GÜNDEM'DEN KESİTLER…

Ülkemin ve milletimin maşallahı var!… Denir ya, be nezer!.. Yani nazar değmesin.. Aynen de öyle… Mevzu olmaktan, mevzu üretmekten, kendini tartışılır kılmakta üstüne yok!… Her şeye mahir, her hadiseye müdahil… Pozitif ve negatif etkisine bakılmaksızın!… Günün ifadesiyle; "bodoslama.." Hal böyle olunca da, bizim gibi "dilbazlar da" bayram ediyor… Eee; konu mevzu etmekte, sıkıntı yaşamıyorlar…

***

Neyse!.. Yazıya başlık attık ya; "gündemden kesitler" diye.. Lafı, hasb-i hal edeceklerimize getirelim.. Mevzu çok, yer dar… Haftanın "son mesai" günündeyiz… Cumartesi ve Pazar "kısıtlama" var.. Şimdiden uyarıyorum; cezaya gelmiyesiniz.. Sokağa çıkıp, bir gezinti yapayım keyfiyetinin işgüzarlığına dahil olmayasınız.. Bir de; "kısıtlamalardan haberim yok" saftirikliğiniz bilesiniz ki para etmiyor!… Kimseyi de kandıramazsınız!… Benden şimdiden uyarı!… Gelelim, mevzulara!

***

HEY AB'CİLER!…

Bu nasıl bir "u" dönüşü kardeşim!.. "Tükürdüğünü" yalamak bu kadar kolay olmazsa gerek ya!… Daha geçen haftaya kadar, enva-i taklacılıkla, ekran ekran gezip, çarşaf çarşaf yazılar döşeyerek, AB'ye demediğini bırakmayan sizler değil miydiniz be!… Şu AB, şu AB ülkesi, "ekonomik ve sosyal" çöküntü içerisinde.. Bunlar rezil, bunlar Türkiye'nin "baş düşmanı?. Bizi bir karış suda boğarlar" deyip, durandınız!..

***

Hatta, bugün ve yarınki, toplantılarda bize yönelik "yaptırım yapsalar" ne halimiz diye böbürlenme, korku ve endişe yapılma da neyin nesi?.. Olmaz biz AB'nin bir parçasıyız demeniz nerde?… Zaten yıllar yılıdır, "bize sömürü adına, bizi bizden etme adına" enva-i aşağılık organizasyonları, dayatıp yaptırmadılar mı?.. Kültürümüze, medeniyetimize, eğitimimize, öğretimimize, günlük yaşamımıza dahi, "müdahale" etmediler mi?.. Ki hal-i hazırda bile, "İslam'a ve Müslümanlara" karşı, "düşman" kesilen, AB değil mi?…

***

İslamofobi.. Kavramını Avrupa'nın en ücra köşesine yayan, yaydıran ve bunu devlet politikası haline getiren ülkelerin, siyasilerin, Avrupa Birliği içerisindekiler değil mi?.. Peki, ne oldu da şimdi en baba "AB'ci" kesildiniz ya!.. Övgüler sıralayıp duruyorsunuz.. Türkiye, "yedi babadan" Avrupa'ya bağlı, kopmaz iplerden söz ediliyor.. Düne kadar "doğru yoldaydınız" ama bugün, "riyakarsınız..!"

***

Sakın bu riyakarlığınıza; "devletlerin" değişen koşullara dair "stratejilerini" kalkan diye göstermeyin… Çünkü devlet, ülkesinin ve milletinin kazancı noktasında değişen koşullara göre manevralar yapar.. "Diplomasinin özü de" bu.. Bugün, yüzünü döner, yarın sırtını… Yani politika kazan kazandır!…

***

Sonuç derseniz… Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi; "elimizi uzatırız, inşallah o el havada kalmaz… Kalsa da.. AB yaptırım kararı alsa da; bizi çok fazla ırgalamaz.. Zaten AB dürüst davranmamıştır; 1963'ten beri.." Biliyorum, hafta başındaki gelişmeler noktasında, "U" dönüşü yapan AB'ciler, "başlayacaklar AB'ye saydırmaya".. Şaşırmayasınız!?.

***

IRKÇILIK… IRKÇILIK… IRKÇILIK…

Ne yazık ki; yer küresinin "en aşağılık" hali ve karakteridir ırkçılık!.. Önceki gün, Başakşehir'in "siyahi" yardımcı antrenör  Webo'nun maruz kaldığı ırkçılık; dünyanın gözü önünde yaşandı.. Irkçı tavır ve sonrasındaki "protestolar" bir akım geliştirdi!.. Demba Ba, takım arkadaşları ve Başakşehir'in öncülük ettiği "Irkçılığa hayır.. Irkçılık insanlık suçudur", uyanışı doğrusu, yaşanan travmatik halimizde göğüs kabarttı diyebilirim.. Şampiyon olsalardı bu kadar etki etmezlerdi diye de düşünüyorum..

***

Ama velakin, "insanlığın" geldi nokta açısından!.. Tablo, kahredici!… Şöyle ki devletlere bakıyorum, siyasi liderlere bakıyorum, sivil toplum kuruluşlarına bakıyorum.. Ünlü, ünsüz, çizen, yazan.. Yurt içi ve yurt dışı dahil, uluslararası alanda herkes "ırkçılığa karşı" bir yarış içerisinde!..  Der demez insanın "gözleri" yaşarıyor.. İnsanlar ve devletler bir bütünlük içerisinde… Harika; bir insanlık, ne güzel bir iyilik dayanışması, "ırkçılığı ve faşizmi" yok edecek diye düşünüyor!?.. Ama dünyada yaşananlara baktığınızda "timsahın gözyaşları" oluyor hal-i durum!…

***

Ve şunu size söyletiyor!… İnsanlık ne ara; "ırkçılık" karşıtlığında yüce bir tavır sergiler hale geldi?.. Dünya da, insanlar da, devletler de "ırkçılık" konusunda ikiyüzlü ve sahtekar!. Çünkü; "ırkçılığın her çeşidine karşı çıkmakla", ırkçılığı yer yüzünden silip atabilirsin.. ABD veya AB daha düne kadar "siyahileri" köle olarak tutmuyorlar mıydı?.. Hayvanat bahçelerinde, zincirlemiyorlar mıydı.. “Köle İsaura” dizisini unuttuk mu?.. 

***

İşte, Avrupa'da türeyen "İslamofobi"… Irkçılığın tezahüratlarından değil midir?..  Yani, "iş siyah ve beyaz" odaklı değil.. Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, Yemen'de, Mısır'da dahi.. Yaşananlar, "ırkçılığın" ötekileştirmenin "tezahürü" değil mi?..

***

Bakınız, İnsan Hakları Haftasında bulunuyoruz.. Ki, "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin de, sene-i devriyesindeyiz.. Yıl; 1948.. Ama hala, "ırkçılık ve ayırımcılık" hastalığıyla boğuşuyoruz!.. Beyannamenin 1. maddesi ne diyor?.. "Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.." Peki öyle mi?..

***

Peki ya, kendi ülkemizde, kendi milletimizde "ırkçılık" nasıl bir taassup hali içerisinde!.. Ne yazık ki, dünyadan geri kalır yanı yok!… Onun için diyorum ki… Irkçılığın her çeşidine karşı çıkmadan, ırkçılık karşıtlığı yapmak açık ve alenice bir "iki yüzlülük ve riyakarlıktır?"…

***

Eğer ki; bir Türk'ten… Eğer ki; bir Kürt'ten.. Eğer ki; bir Arap'tan.. Eğer ki; bir Laz'dan.. Eğer ki bir Gürcü'den.. Eğer ki; bir Abaza'dan.. Eğer ki; bir Çerkez'den… Eğer ki; bir Roman'dan… Hasılı kelam, ülkemde yaşayan "tüm etnik kimlik ve dinlerden" söz edilince önemli olan bakış açısı!…

***

Ona dair, tavrın, üslubun, yaklaşımın, ettiğin laflar, yüzün ve vücut dilin; "eşit, özgür, onur ve haklar bakımından" farklılık, göstermiyorsa!… Ve biz bir ümmetiz diyebiliyorsak!?.. İşte o zaman; "ırkçılığı" ayaklar altına almış olursun.. İşte o zaman; "ırkçılığın da, faşizmin de, sömürgenin de, sömürünün de" gırtlağını, sıkıp, yok etmişsindir…

***

Ama farklılık içeriyorsa, ama diye söze giriyorsan!… Demek ki; iki yüzlü ve riyakarsın!.. Önceki gece, bu minvalde alabora olmuş bir tabloya bakıp durdum!… Kahrolsun; ırkçılığın her türlüsü!…

***

BU ARKADAŞLAR KİM?..

Gelelim yerel bir mevzuya!..  Mevzu, siyasi.. Ve adres, AK Parti.. Malum, "Parti'de Teşkilatlarda" yenileme, rüzgarı esiyor… Önceki gün, bu "değişim ve yenilemede" son adım atıldı.. 3'ü merkez, 5 ilçeye "Başkan" yetkilendirilmesi yapıldı…

***

Peki atananlar kim..? Kayapınar; Uğur Delidere.. Bağlar; Ahmet Maruf Demir.. Yenişehir; Nupelda Kaya.. Bismil; Veysi Yağmur.. Hani; Şevket Uçak…

***

Dün, gün boyu gerek okurlar olsun.. Ve gerekse, AK Partililerden bir kesim olsun… Hayli, arayan oldu… Sordukları soru; "Biz bunları tanımıyoruz, kim bunlar?"..

***

Doğrusu, tanıdığım var, tanımadığım var!.. Ama benim arayanlara verdiğim cevap şu oldu…

"İyi de, biz demiyor muyduk yeni yüzler, yeni isimler olsun… Alın size yeni yüzler?.."

***

BU MUHTAR KİMİN MUHTARI…?

Gazetemizin önceki günkü, sürmanşetinde yer alan haberin başlığı idi "Bu muhtar kimin muhtarı?".. Haberin muhtevası; Eğil ilçesine bağlı Bahşiler köyü muhtarı Semih Memiş'in faaliyet ve ilişkilerini irdeliyor..

***

Denilen şu Memiş hem muhtar, hem de, köy korucusu(koruculuğu kesin bilgi değil)… Ancak, HDP ile dirsek teması içerisinde.. Hatta, sosyal medya paylaşımları da; ölen PKK'lılarla ilgili övgülerle dolu...

***

Ve İçişleri Bakanlığı tarafından "görevden alınan" hakkında, "örgüt üyeliğinden" soruşturma açılan Eğil Belediye Başkanı Mustafa Akkul'la, Lice'de  bir örgüt militanının taziyesine katılmış…

***

Yani bir dizi iddiadan söz ediliyor.. Bunlar ifade edilirken sorulan soru şu; "Bu muhtar kimin muhtarı?"… Doğrusu, tüm bu haltlar icra edilmişse, Eğil Kaymakamı'na sormak lazım geliyor "siz haberdar mısınız?"… Ya da Eğil savcılığı…

***

Öyle ya!.. Yıllar önce de olsa; terör örgütü üyelerinin taziyelerine katılanlar "sorgulanıyor" ifadeye çağrılıyor.. Ki kısa süre önce, AK Parti Diyarbakır eski Milletvekili Galip Ensarioğlu'nun bile, 2015'teki bir taziye ziyareti nedeniyle "ifadeye" çağrıldığı ortadayken.. Ne ilginç değil mi?..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Ah insanoğlu, kendini bir sorgulayabilsen; ne savcı, ne hakim, ne mahkeme ne de yasalar kalırdı?

***

HAYIRLI CUMALAR…