FIRTINALI HAFTANIN, TARİHE DÜŞEN NOTLARI!

Kim ne der bilmem!?

Lâkin her yönüyle "nefes" kesici, fırtınalı bir hafta geçirdik..

Ki bu fırtına, bakalım yeni haftaya nasıl bir etkiyle boyut kazandıracak.

Doğrusu, geçirdiğimiz haftadan daha sert geçeceğe benziyor…

Andımız..

Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Vekilliğinin Düşürülmesi..

HDP'ye kapatma davası gelmesi..

600 üzerinde siyasetçiye yasak…

Tabi haftanın son gününde, "İstanbul Sözleşmesi'nin feshi" yönünde gelen hükümet kararı…

Gidişat, denir ya "tuzu biberi" misali bir hale döndü…

***

Malum, haftanın ilk günü!..

Tarihe not düşmek ve birileri, o gün neler yaşandı sorusuna yanıt bulma adına; haftanın resmini çekelim.. Bakalım, nasıl bir kare ortaya çıkacak?

Her yönüyle irdelemekte fayda var sanırım?

Tabi bizim fikrimizin de beyanıyla…

Notumuz, ifadelerimiz, fikrimiz "yerini bulur mu, bulmaz mı?" onu tarih sorgular.

Önemli olan, gerçek tarihin tefsiridir..

Öyle ya, Türkiye insanı olarak, bir asırdır hep "yalan tarihle" meşgul olduğumuzdan dolayı "sürekli gel-git krizleriyle" boğuşuyoruz…

***

Zihnimi çok zorladım, yaşananlar birer domino taşı mahiyetli mi?

Yoksa zinciri tamamlayan birer halka mı?

Doğrusu, Andımız ve HDP'nin kapatılma davasını şöyle bir "fikri analizle" sonuçlandırmak gerekir diye düşünüyorum…

Sanki bir akıl, eş zamanlı "iki hamlenin" ikmale gelmesine vesile olma adına, ellerini farklı alanda kullandırdı..

Ve şu yol seyrini, sesli düşünmemizi ve dillendirmemizi sağladı diyebilirim!...

***

 

ANDIMIZ "PİMİ ÇEKİLEN" İLK BOMBA!...

Öyle ya, çağa uygunluğu artık "atıla" düşmüştü…

"Irkçı bir kulvarın" ürünü olarak, kullanılır hale gelmişti..

"Andımıza" dair, Danıştay'ın vermiş olduğu "artık okullarda okutulmasın" kararı, önemli ve hassasiyete sahiptir!

Bu karar üzerinden "milliyetçi" akımda yükselen seslerin, tansiyonu germe hali, çok yönlü konuşulmaya başlandı…

İfadenin sahibi Bahçeli olsa da..

"Pimi çekilmiş bomba" gibi, atıldı ortaya!

Sonu nereye varır bilmem!?

Cumhur'da "bir kırılma" oluşturur mu?

Önümüzdeki zaman dili içerisinde, çağın ruhuna uygunluk arz etmeyen "Andımızın" okullarda her sabah öğrenci içtiması misali askeri bir fikriyatla "okutulması" istenilir mi?…

***

Yoksa iki yıldır "okunmadığı" için, kıyametin kopmadığı ve herkesin memnuniyet içerisinde olduğu "hale devam mı" denir?…

Onu zaman gösterecek..

Ama, MHP'nin "Türk" kimliğine odaklı "milliyetçi" siyaseti bu alanda direnişe meyletmemeli…

Nitekim, muhalefetin bu kulvarda "hayli" saldırı kodunda olduğunu görüyoruz..

Danıştay'a değil, ortağına bak diyor…

Neyse, MHP "ittifakı" bozma gibi bir eğilim içerisinde şimdilik görünmüyor..

Nitekim, Bahçeli Parti Kurultayında konuştu..

Seçimler 2023'te, Cumhurbaşkanı adayımız da Erdoğan..

Yani "Cumhur ittifakını" "Andımız" üzerinden bozma ve kırılma yaratma gibi organizasyonların, sonuç vermediğini şimdilik gösteriyor!..

***

HDP'NİN KAPATILMASININ "ÇEKİLEN PİMİ?"

48 saat geçmeden; HDP Milletvekili Gergerlioğlu'nun "dokunulmazlığıyla" alakalı Meclis'ten çıkan karar…

Dokunulmazlık kalktı..

Ki önceki akşam Meclis'te başlattığı oturma eylemine müdahale edildi..

Gözaltına alındı Gergerlioğlu..

Ankara ve siyaset bu kulvarda, Andımızın da "dozajıyla" tartışmaları ideolojik, ayrıştırıcı kamplara doğru meyil etmenin etkisiyle kafalar hayli meşgul oldu…

Öyle ki Gergerlioğlu'nun "fezlekesinin muhtevasına, mahkeme kararına, Yargıtay onayına" dahi odaklanılmadan, "siyasi infaz" körüklenmesi söz konusu edildi!

Ki akşam saatlerinde bir başka bombanın pimi çekilerek, ortaya atıldı..

O da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın HDP'nin kapatılması istemiyle, Anayasa Mahkemesine "dava açma" başvurusu oldu..

609 sayfalık koca bir iddianame..

Kapatma ve beri yandan 600 üzerinde "siyasi kimliğe" 5 yıl süreyle "siyasi yasak" getirilmesi istemi!…

Ki 24 saat sonra Anayasa Mahkemesi raportör görevlendirmesi de yaptı..

Yani süreç işliyor..

***

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN PİMİ ÇEKİLDİ?

Peş peşe tansiyonu yükselten, siyaset dilini daha bir haşinleştiren gelişmeler iktidar ile muhalefetin "karşı" okların yoğunluğunu alırken, haftanın son gününde, gece yarısı iki hamle gelişti..

Birincisi, "kim imzaladı, nasıl kabul edildi, gece yarısı operasyonuyla meclisten nasıl" geçti denilip durulan..

Ve bunun kabulüyle, Türkiye'ye aile mefhumu denilen "bir kavramın" bırakılmadığı, "kadını yalnızlaştırdığını", toplumsal ahlaki çöküntüleri "körükleyen" özellikle "cinsel eğilim" denilen kavramdan üreyen LGBT'lilerin ideolojilerini "özgürleştiren", milli ve manevi değerleri toplumdan, uzaklaştıran..

"Cennet annelerin ayakları altındadır" inancıyla kadınları "Kutsal" sayan anlayışı yok etme adına "Kadın hakları" üzerinden "lut kavmini" yeniden hortlatan LGBT'lileri konsolide eden İstanbul Sözleşmesinin fesih edilme kararı..

Karar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararnamesiyle duyuruldu…

Tabi iki gündür sosyalistler, komünistler, emperyalizmin, batının ve batılın "ruhuyla" hareket eden, muhalefetin tüm kanatlarının "üzerinde" hükümeti yerme adına sergiledikleri siyasetin çirkef saldırılarıyla, yaşanan gidişat daha bir dozajı artırdı…

***

EKONOMİ'DE YENİ DEĞİŞİM?

Ve aynı gece, hükümetin ekonomik politikasıyla ilgili flaş gelişme..

Malum, Berat Albayrak'ın Maliye ve Hazine Bakanlığından, ayrılmasıyla bu kulvarda, yeni bir oluşuma gidildi..

Albayrak'ın yerine Lütfi Elvan Bakan oldu..

Aynı değişikliğin içerisinde, Merkez Bankası Başkanı da değiştirildi, Naci Ağbal getirildi…

Ne garip ve ilginçtir, flaş gelişme Ağbal odaklı oldu..

Ağbal, Merkez Bankası Başkanlığından alındı..

Yerine, Albayrak'ın ekibinden olduğu ifade edilen Prof. Dr. Şahan Kavcıoğlu getirildi..

***

Değişikliğin nedeni; "200 puan faizlerin artırılması mı, yoksa Parti Kongresi sonrasında beklenen kabine değişikliğine şimdiden, zemin ve kadro teşkil etmek mi?"  

Bir çok soru var..

Ama görünen o ki bu değişiklik haftanın ilk gününde "dövizde" sert rüzgar estirecek.?

Haftasonu olması münasebetiyle dolarda yükseliş söz konusu..

İstanbul Borsası nasıl tepki verir, göreceğiz?…

***

Velhasıl!

Haftanın gelişmeleri bu minvalde..

Peki, verilen mesajlar ne derseniz?

***

ANDIMIZ!

Özellikle Kürtlere dönük, "inkâr ve asimilasyon" politikalarına artık dönüş yok..

Ve imkân da yok..

"Tekçi, vesayet üretici, ayrıştırıcı" dil, söylem ve eylemlere, prim verilmeyecek..

"Türk" kavramını "etnik kimlik" vurgusu, ve dayatması hiçbir zümre tarafından kullanılamayacağı gibi dikte de edemeyecek…

Kürtleri bir sorun, sorunlar manzumesi haline getiren bu minvaldeki anlayışa ve siyasi akıma, zemin ve imkân tanınmayacak.

Kimlikler üzerinden "üstünlük" taslayan kavram ve siyasi beyanlar oluşup ve partilerin varlık ve istemleri, tehdit ve tehlike arz edicidir…

***

PARTİ KAPATMA DAVASI…

Terörün, şiddetin, ırk, kimlik, inanç üzerinden veya gölgesinde, toplumsal birliği, dirliği, bütünlüğü, vatan coğrafyasında "ayrıştırıcı" oluşum ve yapıların himaye edildiği siyasete ve siyasilere, imkân ve zemin tanınmayacak..

Hoşgörülü olunmayacak..

Hukuk, yasalar ve kanunlar çerçevesinde mücadele edilecektir..

Ülkeyi ve milleti "kamplaştıran" farklı yönetimsel akılları enjekte eden, demokrasiyi ve Demokratik siyasetin "koruma ve kollanma" noktasını zaafa uğratacak her türlü siyasiye ve siyasete, rıza gösterilmeyecek…

En ciddi ve radikal duruş Demokratik siyasetin zaafa ve zafiyete uğramaması, halel getirilmemesi için her siyasetçinin ve siyasi faaliyetin "sorumluluk" ilkelerinin ötesine geçmesine göz yumulmayacak...

***

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ… 

Anayasamızın, kanunlarımızın, medeniyetimizin ve tüm değerlerimizin bize yüklediği görev ve sorumlulukları tamamen bir uluslararası sözleşmeyle ciro etmek ve eşitlemek, hem kendi büyük devlet geleneğimize hem bin yıllık medeniyet birikimimize yakışmaz..

Türkiye'nin özgüvenine, kendi yapabildiklerine ve kapasitesine haksızlık olur bu sözleşmeden medet ummak.

Elbette ki aile içi ve kadına karşı şiddetle mücadeleyi de insan hakları çerçevesinde, 'huzur, güven ve asayiş' anlayışıyla, vatandaşımızın her şeyin en iyisine layık olduğu bilinciyle dün olduğu gibi bugün ve yarın teminatı bu ülkenin kendisi olacaktır…

Kadının toplum içindeki itibar ve saygınlığı, geleneksel toplumsal dokumuzu da muhafaza ederek daha ileri noktalara taşımaktır azmimiz..

Yani, çözüm bizatihi gelenek ve göreneklerimizde, özümüzde mevcuttur.

 ***

GÜNÜN SÖZÜ

- Yanıltmasın seni masum bakışlar, bazılarını şeytan ayakta alkışlar...