EBU CEHİL'İN TORUNLARI!…

Yine, sahnedeler!… Ve yine, ana hedefleri "din…" Yani; İslam ve Müslümanlar…! Değişmez ifadeleriyle ikmaldeler.. Bir asırdır, eskimiyor.. "Gericilik" deyip duruyorlar…  Döktürüyorlar; kinlerini bu ifade üzerinden "asıl gerici ve vesayetçi" olduklarını, gözardı ettirerek…

***

Son tongalarına bakar mısınız!… "İğrenç" bir kurgu.. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı "ahlaktan" yoksun büyük bir hazımsızlık içerisindeler… Eee; 80-90 yıllık "vesayetleri" son buldu ya… Milletiyle bütünleşen, asli hüviyetine kavuşan TSK üzerinden "tahakküm" kuracak halleri kalmayınca; şimdi kinle-nefretle "dil "uzatmaya başladılar..

***

Önce, Katar'ın ortak girişimde yer aldığı Tank Palet fabrikası üzerinden; "Ordu Satılmış" dediler… Şimdi de; "Din İşleri Subaylığı'nın" yeniden faaliyete sokulmasına karşı çıkıp "Ordu gericilerin eline teslim edilmeye başlandı" demeye kadar düştüler…

***

Ve bu salya akıtıcılar, her zamanki gibi; klişeleşen maskelerini takıyorlar.. Kemalizm… Atatürkçülük… Laiklik.. Cumhuriyetçilik.. Halkçılık.. Sosyalizmcilik.. İlericilik.. Çağdaşçılık… Batıcılık… Vs.. Gibi; kendilerince "içi boşaltılmış, yozlaştırılmış" kavramların libasını giydiriyorlar; kin ve nefretlerine giysi olarak…

***

Sorsanız; "Faşizme karşıyız" diye nara atarlar…

Ama faşizmin "dibini" icra ederler..

***

Sorsanız; "İnsan hakları, Özgürlük ve Eşitliğin en baba savunucusuyuz" derler…

Ama, "iş kendi kulvarlarına" gelince, en despotça tavır içerisinde "vahşiliklerini" sergilerler…

***

Sorsanız; "tacize, tecavüze, şiddete tavizsiz, sıfır toleransla" karşıyız diye, name yaparlar..

Ama; "en sapık ruhlu, tacize, şiddete, tecavüze" meyil verdikleri gibi, "sahip de" çıkarlar…

***

Sorsanız; "Atatürk'ün en radikal savunucusuyuz" derler..

Ama, Atatürk'ü de her türlü "iğrençliklerine" libas etmekten de kaçınmazlar, perva etmezler..

***

Sorsanız; "vatan, millet, cumhuriyet" deyip "Atatürk'ün askerleriyiz" diye, meydan okurlar..

Ama, ülkeye, devlete, hükümete "diş bileyen" Siyonizm’e, emperyalizme, dış güçlere "abi" diye, el pençe dururlar…

***

Sorsanız; "milli ve yerli" olmada mangalda kül bırakmazlar..

Ama, batının ve batılın tüm andidemokratik politikalarını icrada, imtina etmezler…

***

Sorsanız; "ırkçılığı, hizipleşmeyi, kutuplaşmayı" reddettiklerini, söylerler..

Ama; saha hakimiyetinde en radikal "ayrıştırıcılıkta" despot kesilirler…

***

Velhasıl, Ebu Cehil'in torunları.. Ne yazık ki, "söylemle eylemleri" hep zıttı istikamette; kalır…

***

Bu vatan "balolar" ile kurtarılmadı.. Elinde içki şişesiyle; "Biz Atatürk'ün askerleriyiz" diyen, zihin fukaralarıyla, "bu millet" özgürlüğüne kavuşmadı… Siyonizme, emperyalizme, faşizme "geçit" vererek, ABD'ye, İngiltere'ye, İsrail'e, elin gavuruna "el pençe durarak", Lozan misali imza emrine boyun eğerek, Türkiye "bağımsızlığını" ilan etmedi…

***

Bu vatan da.. Bu millet te.. Bu topraklar da.. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de.. Bağımsızlığını da, özgürlüğünü de, hürriyetini de.. Namusunu da, şerefini de.. Osmanlı'nın son kalesi ve mirası olarak…

Ölümü "şehadet mertebesi" olan "şehitlikte" gören…

Diniyle, inancıyla, imanıyla "göğsünü" yedi düvele siper eden yüreklerin sayesinde kazandı… "Ay Yıldızlı Bayrak" bugün, onların bıraktığı güçle, dalgalanıyor…

***

Eyyyy Ebu Cehil'in torunları.. Şunu iyi bilin…

Bu vatanın evlatları!..

Önce dinleri için.. Önce vatanları için.. Önce milletleri için… Önce eşleri, bacıları, anaları, namusları için; "savaştılar..!"

"Dini yasaklamak.?" "Vatanı bölmek.?" "Milleti ayrıştırmak"…

Kadınları da; "seküler" hayata, "cinsel obje" olarak sunulsun diye; "savaşmadılar"…

***

Ne diyor Gazi Mustafa Kemal… "Dinsiz toplum düşünülemeyeceği gibi din eğitimi vermeyen okul da düşünülemez?"… Ama, sizler "giydiğiniz her libasın" altında, çevirdiğiniz her halt gibi!…

Din eğitimini de, Din öğretimini de, Okullardaki mescide bile; karşı çıkansınız..

Tıpkı, gerici diye gördüğünüz, TSK'da 60 yıl sonra "Din İşleri Subaylığının aktifleşmesine" karşı çıktığınız gibi…

***

Ama olsun!.. Ebu Cehil'lerin söndüremediği İslam'ın nurunu, "torunları mı, devşirmeler mi, batının ve batılın gericileri mi, yoz beyin sahipleri mi?" söndürecek…!  Hadi ordan sizi gidi; "ecnebiler sizi?"…

***

BORÇ SARMALI….

Tarih 11 Haziran 2019.. Ekrem İmamoğlu kameralara konuşuyor.. Diyor ki;

İstanbul Belediyesini "borç sarmalının içerisine sokanlardan değerli dostlarım artık hiç kimseye fayda olmadığını özellikle belirtmek isterim…

***

Tarih 4 Aralık 2020.. Ekrem İmamoğlu "kameralara" müjdeli bir haber veriyor.. Diyor ki;

"Cumhuriyet tarihinde eşine az rastlanır bir başarıya imza attık. Uluslararası piyasalardan İstanbul'a 580 milyon dolarlık(yüzde 6.6 faizli kredi) kaynak sağladık…

***

Denir ya buyrun burdan yakın!…Neyse ben onu demiyorum... “Çünkü sigara sağlığa zararlı.. İçilmesin, yakılmasın...?”  Ancak, dün "borç sarmalı" idi bugün "uluslararası borç sarmalına" dönüştü diyen İmamoğlu’na sen ne yaman çelişkisin böyle?..

Şaka gibisin vallahi!..

***

DEMEK Kİ, DİNLEYEN VAR…

Bizim Bay Kemal.. Yine gündeme "damga" vuran bir laf etmiş..

Demiş ki;

"Benim telefonlarım dinleniyor?"…

Eee..

Fena mı Bay Kemal sizi dinlemek!…

Demek ki…

Hala da, sizin söylediklerinize, beyanlarınıza "kulak veren" birileri var..

Her ne kadar..

Sayın Soylu kendi "Sorumluluk" alanıyla alakalı..

Resti koyup..

Böyle bir durum "devletin aptallığı" olur, "bu bir iftiradır" dediyse de..

Yani; "seni mi dinleyeceğiz" derken..

Yine de, "beni dinliyorlar" diyorsanız..

Bence buna da şükür edin..

Ki, tüm hal-i vaktinizle hala "birileri size kulak veriyorsa" bu bize bir nimettir!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Hayatınız kötü bir yola girmişse unutmayın, girdiğiniz yol sizin seçtiğiniz yoldur!.