Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

MİLLİ İRADENİN DÜŞMANI?..

Her kim ki; "milli iradenin" dışındaki bir "yapıya…" Ya da, iradenin "hazine kutusu" olan, "sandığa" karşı, başka bir hükmü!..

Yani, ahalinin "reyine" alternatif bir "reysizlikle" iradeyi "ipotek" altına almak!..

Ve ahalinin "milli ve yerli" tercihine karşı farklı argümanlarla libas giyme gayretinde olan her kim olursa olsun; "milletin yegane" düşmanı ve hasmıdır!…

***

Ve bu millet; hiçbir zaman "bu hasımları ve düşmanları" unutmaz, tarihin her aşamasında; "telin" eder!..

Ve ab-ı hayat tanımaz!.. Şöyle tarihin sayfalarını geriye doğru çevirelim!..

Ülkemin; "kanlı, kirli ve sinsi" tarihi ve bu "tarihi" karanlıklar tüneline sokan anlayışın; bugüne bile hatırlandığı da "lanetlendiğini" görüyoruz!..

***

Çünkü o anlayış ve akıl locaları, o gün de bugün de, hiçbir zaman bu ülkenin birliği, dirliği, bütünlüğü, kutsal değerlerini, inancını, hürriyetini, özgürlüğünü koruma gayreti içerisinde olmamıştır… Gelişmesini, büyümesini, zenginliğini, refahını, istememiştir..

Her daim "kaos" içerisinde, terörün, şiddetin, kanın ve gözyaşının, batağında "sömürülebilinecek" ülke olmasına çalışmıştır…

***

Varlık içerisinde "yokluğa" mahkum edilirken, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini de; "dışa" hortumlamıştır!..

Üstadın ifadesiyle, "zulmün başına" adaletin külahını, özgürlüğün başına "biatin" libasını, faşist, dikta, despot anlayışa "demokrasinin, insan haklarının, eşitliğin" renkli perdesini çektirenlerin tek "düşmanı" milli irade..

***

O'nun içindir ki; odaklandıkları kulvar "seçilmiş hükümetleri" alaşağı edip, devirmek!..

Milletin "temsiliyetini" almış, parlamentonun kapısına "kilit" vurup, siyasi partileri kapatmak!..

Milletin, dinine, inancına, ibadetine, Kur’an’ına, Peygamberine, Camisine, Mescidine "hep" saldırı modunda olmuştur..

Dikta ettikleri; "seküler" yaşam!..

İkmale getirdikleri "postallı" zulüm akan yönetimler "kendinden" olmayanları da, yaşına, başına, ilmine, fikrine, yaşamına "bakılmaksızın", suçlar isnat edip; dar ağacında "boyunlarına" ilmiği takmıştır!..

***

İşte, 60'lar, işte 80'ler.. Ya 28 Şubat.. Pek tabi ki, milletin tankıyla, tüfeğiyle, uçağıyla; "millete" kurşun, bomba yağdıranlar!…

Tarih hiçbir zaman, unutmaz.. Yeter ki, "gözü, yüzü, ruhu" kapalı olmayan bir tarih olmasın ve yazan olmasın!!..

Ne yazık ki, Türkiye'nin "yüz elli yıllık" tarihi; hep iki "yüzlü" şekilde kaydedilmiştir.. Utanan tarih, utanmayan tarih…

***

Çünkü; bu anlayış "millet değil, devletleri" kutsamıştır… Ne diyor şair, "vatan uğrunda ölen varsa vatandır?".. Ama bizde; "toprak olsun, ama millet olmasın?" denilerek; devleti ve milleti "böl, parçala" ve yönet!.. Darbeler silsilesi, yer yüzündeki bir çok ülkeden fazla yaşamıştır, Türkiye!.. Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanı, "hayali suç isnadıyla" dar ağacına götüren, ülkelerdeniz!…

***

Bu güruh anlayışın savunucuları, tarihin "kirli, kanlı, çirkin" yüzünün failleri ve yetmeleri, bugün yeniden "avuç ovma" gayreti içerisinde faaliyet gösterme gayretindedirler… Darbe çığırtkanlığını yapıyorlar.. Öyle ki, milletin iradesiyle "seçilmiş hükümeti ve hükümetin başındakini" enva-i bağnazlıkla "rejimleri yıkılmalı" sözüyle, "kaos" üretmek istiyorlar.. Erdoğan'la Menderes'in resmini yan yana getirip; "idam" çağrısında bulunuyorlar!…

***

Bu hal, aslında "milletin" sabrını ölçme gayretidir.. Ama hani bir söz vardır, sabrın da bir sonu vardır.. Denir ya; "bıçak kemiğe" dayanınca!.. Nitekim o bıçağı birileri, 15 Temmuz'da "kemiğe" dayandırmak istedi.. Ama sonucuna da katlandı.. Çünkü bu millet, 7'den 70'ine, kadını, yaşlısı, erkeği, genci, çocuğu, engellisi "çıplak elleriyle" karşılarına dikildi…

***

Tankın da, topun da, uçakların da, helikopterlerin de; karşısına geçti. Kendini tankın, paletlerinin altına attı.. Yüzlerce şehit verildi; ne adına "milli iradesine" sahip çıkma adına; "milletin adamına" sahip çıkma adına, "seçilmiş hükümeti" adına, iradesinin temsil edildiği "parlamentosunun" adına, Türkiye'nin "kanlı ve kirli" darbe zulmünün bir daha yaşanmaması adına; iradesine sahip çıkma adına sokağa döküldü!…

***

Onun için; "akıllarına" darbe gibi "şeytan aklını" getirmesinler.. Ve unutmasınlar, Türkiye o eski, pısırık, korkak, "şapkasını" alıp giden, ne "millet adamı" var, ne de "millet var?"… Yani; ya olacağız, ya öleceğiz!… Ağızlarından dökülen "hükümet ve millet için kıyamet" kopacak, sözünü bilmeleri gerekir ki; "kıyamet, onların kıyameti" olur, başka değil..

***

Bİ HAK VERİN YA!…

Muhalefetin de bir raconu olsa gerek.. Hiç kuşkusuz ki; kötülüğe, yanlışlığa, olumsuzluğa, milletin ve devletin aleyhine olan her ne icraatı iktidar ikmale getirmişse; "muhalefetin" ortaya koyacağı muhalefet en takdir edilendir..

***

Ve tabi ki; yönetime dair "alternatifler" üretmek, icraatlarına karşı bu olmalı, bu daha iyi diyerek, muhaliflik ortaya koymak muhalefetin olmazsa olmaz raconudur…

***

Ama bizdeki; muhalefetin.. Hele ki, "ana muhalefetin" kulvarında ne gezer "muhalefet raconu?".. Varsa, yoksa "muhalefet.." İyi olsa da, milletin, devletin iyiliği için olsa bile; "tu kaka" sokak magandası misali, muhalif!…

 ***

İşte virüsle alakalı, iktidarın ve vatandaşın ortaya koyduğu, fedakarca mücadele!.. Dile kolay; "hasta insanlar" bile hastalığını bir kenara bırakıp, "sağlık teşkilatını" meşgul etmiyor..

***

Kanser hastası.. Kalp hastası.. Tansiyon hastası.. Ameliyat olması gerekiyor.. Tedavisi yarım kalmış.? Ama; doktora gitmiyor.. Niye; "virüse karşı" mücadele sekteye uğramasın!..

***

Ya özgürlüğünden, yaşamından, hayat ikmalinden, işinden, aşından, ticaretinden; fedakarlık gösterenler.. "Evde kal kuralına" uyarak, dışarı çıkmayanlar.. Tevekkül içerisinde, "sabırla" sonucu bekleyenler…

***

Gençler!.. Çocuklar.. "Damarlarındaki" kıpır kıpır kaynayan, dolaşmak, eğlenmek, koşmak için; "deşarj" olmanın hareketliliği içerisinde iken; "o eve kapandı?"..

***

Ya yaşlılarımız.. 65 yaş üstü olanlar.. Tüm sıkıntılara rağmen; evde kalırken!.. Yani, 83 milyon insan "salgının" kontrol altına alınması, "ölümlerin" artmaması, "hastalığın yayılmaması" için, her türlü sabrı ve özveriyi ortaya koyarken!…

***

Hükümetin, her sese koştuğu bir dönemde!.. Kendi halkının yansıra, dünya insanlarına da duyarsız kalmayarak, yardım elini uzatmışken.. 54 ülkeye; "sağlık malzemesi" yardımında bulunurken!…

***

Tüm bu hal vaki iken; tam da "demokrasi" havariliğine kesilmesi gereken bir evrede; "muhalefetin" sergilediği "sokak magandalığı" tabiri siyaset; neyle dikkate alınabilinir?..

***

Ne diyor; özgürlük!.. Doğru; güvenliği olmayan bir özgürlük; "baki" kalır mı?.. Ne mümkün?… Onun için; "özgürlüğün" kalıcı ve bakiliği için; "onun güvenliği" şart.. İşte bizdeki muhalefet; "güvensiz..!"

***

MUHALEFETİN SEVİNÇ ÇIĞLIĞI!..

Bakar mısınız; attığı "sevinç" çığlığına!.. Asparagas bir haber yayımlandı!… Dış orjinli.. Denildi ki; "İngiltere'ye gönderilen sağlık malzemeleri" İngilizlerin "standartlarına" uymadığı için, gönderilecek diye!….

***

İşte; bu "kurgulu asparagas" yalan haber; muhalefete "sevinç çığlığı" attırdı.. Muhalefet "halaya" çıktı, hele ki başı çeken ana muhalefetin trolleri!… "Bu daha ne ki, diğer ülkeler de iade edecek?".. Öyle ki; Ugandayı bile dillerine aldılar; "ister misiniz onlar da iade etsin?"..

***

Ekran ekran gezdiler.. Köşeler, "Türkiye'nin sağlık yardımları fiyasko" diye, başlıklarla donatıldı!… İşi; hükümetin "sonu geldi" noktasına kadar, getirip "kerameti kendinden menkul" bir coşkuyla, cepik oynadılar..

***

Peki sonra, her zamanki gibi "hevesleri" kursaklarında kaldı.. Yalana "sazan balığı" dalmanın gafleti, delaleti ve ihanetiyle; "yüzlerine" hakikat sillesi indi.. İngiltere Hükümet Sözcüsü; "o haber yalan dedi, Türkiye'ye minnettarız, dost bir ülke" deyince!…

***

Eee; ne demişler "yalancının mumu yatsıya kadar yanar?…" Zaten, Bay Kemal Trabzon'da ne demişti?.. "Bizimkiler, akşam sofra kurarlar, hükümet devirirler, sabah olunca her şeyi unuturlar?"…

 

İŞİN ÖZÜ BU!…

Hasılı kelam, bu kadar laftan, sözden sonra, "özü itibariyle" nokta deyip, sonlandırırsak!.. Şu iki mevzu üzerinde, "hemfikir" olursak, itirazım yok!… Ki sanmıyorum, siz de "itiraz" edersiniz.. Eğer ki, "sandığa, seçime ve milli iradenin tercihine saygı" duyuyor ve sahipleniyorsak!.. Zaten "itiraz" olamaz!..

***

Malumunuz üzere, birileri diyor ki "iktidarın sonu yakındır?".. Her nasıl bir laf üretmekse de.. Yine birileri diyor ki, CHP "tasfiye" edilecek.. Ve yine birileri diyor ki; "rejim" yıkılacak?..

***

Hepsi yekûn bir ifadeyle; "son bulma, tasfiye ve yıkım" denilenler, 83 milyon insanın "sandık başına gidip, seçimle tercihini ortaya koymasıyla" gerçekleşecekse; amenna!.. Hiç kimsenin itirazı olmaz/olamaz.. Zaten demokrasinin özü ve hikmeti de bu değil mi?..

***

Ama velakin; "başka bir şey" diye bir fikir ve düşünce beyinde dolaşıyorsa, o zaman da "dile de, fikre de, düşünceye de, akla da" gelebilecek, "başka şeylere" hazırlıklı olman gerekir.. Denir ya; anlayan anlar!…

GÜNÜN SÖZÜ

Derin sularda hareketsiz duran bir ejderha yengeçlerin tutsağı olur.


Bu Makale 1306 kere okunmuştur.