Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

HANGİ ÇAĞDAYIZ..!?

Başlıktaki sorunun yanıtı, yazının sonunda kendini ifade edecek!.. Ama önce, şu yanda yer alan iki kare resme dikkat edelim.. Bu resimler arefe günü bana ulaştı.. Ulaştıran da bir meslektaşımız!.. Sabahın erken saatlerinde cep telefonuyla çekmiş.. İletirken de, altına çok kısa ve öz bir not düşmüş.. Başlıktaki ifadenin aynısı; “hangi çağdayız?..”

***

Resimlerin çekildiği yer koca bir hastanenin içerisi!!!… Yer, Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi.. Şekilde görüldüğü gibi “elektrikler kesik..” Klinikler, koridorlar “karanlık mumla aydınlatılmış”.. Denilene göre, hastanenin jeneratörü de devre dışı kalmış.  Arızalı, ondan çalışmıyormuş.. Yani hastane, “karanlığa” mahkum edilmiş bir ana ait resimler!!!…

***

Günün ilk ışıklarında yaşanan bir olay bu… Ama ne skandal bir hadise bu?!l.. Elektrik kesintisinin mahiyeti meçhul.. DEDAŞ’ın her zamanki, “işgüzarlığı mı?”.. Olduk, olmadık zamanda Elektrik kesintisi yaşatması.. Yoksa, hastane yönetimi, bizim Kemal bey gibi “faturayı ödememe protestosundan mı ”şartel indirilmiş.. Vaziyetin tılsımı meçhul.. Ama velakin genel kesintide bir gizemlik var, resimdeki rezaletin vücut bulmasına vesile olan!..

***

Der demez insan söylenip kalıyor yaşananlar karşısında öfkesini ve tepkisini frenlemeden?!!… Sağlık konusundaki hassasiyetimizi de bilirsiniz.. Ve hep ifade etmişimdir; Diyarbakır'ın sağlığı sağlıksız işliyor diye… Çünkü burası, Diyarbakır’ın en köklü ve en eski hastanesi!.. Her türlü donanıma sahip bir yer… Kentin kalbi olan Yenişehir ilçesi Dağkapı yerleşkesinde, bulunan bir hastane burası!. 

***

Ki salt Diyarbakır’a değil, Güneydoğu’nun tüm illerine, hitap eden bir hastene?.. Nasıl oluyor da elektrik kesildi diye karanlığa mahkum kalıyor ya da bırakılıyor!!.. İşte bu noktada yaşananları anlamak zor!?. Akla ziyan bir durum!… Kesinti kaç saat sürmüş bilmiyorum!.. Ama resimler sonrasındaki görüşmeler, hasta yakınlarından gelen tepkiler, hayli zaman almış hastanenin “mum ışığına” mahkum kalışı…

***

En önemlisi ve hayat memat meselesi olan da; 400 yataklı hastanede yatan hastaların, elektrik kesintileri nedeniyle, nasıl bir hal-i durum yaşamış ve etkilenmiş!?!…  O, pek bilinmiyor, yansıyan da yok!… Özellikle, yoğun bakım ünitesinde cihaza bağlı yatan hastalar!.. Diğer servis ve kliniklerde, cihazla nefes alıp verenler hastaların durumu!… O esnada ameliyatta olan hastanın akibeti?.. Ki acil servise gelen hastalar dahil!..

***

Bir bütünlük içerisinde kesintilerin yaşandığı zaman dilimi içerisinde; “akıbetleri” neyle sonuçlandı o yönde, pek bilgi yok… Bize de hal-i hazırda yansıyan bir şey yok.. Gelen tüm bilgiler “kesintinin” koca bir hastaneye yakışmadığını, hastaların ve çalışanların karanlığa mahkum edildikleri…Neyse, umarız ki, elektrik kesintisi esnasında telafisi mümkün olmayan “bir acı kayıp hadisesi” yaşanmamıştır!…

***

Lakin, hastalar, hasta yakınları, hemşireler, çalışanlar yaşadıkları karanlık ortamı “yaktıkları mumla” aydınlatmaya çalışıyor olmaları başlı başına sorgulayıcı..  “Rezaletin, çağ dışılığın, zafiyetin, keyfiyetin ve sorumsuzluğun da” ötesinde bir halin ikmale gelişidir; Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesinde ortaya çıkan tablo!!… Bakalım ilgili ve yetkili zevat; yaşananlara nasıl bir libas giydirecek?!… Doğrusu çok merak ediyorum!…

***

YAKIŞMAYAN BİR GÖRÜNTÜ!..

Bu enstantane de, Yeniköy Mezarlığından!… Arefe günü, ikindi sonrası çekilen bir kare resim.. Her şey göründüğü gibi; “çamur” deryası…  Altyapı yetersizliği, su giderinin yokluğu ve ilgisizliğin katmerli halinin sonucu!… Vatandaşın tepkisi “Perişan olduk. Çamura batıp çıkıyoruz?”.. Netice itibariyle; görüntü ve yaşananlar hiç ama hiç “yakışmadığı” gibi.. İlgili ve yetkilili zevatı da, “sorumluluğa” davet ederken, “hizmet anlayışı bu mu” dedirtiyor?!…

***

İKİ YIL SONRA…

..Ve iki yıl sonra Ramazan Bayramı “namazının” huşu içerisinde kılınmasının yarattığı gönüllerdeki ve kalplerdeki, “huzur” esintisi.. Coşkusu ve manevi atmosferinin solunması; bir hasret duygusunu içermiyor değildi; iki yıl sonra buluşmak!?…

***

Hareme-i Şerif olan Tarihi Ulu Cami’den yansıyan Bayram sabahını içeren bu kare, peygamberler, sahabeler, evliyalar diyarı Diyarbakır’ın aslı nurlu yüzünü gösteriyordu!.. Bayram namazı için, camiye akın eden, insanların oluşturduğu insan seli bunun delili!…

***

Cami içerisinde yer bulamayan, havluda saf tuttu.. Havanın bahar esintisiyle; umuz omuza, yan yana, “pandemi vesayetinden” kurtuluşun özgürlüğüyle, bütünleşti.. Oluşan cemaatin duası, ellerin semaya açılıp, yaradana şükürler sunulması; “kadim kentin” patenti!… Riyanın olmadığı tek; yer ve saflar hanesi!…

***

Bu vesileyle bir kez daha; Ramazan Bayramınız mübarek olsun..

***

SEN KİMSİN?!…

Azıcık siyasi, mesajımız olsun!… Bayram sonrasına dair, ısınma mahiyeti sadece iki kelam… Şöyle ki…

Milliyetçilik “birilerinin” tekelinde..

Liberallik de birilerinin tekelinde

Sosyal demokratlık, o da birilerinin tekelinde…

Eee…

Peki, muhafazarlık, yani dindarlık…

O da birilerinin tekelinde…

Dayatıcılık vesayetleri; “kimdensin?”…

Bizden mi, onlardan mı?!…

Ben de soruyorum!…

Din ve inanç neden;

Siyasi, ideolojik “vasıfların” temasına sokularak, ayrıştırılıyor…

Demem o ki;

Dindar “milliyetçi” olamaz mı?..

Dindar “liberal” olamaz mı?

Dindar “sosyal demokrat” olamaz mı?…

Ne yazık ki..

Bizdeki “kelaynaklar” siyasi tercihlerine ve dünya görüşlerine göre; “mukaddesatlarına” libas giydiriyorlar…

Sizce!…

***

BUNLAR DA ÖĞRETMEN..

Ne yazık ki; çıkıyor böylesi çürükler!.. “Eli öpülesi” öğretmenlere, halel getirenler var.. İşte bu resimdeki, sözde 4 öğretmen gibi!.. Denir ya, öğretmen olmuşlar “ama insan olamamışlar..” Öğretmen olmuşlar lakin “muallim” olamamışlar…

***

O kısır, “ideolojik” dangalaklık var ya; işte o bunların “beyinlerini” kemirmiş.. Çirkinlik, utanmazlık, saygısızlık, şuursuzluk, edepsizlik, hayasızlık; akıyor zihinlerinde ve beyin hücrelerinde…

***

Karayazı’da görev yapan bu dört öğretmen!.. İlçenin girişiminde bulunan  "Han bixêr hatin- Hoş geldiniz” yazısına karşı terbiyesizce hareketlerinde bulunuyorlar.. Söylenecek söz; “yazıklar olsun size ve zihniyetinize!..”

***

Düşünür ne güzel ifade ediyor.. Ülkeyi işgal eden emperyalistlerin diline ve kültürüne aşık olanların, aziz vatanın asli unsuru olan Kürd'ün diline tahammülsüz olması ne kadar da dramatik bir haldir… Adli ve idari soruşturma başlatıldı..

***

İşte bu ve benzer zihniyettir; bizi bizden eden.. Eti tırnaktan ayırma gayreti güden, şuursuzlar!.. Düşünün; bunlar gelecek nesilleri yetiştirecekler “hizipleştirerek?”.. Vaziyet bir beka sorunudur.

***

GÜNÜN SÖZÜ

Başarı kolay elde edilir. Zor olan başarıyı hak etmektir.

 

 


Bu Makale 4063 kere okunmuştur.