasilerin ödemesi gerekir.."

Hatta şunu da söylemişti Bay Kemal… "teklif Anayasa'ya aykırı ama evet diyeceğiz?"

Ki HDP de benzer nara atıp; "Kürsü dokunulmazlığının dışında, tüm dokunulmazlıklar kaldırılsın" diyordu…

***

AK Parti "canıma minnet" dedi.

Nitekim o gün Başbakan Ahmet Davutoğlu idi..

"Buyurun getirelim, dokunulmazlıklar kaldırılsın?"

MHP de "denir ya" dünden razıydı "hele bir dokunulmazlıklar kaldırılsın, görürsünüz" misali…

Ve Meclis'te "oylama" yapıldı…

***

O gün "gizli" oylama olmasına rağmen..

AK Parti'nin bazı vekilleri "açık oy" kullandı..

Ki HDP ve CHP'de "oylama" açısından "grup kararı" almadı, "vekillerin" inisiyatifine bırakıldı, "tercih" sizin…

***

Partilerin tüm bu "triplerinin" gölgesinde gerçekleşen "oylamadan" çıkan sonuç ne oldu.

531 Milletvekili oy kullandı.

373 Milletvekili "evet" oyu verdi ki bu oylamayla "referanduma" gerek kalmadı…

***

373 "Evet'" e karşı kaç ret çıktı..

Çıkan oy oranı 138..

8 Çekimser..

9 Boş..

3 de geçersiz..

***

O gün ne konuşuluyordu; "çıkan oy" oranına dair.. AK Parti’nin 317 Milletvekili bulunuyordu.. Meclis Başkanı İsmail Kahraman idi.. Yani oy hakkı kalktığı için, 316.. 40 da MHP Milletvekili bulunuyordu..

***

İki Partinin oy toplamı, 356'ya tekabül ediyordu..

Yani 17 "evet" oyu kimden gelmişti?

İşte bu oylar üzerinde hayli tartışmalar oldu.. 

Bu oylar HDP'den değil, CHP'den mi?

Ya da CHP'den değil, HDP'den mi diye?

***

Oylama günü HDP'den 6 milletvekili de yoktu!

Faysal Sarıyıldız ile Tuba Öztürk ülke dışındaydı..

Leyla Zana, Aycan İrmez, Ali Atakan ve Nihat Akdoğan "Meclise" gelmeyenlerdi?

***

Hüküm ne diyor?

Vekil yargılandığı davada "mahkûm" olursa dosyası Yargıtay'a gönderilecek ve onama kararı çıkarsa dava da kesinleşmiş olacak…

***

Bir de "Anayasa Mahkemesine" yargılandığı davayla alakalı "bireysel başvuru" hakkı var?

O da kullanıldığında; "sonuca göre hüküm" yerine gelir..

Ki o yasal değişiklikten sonra, Meclis'te ne kadar "fezleke vardıysa hepsi" işleme alındı.

Büyük kesimi de takipsizliklerle sonuçlandı.

En çok fezleke de HDP'nin idi…

***

İşte önceki gün "üç vekilin" vekilliğinin düşürülmesine gelinen aşama böylesi bir süreçle alındı!

***

Hafızayı tazeledikten sonra!.?

Üç vekil, dün itibariyle "cezalarını çekmek" üzere cezaevine gönderildi… Sırada kimler var göreceğiz?

Ama bu iş; öyle görünüyor ki "çok konuşulup-tartışılacak.."

***

Diyeceğim şu; "bir meclis kendi üyelerini, seçilmişini" güle-oynaya "cezaevine" gönderiyorsa; "dönüp" gelinen aşama "iyi okunup, irdelenmelidir?"

Ve şu soruya yanıt bulunmalı; "nasıl bir hal bu" diye.

***

"Demokrasi" diyoruz ya "bu kulvarda" seçilmişler, "seçilmişi" hapse atmak değildir işi…

Ki suçu varsa, işlediği suç nevisine göre verilmiş bir ceza söz konusuyla; "elbette ki" cezasını çekmelidir…

Ama "dönemi" beklenilmeli…

***

Gelelim; son 48 saat içerisinde "üç vekile" dair özellikle muhalefet kanadının ortaya koyduğu siyasi tavra bir bakalım!

Kim ne dedi, ya da kim hangi meşrebe göre şerbet döküp içti?

Mesela CHP ya da İyi Parti..

***

Nitekim ortaya çıktı, "HDP'liler" her zaman olduğu gibi, güvendiği CHP'nin "dağlarına kar yağdı.."

Bay Kemal,  Berberoğlu'nu "diline" aldı ama HDP'li milletvekillerinin ne isminden ne partisinden "tek bir cümle" etmedi?

***

HDP'li eski Vekil Sibel Yiğitalp "kar yağan" dağlarına cevabı nasıl oldu derseniz?

"Ucuz demokrasicilik oyunu ile insanların aklıyla dalga geçmeyin -mecliste darbe var" ve darbenin bizzat ortağısınız?"

***

İyi Parti ise "dünden" razı moduyla Berberoğlu'na "o terörist olamaz" diye baktı?

Akşener değil miydi, HDP "PKK'nın uzantısıdır" diyen?

HDP'nin CHP ve İyi Partiden seçimlerdeki "ittifakın" vefasını beklemesi, "Celladına âşık" misaline benzer!

***

Velhasıl!

"Pandemi'den" geçilen normalleşme sürecinde "siyasetteki" bu ilk dalgalanma bakalım önümüzdeki günlerde, "özellikle" safların belirlenip ya da "sıklaştırılması" açısından nasıl bir fırtınaya dönecek?

***

KABİNE POLEMİĞİ!

Değişiklik…

Öyle de, böyle de, bugün mü, yarın mı, öteki gün mü?

Her hâlükârda görünen o ki "kabinede" değişiklik olacak…

Ancak benim "anlamadığım" durum, Erdoğan İstanbul'da "iken" değil de Ankara'ya intikalini, "bu minvalde" değerlendirip, yorumlayanların varlığı…

Sanki İstanbul'da bu "değişiklik yapılamıyor da, Ankara'da ancak olabilir?"

***

Hele ki önceki gün "sosyal medyada" yayınlanan kabine değişikliğine ilişkin "korsan liste.?!" Listeyi görüp "tebrik" kuyruğuna girenler. Çiçek siparişi verenler, Ankara'ya gitmek için "yola" koyulanlar..

Peki, o listenin bir hakikati var mı; ne gezer?

İş loto-toto misali…

***

SİYASETİN İKİ KURALI?

Evet, şu iki kuralı ve hakikati "siyasetçi" siyasi tarihinde kulağına küpe etmeli.

Ve hep düşünmeli; kendisine dönülüp, "söylenmemesi" gereken bu iki hakikati…

***

Birincisi… "İlahi Adalet.."

İkincisi "Etme bulma dünyası?"…

Benden de bir ekleme; "vefa borcu?"

***

Ne yazık ki bu iki hakikat ve vefa borcu "siyasetin" hal-i hazırda özellikle sıkça "vurgulana, vurgulana" dile getirdiği günleri ve anları yaşayıp, görüyoruz…

***

Kimi "ittifaklar" bileşenler seyrinde söylüyor, kimi de aynı mahallede ama farklı sokaklara dalıp giderken söylüyor?

***

Eee "ilahı Adalet" bu?

Eee "etme bulma dünyası.."

Eee; nerde vefa borcu?

***

GÜNÜN SÖZÜ?

Siyasette kimse zembille inmedi, mutlaka biri elinden tuttu, işte o eli unutma?