Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

KOLAY GELSİN!?..

Ahaliden bir kesimin "maşallahı" var.. Denir ya, "be nezer?".. Bakar mısınız; "günlük" muhabbetlerine.. Büyük bir keyfiyet içerisindeler.. Her şeye "tilili" çekiyorlar..

***

İşte hal-i vaziyet.. İnsanlar "patır patır" ölüyor.. Günde 250'ye yakın, "can kaybı" on binlerce yeni vakayla yüz yüze geliniyor.. Yoğun bakımlar, "dolmuş" yer yok..  Mezarlıklarda dahi yer kalmadı.. İşte, Diyarbakır yeni mezar alanı arayışı içerisine girdi!?..

***

Uyarılar yapılıyor.. Hekimler konuşuyor.. Uzmanlar bas bas bağırıyor.. Bilim Kurulu üyeleri, toplantı üzerine toplantı yapıyor.. Sağlık Bakanı, koşmadık, gitmedik yer bırakmıyor… Maske.. Sosyal mesafe.. Dezenfektan.. Bir arada toplanmayın, kalabalıklaşmayın.. Yani bir dizi ikazlar yapılıyor..

***

Beri yanda, "yasaklar, kısıtlamalar" cezai müeyyidelerin sınırları genişliyor.. "Aha da, bugün bile.. Ki  yarın da "sokağa çıkma" yasağı var.. Hükümet karar aldı; yılbaşında bile, 4 gün evden çıkamıyoruz.. Yasak..

***

En önemlisi de; tüm bu tedbir ve uyarıların yansıra aşı bulunsa da, aşı olsanız da" bu virüs ölmez, bitmez!.. Yani virüs hep var olacak.. Onun için, "tedbirleri elden" bırakmayın, çığlığı da hiç eksilmeyecek…

***

Yaşlıları, kronik hastaları geçtik.. Bu virüs, artık genci de, çocuğu da "ölüm" kıskacına alabiliyor sonucu ortaya çıktı.. Vaziyet, bir yıla yakındır, yaşanıyor.. İş ciddiyetin ötesinde bir ciddiyet, kamilinde!…

***

Kısacası, "insanlığı" her yönüyle, tehdit eden bu virüs belası, baş edilemez noktasında, dünya arayış içerisine girip, "çıkmazı" aşma gayretini sürdürüyor..

***

Peki bizde yapılanlar ne!?.. Özellikle ahaliden bir kesim var ki, anlat anlat anlamaz noktasında "şuursuzluk" alabildiğine, keyfiyet ve boşvermişlik, aklıyla "adeta" katil virüs gibi, "bulaş" icra ediyor...

***

Düğününden, nişanından, yetmezmiş gibi, halayından bile vazgeçmiyor.. Diyarbakır Surlarına çıkıp, "halay" çekenlerin hali bir başka garabet!… Çalgılar, partiler, danslar…Tekne organizasyonları, mekan kapatmalar.. Daraba altı, masa donatıları!..  "Kumar" ve "fuhuş" icraatı..

***

Beri yanda, ablaların, teyzelerin "günlük" muhabbetleriyle ev ev dolaşmaları!.. Aşure günü.. Çay, kek, pasta, börek buluşması.. Altın günü.. Ayşe, Fatma buluşması…

***

Ya "virüsten" hayatını kaybedenlerin, taziyelerine "ısrarla" müdahil olmalar.. Taziye sahibinin, "taziye yapmıyoruz" beyanına rağmen, "merhumu çok seviyordum" onun için gelip, Fatiha okuyorum diye, "virüs" satanların ısrarları!!…

***

Sigara, nargile "benim özelim" deyip, içmeye devam edenler.. Parkta, bahçede "gizliden gizliye" icra edilen aşk buluşmalarındaki yakın temaslar.. Say say bitmez, arkadaş benim ahalimin fantezileri!

***

Ya ulu orta yere maskelerin atılması.. Beri yanda, "beleştir" deyip, cebine koyanlar.. "Yıkarım takarım" diyenler…  Maskeyi, çenesine, koluna, bileklik yapanlar.. Pazarda, markette "el ele reyon" kontrolüne çıkanları "sohbet" koyuluğu…

***

Sonuç!… Söylenecek tek söz kalıyor; o da "kolay gelsin beyler?" deyip, yanlarından sıvışmaktır.. Yoksa, "virüs suikastından" kurtuluş yok!…

***

ADAM HARCAMADA ÜSTÜMÜZE YOKTUR?

Maalesef!… Bu minvalde, yüksek bir "mahirliğe" sahibiz.. İnsanları yaftalama ve karalamada, üstünüz.. Kolayca, fütursuzca, "selpak" mendili gibi, bir kullanımlık olarak, kullanıp atıyoruz!…

***

Hiçbir bilgi ve belge sahibi olmadan.. Vakıayı irdeleyip, sorgulamadan.. Yahu bu adam ne demiştir gibi bir düşünceyi akla getirmeden!.. "Yalan kuyusuna atılan taş" misali..

***

Dedikodu ve gıybet, algı üretimiyle geliştirilen kanaat sahipliğiyle, "insanları" değerlendirip, yorumluyoruz.. Ki ferman bile, veriyoruz.. hele ki, siyasi ve ideolojik, ya da inanç noktasında size rakipse; "vur da vur?"

***

Dün, tarihçi Ebubekir Sofuoğlu'nu "linçe" götüren hadiseyi aktarmıştım.. Bir dinleyin, bir videosunu izleyin, bir meramını anlayın da; "ondan sonra vur abalı olun" demiştim!…

***

Ne yazık ki, dün bir çok gazete ve köşe sahiplerinin fikriyatına ve döşemelerine baktım ki, "gerçekten" çağımızın en büyük vebası… Yaftanın ve karalamanın, infazın bini bir para!…

***

Öyle ki, "üniversiteden" atılsından öte bugüne kadar aldıklarını dahi geri ödemesini isteyen var.. Cezaevine sokulmasından bile söz ediliyor.. Diyeceğim şu; "yargısız infaz" vebasından ne zaman kurtulursak, işte o zaman "insanlığımıza" kavuşmuş oluruz!.. Ama nerdeeee?…

***

KADIN HAKLARI MI?..

Doğru mu, değil mi.. Arıza-i bir durum var mı bilemiyorum… Peşin hüküm de vermek istemiyorum.. Ama dayanak noktam, Yenişafak Gazetesi…

***

"Kadınlar eşittir, ama bazı kadınlar daha eşittir" yorumuyla, yapılan habere göre!.. Gazete, CHP'de patlak veren "taciz ve tecavüz" hadiselerine dair, "kadın derneklerini" arayarak, görüş istemiş!…

***

13 "Kadın Derneği" aranmış!.. Bunların içerisindeki en radikali olan Mor Çatı Sığınma Vakfı'nın verdiği cevap… "Bizi ilgilendiren bir konu değil?"…

***

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu da!.. "Çok daha önemli vaka ve olaylarla meşguluz" minvalinde "Şuan çok yoğunuz" diyerek, görüş vermede imtina etmişler..

***

Diğer, dernek ve vakıflar ise!.. "Siz sorularınızı gönderin, biz bilahare bakarız" demişler.. Yani, "oralı olmamışlar?"...

***

Şimdi durum bu iken; "kadına şiddet, kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz" mevzularında, icra edecekleri her türlü faaliyeti ve söylemlerini kim zerre-i miskal kale alır ki?..

***

17-25 ARALIK!…

Önceki gün, sene-i devriyesiydi.. 7 yılını doldurdu.. O gün de bugün de aynı fikirdeyim.. Mevzu "yargı, polis ve zafiyet" içerikli üç saç ayağıyla; Sivil iradeyi tarihte görülmemiş; "darbe tertibiyle" al aşağı etmekti..

Türkiye, çok darbe ve muhtıra, müdahaleler gördüyse de, böylesi senaryolu "organizasyonla" ilk kez, yüzleşti!.. Ve; algı bıraktı.. Nitekim halen, o dört bakanla alakalı, "şüpheli" bir bakış söz konusu!…

Yani, "sinsiliğin, en baba sinsiliği" icra edildi; o gün!… Baş edemediler; 15 Temmuz'a dayandılar!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.

 


Bu Makale 1297 kere okunmuştur.