KEM KÜM'E GEREK YOK!..

Dün de, bugün de, yarın da "faşistler" her daim; bu ülke ve milleti için "felaketler" icra edeceklerdir… Dine de, dile de, ibadete de, tarihe de, aba-ecdada da, kültür ve medeniyete de; "hap" saldıracaklar, salya akıtacaklardır…!

***

İşte bu nedenle, Ayasofya'nın ibadete açılmasını "felaket" olarak gören faşist zihniyetin "sözcülerine" şaşmamak gerekir… "Başörtüsüne, türbana" dil uzatan rafizi sosyalist Fikri "sağlıksız" Sağlar'ın, "türbanlı hakime güvenmiyorum" sözünü yadırgamayacaksın?..

***

Bunlar.. Bunlar, onların "ana karakterlerinin" vesayetçi, tekçi, jakoben, piyon devşirme ruhlarının "doğal sonucudur"… Böyle bakılacak.. Ki, "salya akıtmaları da" içlerinin dolup taşmasına delalettir!… Bunlara şaşmamak gerekir!…

***

Ve şunu da iyi bilmek gerek!.. Bunlar..? Ya da bunların "vesayet" kılıcı olan, ihtilal düşkünleri!.. Denir ya, fırsatı bulurlarsa… "Milli şefi" aratmayacakları gibi, 50'lerin hükmüyle, 80'lerin zulmüyle, 28 Şubat'ın "caniliğiyle", saldırırlar..

***

Ağa babalarının nam-ı hesabına Ayasofya'yı "müze" belki de, "kiliseye" çevirirler.. Beştepe'nin kapısına kilit.. Çamlıca ve Taksim Camisi'ni kültürsüzlük merkezi, AKM'yi ne yaparlar bilmem.. Ama; Türkiye'nin "milletine, halkına" ket vururlar…

***

Ve bu yol haritasında, laik Türk faşistleriyle, Kürt ayrılıkçılarının aynı safta olmasını da; "celladına aşık" misali, yol alma gayretleri de, unutulmamalıdır…

***

Hasılı kelam!.. Denir ya, tüm bunlara "kem küm" etmeden, yapılması gereken, izahı sahi olan, gerçek "adımların" atılması lazım.. Yani; "vesayetin" zincirlerinin kopartılan tüm halkalarına karşı atılan adımlar; ciddi bir şekilde "yasal güvence" altına alınması lazım!… Çünkü, hal-i hazırdaki "milleti ümmet" yapma adımlarının, yasal mevcudiyeti yok..

***

Denir ya; devran dönerse!… Fetret devri ya başlarsa!… Azıcık bu noktaya, odaklanılabilinse!… Gör o zaman, "dumanlı havayı" seven kurtların nasıl da saklandıkları yer, pusu kurdukları mevziiler kendiliğinden ortaya çıkar…

***

TEMEL REİS NE DİYOR?..

Sahi ya!.. Herkes kendi meşrebine göre, Fikri "sağlıksız" Sağlar'ın, döktürdüklerine bir şeyler söyledi.. Ama, bizim Temel Reis'ten, "tık" yok.. Hikmeti nedir, bilen var mı?… Yoksa, "Milli Görüş" gömleğini, çıkardı mı?.. Yoksa, bir evirilmeyle "ittifak" bozulmasın, varsın "türban gitsin mi" düşüncesinde!…

***

MEHMETHAN PASAJI!…

Daha önce mevzu etmiştim!.. Sur ilçesindeki, "Mehmethan Pasajı'nın, "istek üzerine" kamulaştırıldığını!.. Maliye'nin ukdesine geçtiğini.. Ve şimdi de, "riskli alan" denilerek, "yıkım kararı" alındığını.. Buradaki, 80'e yakın "esnafın" istihdam ettikleriyle birlikte, "kapı dışarı" edilmek üzere, tebligat aldıklarını.. Esnafların "tepkili ve sorunun" çözümü noktasında; "muhatap" arayıp bulamadıklarını..

***

Bu karda, bu kışta, bu pandemi döneminde, "kapıya dayanılıp" buradan çıkın, denilmesinin "mantığının" olmadığını!… İlgili ve yetkili makamların; "istişare" içerisinde, çözüm üretici olmaları gerekir, çağrısına rağmen!…  Esnaf'ın "işyerlerini bize satın" şartı, ya da "kiracı" konumuna alınması veyahut ta "şu kritik ve yasaklı dönemler" bitsin, "başımızın çaresine bakarız" minvalindeki, beyanlarına rağmen!…

***

Ne hikmetse, "yangından mal kaçırırcasına" her şeye "kulak tıkayan" ama baskıcı ve dayatıcı bir anlayış, kendini idame ediyor… Esnaflar şimdi de, DEDAŞ ve DİSKİ'ye verilen "hanın elektriklerini ve sularını kesin" talimatıyla, yüz yüze!… Çaresizlik içerisinde doğan bir tepki var!.. "Bizi dinleyecek, bir makam yok mu?"… Sahi ya, Diyarbakır'ın fireli-firesiz 12 seçilmiş Milletvekili nerde?..

 

***

 

 

İŞÇİ ÇIKARMA MEVZUSU!..

Vallahi ne diyeyim, Bu minvalde bilgiler ilk ulaştırıldığında, tepki koydum!.. Yetti ya!.. İster kayyım, ister seçilmiş!.. Ne bu ya; "yerel yönetimlerden" çekilenler diye!.. En sıradan el değişikliğinde, ilk saldırılan, ilk operasyon çekilen, ilk kapı önüne konulan "işçiler oluyor, memurlar oluyor, sözleşmeli personeller oluyor" diye söylenip durdum!..

***

Gelenin-gidenin gücü bir onlara yetiyor!… Kimse yolsuzluklara, usulsüzlüklere, hukuk dışı işlemlere, keyfiyete, zorbaca tutumlara meyil vermiyor, müdahil olup sorgulamıyor!.. Varsa yoksa; "çalışanın ekmeğine göz dikmek"… İşçiyi çıkar, kendi adamını işe al!.. Sonra diğeri geldiğinde, işe alınanlar dışarı, bizimkiler içeriye diyor!

***

İşte bunları söylenip, dururken!.. Notu getiren arkadaşlara bir de uyarı yaptım.. Bi bakın, kesin mi bu "84 işçinin kayyım tarafından, işten atıldı" iddiasının bilgisi diye, uyardım!?.. Öyle ya, son dönemlerde "bilgi kirliliği" artık, hırla.. Her önüne gelen; "birbirine çamur atmada" mahir olmaya başladı. "Algı üreten, kafa karıştıran, siyasi ve ideolojik hasımlık üreten, çok!.."

***

Neyse, bunları irdelerken Büyükşehir Belediyesinden not geldi!… Notta, "işçi kıyımı, işten çıkarma, kayyımın bir siyasi tercihi gibi" durum söz konusu değil.. İş tamamen hukuki ve yasal, "bir hizmet alımıyla" alakalı!.. Kimi dönemsel der, kimi mevsimlik der; o noktada "işe alınanlarmış bu 84 kişi.."

***

Bu işçiler, "ilaçlama" hizmetinde çalışan mevsimlik işçiler.. 9.5 ay çalışıyorlarmış.. Bilgi notunda; "10 yıldır aynı şekilde uygulanmakta olan bu çalışma sistemine 2021 yılı içinde de ilaçlama sezonu boyunca devam edilecektir. Ayrıca, haberde işten çıkarıldığı iddia edilen işçilerimiz, 2021 yılı ilaçlama sezonuyla birlikte yeniden çalışmaya başlayacaktır." deniliyor…

***

ZAM KUYRUĞU!…

Ne kuyruk ama!.. Maşallahı var kuyruğun!..  Öyle böyle değil… Bir değil, onlarca kilometrelik uzun uzadıya kuyruk.. Başlıkta ta ifade ettim; bu kuyruk zam kuyruğu!…

***

Hani, taksicilere "iki kuruşluk" zam kararı alındı ya!.. İşte; "o zammın" kuyruğu.. Tabi kuyrukta kimse para dağıtmıyor, bilakis ücret alınıyor.. Çünkü, kuyruk, "o iki kuruşun" taksimetreye yansıtılmalı lazım..

***

Yani.. Yanisi şu; "güncelleme" olması gerekiyor.. İşte o; güncellenmenin kuyruğu bu kuyruk!… Düşünüyorum, teknolojinin bu kadar baş döndürdüğü bir evrede; hala kuyrukta beklemek!.. Demek ki; başka yolu yok!…

***

Eee.. Millet seçimleri elektronik ortamda yaparken!.. Biz güncellemeyi, kuyrukta yapıyoruz!… Yazık ya!… 1982'ye mi dönsek.. Malum o tarihte, hükmedildi "taksimetre.?"

***

Eee.. O gün, taksimetre olmadığı için de, "gırtlak gırtlağa, yaka-paça, sille, tokat, çok para az ücret" hesabıyla, hırla mevzu ve karakolluk hadiseler vakiydi.. O günlere mi, bu kuyruklara mı?!… Neyse ben "ayıp ya" diyerek, çekileyim!… Belki; "çileyi, işkenceyi" yeni modern, gelişme aracıyla çözebilirler.. Ben kafayı, fazla kurcalamayayım!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

 Tok olan cümle cihanı tok sanır. Aç olan da alemde ekmek yok sanır.