BÜYÜKŞEHİR'DE NELER OLUYOR?!…

Neler olmuyor ki?.. Al birini vur ötekine misali; "enva-i" maddi ve manevi yönde olumsuzluklar zinciri yaşanmıyor değil artık Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin koridorlarında!.. Ki, "neler oluyor" sorusu ve yazı konusu olması nedeniyle, bu başlığı kaç kezdir kullandığımı ben bile hatırlayamaz oldum!.. Çok kullandık.. Ama kime dersen gerçeğiyle; "hep hadiseler tekerrür etti?"…

***

"İhale yolsuzluğu mu?".. İş takibi mi?.. Adam kayırmaca mı?. Çok maaşlı, "projelerin" tertibi mi?.. "Özel Kalem" odaklı, şahsına münhasır kadro temini mi?!.. Daire başkanlarının "rant" çekişmesiyle; yumruklaşmalar mı?!.. İthal bürokrat mı, transfer müdürler mi?!... Sen-ben çekişmesi mi?!.. Yerli, yabancı "hizipleşmesi mi?"...

***

Kaldırım mı, yol mu, kanalizasyon mu?!.. Hatta, Otogar dahil, taşınır mı, taşınmaz mı?!.. Peşkeş olur mu, yoksa rant sağlanır mı?.. Yap, boz, yap, yine boz!.. Klişeleşen, yerel yönetimlerdeki; "rant devşirmelerin havada uçuşması mı?".. Ve tabi ki, imar kaydırmaları mı!.. Alımlarda, satımlarda, belediyelere ait gayrimenkullerin "beş kuruşa" satılmasına ilişkin kurgulu haller mi?!!..

***

Denir ya; say say bitmez!!.. Diyarbakır ahalisinin "ağzında" sakız misali çiğnenen, mevzu ve iddialar bunlar.. Tabi, tüm bunların üreme gösterdiği Diyarbakır'daki belediyelerde, "hizmetten çok" bu minvaldeki faaliyetler, salt bu döneme özgü yaşanan değil!.. Gerek, HDP'li Belediye Başkanları döneminde olsun, gerekse "kayyımlar" dönemi olsun; "beterin beteri" misali hep cereyan etmiştir..

***

Şehrin ilk kayyımı Cumali Atilla'dan günümüze kadar; "kayyımlar" üzerine yaşananlar "gelen gideni aratır" sorusunu askıya aldığını insan söylemek zorunda kalıyor!.. Çünkü, Atilla döneminde Büyükşehir'de yaşanan ve yaşatılan, "yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, kayırma, ihaleye fesat karıştırma, rant çekişmesi" yasadışı faaliyetlerin sicil defterine baktığımızda; "hayli kabarık" olduğunu görmemek mümkün değil!…

***

Diyarbakır Adliyesindeki "soruşturma" dosyalarına yansıyanları ve halen devam eden yargılamaların içeriğini son, 6 yıllık dönemi bir bütün olarak ele alırsak yüzlerce kitap yazılabilir serüvenlere sahip!!.. Nitekim, tüm bu olumsuzlukların "kayyımlar" cephesinde, "bunca ödeneklerin, akıtılan bunca milyarlarca lira bütçelerin" zerre-i miskal manevi yönde dönüşünün olmayışının da temel göstergesi!…

***

Çünkü, tüm bu olumsuzlukların yansıra "hizmet yapılmıyor" değil!.. Kent, son 6 yılda gördüğü hizmetler, yürütülen projeler hiç bir dönemde yapılmadı!.. Diyebiliriz ki, Cumhuriyet tarihinden buyana, yapılmayanlar yapıldı..  Ancak, "insanlara manevi yönde" dokunuş olmadığı için, "rant çarkının" sürekli gündem olması; "hizmetleri" anlamsız ve önemsiz bıraktırdı!…

***

Şöyle ki!.. İlk kayyım Cumali Atilla.. Hal-i hazırda, sokakta bulunan 7'den 70'ine vatandaşa sorduğunuzda, "o dönemden hatırladığınız nedir" diye derseniz… Milyarlarca liralık akan devlet bütçesinden daha çok, size vereceği cevap tek cümlelik.. "Makam odasının bitişiğindeki istirahat odasının lüks döşenmişliği ve tonlarca alınan kadayıf…"

***

Peki, ondan sonraki kayyım!.. Diyarbakır'daki üst düzey bürokratları "tokatlayan" Zerya Kuyumculuğun ortaya çıkan, 300 milyon lira civarındaki "dolandırıcılık" davası!.. Ve; bu kuyumcuda çekilen iki kare resmin sürekli gündemin ön sırasında manşet olması.. Ki dahası da var.. Onlar da Sayıştay ve Adliye dosyalarında...

***

Ve bugüne geldiğimizde; "enva-i türlüsü" dünden kalıntıların eklemesiyle birlikte ne derseniz var… Ki son yaşanan olay; "bir kurum" bu kadar mı, politize olmuşluğun, gayri ahlaki iş ve işlemlerin arenasına dönebilir, dedirten hadisenin yaşanır hale gelmesi de "yazıklar olsun" dedirtiyor!.. Ama diyeceksiniz ki; "ilk günün kalıntısı?…" Aynen de öyle!..

***

Her ne kadar; "ithal bürokrat" ve "özel kalem", "çoklu maaş" ve "rant, adam kayırmaya" yönelik iç hesaplaşma, "ihaleye fesat karıştırma, ihalelerle ilgili suç duyuruları" alımlarda, satımlarda, imar ve arazi takaslarında; "vücut" bulucu, haller yaygın yaşandıysa da!… Hafızalarda silinmeyecek en büyük hadise, geçtiğimiz hafta patlak verdi!..

***

Diyarbakır kamuoyu kadar, Türkiye'nin gündemine bomba gibi düştü.. "Şantaj, tehdit, seks.." Yani rezilliğin bini bir para misali; vücut bulan bir vakıa.. Ki görünen o ki, "kapsamlı ve çok kişiyi" bağrında tutan iğrençlikler zincirine sahip bir hadise bu!.. Kimler kimlere nasıl kumpaslar kurmuş.. Ve kimlerin, ne tür zafiyetleri varmış?..

***

Bakar mısınız mevzuya!… Ercan Bircan.. Nam-ı diğer Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı.. Zat-ı, ilk kayyım Cumali Atilla döneminden, tanır biliriz?.. Ki o döneme ilişkin "akçeli işlerle" alakalı, hayli organizasyonlu "sicil bozukluğu" var?!.. Özellikle, "halk otobüsleri" havuzundan, tırtıklanan milyonlar!.. Ki müfettişlerce tespit edildi, dosya yargıda.. Akıbeti hal-i hazırda nedir bilemiyorum ama görünen o ki, "bu mevzu" diğer meselelerde "devede kulak bile değil.."

***

Ki, Bircan Atilla'dan sonrası kayyım tarafından "işten el çektirildi?".. Göreve getirilmedi, uzak tutuldu.. Ne hikmetse, mevcut kayyım Vali Münir Karaloğlu döneminde; yeniden görevinin başına getirildi!… Mahkeme kararı mı, siyasi nüfuz mu?.. Muhtemelen siyasi baskı daha bir yüksek.. Peki, "siyasi referansı" kim?.. Onu biliyorum da, şimdilik bilmezlikten gelelim..

***

Gelirsek, mevzuya!.. Yargıya intikal ettiği şekliyle, Bircan belediyede görev yapan ve "Bilgisayar korsanı" olan Ramazan Ekmedi adlı belediye çalışanıyla; "şantaj ve tehdit" planı organize ettiği iddia ediliyor… Hedefteki kişi ise; Spor Daire Başkanı Mehmet Kesen.. Ki, Kesen de tıpkı Bircan gibi ilk kayyım Cumali Atilla döneminden kalan bir "miras.." Ve yine, Atilla sonrasındaki "kayyım tarafından görevden el çektirilen" kişidir Kesen.. Ama Karaloğlu, Ercan gibi onu da yeniden aynı göreve getirdi!...

***

İşte Bircan ve tetikçisi olduğu adli kayıtlara geçen Ekmedi, Kesen'e "gayri meşru cinsel yaşamına" dair, "şantaj, tehdit ve rüşvet" operasyonu, organize ediyor..  İlk iki hamle başarılı, son hamlede "yetti denilince" olay, patlak veriyor.. Son dönemlerde "suç şebekelerine" darbe üstüne darbe vuran Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çelenk'in talimatıyla; mevzu mercek altına alınarak, sorgulanıyor…

***

Teknik ve fiziki takiple "taraflar" suç üstü oluyor.. Bircan ve Ekmedi hal-i hazırda "tutuklanarak cezaevine" gönderildi.. Tahkikat devam ettiği için, detaya girmek istemiyorum.. Lakin, mevzunun "hamuru çok su alacak gibime geliyor…" Plan, salt iki isim üzerinde olmadığı gibi; "yasak ilişkiler de" salt Kesen değil...

***

AK Parti'ye uzandığı kadar, tepe yöneticileri de kapsadığını ifade edebilirim!.. Neyse, zaman her şeyin en güzel "ifşa edeni" olduğu için, bakalım bu "çirkin ve çürümüş çarkta" daha kimleri göreceğiz, kimlerin "zafiyetlerinin" ne tür "ahlaksızlıklara" meyil verdiğini!…. Ne diyoruz; neşter derine inmelidir ki; "irin aksın!"..

***

Ancak, benim anlayamadığım bir nokta var ki, sormadan geçmek istemiyorum!.. O da şu!.. Büyükşehir Belediyesi yani kayyım tarafından yapılan resmi açıklamada; Bircan'ın "bir daire başkanının şikayeti üzerine tutuklanması" haberinin yalan olduğunun ifade edilerek, vaziyetin "kamufle" edilmesi…

***

Her şey bu kadar bariz şekilde açık orta yerde cereyan edip, yargıya intikal etmişken!.. Bilgisayar Korsanı Bircan'ın tetikçisi Ramazan Ekmedi, "itiraflarda" bulunmasına rağmen; yaşananları "kayırma" ve kamuoyunu yanıltmaya çalışmanın neye hizmet ettiğine, anlam vermek, beni hayli zorladı!…

***

Neyse!.. Şimdilik "Büyükşehir'de neler oluyor" başlığı altındaki hasb-i halimiz bu kadar olsun.. Önümüzdeki günlerde bu mevzunun hamuru nasıl bir dozajla su alır, onu hep birlikte görüp, irdeleyeceğiz.. Umarım bu kez; "nüfuzlu" şahsiyetler meseleye müdahil olup kendilerine özgü bir "libas" sipariş vererek, giydirmezler!!?.

***

GÜRE VEFAT ETTİ..

Kemal Erkut Güre.. Diyarbakır eski Başsavcısı.. Dün "hakkın rahmetine" kavuştu.. Geçtiğimiz hafta Kastamonu'da kalp krizi geçirmişti.. Bir haftadır, yoğun bakımdaydı.. Dün sabah, "yaşanan ve yaşadıklarına" karşı, yorulan kalbi "buraya kadar" deyip durdu…

***

Ne diyelim, Allah'ın takdiri!.. "Ecel" gelince muhakkak ki, bir şey bahane olur.. O da, "kalp krizi" oldu.. Diyarbakır'da iken, mesleki yönde, hayli teşvik-i mesaimiz oldu.. İzmir'e atanırken de, diyaloğumuz kesilmedi!…

***

Her ne kadar, "mesleğimizin" icrasından dolayı kimi zaman anlaşmazlıklara düştüysek de, "dostluğumuz" bozulmadı, devam etti.. Denir ya, herkes görevini yapar biz de Kamil bey de, öyle yaptı..

***

55 yaşındaki Güre'yi ölüme götüren, kalbini yoran Diyarbakır'dan gidişi, İzmir'den de "görev değişikliğiyle" ilgili yaşanan ve yaşadıkları oldu!?.. Haksızlığa uğradı, içine sindiremedi..

***

Bugün toprağa verilecek!.. "Nasıl bilirsiniz" diye, sorulduğunda!.. Gönül rahatlığıyla ve gür bir sesle; "İyi bilirim" derim.. Güzel bir insandı.. Hasb-i hali hoştu.. Dosttu.. Mertti ve cesurdu.. Hakkaniyete de riayet edendi.. Allah rahmet eylesin.. Nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Güç insanı yoldan çıkartır; mutlak güç ise insanı tamamen sapıttırır.