Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

DİYARBAKIR'DAKİ KONUŞMA!…

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Diyarbakır ziyareti.. Görüşmeleri.. ve halka yönelik "hitabesiyle" alakalı; yazdık konuştuk..

Her ne kadar; "önemsizleştirenler" olduysa da, Erdoğan'ın gelişi ve konuşmasının muhtevasını!.. Elbette ki, düşünceler ve fikirler özgürdür…

Ama, hakikatlerin de vücut bulması için, samimi ve ihlaslı bakış gerekir…

İşte bu noktada diyorum ki, Erdoğan'ın Diyarbakır gezisi "sıradan" geldi, geçti değil.. 

Gelişi de, konuşması da, temasları da, önemliydi, değerliydi, ümit vericiydi..

Yarına dair "güven" telkin ediyordu!..

***

Ancak, Cumhurbaşkanına "açık mektup" diye başlıklı yazım, gidişinden sonraki iki yazım!..

Yani üçünün harmanında çıkan sonuç şuydu… İfadelerle, halk deyimiyle "lafla peynir gemisi yürümez?"…

Vaki olması gereken, fiilen, istikrarlı, somut, icraatı ortaya koyan, siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, insan hakları, eşitlik ve özgürlük kapsayan bir perspektifle, zihin eforu gerek…

Malum, HDP'ye karşı yükselen karşı komplekslerin kullandığı dil yanlış olduğu kadar, zarar verici, sonuçları sürekli "tahribat" yaratan, hizipleştiren, kutuplaştıran bir mantığın hakimiyetine, yol açtı!…

***

Özellikle "Ülkenin ve Milletin Bekası" kalkanıyla, Kürtleri, bölge insanını, muhafazakar, demokrat kesimi,  "Milliyetçi-Devletçi" söylem ve mantığıyla, ezip geçti..

Silindir misali, derin bir kırılma yarattı!…

Beri yanda, sahadaki siyasi kadro, il ve ilçe teşkilatlarına "rant odaklı" sızmaların, ayyuka çıkması!…

Partiden yük alma yerine, yük olma gayretiyle, kendini "bulunmaz hint kumaşı sananların", alan işgali..

Ve en önemlisi de!..

Ehliyet ve liyakatti rafa kaldırıp, siyaset ve bürokraside kalıplaşan, "eş-dost" adamcılığı ve kayırmacılığı, "yönetimsel" anlayışa egemen kılınarak, kendi evladını yiyen canavara dönüşmesi!…

***

Kısacası, AK Parti'yi Erdoğan'ın üstlendiği davanın, 2005 ila 2015 yılları arasındaki "rotasını" saptıran!.. Söylem ve eylemlerini, pratiğe dönüştüren "çözüm üretici" güven, ne hazindir ki "son 3-4" yıllık zaman, dilimi içerisinde, tar-ü mar edildi!…

Netice itibariyle, Erdoğan'ın "beyanları" önemli ve güven tesis edici!..

İşte bu noktada, Erdoğan kadrolarında, teşkilat yapılarında, "samimiyeti, güveni, doğruluğu, güzelliği, hakkı, hukuku, insanı, vicdani ve rahmani" rotayı benimseyenlerle yürümeli!…

***

Bu değerleri "ikmale getirip" yeniden "tahkim" edebilmek için de, radikal adımlar atılmalı.. Özellikle de, toplumu, insanları, ülkeyi ve bölgeyi "inciten, irrite edici" "milliyetçi-devletçi" radikal kesicileri…

Bencil, çıkar düşkünü..

Rant, adamcılık, şaibeli, kibirli, halktan kopuk, ihalecilerle "haşir neşir" ticari zihnin katmanlarını, tez elden tasfiye edici bir operasyona, start vermelidir!…

***

İşte bu rota; Erdoğan'ın Diyarbakır'a olan "güven telkin" edici yola getirecektir!..

2005 ruhu, sonrasında pratiğe geçen; "hakların kazanımı" yeniden filizlenir, kendini dirilişe sokar!..

***

BULU'YA "EL ÇEKTİRMEK?"

..Evet ya, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Melih Bulu'ya "neden el çektirildi?..

Ya da; "neden görevden" alındı?..

Soruya, medya koridorlarına yansıyan; "çok çeşitli" yanıtlar var..?

Kimine göre, "öğrencilerin fendi, YÖK'ü" yendi..

Kimine göre, Bulu "becerikli, uzlaşıcı, kaynaştırıcı" olamadı?..

Kimine göre, "tepkileri" minimize edip, süreci iyi yönetemedi?…

***

Ve kimine göre, siyasal iktidar "sol ve seküler" fikriyata boyun eğerek, geri atım attı?..

Kimileri de, "görevden" alınmanın 15 Temmuz'a denk getirilmesi; "çok şey söyletiyor?"…

***

Kim ne der bilmem!..

Altı ayı aşan zaman diliminde sürekli "Bulu'nun" gündem edilmesi, Boğaziçi üniversitesinin "marjinal" kimliğiyle, körüklenir haline; karşı bu sonuç hükümete "eksi" puandır…

Özeti, Boğaziçi'nin tabulaşan ideolojisinin fendi, siyasal iktidarın kamusal yönetim yetki sistemini; yendiii!…

Ama  İstemezük, galip geldi..

Ki bu da, "yenilerine yelken açacaktır?"…

Not edebiliriz bir yere bunu!...

***

FETÖCÜLERİN YILDIZI KİM?

Bay Kemal Kılıçdaroğlu..

Hiç lafı evirmeye çevirmeye de gerek yok..

Kimse de, kusura bakmasın!…

15 Temmuz'un sene-i devriyesinde, FETÖ cephesinde, konuşulan o oldu..

Ki FETÖ'nün propaganda belgeselinde, "Yıldız Karakter" olarak, Kılıçdaroğlu'nu baş köşeye koymuşlar!…

Yeni bir söyleşi, mülakat yok..

Eskiden, alıntılarla belgesele almışlar…

Türkiye'deki mevcut siyasi liderlerden bir tek onu "beğenerek" yıldız yapmışlar..

Eee; darbe sinsiliğine "tiyatro" diyen, "güdümlü darbe, kontrolle darbe" diyen başka bir lider var mı?

Neyse, arşiv çalışmasına zorlanmamışlar!?.

İttifakın çatı adayı olarak Kılıçdaroğlu'nun öne çıkmasına Meral Akşener'in tepki vermesi, "teveccühte" saf değişimi mi?

Öyle ya, Kılıçdaroğlu gibi kendileri de FETÖ tabanının oylarına talip.

Bu yıldız rolde, kimin neyi eksik?

***

GÜNÜN SÖZÜ

Doğru söyleyip zincire vurulmak, yalan söyleyerek zincirden kurtulmaktan iyidir.


Bu Makale 2691 kere okunmuştur.