HDP KAPATILIR MI- KAPATILMAZ MI?…

İki gündür "kulis" yoğunluğuyla bu soruya yanıt arıyorum?..

Daha önce de, irdelemiştim?..

Türkiye'nin "gelişim ve değişim" evresine dair..

Gelinen çağ açısından ve geçmişte yaşananların verdiği sonuç tecrübesi noktasında, belli bir netice ortaya koymaktadır?..

O da şu, HDP hakkında açılan kapatma davası "doğru mu?"…

Birinci soru bu?…

Bir de, "dava" üzerinden, Türkiye "yeni bir kısır döngünün" içerisine mi sokulmak isteniliyor?"…

***

Öncelikle ifade edeyim!…

Çağ ve Türkiye'nin "demokrasisi" açısından herhangi bir partinin..

Ki bunda HDP de dahil olmak üzere "kapatılması" taraftarı değilim..

Hele ki, ilk açılan davada "kapatma" kararı verilmesi bir çok yönde, tartışma götürür.!

HDP'nin geldiği siyasi geleneğin geçmişinde "Parti Kapatma" bir nevi ağacın budanması gibidir?..

"Mahkumiyet değil, kazanım" olarak, kendini idame etmiştir..

Radikal ve ideolojik "partiler" açısından böylesi kararlar tarihin deşifresiyle hep "doping" olmuştur..

Çünkü oluşan "mağduriyet" algısıyla insanımız meyil etmiştir..

***

Benim kanaatim!..

İlk mevzu edildiğinde de ifade etmiştim..

Bu ilk davadır ve çıkacak sonuç muhtemelendir ki, "Hazine'den alınan yardımın kesilmesine" dair olacaktır?..

Nitekim, toplumun genel beyanı da bu yöndedir…

Son dönemlerde yazılıp-çizilen, sosyal medyadaki tartışılan odak nokta da; "parasal desteğin" kesilmesine yönelik?..

Anayasa'nın 69. Maddesinde ifade edildiği gibi…

"Dava konusu fiillerin ağırlığına göre siyasi partinin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına..?"

***

Tabi bizimkisi bir öngörü!..

Lakin, davanın seyrine dair "çok kararların" çıkabilme, ihtimali yok değil?..

Var..

Şöyle ki, Danıştay'ın hazırladığı "iddianame", Anayasa Mahkemesi tarafından, "reddedilebilir?"…

İddianamedeki "iddiaların yersiz ve yetersiz" olduğu, beyanıyla davayı kökten reddeder…

Ya da kapatabilir?..

Veya da, bizim ifade ettiğimiz gibi; "hazineden yardımı kesme" yönünde, hüküm verebilir?..

Davanın seyri uzayabilir de?..

Şıp diye, karar verilecek değil…

Nitekim, Anayasa Mahkemesi Raportör atayıp, inceleyecek..

Dava açısından "evet veya hayır" diyebilmek için..

***

Hukukun "icrası" dört karar odaklı olması?..

Toplumun da, aynı "siyasi söylem" içerisinde, olduğunu ifade edebiliriz?..

Nitekim, "kimi dava reddedilsin, kimi hazineden yardım kesilsin, kimi kısmi olsun, kimi siyasi yasaklar da getirilsin?"…

Kimi de, "yetti deyip, HDP kapatılsın" diyor?..

***

AK Parti iktidarı döneminde, HDP'nin "kapatılmasına" dair dava ilk değil..

Malum, 14 yıl önce, 2007'de AK Parti'ye de, "kapatma davası" açılmıştı..

Ki AK Parti iktidardaydı..

HDP'nin geldiği siyasi geleneğin, 28 Şubat dönemindeki "davalarını" konuşmuyoruz?..

O dönem nasıl bir "şirret" olduğu, herkesin malumuydu?…

Biz, AK Parti iktidarı dönemindeki, "hadiseye" bakalım..

Her ne kadar, 28 Şubat'ın ruhu o gün diri idiyse de…

***

Peki, AK Parti'ye açılan davanın gerekçesi neydi?…

HDP'li yöneticiler gibi, PKK ile ilişkili olmaları..

Ya da, siyasi faaliyetlerini, örgütlerin fikirleri, ideolojileri, söylem ve eylemlerine odaklı değildi?..

Silahlı bir güce "biz sırtımızı" dayadık deyip, devlete asilik yapmamıştı?..

Türkiye'nin mevcut yasalarına aykırı, hukuku benimsememe gibi bir durumları da yoktu!…

Öne sürdükleri tek bir şey vardı o da şu!..

"Başörtü yasağını kaldırırsanız.."

***

Dönemin Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın kapatma davasına sunduğu gerekçeler de "gazete kupürleri?"..

Erdoğan ve Gül'ün eşlerinin "başörtülü" olması!…

Hepsi bu!..

Ne gariptir ki, o gün AK Parti'nin "kapatılması" davasına sessiz kalanlar..

Demokrasiye "suikast" diyemezken…

Salt çoğunlukla iktidara gelen ve milli iradenin temsiliyetini almış meşru bir Parti'nin "kapatılması" kabul edilemez, duruşu sergilemezken..

Bugün, HDP'nin kapatılması davasını "iktidara" yükleyip, "demokrasiye infaz yapılıyor" deniliyor…

***

 

Şunu diyenler de var…

"Ey AK Partililer sizin hakkınızda da kapatma davası açılmıştı..

HDP'nin halinden en iyi siz anlarsınız.."

Burda el insaf, demek lazım!?..

Açılan iki davanın özü bir midir?..

Biri "insan hakları ihlali" olan "Başörtü yasağının" kaldırılması?..

Ki bu "yasak" hiç bir yasa, hukuka ve kanuna "dayanmazken.?"

Sadece "vesayetin" topluma dayattığı ve işa ettiği bir tabunun yıkılmasıydı?..

Ama gel gör ki, HDP'nin hal-i durumu böyle mi?..

Değil..

Kıyaslamak abesle iştigaldir, hiç de ahlaki değildir..

***

Ne diyorduk?..

HDP'nin CHP'nin dümeninde, yol alması..

Kandil'in fikriyatıyla kendine libas giymesi..

Özellikle, 2018 itibariyle; celladına aşık olma hali, "onu siyaseten" kemirmektedir?..

Çünkü, hal-i hazırdaki varlığı bir bütünlük noktasında, CHP'nin tarihsel "vesayetine" hizmet ediyor..

Güneydoğu illerindeki "belediyeleri" kazanıp, ardından "yanlışlar" silsilesiyle "kayyım" atamalarına zemin oluşturulmadı mı?..

İstanbul, Ankara ve Antalya için "seçime girmeyip" CHP'nin adayına "bel çıkıp desteklemek…"

Tüm bunlar, aslında bile bile kendini kapatma değil midir?…

***

 

Çözüm süreci dahil, 7 Haziran'ın kıymetini bilmemek..

1 Kasım'da, CHP'nin dümenine takılmak…

"Türkiye Partisi" olma noktasındaki çıkışı, halk nezdinde hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan "marjinal" Türk soluna boğdurmak…

Kendi öz evladını kapının önüne koymak..

Parti liderine bile "tepki koyan, eleştiri getiren" Türkiye'nin siyasi tarihinde Kürtler'e yönelik infazlara imza atmış kişilerden medet ummak…

Batının ve batılın devşirmelerine biad edici hale gelmek..

Bir bütünlük içerisinde bir kamikaze değil midir?…

***

Hasılı kelam!..

Yazının başında ifade ettiğim gibi..

 Bu dava bir ilk davadır..

Hukuktaki kaidesi de, işlenen suçun ilk ve ilk davası olması münasebetiyle; verilecek hukuki ceza, en alt sınıra kamildir..

O da bunca suça rağmen, Hazineden alınan yardımın "kesilmesidir?"…

***

AKŞENER, CHP'Yİ ERİTİYOR?..

Bilmem, CHP'liler farkında mı?..

Sanmıyorum..

Onlar, farklı işlerle, meşguller..

Ama, Meral Akşener "fena bir siyasi senaryo", organize ediyor..

Söylem ve eylemleriyle, iktidardaki yapılardan daha çok, millet ittifakının tabanında geniş yankı buluyor..

CHP'yi "çekim alanı" yapmış..

Buradan yüklenip, CHP tabanını etkileyip, kendine çekiyor..

 

GÜNÜN SÖZÜ

- Sus! Zira susmakta binlerce dil, binlerce beyan vardır.