NE ÇOK HÜRRİYET KAHRAMANLARIMIZ VAR(!?)…

Ne bugün, ne dün!..

Ki 1.5 asırdır; değişmez..

Ahalinin ekseriyeti; “sivil iradeyle” ne zaman saf tutsa..

Yol arkadaşlığı noktasında; “el sıkışsa..!”

Biz de bu kervanlayız dediğinde; “içteki ve dıştaki” ihanet şebekeleri, “arıza-i ortama” körükleme noktasında meyil vermeye başlar!…

***

Vesayetçiler..

Hegemonlar..

Devşirmeler..

Batı düşkünleri..

İnanç yoksunları..

Putçu fikriyat..

Hele ki, batıya “piyon” olan kuklalar..

Bir de bunların, arka bahçelerindeki figüranlar…

Yani; “fonlananlar..”

Bir bütünlük içerisinde; sivil yönetime karşı “operasyonel” faaliyetin komutuyla; saf tutarlar…

 ***

Varlıklarını topyekün “inkar” eden bir karakterle, arz-ı endam ederler!..

Hiç bir değerle örtüşmezler..

Soylarına, soplarına, tarihlerine, geçmişlerine, inançlarına ve insani, vicdani ile rahmani tüm yaşam biçimlerine..

Hele ki, “hürriyetlerine” hiç ama hiç saygı duyma gibi bir dertleri de yok..

Kendileri her daim, “sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel” bir etkinin altında “vesayetlerin” aparatları olmuşlardır!…

Bundandır ki, 1.5 asırlık zaman dilimi içerisinde, darbelere, muhtıralara, sivil iradeyi al aşağı eden ihtilallere “öncü birim” olarak, “hürriyet kahramanları(!) faaliyet göstermişlerdir..

***

Senaryo değişmez!..

Ama aktörler, figüranlar dönemsel ve konjonktürel olarak yer ve zamana göre, “pozisyon” alırlar..

Dün 27 Mayıs’ın sene-i devriyesiydi..

62 yıl önceki, “ihtilal!..”

Ki, Türkiye demokrasinin tarihsel “kara lekesi, utanç abidesi..”

Bir Başbakan, iki Bakan idam edildi..

Bu “ihanet” merkezli darbe, sonrası süreçte Türkiye’nin “sivil iradesine” 10 yılda bir atılan prangaların kapısını açtı..

Halkalar, atıla atıla bugünlere gelindi..

O gün ne diyordu, “batı ve batıla” zihnini ve fikrini satan “hürriyet kahramanları(!)” bu hükümet gidecek, başbakan kaçacak!…

***

Altınları toplamışlar..

Hazineyi boşaltmışlar..

Uçakları havaalanında bekletiyorlar; “memleketlerini terk edip, kaçacaklar?..”

Örfi İdare Mahkemelerinin verdiği hükümler; “bizi buraya gönderen irade, idamınızı istiyor” diyordu!…

Çünkü, milli ve yerli olmayan bir iradeydi o!…

Aslında, 27 Mayıs’ın ruhu, 1900’lere ait…

Batı hayranlığı, emperyalizm köleliği..

Sultan Abdulhamit’in “tahttan” indirilmesine kadar; uzanıyor!..

“Kızıl Sultan” lakabı..

1 ve 2. Meşrutiyet..

 Dönemsel, “devşirmelerin, melezlerin, dönmelerin” giydikleri “hürriyet kahramanlığı” libasıyla; “iktidar ile halkı” dönemsel olarak, birbirinden ayırdılar…

 ***

Bugün raftan indirilen “senaryonun” ilk sayfalarında yazılanların geliştirilen söylemlerde, aynı olduğu ve değişmediği görülüyor..

Ne diyor; Batının ve batılın pohpohladığı zat-ı muhterem; “kaçacak!!!” 

Ve kendini de; “hürriyet kahramanı(!) olarak göstermeye çalışıp, bu minvalde ismini yazdırmak istiyor!…

***

Netice itibariyle!..

Dün olduğu gibi bugün de, yarın için de..

Şu hakikati ve şu tarihsel dersi, nesilden nesile öğretip, okutmak ve bildirmek gerekiyor..

Özellikle de; “halk ile siyasal iktidar birlikte yürümeye başladıkları an” bilmeli ve uyanık olmaları gerekir; “sahte hürriyet kahramanlarının” dıştaki ihanetlerin “maşalarına” meyil verebileceğini!…

***

Onun için de, her an ve hep uyanık, teyakkuzda olmamız lazım!…

Ki, milli ve yerli iradeye, sivil yönetime “içteki ve dıştaki” şer yapılar “vesayet” geliştirecek “sahte hürriyet kahramanlar” yaratma, tuzağına düşmeyelim!…

Ve bilelim ki; “hür ve bağımsız iradenin” tek düşmanı var; o da vesayetçi otoritedir!..

***

ERDOĞAN’IN SÖYLEDİKLERİ!?..

27 Mayıs’ın sene-i devriyesi münasebetiyle güne özgü, “Yassıada Mahkemesi Yargılanıyor” temasıyla organize edilen toplantıda, Erdoğan’ı kürsüde dinliyorum…

Demokrasi şehitleri, Menderes, Polatkan ve Zorlu'yu Erdoğan anarken, ağzından dökülen şu sözcükleri, altı çizili olarak, not aldım…

Erdoğan şöyle dedi;

***

"27 Mayıs'tan beri Yassıada demoklesin kılıcı gibi milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti. Eser ve hizmet üreten siyasetçiler kimi zaman vesayetin, kimi zaman emperyalizmin sözcülüğünü yapan medya aracılığıyla tehdit edildi. Merhum Menderes'in idam sehpasındaki içimizi kanatan fotoğrafı siyasetçilere ayar vermek için sürekli gündemde tutuldu…” 

***

Muhalefetin, gelişen ve büyüyen Türkiye'nin önünde yalan ve iftiralarla 'takoz' işlevi gördüğüne dikkat çeken Erdoğan bu minvaldeki serzenişi ve uyarısını da şöyle yaptı…

***

“Aklınızı başınıza alın. Ülkenize ve milletinize ihanet derecesine varan söylemlerinizi, hırslarınızı, davranışlarınızı, provokasyonlarınızı bir kenara bırakın. Hayırda, hizmette, projede, eserde yarışacaksanız biz sonuna kadar varız. Ama şerrinizi sürdürecek, çirkefliğe devam edecek, iftira, hakaret ve tehdit yoluyla insanları sindirmeye çalışacaksanız bu bizim yolumuz değildir. Sizi milletimizin ferasetine havale ediyoruz. Biz, siz kuklalarla değil, sizin ipinizi elinde tutan efendilerinizle mücadele ediyoruz..” 

***

GÜNÜN SÖZÜ

Dürüstlere değer ver onları çarpıkların üzerinde tut, böylelikle çarpıkların düzelmesini sağlayabilirsin.