HELALLEŞELİM Mİ?..

İyi, güzel, hoş, olur "helalleşelim?".. Peki ama nasıl "helalleşeceğiz?"… Arsız arsız, pişkin pişkin, tek taraflı, oldu-bitti, sorgusuz, sualsiz, hesapsız mı "helalleşeceğiz?"… Helalleşme kültürümüz değer ölçüsü "erdemliliktir?"… Her er işi değildir bilinmelidir…

***

Helalleşmenin, ya da bu yola çıkmanın birinci koşulu, "senin günahlarından" arınmış, 40 tas su dökmüş, tövbe etmiş, itirafta bulunmuş, kendini özeleştiriden geçirmiş, bir kamil olman lazım.. Yani önce "temizlenmen" için tövbeye dayalı zemzem suyunu bulman lazım…

***

Kaldı ki, işlediğin suçların, kırdığın gönüllerin haddi hesabı yok.. O cürümlerin, mevcut tüm suları kirlettiği gibi, "zemzem" suyuna da, onun inancına da, inanmadığın için; "temizleyecek" suyu bulman zor!… Velev ki, "o suyu" bulup, ruhunu da, zihnini de, "kirlilikten" arındırdın…

***

Peki, başında bulunduğun partin, bir asrı aşan zaman dilimi içerisinde, inkara, asimilasyona uğrattığı milyonları, şerefe ve haysiyete karşı gerçekleştirdiği suikastları, katliamları, faili meçhulleri, dile, ırka, inanca, kültüre ve medeniyete yönelik operasyonların "mağdurlarının" hakkını, hukukunu iade edebilecek misin?..

***

Kaldı ki, kendi memleketinde olan "Dersim Katliamına" tek bir söz ve özür dileme erdemliğini gösterememişken, partinin işlediği "insanlık suçlarını" telafi etmedeki "helalleşmeyi" hangi metotla yapacaksın?..  Şeyh Sait'ten, İskilipli Atıf Hoca'dan, Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretlerinden, bitmez tükenmez zulümlerle yapılan ihtilallerde "alınan" canlardan, nasıl hesaplaşabileceksin?..

***

Merhum, Adnan Menderes'ten, 71 İhtilalinden, 80 darbesinden, 28 Şubat sürecinden yargısız infazlarla katledilen insanların ruhlarıyla buluşup, helalleşmeyi nasıl sağlayacaksın?.. "Partini, zihniyetini, felsefesini" helalleşmeyle, "günahlarından" kendi ideolojik bakışınla arındıracak suyu bulabilecek misin? Merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarından, "beni affedin" diyebilecek misin?…

***

Çok da gerilere takılmadan, parti yönetiminde bulunduğun evre içindeki; "parti zihniyetinin" ve sizin ortaya koyduğunuz siyasetin, "yıkımlarına" nasıl bir formülle, "helalleşme" getireceksin?… Eğitimlerinden "mahrum bırakılan başörtülü" kızlarımızın, "hayallerini, beklentilerini" nasıl karşılayıp, mağduriyetlerini gidererek, "gelin helalleşelim" diyebileceksiniz?!..

***

Dine, inanca, ibadete "irtica" yaftası yapıştırarak, Kur'an okumalarına bile rıza göstermeyip, "Laiklik bir dindir" deyip, dinsizliği dayatan zihniyetin savunuculuğuyla, cezaevlerine mahkum edilen, sürgünlere tabi tutulan, yerinden, yurdundan edilip, malına mülküne çökmenin despotluğun, "cezası" helalleşmenizle, vicdanlarla "yerle yeksan mı" edilecek?

***

Beyim!… Bunlar, sizin başında bulunduğunuz partinin "geçmişinde" yaşanan ve yaşatılanlar, devede kulak bile değil.. Kaldı ki, sizin parti liderliğiniz döneminde vücut bulan tufanların neden olduğu yıkımları, anlatmadık.. Tüm bunlar, velev ki "helalleşme" adına, kirlettiğiniz suların dışında ithal edeceğiniz kadar "suyu bularak" kendinizi temizlediniz..

***

Ve çıktığınız yolda, karşılaştığınız her kişiye "gelin helalleşelim" dediğinizde, hiç düşündünüz mü, o ne diyecek?.. Atalarını, ecdatlarını "zulümlere" maruz bıraktığınız, dün de hayatlarını kararttıklarınız, size "helalleşelim de, hakkımı ve mahvettiğiniz hayatımı geri verin" dediğinde, ne yapacaksınız!… İstediklerini yerine getirebilecek misin?..

***

Ki söylemişsin!… "Helalleşmeyi, hukukla, hukukun işleyişiyle karıştırmamak gerekir!"… İyi de, "helalleşme" iki tarafın, rızasının teminiyle mümkün!.. Vaki mi, tek taraflı helalleşme.. Keşke, samimi, ihlaslı, hakikate odaklı bir "helalleşmenin" kulvarında, hakkı da, hukuku da, adaleti de "tecelli" etmenin bayrağıyla, "ben bu yola çıkıyorum" deseydiniz…

***

Belki, azıcık bir "güven" tesis etmiş olurdunuz?. Ama nerde?.. Diyeceğim şu!.. Eğer ki, helalleşmeyi, "hak yolunda" inanarak fikri beyanda bulunuyorsan, senin yapabileceğin en büyük hazırlık bilesin ki, "Mahkeme-i Kübra'dır.. Yani, Ahiretteki mahkemeye ve "helalleşmeye" kendini, odaklandır belki, "kul" affetmez, ama Yaradan rahmetiyle, yüzüne bakabilir!…

***

KARAR MERCİİ MECLİS!…

Halk deyimiyle bir deli kuyuya taş attı, 40 akıllı çıkaramıyor.. Şu durup dururken, çullanıp, mevzu ettiğimiz, içinden çıkılmaz hale geldiğimiz; 50 artı 1 neyin tartışması!… Temel laf etti, Çiçek üzerine atladı, bizler de Çelik'in önceki yıllarda dile getirdiğini hatırladık; 50 artı bir ne olacak?…

***

Dün de ifade ettim!.. Suni bir tartışma.. Çünkü karar verici, Meclis olduğu kadar, halktır.. Halk oylamasından başka da çıkış, yoktur!.. Eğer ki, Başkanlık sistemi istiyorsan; 50 artı 1 kaçınılmazdır.. Bu ilk tur da, ikinci tur da, üçüncü tur da, olabilir?.. Ama illa ki, 50 artı 1…

***

Ne çeyrek, ne çeyreğin bir üstü.. Yani, yüzde 25 artı 1'de, yüzde 40 artı 1'de!.. Ne mümkün?.. Neyse, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, "yazılan, çizilen, konuşulan" külliyen yalan diyerek, noktayı koydu.. Çünkü, "Anayasa değişikliğiyle ilgili karar merci parlamentodur."

***

PARTİ KAPATMA!…

Bir parti, yasal mevzuat kapsamında kurulmuşsa!.. Ve, bir temsiliyet hakkı kazanmışsa!.. Seçmen de, gönül verip, "onu" kendi iradesini temsiliyet noktasında, yetkilendirmişse!.. Ki siyasi ideolojisi hangi kulvarda, seyir alıyorsa alsın!… "Kapatılsın, ya da kapatılması gerektiğine" dair, en basit söylem bile, "demokrasiye ve siyasetin özgür iradesine" suikasttır!…

***

Türkiye'nin siyasi tarihi, bu minvalde hayli sicili kabarık!.. Çünkü parti kapatmak, boş, gereksiz, rasyonaliteden uzak, demokrasiye aykırı olduğu gibi, olası merama da katkı sunmamıştır, sunmaz da.. Bilakis, parti kapatma savunulan siyasi düşünce ve ideoloji açısından, "budanmış ağaç" misali!… Bir suç teşkili varsa, kişisel olarak, görülmeli!…

***

DİRİLİŞ DAVASI ÖKSÜZ KALDI…

Sezai Karakoç.. Hemşehrimiz!.. Şair, yazar ve düşünce adamı!.. Edebiyata "Diriliş" şiarını kazandıran bir isim Karakoç.. O'nu 88 yaşında kaybettik…

***

Rahmet- i Rahman'a kavuştu. Örnek bir hayata sahipti Usta isim Karakoç.. Geride, sağlam bir fikir örgüsü, büyük bir edebî miras bıraktı… Mevla mekânını cennet, makamını âli, ruhunu şâd eylesin"

***

GÜNÜN SÖZÜ

Büyük düşünenlerin önündeki en büyük engel, küçük düşünenlerdir.