Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

HALİMİZİ SORGULASAK MI?..

Ne yazık ki, "bedbaht" bir halde, zihni kapalı takılıyoruz?..

Onun içindir ki, "maddi ve manevi" yönde, yaşadıklarımız "ibretlikten" öte bir hal, içeriyor?..

İşte Ramazan'ı Şerif'e dahil olduk.. Bugün ikinci gün!..

Peki, ikinci günde neyi konuşuyoruz?..

Dahası,  Ramazan'a sayılı günler kalırken, neyi "sorgulayıp" duruyorduk!… Coşkusunu mu, bereketini, mağfiretini mi, cehennemden kurtulabilmenin, "bize tanıyacağı" fırsatını mı..

Ya da Oruç tut, sıhhatli ol", hikmetini?..

***

Toplu iftarlarda bir araya gelmeyi mi..

"Sahur" için, kimi misafir etsek, kime misafir olsak, telaşı içerisinde olmayı mı?..

İftar çadırları mı, sahura kadar devam ede getirilen "eğlenceleri, sohbetleri mi?"..

Kent meydanındaki, "şenlikleri mi?"..

Kanalların Ramazan'a özel programlarını mı?

Yerel Yönetimlerin, mahalle ve sokak eğlencelerini, tertiplemesini mi?..

Yani maneviyatı, pikleyen Ramazan'ın, rahmet, bereket ve mağfiret, ruhunun esintisini mi?…

Zekat, fitre, yardım elinin "yoksula" uzatılması mı?…

***

Zengin'in fakiri, fakirin de zengini, açın tokluğu, tokun da açlığı "yaşayıp" birbirine muhtaçlığını mı?..

Mahallemizde, şehrimizde, ülkemizde ve tabi ki İslam dünyasında "yardımlaşmanın" feyzini, mübarekliğini, konuşup tartışmayı mı?..

Hele ki, camilerde "toplu ibadetin" sevabındaki, rahmeti..

Teravih Namazının, coşkusu ve sonrasındaki "muhabbet" ve ikramların, zenginliğini mi?..

Okunan mevlitler mi, "sebil sebil" içecek ve yiyeceklerin dağıtımı mı?..

***

Ne hazin ki, hal-i durumumuz içerisinde bunları konuşmuyor, "coşkusunu" yaşamıyor, "ibretlik" bir yaşam atmosferi içerisinde, konuştuğumuz "Virüs" denilen illetin, yarattığı travmatik hali konuşuyoruz!…

Öyle ya, "Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan" diye, yazı bile kaleme alamadık?..

***

Konuştuklarımız!…

"Ramazan'da" kısıtlamalar nasıl olacak, "tam kapanma" olacak mı?…

Sokağa çıkma yasakları ne kadar süreli olacak?..

Bilim Kurulu ne karar verecek..

Kabine toplantısında ne gibi sonuçlar çıkacak?..

Cumhurbaşkanı, ne zaman açıklama yapacak?..

Nitekim bu yazıyı kaleme alıp gazeteye gönderdiğimde, Kabine toplantısı devam ediyordu..

Ama, kabineden çıkacak olası sonuçlar, ekranlarda "son durum" başlığı altında, yorum ve haberler geçiyordu..

Düşünün hayatımızın "otoyolu" haline gelen google'da, "Ramazanda kapanma" başlığını taşıyan 23 milyon başlık!…

***

Bakar mısınız!..

Camilerdeki "mahyalarda" yazılanlara…

Eskiden ne yazılırdı, "Oruç tut, sıhhat bul" denirdi?..

Şimdi, "Evde kal, sağlıklı kal?"…

Sahur'a çağrı yapan davulcular bile, manilerini değiştirdi!…

"Evde kal" diyerek, şarkılar dizeliyorlar..

Diyanet bile, ihtilaflara odaklı "fetvalar" vermek zorunda kalır hale geldi?..

Anlayacağınız!..

"Nerde o eski Ramazanlar" demeyi de, unuttuğumuz gibi!..

Coşkusunu da, bir kenara bırakıp, "kaygıların, tedirginliklerin, korkuların, ölüm ve hastalığın" sarmaşık misali bizi sarmaladığı hali, konuşuyoruz!..

***

Hal böyle olunca, üstadın ifadesiyle "fazla söze gerek var mı ki, hal-i durumumuzu anlatmaya!…

Onun için "maddi ve manevi" yönde, "Mahkeme-i Kübra'daki" yargılamada, cevabımızın ne olacağını, düşünmemiz gerekmez mi!?..

Yani, yediğimizi, içtiğimizi, tükettiğimizi, ürettiklerimizi, insan olma vasfımızı, barışı, kardeşliği, muhabbeti, dünyanın geldiği şiddet sarmalı içerisindeki, yıkıcı ve boğucu vahşet yaşamın özeti olarak; nefsi muhasebeye kendimizi çekmenin vakti gelmedi mi?!!…

Modern putlardan, arınmamız gerekmez mi? İçimizi de, dışımızı da, sorgulayalım!…

***

TÖVBE.. TÖVBE.. TÖVBE…

Bu nasıl bir gaflet ve delalet halidir böyle!.. Bakar mısınız Anamuhalefet Partisi'nin lideri, Bay Kemal Bey'e!…

Bir grup LGBT'lileri "ağırlamış"…

Ağırlamada gazeteciler sormuş..

"LGBT'liler Aile yapımızı bozar mı" diye…

Verdiği yanıt..

"Hayır efendim, ilgisi yok.. LGBT'liler, Türk aile yapısını niye bozsun?"…

***

Vallahi ne diyeyim!..

Şayet, Bay Kemal her mevzuda "Fransız" takıldığı siyasetine, LGBT'lilerle ilgili de, "ırak bir fikrin ve bilginin" sahibi ise, söyleyecek sözüm yok!…

Bilgisizliğinin affına bırakırız..

Ama değil de, "O kültürü" koruyup, kollayansa" sormak lazım, bu kültürde "Türk aile yapısı" daha doğrusu, "Aile kurumundan" söz edilebilir mi?..

***

Erkek erkeğe, kadın kadına "aile" oluşabilir mi?.

Sahi, çocuk nerden peyda edilecek?..

Tövbe tövbe tövbe!…

Yine yaptın yapacağını e be zat-ı muhterem!…

"İİİİİİ" neleri de, "aile kavramı" içerisinde, özgür yaşam diye ifade ettin ya!...

***

GÜNÜN SÖZÜ

Ey kadim şehir de hele, ne günah işledin ki "görmedim, duymadım, bilmiyorum" diyenlerden çektiğin?..

 


Bu Makale 1311 kere okunmuştur.