Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

DEVLETİN MİLLETE TAAHHÜDÜ!…

Cumhurbaşkanı Erdoğan; "İnsan Hakları Eylem Planını" açıkladı.. Plan görünen o ki, Türkiye'yi 2023 yılına "görünüm" noktasında, köklü bir şekilde etkileyecek…

Değişim ve dönüşüm…

Adalet alanında..

Demokrasi alanında..

İnsan hakları alanında..

Erdoğan, devletin millete taahhüdü olan ve asla vazgeçmeyecekleri ilkeleri şöyle sıraladı:

* BİR.. İnsan, doğuştan sahip olduğu vazgeçilmez haklarıyla yaşar, devletin görevi de bu hakları korumak ve geliştirmektir.

* İKİ.. İnsan onuru, bütün hakların özü olarak hukukun etkin koruması altındadır.

* ÜÇ… Dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebepler temelinde hiçbir ayrımcılık söz konusu olmaksızın, herkes hukuk önünde eşittir.

* DÖRT… Kamu hizmetinin herkese eşit, tarafsız ve dürüst biçimde sunulması, bütün idari faaliyetlerin temel özelliğidir.

* BEŞ.. Mevzuat, tereddüt doğurmayacak şekilde açık, net, anlaşılır ve öngörülebilir kurallar içerir, kamu otoriteleri de bu kuralları hukuk güvenliği ilkesinden ödün vermeden hayata geçirir.

* ALTI… Sözleşme özgürlüğüne, hukuki güvenlik ilkesi ve kazanılmış hakların korunması prensibine aykırı olarak hiçbir şekilde müdahale edilemez.

* YEDİ… Devlet, girişim ve çalışma hürriyetini, rekabete dayalı serbest piyasa kuralları ile sosyal devlet ilkesi çerçevesinde korur ve geliştirir.

* SEKİZ.. Adli ve idari işleyiş, masumiyet karinesi, lekelenmeme özellikle bunun altını çiziyorum, lekelenmeme hakkı ve ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkelerini koruyan, gözeten ve güçlendiren bir yaklaşımı merkezine alır.

* DOKUZ… Hiç kimse, başkalarının kişilik haklarına saygı göstermek suretiyle yaptığı eleştirileri veya düşünce açıklamaları nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.

* ON… Hukuk devleti, hak ve özgürlükler ile adaletin teminatı olarak her alanda tahkim edilir.

* ONBİR… Haklarının ihlal edildiğini iddia eden herkes, etkili kanun yollarına zahmetsiz şekilde erişebilir, adalete erişim, hak ve özgürlüklere saygının esasıdır.

***

Peki eylemin, amacı ne?.. Erdoğan 9 başlıkta bunu açıkladı..

1- Daha güçlü bir insan hakları koruma sistemi

2- Yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkının güçlendirilmesi

3- Hukuki öngörülebilirlik ve şeffaflık

4- İfade, örgütlenme ve din özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi

5- Kişi özgürlüğü ve güvenliğinin güçlendirilmesi

6- Kişinin maddi ve manevi bütünlüğü ile özel hayatının güvence altına alınması

7- Mülkiyet hakkının daha etkin korunması

8- Kırılgan kesimlerin korunması ve toplumsal refahın güçlendirilmesi

9- İnsan hakları konusunda üst düzey idari ve toplumsal farkındalık: Kamudan

***

İYİ DE, SİZ NE YAPTINIZ?..

Öncelikle ifade edeyim!.. Kimse ama hiç kimse.. Diyarbakırlı annelerin "dik" duruşunu, farklı bir kulvarda "kendine malzeme" yapamaz.. Ne siyasi, ne sosyal, ne de etnik veya farklı bir fikrin şovuna, kilitleyemez!… Anlamsızlaştırıp, atıla düşüremez... Bu böyle biline..…

***

450 gündür HDP İl binası önünde ortaya koydukları; "evlat nöbeti" iradesi tarihtir, milattır, devrimdir!.. İşte bu miladı kimse, politize edemez!!… Kaçırılan, farklı etkenlerle dağa çıkan, eline silah alan "evlatlarının" dönüşünü istemelerine "gölge" düşüremez, ana yüreklerini anlamsızlaştıramaz.. Laf da edemez!!!…

***

Çünkü, onlar PKK'nın yıllar yılıdır bölgede oluşturduğu korku atmosferinin "sessizliğini" bozdu!… Kırılma oluşturdu.. Duruşları örgütün kimyasını bozdu.. Onun için de, çıktıkları yol, sergiledikleri tavır, kutlu, ciddi, anlamı büyüktür… Tabuların buldozerle yakımdır, annelerin sergiledikleri abidelik!…

***

Oradaki varlık; ana yüreğidir, baba yüreğidir.. Bacıdır, abidir, kardeştir, teyzedir, haladır.. "Koparılan Canların" buluşmasına dair; iradenin kararlılığıdır..  Saygının en muteberi, hassasiyetin en yükseğini, cesaretin en tavizsizidir tutulan nöbet!.. Kutlu bir yol yürüyüşüdür..

***

İki gün önce bu eyleme "destek" mahiyetiyle bir ziyaret yapıldı.. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kardeşi, Celal Kılıçdaroğlu..  Diyarbakır'a gelip, HDP İl Binası önündeki ailelerin çadırına gidip, görüştü.. Bir de, pankart açtı… Gidiş ve açılan pankart, kaç gündür konuşuluyor, tartışılıyor…. Ama, dikkatimi çeken ve üzen olay, meselenin tek taraflı irdelenmesi…

***

Ben, mevzuya onlar gibi tek taraflı bakmıyorum.. İki yönlü bir bakışımız var.. Pozitif ve negatif.. Ha iki pozisyonun hangi yönü, tartıda ağır basacak işte burda "samimiyet ve ihlaslı" bakış, gereklidir.. Yoksa, olay havanda su dövmeden öteye gitmez!….

***

Birincisi şu.. Ziyaretin, ailelerle görüşmenin, biz de sizinleyiz demek, "evlat acısına" vurgu yapmak.. Hele ki, Gara'da 13 esir asker, polis ve istihbaratçının "infaz edilerek" öldürüldüğü bir evrede, sahiplenme anlamlıdır?...

***

Celal Kılıçdaroğlu'nun, bu yöndeki ziyaretini bu minvalde, olumlu buluyorum.. Yani pozitif..  "Sorumluluk" ilkesiyle hareket eden bir vatandaşın, tavrı açısından.. Gönül isterdi ki, ülkemin dört bir tarafından insanlar aynı hassasiyetle, duyguyla "katılım gösterebilseydi…" 

***

Anaların yüreğinden düşmeyen, sönmeyen o "kor ateşi" söndürüp "barışı, çözümü" ikmale getirebilmede yol alan trene vagon olunabilseydi. 50 yıldır yaşanan ve yaşatılan "terörü" sonlandırma adına ortaya bir irade konulabilseydi!… Bin yıllık süregelen "kardeşlik" atmosferine yeniden kavuşabilseydi..

***

Herkes, eşit, özgürlükçü, kendini ifade edip, "silaha, şiddete, teröre" prim vermeyen, gerek duymayan sistemin zeminine sahip olma adına, yürek ortaya koyabilseydi!… Ama maalesef; bu yolda hep zayıf kaldık, halen de o zayıflığın zafiyetini yaşıyoruz… Var olan sesler de; cılız kalmakta, tutulmakta!?..

***

 

Gel gelelim, Celal Kılıçdaroğlu'nun ziyaretinin yankı bulan, diğer yönüne!… Yani negatif yansıması… Ki kamuoyunda en çok konuşulan her nedense bu negatif yön oldu.. Zaten, alışığız güzel tarafı değil çirkin, yönü konuşmak!.. Doğrusu negatif yönü beni de rahatsız etmedi değil.. Etti..

***

Gerek, orada açılan pankart.. Ve gerekse, pankartı fırsat bilip,, üzerinde tepinenlerin halaya çıkma halleri!.. Kim, "o pankartı" akıl etmişse; "Ben de Kardeşimi HDP'den istiyorum" sözünü yazdırmışsa.. Kim ne der bilmem; hiç de dost biri değil… Sinsi biri!…

***

Nitekim, konuşulan ne?.. Böyle ciddiyetsizlik mi olur?. Böyle sulu şov mu olur?…? Böyle politize edilmişlik mi olur?.. Rezillik akıyor her tarafından?… Aynen de öyle..!

***

Ancak, iki gündür bu yönüyle mevzuyu dile getirenlerin sergiledikleri hezeyanlar ise daha bır yıkıcı!… Göz çıkarma misali… Üretilen algıyla, "Annelerin o şerefli ve saygın" duruşunu, sağından, solundan çekiştirmeye çalışarak; "alay konusu oldular" misali tepinme gösteriyorlar.. Yazıklar olsun!…

***

Söylenecek söz!.. Peki, bu aileler için, annelerin yanan yüreğine "su serpme adına" siz ne yaptınız?.. Yanıt mı; kocaman bir hiç…!

***

SANCAR'IN İSTİFASI?..

CHP kulisleri, fırtına maşallah.. Herkes soruyor; Teoman Sancar neden istifa etti?… Bu soruya verilen yanıtlar, galiba ile başlayan cümleleri, sıralıyor… Nitekim bazı kalemler ne diyor?..

***

Galiba bayağı bir "alengirli" işe karışmış…

Galiba bir kaset falan olayı var..

Galiba Ataşehir, Bodrum, Kuşadası üçgeni söz konusu..

Galiba danışman var işin içinde..

Galiba bir skandal var olayın ardında..

 

***

Vaziyet, vay da vay dedirtiyor…? CHP bu "aşinadır" galiba ile başlayan hadiselerin, "somutlaşarak" yaşandığı bir kulvar olduğu gerçeğine!.. Mevzu, "sinematografik.." Neyse, galiba bu işin altından çok ama çok şeyler çıkacaktır?..

***

Nitekim, Sancar "komplo kuruldu?" diyor.. Gazetecinin sorusuna verdiği yanıta bakar mısınız?

‘Sizin aktardığınız tecavüz, İstanbul Ataşehir, Bodrum Kuşadası üçgeni yolsuzluk iddiaları... Eşcinsellik iddiaları... Bunların hepsini duydum, takip ediyorum. Danışmanımın adını, ahlaksızca ve adi bir şekilde karıştırıyorlar, iftira atıyorlar...’”

***

Bakar mısınız, ağzından dökülen sözcüklerin "içeriğinin" ne kadar iğrençlik içerdiğine!… Aklıma takılan bir soru var?.. Şu; "iğrençliğin" kullanım alanı, kime ait?.. Yani, istifaya sürükleyen kaset, CHP merkezinden gelen mi?.. Yoksa, CHP'den ayrıl da bize gel diyen taraftan sızdırılan bir kaset deşifresi mi!?.. Doğrusu olay kime yarar sağlayacak sorusunun yanıtındadır; sır!?.. Neyse, soru yanıt bulursa, galiba adreste belli olacak?..

***

 

Hatırlarsak, Deniz Baykal CHP’nin başından bir kaset darbesiyle tasfiye edilmişti. Lakin bu olay farklı gibime geliyor?. Burda biraz; "uçkur düşkünlüğü, zayıflığı, irade ve basiret çürümüşlüğü" var?… Ama  her ne ise, işin içinde birtakım kirli ilişkiler olduğu gerçeği tartışılmazdır…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Biz, aradığımız şeyiz. O, her zaman orada ve eğer ona vakit ayırırsak kendisini bize bilinir kılar.

 


Bu Makale 1261 kere okunmuştur.

Yorumlar