BİR ŞEYLER OLACAK?..

Galiba öyle görünüyor.. Yoksa, MHP Lideri Devlet Bahçeli iki de bir İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e ısrarlı şekilde "evine dön" çağrısı yapmazdı!?.. Önceki gün bu çağrısını yeniledi; "dön evine, bitsin bu çile" diye...

***

Akşener de, gelen çağrıya yine esprili cevap verdi… Önceki çağrılara verdiği cevabın "sözcüklerini" değiştirmeden.. Dedi ki; Genel Merkezdeki işlerimi bitirdim, evime dönüyorum.." Bir de, tebessümlü resim, iliştirdi!…

***

Peki, vaziyetin hikmeti nedir diye sorarsanız!?… Verilebilecek cevap, bende şudur; "bir şeyler olacak" gibi!… Bahçeli ısrarla bir mevzuya müdahil olmuşsa, mutlaka "kesin bildiği bir şey" vardır.. Ki, artık sonuca odaklanmış gibi.. Bahçeli'ye göre, Akşener'in "eve dönüşü" çok nazlı bir süreç içermeyecek…

***

Akşener cephesine bakarsak.. O ne düşünüyor derseniz?!… Her çağrıya verdiği "esprili" cevap, der demez "bir şeyler olabilecek" dedirtiyor.. Çünkü keskin ve radikal bir "ret" cevabı yok.. "Ben istemiyorum, eve gelmem" demiyor… Bir naz var!… Yani, kapıları kapatmış değil?..

***

DİKTATÖR KİM…

Vallahi kim bilmem?.. Ama diktatörü şu vasıflarla tanımlayabilirim.. O hiçbir şekilde "elinden" silahı bırakmaz!… Ülke idaresi, "vesayet" hükmüyledir.. "Ne sandığı, ne seçmeni, ne de seçilmeyi" tanır?.. Ki halk da onu seçmez, o da "halkın iradesine" cevaz vermez!..

***

Velev ki, "seçime" zorunluk olmuşsa da!… "Açık oy, gizli tasnif" hükmüyle, seçime "evet" der?.. Sonuç bellidir, değişmez!… Siyasi rakibi, ki partisinin üyesi dahi olsa; "fikrinden" başka bir fikre ve düşünceye "meyil" vermez.. Verenin de "tepesine" biner!..

***

Muhalefeti "tanımaz!.?" Başını kaldıranı "dar ağacına" çektirir.. Dal budak salan olunca da, kesilir "partiye" kilit vurulur.. Lideri de üyeleri de, mebusları da "yasaklı ve sürgünlere" mahkum edilir… O'nun rejiminde, "hiç bir hürriyet yoktur?" Tam hakimiyet vardır..

***

 

Astığı astık, kestiği kestik!… Partisinin üyesi de, seçilmiş olan vekili dahi.. O diktatörün "ağzından" çıkan, iki kelimeyle sınırlıdır "kaderleri?"… İsterse, istediği vekili "kurbanlık koyun" gibi başka partiye gönderir.. Gözyaşına bakmaz, onu seçenin de, "iradesini" kale almaz!…

***

O diktatör!.. Dine, inanca, dile, kültüre, medeniyete, aba ecdada bakmaz!.. Ülkesinin ve milletinin bin yıllık "tarihine" bir gecede, "çizik" attırır.. Putlaştırır, kendini ve yönetimini!… Kur'an'ı Türkçeleştirir, Ezanı Türkçe okutur...

***

Dahası!… Silah kaçakçısını, Organ mafyasını, Uyuşturucu baronlarını "himaye" altına alır.. Onları "meşrulaştırır.." Birer "vergi mükellefi" yapar…. Çocuk istismarcılarını, tacizci ve tecavüzcüleri de; "ne olmuş, istediler de oldu" der… "İkna odalarında" her şey biter..

***

Sahi, "siz diktatör kim" demiştiniz değil mi?… Herhalde kast ettiğiniz kişi… Halkın her seçimde "rakiplerine" fark attırarak, "seçtiği" kişiden söz etmiyorsunuzdur?.. "İttifak" bloklarını geride bırakan, milletin iradesinin üzerinde irade tanımam, diyeni de kast etmiyorsunuz?…

***

Sanırım anladım!.. Sizin kastettiğiniz, "diktatör kim" diye?.. Girdiği her seçimi kaybeden, ama liderlik koltuğunu bırakmayan kişiyi, kast ediyorsunuzdur!… Eeee; ona da düşünür ne demişti?.. Bi aynaya bak, aynaya!.. Göreceğin yüz; "diktatör" yüzü olacaktır!?… Ey bozuntu!…

***

CHP DEĞİŞMEZ?..

Açıkça ifade edelim!.. CHP'den "dindarlık, muhafazakarlık, inançlı" bir duruş beklemek.. Ya da talep etmek.. Veyahut ta, "değiş be kardeşim" demek.. Net sözcükle, "abesle iştigal" olur…

***

Çünkü, CHP'nin felsefesine göre "Laiklik" dinsizliktir.. Ha CHP "Atatürk'ün" partisiyiz, iddiası da!.. Atatürk'e "ihanettir.." Lakin, Atatürk böylesi bir anlayışı, radikalizmi, "halktan uzak" siyaseti "benimsemediği" gibi, icra edeni de, lanetler!…

***

Hal bu iken!.. Ekrem İmamoğlu'nun, Kur'an-ı Kerim'i "orijinalliğinden" çıkarıp, 70-80 yıl öncesindeki anlayışını tekerrür ettirerek, "Türkçe" okunsun çıkışını, hor görmemek lazım!.. O zaten, hiçbir şekilde "soyadına" yakışır, inancı benimsemiş değil..

***

O.. Güne ve döneme özgü… Sultan Ahmet'te, camiye gidip "Yasin okuması" imamla, poz vermesi!.. "Mevsimlik" libastı!.. Sadece oy devşirmeydi.. Ki, "kep düştü, kel göründü?"… Sonuç itibariyle, CHP'den "dindarlık" beklenmez, beklenecek olan şudur; "Kur'an'a ve Dini değerlere" saygılı olmasıdır!?..

***

SENİN TERÖRİSTİN!…

Vallahi ne diyeyim!?..

Ha bire; "hayatımıza, medeniyetimize, kültürümüze" yeni, ithal anlayışlar dahil ediliyor…

Batı ve batılın "medeniyeti" bu olsa gerek…

Bakar mısınız halimize!...

Senin katilin, benim katilimi yaşıyoruz!..

Senin tacizcin, benim tacizcimi görüyoruz..

Senin tecavüzcün, benim tecavüzcüme şahit oluyoruz.

Senin hırsızın, benim hırsızımı dillendireni de biliyoruz…

Senin mafyan, benim mafyam hesaplaşmasını "ziyaretlerle" izliyoruz!..

Senin rüşvetçin, benim rüşvetçime her sokak başında rastlıyoruz, cezaevleri dolup taştı!!…

Şimdi yeni bir "anlayış" tarzı türetildi…

Benim teröristim, senin teröristin…

Hayda demeyin…

Bunun ardından gelecek olan var?…

****

Hazır söz hırsız, katil, tacizci, mafya, rüşvetçi "himayeli" ithal anlayıştan açılmışken..

Sahi, bizim, Bağlar'da yaşanan kuyumcu hadisesinden haber var mı?…

21 yaşındaki Yoldaş isimli genci "güpe gündüz" katledenler!..

O kar maskeli..

O eli kanlı "soyguncular" ne oldu?..

Hala sırlar mı?.. Enselerine binildi mi?..

Yoksa!.. Onlarda mı "ithal" anlayışın tarzına alalım?..

Malum, dönemsel tarzlar kategorisi geniş!…

Mesela "senin katil soyguncun, benim katil soyguncum" hesabı!…

Neyseeee…

İş farklı bir tarzın ithalinin zorunluluğuna doğru gidiyor..

Nokta koyalım!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Bir kelime kararını, bir duygu hayatını, bir insan seni değiştirebilir.