NE İŞ AMA!?..

Her ne kadar, az sonra mevzu edeceğim hadise "usulsüz işlem" açısından cüzi bir kapital miktarı kapsıyorsa da!.. "Rant" oluşturmadaki organizasyon "helal olsun" dedirtiyor.. Yani, o biçim iş becerikliliği icra ediliyor; kamu kurum ve kuruluşlarında!.. Çürümüşlük yüksek!… Özellikle, Milli Eğitim'de.. Tabi çifte "helal olsun" diyorum.. Biri, "işin" becerikliliği, ikincisi ise; "cesaretin" bu kadarı!…

***

Mevzuya gelelim!.. Bir okurum, bazı belgeler göndermiş.. İrdeledim.. Belgeler resmi.. Mevzu, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ndeki "okul kantin ihaleleriyle" alakalı.. Belgeler; "kantinlerin peşkeş" edildiğine vurgu yaparak dikkat çekiyor!.. Mahirlik, devrik İl Müdürü Feysel Taşçıer'in, "yere göğe" sığdıramadığı ekibine ait.. O atamış, o  görevlendirmiş, zatları.. Hani; "işinde mahirdirler" deyip, görevlendirdiği ilçe kadrosu"!…

***

"Batan geminin malları bunlar" misali… Okulun ismini, idarecisini ve şube müdürünün isimlerini, burada vermek istemiyorum.. Ama, isteyen yetkili ve etkili kişilere bana ulaşan; belgeleri iletebilirim!.. Zaten mevzunun hikayesini aktardığımızda, "herkes duruma vakıf" olur.. İlgililer de; arife tarif gerekmez, gerçeğiyle, durumu çakar… Sonrasında ne yaparlar bilmem!..

***

İlçe merkezinde bir lise okulu!… Okul'un kantin ihalesi 2019'un 8'inci ayında yapılmış… Muhammen bedeli 9 bin 153 lira gösterilen kantin, sezonluk olarak 14 bin 25 lira teklif veren kişiye "onaylanarak" verilmiş… İlk etapta baktığınızda "her şey" yasal mevzuata uygun olarak, işlem görmüş.. Hatta, muhammen bedel ile verilen teklif arasında, yüzde 50 artış var.. Ki ben de o yönde, görüp hatta "üzerinden" 1.5 yıl geçti ne iş dedim?..

***

Amma velakin, bu dediklerimi belgeleri inceledikten sonra!… Okurun bilgi notuna baktığımda; "yok daha neler?" dedim.. Özellikle, Okul Müdürünün "ismine" bakıldığında… Müdürün aynı zamanda "vekaleten" şube müdürlüğü görevini de icra ettiğini göz önüne getirdiğinizde!…

***

"İhale komisyonunda" okul müdürünün yer aldığı gibi yedekte de gösteriliyor olması.. Beri yandan, ihaleyi alan kişinin de Müdürün "birinci derecede" yakını olması.. Ve söz konusu "kantin" ihalesini alan o yakın kişinin de; aynı zamanda okulun da kadrolu işçisi çıkması!…Yani, aileye özgü saadet zinciri misali!...

***

Sizi bilmem, ama ben "vay ki vay anasına" deyip, şaştım kaldım!..  Bu devlet "kimleri idareci" yapmış, "kurumlar" kimlere emanet edilmiş?!… Ne diyorduk, Taşçıer'in "dönemine" şöyle kapsamlı bir neşter odaklı mercek tutulsa da; "neler çıkmaz ki?".. Öyle ya; "Çüngüş" vakıası hala hafızalarda taze!..

***

Neyse; şimdilik bu kadar diyelim… Bakalım; "kim o biçim iş bitiriciliğe, kantinlerle ilgili şaibelere, usulsüz işlemlere, müdürlüğün mahirliğine" ne diyecek?… Kem küm mü edilecek, yoksa "yeter ya bu ne rezillikler zinciridir" deyip, neşteri atacak?..

***

Bu arada, pandemi dönemi olmasına rağmen, eğitim ve öğretim uzaktan EBA üzerinden yapıldığı söz konusu olduğu döneme ilişkin… Nasıl oluyor da bazı ilçelerde "Öğrenci taşıma" hak edişleri düzenleniyor.. Bu yönde; ciddi  iddialar ve duyumlar alıyorum..  Sanırım yetkili zevatlar da, "duyum" almışlardır… İrdeliyorum; "koku yüksek..."

***

MART KAPIDAN BAKTIRIR!…

Ata sözünün ilk cümlesi böyle.. Devamında, "kazma kürek yaktırır" denir… Neyse, kadim şehrin "Mart" ayına ilişkin kültür ve sanat etkinliklerine bulduğu slogan; "Mart kapıdan baktırır Şarkı, Türkü Yaktırır…"

***

Güzel bir slogan!… Büyükşehir Belediyesi'nin "Mart" ayı sosyal ve kültürel faaliyetleri "bu sloganın" altında hayli, hareketli ve renkli geçecek.. Tiyatro gösterileri.. Edebiyat ve fikir söyleşileri.. Şehir sohbetleri.. Eğitici kukla etkinliği.. Resim sergileri.. Kandil programları.. Dengbej divanları.. Şiir dinletileri.. Masal, kapalı devre konserler…

***

Anlayacağınız; Mart ayı aktif olacak.. Ancak benim anlayamadığım, bu etkinlikler içerisinde, "Merhum Müslüm Gürses'e" dair, yarın bir "anma konserinin" verilecek olması!… Yani, 11 Mart'ta anma yapılacak.. Şarkılı, Türkülü..

***

İlk etapta, "olur mu" böyle bir evrede konser dedim.. Diyarbakır maviyi yakalamışken, son bir haftalık rehavetle, "Sarı renge" doğru tehlikeli bir gidişat vaki iken.. Böyle umuma açık bir konser olur mu, diye tepki verdim?.. Ne aciliyeti var?.. Neyse; "konser sosyal medya" üzerinden olacak denildi.. Umuma açık bir konser, tertibi olmayacak.. Bunu öğrenince rahatladım bu noktada!..

***

Sonra, dedim ki, Merhum Gürses'in "anma etkinliği" Diyarbakır'la ne alaka?.. Elbette, Gürses Türkiye'ye mal olmuş bir sanatçı.. Buna dair bir itirazım yok.. Severim de.. Amma velakin; kentin kendine özgü kültürü, sanatı ve sanatçıları var iken; buna dair "bir organizasyonun" icra edilmesi gerekirken; neden illa ki Gürses'i "anma" etkinliği, Diyarbakır'ı bu kadar "hasretle" ilgilendiriyor?!…

***

Yani Şanlıurfa var iken, Diyarbakır niye?!… Anma etkinliğinde, kimler "rol" alacak bilemiyorum.. Çünkü buna dair veri yok.. Naci Sapan'ın dile getirip, biz yazınca "Yapılan hizmetleri boşa çıkardığımız" konusunda, bir suçlama hasıl edilmesin sözüyle, diyorum ki mevzu; "Kentin kendi kültürü, sanatı" olması gerekmez miydi?… İşin kapital boyutuna, şuna buna bir şey mi gidecek, mevzusuna girmiyorum.. Zaten, arif olan anlar!...

***

 

İMAMOĞLU FENA KARIŞTIRDI?..

Bu minvalde "mahirdir" İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu.. Baksanıza, "Kadınlar Günü" nedeniyle, bir paylaşım yaptı.. İki de , etiketlemede bulundu.. Bir anda, siyasi arenanın denir ya, "tozunu-dumana" kattı… Vay da vay!…

***

Ortamı geren "paylaşımı" değil aslında.. "Etiketlediği" iki siyasi, isimdir "gerilimi" körükleyen… Meral Akşener ve Pervin Buldan.. İşte bu iki ismi, "kutlama" mesajına etiketlediği için; gündem meşgule düştü… Yanlış anlamayın!.. Gündeme düşmesi, ortamın gerilmesi, siyasi arenanın karışması, iktidar cephesinde değil.. Yani, AK Parti ve MHP'nin itirazı, tepkisi, eleştirisi "bu nedir yahu" dediği yok… Bilakis, sessiz!

***

Gerilen, tartışan, tozu-dumana katan İyi Parti ve CHP kulvarı.. Özellikle de, İyi Parti.. Ne diyorlar, "Liderimizin adını, terörle arasına mesafe koymamış bir partinin temsilcisiyle yan yana getiremezsiniz?".. Vaziyeti "siyasi mühendislik" olarak değerlendirip, Ekrem bey haddini bil, diye çıkışanlar da oldu.. Peki, "gizli" ortağın etiketi, resmi ittifakın patent sahibinin bu "mühendisliğine" Akşener ne dedi? Ne olacak; "idare-i maslahat" devreye girdi.. Dedi ki; "Arkadaşlarımız fikirlerini ortaya koyup, bu tweet'i beğenmediler.. Dolaysıyla fikirlerine saygı duyuyorum…"

***

Peki bu söylemden çıkarılacak sonuç ne olur…? Ümit Özdağ ne der bilmem.. Ama, iş yüksek bir mahirlikle, becerilikle "idare-i maslahat" siyasetiyle, "herkese şöyle göründü?.." Hem, parti tepkisini gördü?. Hem de, Pervin Buldan'a "günün gönül" ruhuyla, seslendi.. Hem de, Ekrem Bey'e "mühendislik yapıyorsun" ama, yine de seni önemsiyoruz!… Galiba hepsi; "bir kahvaltı sözünde" kilitli?.. Ki Demirtaş’ta tartışmaya dahil oldu; “HDP'ye hakaret etmek, ayar vermeye kalkmak başka bir partinin temsilcilerinin haddi değildir” diyerek.. Şimdi dikkatler İyi Parti ne diyecekte?...

***

KADES'TE NEDEN KÜRTÇE YOK?..

KADES.. Açılımı, "Kadın Acil Destek" uygulaması.. Emniyet'e ilişkin; bir uygulama.. Kadına yönelik olası, şiddet, taciz, saldırı ve mağduriyet halinde; "buradan" destek alabilecek…

***

Uygulama altı dili kapsıyor!… Türkçe.. Arapça.. Farsça.. İngilizce.. Rusça.. Fransızca.. Hal bu iken, der demez şu soru ikmale gelmez mi?.. "Neden Kürtçe yok?".. Kürtlerin de, Zazaların da "hassasiyeti" gözetilemez mi?..  Olmalı!?…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Hayatta en kıymetli hediye zamandır nasıl harcadığınıza dikkat edin.

***

Miraç Kandiliniz mübarek olsun…