ERKEN SEÇİM Mİ?..

Olur mu, olmaz mı mevzusunu çok işledim?.. Soluduğumuz hal-i hazırdaki atmosferin ışığında hep şu ifadenin altını çizdim.. Erdoğan "istemediği" sürece; "erken seçim" söz konusu edilemez!.. Ki, Erdoğan için daha 3 yıl var.. Yani 2023…

***

Ne var ki, gerek bayram süresi içerisinde gerekse de son bir kaç haftadır "erken seçim" olur mu, olmalı mı, olmamalı mı, şu veya bu minval odaklı, soru muhataplığıyla yüz yüze gelip duruyoruz!… Hatta, "tarih" veren de var..

***

Peki isteyen kim, "muhalefet?.." Ama, düşük profilli muhalefet ağırlıklı bir "erken seçimi" ateşte tutturulmaya çalışılıyor.. Öyle ki, iktidarın bazı söylem ve eylemlerini de, "beyanlarına" ek destek dokümanı yapıyorlar…

***

Ama, Erdoğan'ı sanki bu "ağız ve kulaklar" duymuyor gibi!.. Şöyle ki, Cumhurbaşkanı hafta başı konuştu, Parti İl Teşkilatlarıyla "video konferans" yaparken şunları söyledi;

***

"-Sistemi ve sistemin ülkemize kattıklarını hazmedemeyenlerin insanlarımızı zehirlemesine izin vermeyeceğiz." Yani, 2023'e kadar zamanımız var.. Yani üç yıllık bir vakit var..

***

Türkiye'nin siyasi ve seçim takvimine baktığımızda, "erken seçim" konuşulduğunda "mutlaka" olmuştur.. Ve bu "olmuşluğu da" hep muhalefet istedi diye değil, "iktidar istedi" diye olmuştur… Güven tazeleme!..

***

Ki AK Parti iktidarlarında "bu olmuşluklar" ittifakların "top pasıyla" yer değiştirerek devam etmişse de, şuan Erdoğan'a "erken seçime" ilişkin adım atmasını gerektirecek "somut" bir atmosfer ve hal yok.. Bilakis, "ayağa keser hali" var…

***

Kaldı ki, yeni "yönetim sisteminde" erken seçime yönelik iki koşulun gerçekleşmesi gerekir.. Bir, Erdoğan "kendini" feshetmeli.. İki, erken seçim isteyen muhalefetin 360'ın üzerine Mecliste çoğunluğu alması gerekir.. Meclis feshi… Yani, ikisinden birinin diğerini "fesih" etmesi lazım!...

***

İki durum da, şu an için "imkansız" görünüyor.. Ama Türkiye burası, denir ya "siyasette bir saat bile çok uzun bir zaman dilimidir?".. Ne demişimdir; "burası Türkiye, her an her şey olabilir?".. Bahçeli pası olur mu?..

***

Neyse; görünen o ki muhalefet "erken seçim" kurgulu bir siyasetle, önümüzdeki üç yılı iktidar açısından "boğucu ve yıkıcı" bir argüman olarak, her dakika kullanacaktır.. Özellikle, CHP bu evrede AK Parti'den kopan "kesimleri" hayli köpürtecektir?...

***

"Milletvekili transferi" gibi bir organizasyondan söz edilmesi de, bu köpürme, suyu bulandırma "siyasetinin" sinyalini verdiriyor.. Kılıçdaroğlu'nun Akşener'e "bayram ziyareti" matematiksel hesaptır!…

***

Peki, "erken seçime" dair köpürmeye dair sonuç!.. Neyse çiftçi dostumun dediği gibi, "hele bir harmanı kaldıralım da…"

***

Hele ki partiler ve seçim yasası değişsin de; o zaman "erken seçim mi, baskın seçim mi, normal seçim mi, yerel ve genel seçimleri hep birlikte mi, o zaman konuşuruz?"…

***

Zaten, iki yılda bir seçim ülkenin ekonomisine en büyük ihanet darbesidir… Gelecek yılların "boşa harcanmasıdır?"…

***

BU MU BASIN KARTI?..

Kim diyor?.. Vallahi, bayram süresi içerisinde, "çok kez" görevlilerden duydum; "bu mu basın kartı?" diye..  Haksız da değiller yani?… Haklılar..

***

Çünkü, sarı basın kartı" deniliyor.. Hatta "sürekli basın kartı" deniliyor.. Ki o "sürekli basın kartı" bir dönem hani "basın şeref kartı" diye de, övünülüyordu?..

***

Ne var ki, "sarı" diye bir renk yok artık "o basın" kartında!.. Renk değişti.. Acayip, tarif edilemez, bir renkle donatılınca, yazıların okunması deseniz hayli güçleşince otomatikman "tanımada" güçleşti??..

***

Nitekim, bayram süresi içerisinde pek de Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı tarafından verilen "bizim sürekli basın kartımız" görevlilerin nezdinde, "itibar" görmedi..

***

Özellikle, şu "yasaklı" günlerde çok sorgulandı?.. Neyse ki, itibar gören; "bizim kurum olarak kendi personellerimize dağıttığımız tanıtım kartlarımız oldu?"… O da olmasaydı, "hadise" cezalık ve kolluk kuvvetleriyle bütünleşirdi?..

***

Demem o ki, yetkili ve etkililer mevzuya azıcık eğilim gösterip, "kartı fasa fiso, bu mu basın kartı" sorgulamasından kurtarmalı!.. Görevlilere de, "renk ve basın kartı" kıymeti hakkında da bilgilendirme elzemdir!..

***

Tabi mevzuya eğilim gösterilecekse şu "basın trafik kartına da" bir el atılması gerekir… Lakin, şu an onun da "herhangi bir kıymeti" harbiyesi yok… Ne tanıyan var, ne de hükmüne bir "tolarans" tanıyan var… Yani basın kartı da trafik kartı da; “itibar” görmüyor..

***

MENDERES'İN RUHU!…

O ruhtu ki, 28 Şubat'ı "sorgulayan", o ruhtu ki 27 Nisan e-muhtırasına karşı "direnişe" geçen.. O ruhtu ki, 15 Temmuz aşağılık darbeye "dik" duran… O ruhtu ki, tankların, topların, uçakların, jetlere karşı; "göğsünü" siper eden!..

***

O ruh vatan için, millet için, devlet için, dini için, inancı için, varlığı için "şehadet" şerbetini, sorgusuz, sualsiz içebilen!.. O ruhtur, Türkiye'yi yedi düvele karşı "amansızca" koruyup kollayan!.. Ve o ruh, aba ecdadın "milli ve yerli", saf ve temiz vicdan ile tarihiyle payidar olan!…

***

İşte bu ruhun evlat ve torunları, tarihin 'milli kahramanları" olarak, hep nakşedilmiştir.. Soysuzlara, aşağılık karaktere sahip, dış orjinli, devşirme, siyonizmin ve emperyalizmin uşaklarına "bu vatan topraklarını" hep mezar etmiştir!..

***

 

RAMAZAN'DAN HABER VAR…

Evet, bizim "Filozof Ramazan"dan.. Yani Ramazan Pişkin'den haber var?.. O ki, kimi için, deli, kimi için "akıllı bir alim!.."  Kendisine ziyarete gidenler olmuş.. Onların aracılığıyla haber göndermiş!… Denilene göre; özellikle dostlarına(!) seslenmiş!..

***

Demiş ki; "Ey insanlar.. Dünya fanidir.. İnsanoğlu da bir fanidir.. Bu günler gelip geçer.. Biz, "düşmez kalkmaz bir Allah" der geçeriz bu günlere!!!… İmanımız bize yeter… Siz, ben yokken tadını çıkarın.."

***

Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları onu ziyarete gitmiş.. Sohbette bulunmuş.. Hastane yönetimiyle görüşülmüş, sağlık durumu hakkında!.. Denilene göre bu görüşmede Ramazan "fiziki mesafeyi" koruyarak, sessizce şöyle fısıldamış, Başkan'a…

***

Demiş ki… "Beni sevenlere söyleyin ki, haftaya küllerinden doğmuş olarak karşılarına dikileceğim.. Merak etmesinler!.."

***

Gayri resmi bilgilere göre; Ramazan hafta sonuna kadar yapılacak "tetkiklerin" ardından, hekimler heyetinin karşısına çıkacak.. Onların vereceği rapor sonucuna göre, yargı ve hukuk hakkında hükmünü verecek…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Demokrasi, kime göre demokrasi!…