Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

DRAM İÇERİSİNDE DRAM!…

Ne hazin ki, bölge "insanımızın" ekseriyetinin, yaşadığı bir travma!..

Buhran da buhran!..

İşsizliğin, yoksulluğun, fakru-zaruretin..

Gelir seviyesindeki, adaletsizlik!..

Pek tabi ki, "sosyal devlet" ve kurumlardaki "keyfiyet" ya da, sorumluluk zafiyeti..

 Hepsi birer olumsuzluklar zinciri olarak, yaşanan ve yaşatılanları "dram içerisinde dram" diye, kaydediyor..

İşte, onlardan biri..

Baba Bedri Bayrak..

Yoksul, fakir, gelir seviyesi yok denilecek kadar az!..

"Semt Pazarında" çalışıyor..

Ailesinin geçimini, "zor da" olsa, alın teri dökerek, omuzlayıp, sırtlıyor!…

Bayrak!..

Yüklendiği hayatın "zorluğuna" eyvallah diyor..

Ama can paresi evladının yakalandığı "ölümcül" hastalık olan, SSPE'ye karşı; biçare!..

Hele ki, "tedaviye" ve "doktorlara" ulaşmada yaşadıkları, kanayan yarasına "tuz ve biber" oluyor..

Bir taraftan, hayat zorluğu, bir taraftan ölümcül hastalık ve bir taraftan da; "sosyal devlet" denilen kurumlardaki zafiyetler zinciri denir ya; "gel de yaşa!.."

Bayrak'a göre, "nefes" almamıza "yaşamak" deniliyorsa; "evet yaşıyoruz!.."

SSPE hastalığının, bölgemizde yaygın halde var olması da, ayrı bir "travma" diyebilirim!..

***

Peki, SSPE hastalığı nedir?..

Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE) kızamık mikrobunun yol açtığı bir merkezi sinir sistemi hastalığı.

Hastalığa kızamık geçirildikten sonra beyne yerleşen virüs beyin iltihabına neden oluyor.

Virüs hastalığın bitiminden sonraki 10 yıl içinde tekrar aktif hale geçerek beyinde büyük tahribata yol açıyor…

***

Resimdeki, Mervan Bayrak..

7 yaşında..

Geçen yıla kadar, cıvıl-cıvıldı..

Koşandı, gezendi.. Anaokuluna bile gitti..

Parkta, bahçede, "çocukluğun" ruhuyla, hayatın "filiziydi" Mervan..

Baba'nın dediğine göre; "her şey bir gecede" kabus gibi üzerimize çöktü..

Mervan, o günden bu yana "yatağa" mahkum!…

Çünkü, "kızamık virüsü" beyninde yer edinmiş..

Yarı felç..

Hastalık her geçen gün ilerliyor..

Vücut direnci düşüyor..

İhtiyacını kendi karşılayamaz halde..

Bakıma muhtaç!..

Dedik ya; "kahreden" dramın içerisinde dramlar silsilesi var..

***

Dikkatinizi resme çekmek istiyorum!..

Fark ettiniz mi, resimdeki detayları..

Resmin hikayesi şöyle..

Ki SSPE hastalarının, ailelerinin "en büyük çilesi" ki artık işkenceye dönüştü, bu çile "doktor" yokluğu!..

Maalesef; Çocuk Nöroloji Doktoru, Güneydoğu illerinde "mumla" aranılıyor?..

Bayrak ailesi de, "doktor" bulamıyor…

Dile kolay, Diyarbakır bölgenin "merkezi" kenti..

Sağlık üssü diyoruz..

Kent nüfusu 2 milyon..

Üniversite, Devlet, Araştırma, Çocuk Hastanesi..

Yani isim sıralamada da, "Çocuk Nöroloji Doktoru" yok..

Halk deyimiyle; "kıtlık..."

***

Baba Bayrak'ın dediği gibi..

Pandemi nedeniyle "hastanelerin" normal hastalara bile bakma noktasında, "kapıları" kapatması, kendilerini de, "sokakta" bıraktı!…

Ne ilgilenen var, ne de doktor var?..

Tek çare, "Özel Hastaneler?.."

Ama paran olsa bile, doktor olmayınca, çare başka iller!…

İşte Mervan da, kıt-kanaat kiralanan kamyonetin bagajına konulup, 9 saat yolculuktan sonra Mersin'e götürülmüş..

Burada, doktor randevusuyla oğlunu muayene ettirebilmiş..

Tedavisi sürüyor..

"Allah'tan ümit kesilmez" diyor Baba Bayrak gözü yaşlı şekilde!..

Haber merkezi aracılığıyla bana ulaştırılan resme, bir de not iliştirmiş..

Diyor ki; "Yeter artık..

Diyarbakır'a Çocuk Nöroloğu Gönderilsin. Burada birçok çocuk ve aile heder oldu, imkanımız yok.

Diyarbakır'da uzman doktor olmadığı için hepimiz çocuklarımızı başka illere götürmek zorunda kalıyoruz."

***

Velhasıl!.. Her yönüyle, "vicdanları" sızlatan, kalpleri de derinden derine yaralayan bu dram ve içerisinde silsile misali varlık gösteren dramlara dair, söyleyecek söz; devlet-i aliyenin ilgili ve yetkili zevatı, "bu sesleri duyun?"..

7 Yaşındaki Mervan'ın bu çağda, sağlık alanında devrimler yapan bu iktidarın döneminde, doktor yokluğu nedeniyle "kamyonet bagajına" konularak il il doktor arayışına çıkılmasına söylenecek tek söz var..

Bu bir utanç resmidir!..

Başka utançlar yaşamamak için; ilgililere duyurulur.. Nokta!….

 

***

IŞIKLARIN SÖNSÜN..

Kifayetsizin biri..

Ki, bulunduğu koltukta fuzuli işgalidir..

Şecaat arz ederken, merd-i kıpti ile arz-ı endam ediyor…

Demiş ki; "ışıklarımız sönmüyor…"

Yani, "darbe iması, yani milli iradeye" aba altında sopa gösterme gayretinde!!!..

Yani biz hala ölmedik, varız deme ihanetinde!..

İyi de!..

Ey kendine "hukukçuyum" diyen..

Ey Anayasa Mahkemesi Üyesiyim diyen..

Ey "makam işgal" edip caka satan zat!…

Bu milletin, bu ülkenin, bu milli iradenin "uyanık ve ışıklarının her daim yanık" olduğuna hala suikast düzenleyebileceğini düşünüyorsan; belli ki "beyin yoksunusun.."

Tıpkı, abilerin gibi!..

***

Ders-i ibretle karşılık görmeli!..

Nasıl ki, demokrasiye ve millete meydan okuyanların "kandilleri" bir bir söndürüldü!..

Bu ve bunun gibi, ülkeyi "karanlığa boğmaya" çalışan, cunta ağzıyla konuşan kifayetsizlere "pabuç bırakılmayacağına" dair bir kez daha, tükürük değil, "milletin sillesini" yemeli…

Ki ışıkları hep sönsün!…

***

KÜRTÇE OYUNA YASAK?!..

Bu ifade; başlı başına bir arıza-i durum!..

Öncelikle ifade edeyim..

Yazarı ve oyuncuları pek önemli değil..

Ama önemli olan; oyunun muhtevasıdır.. 

Eğer ki, "örgüt propagandası" içermiyorsa!…

Yani yasadışı bir "iş ve işlemi" bünyesinde, taşımıyorsa!…

Yapılan işlem keyfiyetten öteye gitmez!?. 

Tiyatro gibi "kültürel ve sanatsal" bir faaliyete "Kürtçe dil" kullanıldı diye, "yasak" konulması, pranga atılması, hiçbir şekilde mazur görülemez..

Çünkü, "ırkçı", anti-demokratik bir yaklaşıma dönüşür mevzuu!.. 

"Kamu güvenliğini bozabilecek" bir gerekçenin sunulur olması da, akla ziyan teşkil eder!!…

Ki, "Kürtlerde" ciddi bir sorgulamaya sebebiyet verir..

Her yönüyle hassasiyet şart..

Ancak, taşıması halinde; "suç" teşkil eder..

O da, yasadışı olur..? 

Ki bu ister Kürtçe dilde olsun, İster Türkçe dilde olsun; fark etmez!..

"Suç suçtur, yasadışı yasadışıdır?"..

Aldığım bilgiye göre, "oyunla" alakalı soruşturma başlatılmış..

Özellikle; "içeriğinin örgüt propagandası" içerdiğine dair!…

Yani, "Kürtçe dil'den" değil, "içeriğinde örgütsel propaganda olduğundan dolayıdır" oyuna yasak getirilmesi!..

İstanbul Valiliği de böyle diyor…

Onun için, mevzuu hassasiyet içermesinden dolayı; sapla samanı karıştırmamak gerekir..

***

GÜNÜN SÖZÜ

"İnsanlarla ilişkin, ateşle ilişkin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın, çok yaklaşma yanarsın…"  Sadi Şirazi


Bu Makale 1303 kere okunmuştur.

Yorumlar